ABD’nin gizli belgelerinde 12 Eylül darbesi: Birkaç aydın dışında itiraz eden yok

12 Eylül askeri darbesine yönelik ilk kez yayınlanan ABD gizli belgelerinde, iş dünyasının darbeyi "havalara uçarak" karşıladığı; birkaç aydın ve sendika dışında itiraz gelmediği vurgulandı. Belgelerde "Darbe İstanbullular için tam ve hoş bir sürpriz oldu" denildi.

KRONOS 12 Eylül 2022 Genel

ABD’nin dönemin İstanbul Başkonsolosu Robert Houghton, 12 Eylül 1980’de Kenan Evren liderliğinde gerçekleşen askeri darbeden iki hafta sonra yolladığı gizli diplomatik notta iş dünyasının birçok üyesinin “terör ve belirsizlik ortamının” geçmiş olmasından dolayı “neredeyse havalara uçtuklarını” yazıyor. Houghton, “birkaç aydın” dışında darbeye pek itiraz gelmediğini de vurguluyor.

BBC Türkçe, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine gizliliği kaldırılan ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerine ulaştı. İlk kez kamuoyuna açıklanan bu belgeler arasında 12 Eylül 1980 ile 5 Kasım 1980 tarihleri arasında ABD’nin Ankara, İstanbul ve İzmir’deki diplomatik temsilciliklerinden Washington’daki Dışişleri Bakanlığı ile diğer ülkelerdeki temsilciliklerine gönderilmiş 10 adet yazışma yer alıyor.

Yazışmalarda Ankara’daki diplomatların yeni yönetim ve başta ekonomi ile dış politika olmak üzere benimsenecek yaklaşımların ayrıntılarına odaklanırken, İstanbul ve İzmir’in ise iş dünyası, akademi ve basın gibi toplumun farklı kesimlerinin nabzını tuttuğu görülüyor.

Dönemin İstanbul Başkonsolosu Houghton, 27 Eylül 1980 tarihinde Washington’daki ABD Dışişleri Bakanlığı ve ilgili diplomatik temsilciliklere gönderdiği “Özel” ibareli yazışmada, görüştükleri kişilerin genel olarak darbeyi onaylar bir tavır içinde olduğunu ve şiddet olaylarında kayda değer bir azalma görüldüğünü belirtiyor.

‘İŞ ADAMLARINI ÇOĞU NEREDEYSE HAVALAR AUÇUYOR’ 

Houghton, “Ordunun (yönetimi) ele almasının ardından İstanbul daha rahatlamış ve daha mutlu” başlıklı yazıda, iş dünyasının bundan sonra ekonominin iyiye gitmesini beklediğine işaret ediyor. Yazışmaya göre, iş dünyasının darbe ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:

“İş adamlarını çoğu neredeyse havalara uçuyor. Bu havaya uçma halinin nedenini geçmişteki terör olaylarının sonlanması ve belirsizliğin ortadan kalkması kadar geleceğe yönelik vaat edici bir ortamın ortaya çıkması da oluşturuyor. İş adamları için grev, iş yavaşlatma, terör tehditleri, döviz ve emtia sıkıntısı gibi durumlar gündelik hale gelmişti.

(İş insanları) kendilerini artık -belki de biraz fazla emin bir şekilde- çok daha güvende hissediyorlar ve yalnızca grevdeki çalışanlarının fabrikaya geri dönmesinden değil, döndükten sonra iş yapmaya başlamış olmasından dolayı da rahatlamış durumdalar. İş dünyasından irtibat kurduğumuz kişilere göre, tüm fabrikalar çalışıyor ve üretim düzeylerinin de artacağı konusunda iyimserler.”

12 Eylül Askeri Darbesi sonucu kurulan sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanarak ceza verilenlerin kaldığı Mamak Cezaevi.

‘İŞ DÜNYASI TURGUT ÖZAL’DAN MEMNUN’ 

Houghton, iş dünyasının özellikle Turgut Özal’ın başbakan yardımcısı olarak atanmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirtiyor. Darbeyle devrilen hükümetin Başbakanı Süleyman Demirel döneminde Başbakanlık Müsteşarı olan Özal, aynı zamanda 24 Ocak 1980’de açıklanan ve Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine geçişinin en önemli hamleleri arasında gösterilen kararların da mimarı. Sol kesim ve sendikalar ise bu kararların işçi haklarına önemli zarar verdiğini savunuyor.

Houghton, dönemin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ’u “makul, sert ve etkin bir yönetici ve lider” olarak tanımlıyor.

Darbenin ABD Başkonsolosluğu’nu, şirketleri ve kurumlarının gündelik faaliyetlerini hiçbir şekilde etkilemediğini belirten Houghton, geçen yılın aynı dönemine kıyasla ABD’ye yapılan vize taleplerinin arttığını ancak olağan seyrin üzerine çıkan kayda değer bir sıçrama görülmediğini de not düşüyor.

‘DARBE İSTANBULLULAR İÇİN HOŞ BİR SÜRPRİZ OLDU’ 

Houghton imzasıyla gönderilen bir diğer yazışma da 15 Eylül 1980 tarihini taşıyor. “Türkiye’deki askeri darbenin ardından İstanbul’da durum sakin” başlığıyla gönderilen, gizlilik düzeyi “Özel” olarak belirlenen bu belgede, darbenin ilk üç gününe dair izlenimlere yer veriliyor. Darbenin İstanbul’da yaşayanların büyük çoğunluğu için “tam ve hoş bir sürpriz” olduğunu belirten Houghton, birçok kişinin askeri yönetimin ülkeyi içinde bulunduğu zor dönemden çıkarmasını umduğunu ifade ediyor:

“12 Eylül Cuma sabahı, bu şehirde yaşayan 5,5 milyon kişi Ankara’da kurulan Milli Güvenlik Konseyi’nin yayımladığı bildirileri radyodan dinledi ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini duydu. Sabahın ilk saatlerinde tek tük duyulan silah seslerinin dışında genel olarak sakin geçti. İstanbul Boğazı’ndan az sayıda yabancı gemi geçiş yapmış olsa da hiçbir sivil, yerli gemi geçmedi.
“Çevreyolunda çoğu kamyon, otobüs ve polis arabası olmak üzere az sayıda araç vardı ve dükkanların tamamı kapalıydı. Mahallelerden aralıklarla geçen kamyonlar ekmek satışı yapıyordu. Askerler, birkaç küçük çocuk ve evine dönmeye çalışanlar haricinde herkesi evinde tutmayı başardı. Su elektrik ve telefon hizmetleri normal şekilde devam etti.”

‘EN BÜYÜK MUHALEFET AYDINLAR VE SENDİKACILARDAN’ 

Başkonsolos Houghton’ın, 24 Eylül’de “uzun zamandır birbiriyle arkadaş olan ve kendilerini ortanın solunda olarak tanımlayan” bir grup sanatçı, müzisyen, oyun yazarı, oyuncu ve basın mensubu ile bir araya geldiği belirtiliyor.
Bu görüşmelerde, hava “genel anlamda karamsar” olarak tanımlanıyor ve ordunun bundan sonra yönetimi bir daha bırakmayacağına dair endişelerin dile getirildiği ifade ediliyor: “Sıkıyönetim kanununda yapılan değişikliklerle MGK’nın (Milli Güvenlik Konseyi) kendi yetkilerini artırması, basına uygulanan sansür, devlet memurlarını ihraç yetkisi ve arama, gözaltı ile tutuklamayla ilgili kuralların esnetilmesi, gücü kötüye kullanabilecekleri kaygısı yaratıyor. Her ne kadar temas kurduğumuz kişiler henüz böyle bir durumun olmadığını kabul etseler de, bir aşamada yaşanacağından emin görünüyorlar.”

1980 sabahı Ankara caddelerindeki bir tank. 

‘İŞKENCE YAPILDIĞINDAN EMİNLER’ 

Yazışmada, Başkonsolos Houghton’ın bir araya geldiği kişilerin tutuklananlara sorgu sırasında işkence yapıldığını iddia ettikleri belirtiliyor: “Konuştuğumuz kişilerin elinde gözaltı ve tutuklamalara dair sayılar vardı ancak bu sayılar biraz abartılı görünüyor.

Ayrıca, sorgularda bilgi almak için kesinlikle işkence yapıldığını da öne sürüyorlar. Özellikle sendika üyelerinin başına gelenlerden endişe ediyorlar ve bu kişilerin ‘acımasız sorgulardan’ geçirilerek fiziksel zarar görmelerinden korkuyorlar. Ayrıca, işçi örgütlerinin ve diğer muhalif grupların artık yer altına indikleri ve geçmişe kıyasla çok daha geniş ölçekte şiddete başvurmalarını bekliyorlar.

Sol kesimin sağcılardan daha fazla cezalandırıldığına dair kaygıları da mevcut. İçlerinden birkaç kişi, ileride Milli Güvenlik Konseyi’nin üyelerinin Türkiye’ye faşizmi getiren insanlar olarak hatırlanacağını söyledi. Ancak bu iddiaya içlerinden bazıları itiraz etti”.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com