Gerisi teferruat mı?

Brunson krizi de gösterdi ki Türkiye’nin dışarıdan gelen saldırılara karşı koyabilecek enstrümanlara sahip değil.

HARUN ODABAŞI 17 Ekim 2019 EKONOMİ KULİSİ

Türkiye G-20 liginden düşüyor.

| HARUN ODABAŞI

Türkiye’nin Suriye’de kalıcı bir askeri harekat başlatması siyasi sonuçlarıyla birlikte ekonomik sonuçları da oluyor olacak. Ekonomi zaten ciddi bir resesyon sürecine girmişti. Ekonomi küçülüp işsizlik oranı rekor kırarken risk senaryolarına savaş maliyetinin eklenmesi hiç hayra alamet değil. “Ordumuz savaşta ise gerisi teferruattır” diyenlerden olabilirsiniz ancak böyle düşünseniz bile ekonomik maliyetlerin analizini yapmakta fayda var.

ABD ile ürün bazında ekonomik ilişkilerimiz Avrupa Birliği ile olduğu gibi çok güçlü değil. İhracatımızın ve ithalatımızın bel kemiğini AB oluşturuyor. Demir çelik kotası hariç ABD’nin sektörel açıdan Türkiye’ye uygulayacağı ambargo telafisi imkansız bir durum değil. Ancak ABD’nin elinde kısa dönemde sahaya sürebileceği iki güçlü kozu var: Halkbank davası ve ülke içinde dolaşan ABD dolarları, tabir-i diğerle sıcak para.

Trump’ın deli dolu tweetleri içerisinde manidar olanlarından biri Rahip Brunson olayına dikkat çektiği kısımdı. Trump Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederim dedikten sonra ‘tıpkı Rahip Bronson olayında yaptığım gibi’ ifadesini kullanıyor.

Hatırlayalım Rahip Brunson apar topar tahliye edilmeden önce dolar 19 yılllık AKP iktidarında tarihinin en büyük sıçramalarından birini yapmıştı. 2018 yılına 3,79 ile başlayan dolar 13 Ağustos 2018’de tarihi zirvesini 7,21 TL’yi gördü. Önlenemeyen ağır ekonomik kayıplar sonrası Erdoğan’ın “Bu can bu bedende olduğu müddetçe o rahip serbest kalamaz” sözüne rağmen hukukun kaideleri hiçe sayılarak Brunson serbest kaldığı gibi özel uçakla ülkesine gönderildi. Yani ABD’nin Türkiye ekonomisine saldırması görmezlikten gelinebilecek, hamasetle geçiştirilecek bir tehdit değil. Ekonominin de içinden geçtiği zor süreci dikkate alırsak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘bizde onlara yaptırım uygularız” sözü gerçeği karşılamadığı gibi komik kaçıyor.

ABD’nin ikinci kozu olan Zarrab davasının en az sıcak para tahribatı kadar ekonomiyi sarsacak boyutları var. Biz tam ABD Reza Zarrap dosyasını uyku moduna aldı diyorduk ki durum öyle değilmiş. Dosyanın açılması bir fırsatını bekliyormuş. New york Savcılığı ABD kamuoyunda Türkiye’nin Kürt bölgesine yaptığı operasyon ağır bir şekilde eleştirilirken buzdolabında bekletilen Halkbank dosyasını sahaya sürdü. Süreç ABD yargısının bağımsızlığına gölge düşürecek kadar soru işaretleri barındırıyor. ABD basınında Türk yargısının sahibinin sesi olduğunu eleştirileri yükselirken meğer ABD yargısı da Trump’a karşı boş değilmiş! Neyse New york Savcılığı ister talimatla isterse fırsatını yakaladığı için olsun Halkbank hakkında “dolandırıcılık ve kara para aklama” başlığı altında topladığı iddianamesini hazırladı. Bu dava deliller dikkate alındığında içinde Türkiye’ye karşı milyarlarca dolarlık tazminat tehdidini barındırıyor. Ekonomi krizden çıkmaya çalışırken Halkbank cephesinden gelen saldırı depremin ardından gelen tsunami gibi bir etki yapacaktır.

Brunson krizi de gösterdi ki Türkiye’nin dışarıdan gelen saldırılara karşı koyabilecek enstrümanlara sahip değil. Merkez Bankası darülacezelik olmuş diyeceğimiz kadar güçten düştü. Hükümet bütçe disiplininden kopmamak için zam üstüne zam yapıyor.

Ekonomideki zaafları bilen bir hükümetin ülkeyi savaşa sokması ilk bakışta çok akıllıca gelmiyor. Ama savaş muhalefeti susturmak için bir silaha dönüştürülerse ki görünen o AKP siyasi ömrünü uzatmaya çalışabilir. Hem ölmüş eşek kurttan korkmazmış.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com