A’dan Z’ye Cahit Zarifoğlu sözlüğü

GÜLDEN KARA 07 Haziran 2019 KÜLTÜR

47 yıllık kısa hayatından geriye birçok şiir, hikaye, deneme, roman, günlük, tiyatro, çocuk şiirleri ve hikayeler bırakan Cahit Zarifoğlu 1 Haziran 1940 Ankara doğumlu. Aslen Maraşlı. Lise yıllarında edebiyatla ilgili bir arkadaş grubunun içinde olan Zarifoğlu’nun ilk şiir ve yazı denemeleri, yerel gazete ve dergilerde yayınlandı. 1961’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Üniversite öğrenimi için gittiği İstanbul’da Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’un, Cahit Zarifoğlu’nun kişiliği ve şiiri üzerinde büyük etkisi oldu. Şair, pankreas kanseri nedeniyle, 7 Haziran 1987’de İstanbul’da vefat etti. Evli ve 4 çocuk babasıydı.

ACZ: Sözlük anlamı olarak aciz, güçsüz anlamına gelen acz, şarin tam adının kısaltılmışıdır. Abdurrahman Cahit Zarifoğlu. Bu ismi taşıyan muhteşem bir şiiri vardır. Şiir şöyle başlar:

Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

AÇI DERGİSİ: Cahit Zarifoğlu’nun 1962 yılında yayına hazırladığı 4 sayfalık dergi. Tek sayı olarak yayınlanan dergi kendini “Anadoluda Bir Kapı” olarak tanımlamış. Dergide Zarifoğlu ile birlikte, Zarifoğlu deyince anmadan geçemeyeceğimiz isimler de yer alıyor. Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt.  Cahit Zarifoğlu’nun çok sevilen Berdücesi şiiri yine birkaç değişiklikle Açı’da yer alıyor.

ABDURRAHMAN CEM: 1965 yılında haftalık “Yeni İstiklal” gazetesinde, Rasim Özdenören’in yönettiği sanat sayfasında bu müstearla şiirler yayınlar. İlerki yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde Ahmet Sağlam ve Vedat Can müstearlarını da kullanır.

AKABE YAYINLARI: Zarifoğlu’nun 1976’da Rasim Özdenören’le birlikte kurduğu yayınevinin adı. Hikâyesi 90’lı yıllarda İstanbul’da sona erene kadar 100’den fazla kitabı yayın hayatına kazandırdı. Birçok çeviri eser ve Müslüman alimlerin kitapları da basılmıştı. Alex Haley ve Malcolm X biyografileri, Hüseyin Nasr, Ali Şeriati kitapları bu eserler arasındadır. Akabe Yayınları’nın takdire şayan kitaplarının bir kısmı ise, dönemin Müslüman coğrafyasını ve özellikle bu coğrafyanın sorunlu alanlarının ele alındığı “dosyalar” serisi idi.

ARTİST: Cahit Zarifoğlu, Necip Fazıl’ın evinde bir sohbet meclisindedir. Herkes pür dikkat üstadı dinler ama yerinde duramayan Zarifoğlu, ayağa kalkar ve evin içinde dolaşmaya başlar. Necip Fazıl’ın kitaplığına bakan, plaklarını karıştıran şair “Aristo”dan sonra ikinci lakabını Necip Fazıl’ın nüktedan sözleriyle alacaktır. Cahit’in evin içinde dolaştığını ve kitapları karıştırdığını gören Necip Fazıl ona şunları söyler: “Yahu burada muhteşem bir konser varken sen notalarla meşgulsün artist.” Artist söylemi Nuri Pakdil tarafından da daha sonra tekrar dile getirilecek, Nuri Pakdil “Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu’ydu.” diyecektir.

BERAT HANIM: İslam alimi Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin torunu ve Van müftüsü Kasım Arvas Beyin kızı. Zarifoğlu’nun eşi. Evlendiklerinde Cahit Zarifoğlu 35, eşi Berat Hanım 19 yaşındadır. Necip Fazıl nikah şahitleridir. Berat Zarifoğlu bir röportajda evliliklerini şöyle anlatacaktır: “Bizimki aşk evliliği değildi. Birbirimizi bile yüzüklerimiz takılırken gördük. Evlendikten sonra altı ay kendisine ‘siz’ diye hitap ettim yüzüne utancımdan bakamazdım. Yavaş yavaş tanıdık birbirimizi. Cahit Bey, benim hem hocam oldu hem kocam. Bana çok şey öğretti” Çiftin dört çocukları oldu.

CEMAL SÜREYA: Zarifoğlu, dönemin en bilinen şairlerinden Cemal Süreya’ya bir mektup yazar. Cemal Süreya bu sırada Paris’tedir. Bu mektupta şöyle bir soru sormaktadır Cahit, Cemal Süreya’ya: “İstanbul’a döndüğünüzde sizinle ev tutup birlikte oturabilir miyiz?”. Paris’te bunaltılı bir ruh haliyle yaşayan Cemal Süreya tanımadığı bu genç adamın mektubunun ölçüsüz olduğunu düşünerek cevap vermez. Ancak Zarifoğlu öldükten sonra kaleme aldığı günlüğünde onunla ve yolladığı mektupla ilgili şunları söylemektedir:
“Cahit Zarifoğlu ölmüş. Bugünün adı bu olacakmış. … İyi şairdi. İlk şiirleri de iyiydi. (Sezai) Karakoç çevresinden. Daha yüz yüze gelmeden, 1962’de bana, Paris’e bir mektup yollamıştı. Adresimi Sezai (Karakoç)’tan almış. Saklamamışım o mektubu.
Zarifoğlu, o sıra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenci. Yurtlardan sıkılmış herhal, İstanbul’a dönüşümde, birlikte ev tutup oturmayı öneriyordu mektubunda. Bende bir tuhafım o günler. Bir ölçüsüzlük görmüştüm bu öneride. O ara otuz yaşı dönmüşüm. İyi sayılan bir aylığım var. Ne yani, bu çocuk öğrenci hayat koşuluna mı indirmek istiyor beni?
Dönüşte yeniden tanıştık. Zaman zaman vapurda, yolda, Sezo’nun (Sezai Karakoç) evinde bürosunda rastlaştıkça konuşurduk, (ama her şeyden)…”

ÇOCUK KİTAPLARI: Çocuklarla çok iyi anlaşıyordu. Çocuklara hediye olarak birçok masal kitabı yazdı. Sadece kendi çocuklarının değil tüm çocukların sevgilisiydi. Öyle ki Erdem Beyazıt bu durumla ilgili “Bizim çocuklarımız bizden çok ona yakındı.” diyecekti. Çocuklar için 9 kitap yazdı. Bu kitaplar: Serçe Kuş, Ağaçkakanlar, Katıraslan, Yürekdede ile Padişah, Gülücük, Küçük Şehzade, Motorlu Kuş, Kuşların Dili ve Ağaç Okul’dur. Niçin çocuk kitapları yazdığını bir röportajında şöyle açıklar: “Çocuklara yazmanın, yazmak dediğimiz dehşetli olayı kolaylaştıran bir yanı var. Acılarını azaltıyor, yazar kendini biraz daha rahat hissediyor. Çocukların safiyeti ve günahsızlıklarından gelen rahatlık bu. Belki de büyüklerin çekişmelerle dolu dünyasından bir kaçış.”

HAMLE DERGİSİ: Maraş Lisesi’nde okurken (1954 yılı) Nuri Pakdil Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Rasim Özdenören ve Alaeddin Özdenören gibi ileride şair, hikâyeci ve yazarlar çıkaracak bu gruptaki arkadaşlarıyla çıkardığı okul dergisinin adı.

İNS: 1974’te yayınlanan hikaye kitabının adı. 1996’de yeni hikayelerle de genişletilmiş kitap Hikayeler adıyla yayınlandı.

İŞARET ÇOCUKLARI: 1967’de basılan ilk kitabı. Öğrenci bursunu bu kitabı bastırabilmek için matbaaya verir, bu yüzden çoğu geceler aç yatar. Bir kitapçı yarı fiyatına 100 kitabını alır, kalan kitaplarsa emanet bıraktığı bir büroyu kış boyu ısıtacaktır. İlk kitabı İşaret Çocukları sobada yakılmış bir şairdir o. İlk kitabıyla gelecekteki okurunu ısıtmış ve yolunu ışıtmıştır.

KORKU VE YAKARIŞ: 1986’da ölümünden bir yıl önce yayınlanan son şiir kitabı.

MAVERA DERGİSİ: 1976’da arkadaşları Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt, Alaeddin Özdenören’le Ankara’da beraber kurduğu derginin adı. Zarifoğlu’nun tayininin çıkması ile dergi yayın hayatına İstanbul’da devam eder. Zarifoğlu’nun vefatından bir süre sonra ise kapanır. Toplam 164 sayı çıkan dergide Türk edebiyatında isim edinmiş pek çok yazar ve şairin ürünleri yer alır.

PİLOT OLMA SEVDASI: Lise öğrencisiyken son sınıfı uçma tutkusuyla okuyan Zarifoğlu, 1958 yılında katılmaya hak kazandığı bir planör kursuna, annesinin izin vermemesi üzerine gizlice katıldı. Yaz boyunca kurs görerek, “Türk Hava Kurumu Türkkuşu / Milli Model Uçak (B) Sertifikası” alan şair, jet pilotu olmak istediyse de kulağında çıkan rahatsızlık nedeniyle Hava Harp Okulu’na giremedi.

OTOSTOP: Zarifoğlu 1972-1973’te, İstanbul’daki bir kolejde Almanca öğretmenliği yaptı. Kısa süreliğine iki kez Almanya’ya giderek dil eğitimi alan şair, Almanya seyahatlerinde otostop yaparak Avrupa’yı dolaştı.

PANKREAS KANSERİ: Pankreas kanseri nedeniyle, 7 Haziran 1987’de İstanbul’da vefat eder. Hastalığı sırasında sık sık dostları gelir ziyarete, onlara durumunun kötü olduğunu belli etmek istemez. Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören’den fıkra anlatmasını ister, çocuklara gülümser. Yine ölümün yaklaşmasının verdiği hüzünle ona refakat eden Erdem Bayazıt’ın elinden tutar bir gün. “Erdem” der “Kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.” Ölümünün ardından şairler, yazarlar ve bilginlerin de katıldığı bir cenaze merasimiyle Beylerbeyi Küplüce Mezarlığı’nda toprağa verildi.

RİLKE: Üniversite bitirme tezi Rilke üzerinedir. Alman şair Rilke üzerine‚ “Die Aufzeichnungen des Malte Laurids Brigge von Rainer Maria Rilke – Eine Studie zu einigen Motive“ isimli, Almanca hazırladığı bitirme tezi 7 Temmuz 1971 günü kabul edildi. Cahit Zarifoğlu’nun bu tezi Ümit Soylu tarafından, “Rilke’nin Romanında Motifler“ adıyla Türkçe’ye tercüme edildikten sonra, 2013 yılında çift dilli olarak yayımlandı.

SEZAİ KARAKOÇ:  Zarifoğlu için Yedi Güzel Adam’dan biri, usta, ağabey…  “Sezai Karakoç ağabeyin yayınladığı Diriliş Dergisi’nde şiirlerim yayınlandı. Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu”

YAŞAMAK: Şairin bir kısmı Mavera dergisinde yayınlanan 1980 yılında basılan günlüğü. Kitap daha ilk cümlesiyle okuru yakalar. “Ne çok acı var!” Yaşamak bir günlük kitabı olmasına, en azından kendisini öyle tanıtan bir kitap olmasına karşın herhangi bir kronolojik sıra takip etmeyen yazılardan meydana geliyor. Bir hikâye kurgusu, olay örgüsü ya da devam eden olaylar bütünü değil de ilgili tarihlerde yazılmış daha çok deneme türü yazılarla karşılaşıyorsunuz.

YALNIZLIK: “Yalnızlığa zalimce bir hayranlık besliyorum” diyecek kadar sevmiştir yalnızlığı. İlk gençlik yıllarından beri yalnızdır Cahit Zarifoğlu. Arkadaşları “Aristo” lakabını da bu sebepten koyar. Şiirlerinde sıkça karşımıza çıkan tema. “ah şu yalnızlık bir kemik gibi nereye dönsem batıyor.” Zarifoğlu vefatından kısa bir süre önce Rasim Özdenören’e şöyle konuşacaktır: “Rasim, yalnızım. Sen bu hastaneyi insan dolu zannediyorsun değil mi? Oysa bu hastanede benden başka kimse yok, yapayalnızım.” Ömrünün sonlarına doğru, özgürlük, yalnızlık ve tüm yüklerden, insanlardan kurtuluş özlemini şöyle ifade eder: “Bir tay olmak istiyorum Rasim, bir bahar günü, yemyeşil çayırlarda, koşmak, koşmak istiyorum.” Sonunda tıpkı şiirinde dediği gibi olur: “Yalnızlıkla ben kaldım.”

YEDİ GÜZEL ADAM: Cahit Zarifoğlu’nun kitabının adı olan ‘Yedi Güzel Adam’ Türk Edebiyatı’nın bir dönemine damga vurmuş, hepsi de Kahramanmaraş’tan çıkmış ünlü şair ve edebiyatçılar için kullanılan bir ifadedir. Bu isimler Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören’dir.

KENDİ KALEMİNDEN CAHİT ZARİFOĞLU 

Zarifoğlu, kendini şöyle tanıtmıştır.

“1940’ta Ankara’da doğdum. Rahmetli babam hakimdi. Bu vesile ile çocukluğum Güneydoğu’da geçti. İlkokula Siiverek’te başladı, Maraş ve Ankara’da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam’da başladım, liseyi Maraş’ta tamamladım.
Aslen Maraşlıyım. Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya’dan Maraş’a gelip yerleşmişler.
Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif’miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif’ten geliyor.
Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya’yı çok seviyorum. Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım.
Usta hikayeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okuduk.
Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyat’ını bitirdim.
Öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım.
Bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi.
Bütün bunlar zarfında vazgeçmediğim, değişmeyen, istikrarlı bir yönüm vardı, o da şairliğim ve yazarlığımdı.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com