TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, 16 Nisan’da halk oylamasıyla kabul edilen anayasa değişiliğinden sonra Türkiye’de çok partili hayatın sona geldiğini söyledi. Yeni anayasanın 2.5 yıl sonra tümüyle devreye gireceğinin altını çizen Cindoruk, ‘’Bu tarihten sonra Türkiye’de çok zayıf bir muhalafetin olduğu bir ülke olacak. Tek parti ile idare edilecek’’ dedi.
GÜÇSÜZ BİR MECLİS
Siyasi yelpazede bir boşluk olduğunu vurgulayan Cindoruk, ‘’Bu sistem tek parti rejimi getirir, iki partili sistem değil. Türkiye, bu anayasanın tümüyle yürürlüğe gireceği tarihte, 2.5 yıl sonra, tek parti ile yönetilmeye başlayacak. Karşısında bir muhalefet olabilir ama onun gücü oldukça zayıf olacaktır. Denetim araçları elinden alınmış bir parlamentonun da gücü yoktur. Çok partili hayat bitmiştir, anayasa değişikliği yürürlüğe girdiğinde, simgesel hale gelmiştir’’ dedi.
YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ DEVREDE
Cumhuriyet gazetesine konuşan Cindoruk, 2.5 yıl sonra yapılacak seçimleri Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacağı tahmininde bulundu. Erdoğan’ın devlet imkânları ile seçime gireceğine işaret ederek, kaybetme ihtimalinin bulunmadığını kaydetti. Ülkenin halen ‘yarı başkanlık’ sistemiyle yönetildiğini savunan Cindoruk, ‘’2.5 sene de yarı başkanlık sistemi ile idare edileceğiz. 3 senede 3 rejim, bu yükü Türkiye Cumhuriyeti nasıl kaldırır? Buradan sürdürülebilir bir demokrasi çıkar mı? Cumhurbaşkanı tarafsızlığı bırakmış, parti üyesi ve artı genel başkanı olmuştur. Burada yemine sadakatsizlik vardır. Türkiye’nin sıkıntısı cumhurbaşkanının hukuksal olarak tarafsızlık ilkesinden vazgeçebileceğini söylemesinden doğmuştur’’ diye konuştu.
SIKINTILARIN VEBALİ AYM’DE
Cumhurbaşkanının tarafsızlığını yitirdiği iddiasının CHP, HDP ve Vatan Partisi tarafından AYM’ye götürüldüğünü belirten Cindoruk, ‘’1.5 senedir gündemine bile almıyor. Bugünkü sıkıntıların vebali AYM’dedir. Temelde bu anayasa yürürlüğe girmiş değil. Cumhurbaşkanının cümlesiyle ‘fiilen’ girdi. Evet, bir hukuki dayanağı var, meşruluk kaynağı var ama anayasa hukukunun temel kuralları ve devlet nizamını tanzim eden milletlerarası hukuk bakımından girmemiştir’ dedi.
SORUMLULUK MEDYANIN
İktidarın ortaya koyduğu hukuksuzluğu muhalefetin içselleştirdiği iddialarını değerlendiren Cindoruk, ‘’Buradaki sorumluluğun büyüğü medyada. Bir ülkede medya kalmadıysa sürdürebilir demokrasi yoktur. Özellikle görsel basını, tarihçiler ağır biçimde itham edecektir. 85 yaşıma geldim, Türkiye tarihinin en yanlı görsel ve yazılı basınıyla karşı karşıyayız. Ben bundan sermaye sınıfını sorumlu tutuyorum. Türkiye’de sermaye sınıfı demokrasiyi içselleştirmiş değil. Büyük sermayenin tanzim ettiği bir medya var bugün. Bir ülkede liberal demokrasi olmazsa, liberal sermaye nasıl yaşayacak onu düşünmeleri lazım. Basına girmiş sermayenin yanlış yapması, kendisinin intiharına yol açar. Göreceklerdir ki, bir süre sonra büyüttükleri yapı kendileri ile de ihtilafa düşecektir. Ben komünist de değilim, Marksist de değilim ama bunu söylüyorum’’ dedi.
