Yeni sistemin silikleşen bakanlıkları ve ayrıcalıklı kurumları…

KRONOS 03 Mayıs 2020 GÜNDEM

İhsan Çaralan, Evrensel: Tek parti tek adam yönetiminin üç yıllık icraatına bakıldığında, eski hükümetlerin en önemli, en saygın kurumları olan bakanlıklar tek adam döneminde tek adamın sekreterleri derekesine düşürülmüştür. Ama iki kurumun itibar kazanması için olağanüstü çaba gösterilmiştir. Bunlardan birisi MİT’tir, diğeri Diyanet! MİT tırları davasında gazeteciler müebbetle yargılanmış, bazıları yıllarca tutuklu kalmışlardır. En son olarak Libya’da hayatını kaybeden bir MİT mensubunun cenazesini haber yapan 6 gazeteci tutuklanmış, af yasasına, MİT’e dokunan gazetecilerin bundan böyle “teröristler”le aynı muameleyi göreceğine dair yasa çıkarılmıştır. Bu dönemde MİT’e “kale” denen bir bina yapılmış, MİT Başkanı bütün dış gezilerde Cumhurbaşkanı’nın en yakınındaki kişi olmuştur!

Miyase İlknur, Cumhuriyet: “Ya bu kadar kaçak yapı varken bir pergolanın ne önemi var ki?” denilse anlaşılabilir bir durum. Ama öyle değil, terör örgütülerine hedef göstermekten tutun da komşu türkücüye yönelik eleştiriler için kopan yaygaraya kadar milli meselemiz oldu pergola konusu. Terör örgütleri, İletişim Başkanı’nı ne diye hedef alacaklarmış anlamadım. Sonuçta bir bürokrat. Emniyet ve istihbarat kurumlarındaki bürokratlar dışında hangi bürokrat bugüne kadar hedef olmuş ki?

Erol Katırcıoğlu, Yeni Yaşam: Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde televizyonlarda da sosyal medyada konuşulan bir haber vardı. Sanırım bu en son örneklerden biri. Ümraniye Belediyesi’nin yurttaşlara dağıttığı yardım kolilerinden CHP’li meclis üyelerinin verdiği isimlere de yardım yapılmasına AKP’li meclis üyeleri tepki gösterip, onlara biz neden yardım ediyoruz, “Herkes kendi fakirine kendi yardım etsin” içerikli attıkları mesaj. Bundan daha iyi toplumsal bölünmüşlüğümüzü anlatabilecek bir başka örnek var mıdır? Bu bölünmüşlüğü Türklük ve Müslümanlık üzerinden giderebileceğini düşünen kurucu akıl ki bu aklın bugünkü temsilcileri Kemalistler ve ulusalcılardır, ülkeyi neredeyse 80 yıl yönettiler. Yönettiler dedimse de bir derin devlet aklı olarak her daim siyasetin arkasında oldular. Dertleri de Türkiye’yi modern Batı’ya benzer bir ülke yapmaktı, uzatmayayım bunu başaramayınca da baskıcı yöntemlere başvurmaktan çekinmediler. Şimdi durum değişti. Şimdi, yine siyasetin arkasında Türklük ve Müslümanlık üzerinden oluşmuş devlet aklı durmakta. Değişen ise, Türkiye’yi Batı’dan çok kendi geçmişi olan Osmanlı’yla buluşturmaya ve siyasi İslam!ın 80 yıldır kaybettiği etki alanını yeniden yaygınlaştırmaya çalışan ve bunun için de baskı yöntemlerine başvurmaktan çekinmeyen bir yönetim var. Bu niteliğiyle diyebiliriz ki, bugünün iktidarı 80 yıllık serüveni parantez içine almaya çalışan bir iktidar.

Osman Nesuh Yıldız, Hukuk Penceresi: Darbe sonrası ilk gözaltılar hakim ve savcılardan başlayıp medyada da servis edilince bir an kendini hukukçu zanneden birkaç zavallının da dizinin bağını çözülüvermişti. Artık herkes emir ve komuta zincirine tabi bir jandarma erine dönüşmüştü. Ankara’dan gelen şablon kararlar isme göre düzenlenecek, altı imzalanacak ve kollar bağlanacaktı. Kolumuzu fiziken jandarmalar bağlasa da, memleketin elini kolunu, kamuflajı cübbesi olan yankesiciler bağlamıştı. Adaletin kılıcı bir daha çıkmamak üzere milletin vicdanlarına saplanmış, adalet tanrıçasının gözündeki bağ saf Anadolu insanın gözünü kapatmıştı. Kürsüde kalabilmeyi başaranların eller artık sadece önüne gelen evrakı imzalamak, amirlerini alkışlamak ve cübbelerini iliklemek için kullanılabilecekti.
Tabi bir de Karadeniz de çay toplamak…

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/020520-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram