Teoman: Necip Fazıl’ın hiç tasvip etmediğim kindar görüşleri de var

Necip Fazıl Kısakürek'in “Sakarya Türküsü” şiirinden esinlendiği yeni single’ı “Kendi Vatanında Parya” ile gündeme gelen şarkıcı Teoman, hakkındaki eleştirilere yanıt verdi. Türkiye'de mahalleler arası "kan davası" güdüldüğünü söyleyen Teoman, teslimiyet "değil "uzlaşma" önerdiğini kaydetti.

KRONOS 26 Ağustos 2023 KÜLTÜR

Yeni single’ını sağ-muhafazakar kesimin ünlü şairi Necip Fazıl Kısakürek’e adamasıyla son günlerin en çok tartışılan isimlerinden biri haline gelen şarkıcı Teoman, kendisine yönelik eleştirilere ve tepkilere yanıt verdi. Gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube programına konuk olan sanatçı, “Kariyerimin başından itibaren kendime bir şeyim vardı: Bu ülkede hiçbir zümreyi aşağı görmeyeceğim ve üzmeyeceğim. Bu zaten benim kişiliğime çok uygun bir karardı. Onu da gösterdim.” dedi.

Teoman, “Kendi Vatanında Parya” adlı yeni single’ını duyurdu. “Sakarya Türküsü” şiirinden esinlenen Teoman, şarkısını Necip Fazıl Kısakürek’e adadı. Parçasının sözlerinde, “Necip Fazıl Kısakürek diye biri, hani sağ cenahın o ünlü şair ismi, aydın duymuş muydu daha evvel bu ismi” dizeleri yer aldı.

Bu açıklamasının ardından Teoman’a başta kendi çevresi olmak üzere tepkiler geldi. Teoman, kendisini “iktidara yanaşmakla”, “muhafazakarlara göz kırpmakla” suçlayanlara “Kan davası mı güdüyoruz? Ben teslimiyeti değil, uzlaşmayı öneriyorum” ifadesiyle yanıt verdi.

Teoman’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

‘HERKES SİYASETE KİLİTLİ, BEN DEĞİLİM’

“Türkiye siyasi iklimi korkunç, zaten çok kötü seyler oluyor. Herkes mağdur bu ülkede, herkes haklı, herkes haksız. Ben dedim beni kim takar? Yani beni pek kişi takmaz aslında. Yani çok ciddi bir adama benzemiyor ama akıl yormuş meğerse. Abuk sabuk şeyler yapan bir adamım. Fakat gençler bana büyük ilgi duyuyorlar. Muhafazakar dinleyicilerim de var benim. Ben onlara en azından geleceğe dair bir şekilde toplumsal barışı söylersem, bunlara çözümün olabileceğini düşünüyorum. Yakın vadede iyi şeyler olacağını da düşünmüyorum. Herkes siyasete kilitli bu ülkede, ben değilim. Ben daha uzaktan bakma taraftarıyım.”

‘HAYAT BOYU BÜTÜN KAVGALARI TAŞIYACAK MIYIZ?’

“Ben kendime biraz daha komik bir alan seçtim. Aslında solcu olmayan ama kendini solcu zanneden, aydın olmayan ama kendini aydın zanneden, Türk toplumu dışında 45 yaşında Bir Başkadır dizisini seyredince ‘aaa’ diyen bir kişiyi anlatayım dedim kendimce. Eninde sonunda bu ülkede yaşıyoruz ve hayat boyu bütün kavgaları taşıyacak mıyız? Yani bu bir kan davası mı? Türkiye bir kan davasıyla mı yaşayacak yani hayat boyu? Ya da belki toplumsal bir uzlaşma zemini bulabilir miyiz? Mesela diyelim ki bu 4 sene daha gitti ve 4 senenin sonunda güç el değiştirdi. Dönüp de bu sefer onlar mı intikam alacak?”

‘BİR RESTORASYONA İHTİYACIMIZ VAR’

“Ben zaten intikam olsun istemiyorum. Öbür türlü o kan davası hiç bitmeyecek. Bir restorasyona ihtiyacımız var. Altılı masa çökünce elimizde sadece toplumsal barış kaldı. Dört sene için konuşuyorum. Bakalım muhafazakar kanat böyle bir şey gösterecek mi oradan birileri? Ya artık yeter, yeter artık, yeter diyecek mi? Ve hep beraber göreceğiz.”

‘MUHAFAZAKAR VİCDANLI İNSANLARIN SESLERİ AZ ÇIKIYOR’

“Muhafazakar tarafta da vicdanı öne çıkaran, ‘bizim böyle hatalı şeyler yapmamamız gerekir’ diyen vicdanlı insanlar çıkacaktır. Ama sesleri az çıkıyor. Çünkü onlar da kendilerinden çıkanı linç eder hemen.”

‘MUHAFAZAKARLARA BASKIYI BOĞAZİÇİ’NDE ÖĞRENDİM, MUHAFAZAKARLAR GELİP MAHVETTİLER’ 

“Kariyerimin başından itibaren kendime bir şeyim vardı: Bu ülkede hiçbir zümreyi aşağı görmeyeceğim ve üzmeyeceğim. Bu zaten benim kişiliğime çok uygun bir karardı. Onu da gösterdim. Ben fikrim hür olsun diye arada kilit yerlerde ve yerel seçimlerde onu yapıyorum. Bu seçimde onu yaptım. Boğaziçi Üniversitesi şu anda tarumar edildi. Yani başka bir şey söyleyeyim. İşin ironisi nasıl oldu? Bana bu muhafazakarlar üzerindeki şeyleri öğreten yer, geçmişteki yaşadıkları zorlukları öğreten, onlara karşı daha duyarlı olmamızı öğreten yer Boğaziçi idi. Muhafazakarlar geldi, Boğaziçi’ni mahvettiler.”

‘ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN GEÇMİŞTE NELER YAZDIĞINI BİLİYORUM’ 

(Ertuğrul Özkök’ün kendisini hedef alan yazısına atfen) “Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet gazetesinde neler yazdığını ben biliyorum abi. Geçmişte yani. Geçmişini, Ertuğrul abinin geçmişini didik demek şey değil. Herkes hata yapar. Her baktığımız şey bazen yanlış oluyor. Belki şu anki benim pozisyonum da yanlış çıkacak. Belki işe yaramayacak. Dönem değişiyor. Ama ben okumadım onun yazısını. Zaten yorumları görünce ben baştan karar verdim. Bana bodoslama girecekler şimdi ama ben buradan ne kaybederim? Küfre falan aşağılanmaya alışığım ben ağabey. İnsanlara da açıkçası kızgın değilim. İnsanlar o kadar büyük haksızlıklara uğradılar ki bana gireceklerdir.”

‘YA 4 SENE OY VERECEK ÇOCUĞUN FİKRİNİ DEĞİŞTİRİRSEM? 

“5 bin tane çocuğun, şu anda 14 yaşında olan çocuğun 4 sene sonra seçim var. Ya 18 yaşındaki fikirlerini değiştirmiş olursam? Kavga etmemeyi öğretmiş olursam? Evet kavga etmemeyi öğretmiş olursam, diyelim ki muhafazakar alanlarda onları vicdana yönlendirir isem, o annesine söylerse, annesinin fikrini değiştirirse falan bir şeyi başarmış olurum.”

‘TÜRKİYE’NİN LAİK KALMASINI İSTİYORUM’ 

“Bir aydın figürünü o yüzden seçtim. Laik dememe nedenim o çünkü ben de laikim. Kendini aydın zanneden, kendini solcu zanneden ama Türk toplumunda baya muhafazakarların da hakları varmış demeyi anca Bir Başkadır dizisiyle seyreden birisiyle dalga geçtim. Hiciv olmasının nedeni bu. Yoksa ben laik biriyle dalga geçmedim. Ben de Türkiye’nin de laik kalmasını istiyorum, laik olmasını istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası laik olmalı. Öbür türlüsü din devleti olacaksa o zaman uzlaşma alanı kalmıyor ki. Uzlaşma alanı kalmıyor. Ya Türkiye laik olur ya da olmaz, din devleti olur. Uzlaşma tamamen ortadan kalkmış olur.”

‘TESLİMİYET ÖNERMİYORUM, UZLAŞMA ALANI ARIYORUM’ 

“Ve ben bir teslimiyet önermiyorum. Zaten dediğim gibi uzlaşma alanını arıyorum. Laik taraf diyelim onlara. Laik tarafın yapabileceği hiçbir şey yok. O sürekli şey yap. Ne yani? Siz bize haksızlık yaptınız, biz de bunu kabul ediyoruz, anlaşalım diyemez laik taraf. Bunu söyleyecek olan taraf muhafazakarlar. Ya bu ülkeyi barışa götürecekler. Ya da bu ülke kan davasıyla sonsuza kadar gidecek.”

‘AKP’Lİ OLMADIM, İÇKİYİ BIRAKMADIM, MAKUL İÇİYORUM’ 

“Bir arkadaşım ‘Ya sen AKP’li mi oldun?’ siye sordu. Böyle bir algı var. Yani AKP’li olduğuma dair. Ama diyorlar ki herhalde artık şeyi bırakacak, içmeyi bırakacak, işte namaza falan başlayacak. Acaba? Şöyle bir şey var: Ben içkiyle arama mesafe koydu koydu ama içmiyorum değil. Makul içiyorum artık. Çünkü eskisi gibi dinç olsam yine daha çok içerim bu vücuduma zarar veriyor diye. Bir yaştan insan tahmin eder, artık kaldıramıyorum diye. Yoksa içkiyi seviyorum ben. Beni neşeli uyandırıyor. Ertesi gün neşeli uyanıyorsam hiç sorun yok. Çok içince ertesi günün mahvoluyor. Kötü, uykum bozuluyor, sağlığım bozuluyor. Dünyayı çok karamsar görüyorum falan. Yoksa bünyem eskisi gibi olsa içerim, içmeye devam ederim. Seviyoruz içmeyi.”

‘MUHAFAZAKAR YAKINLARIM ACAYİP KARŞILAR AKP’YE’

“Bir şeyi anlatayım. Benim halam; beş vakit namazında, kapalı biridir. Sık giderim ona. Bana düşkündür. Kızı eczacıdır. O da kapalı. Biz onunla gittiğimiz zaman siyaset konuşuruz. Vicdani olarak acayip karşılar AKP’ye. Çok rahatsızlar. Ben topluma hakim değilim ama halamın, kızının tepkilerine hakimim. Tamamen uzaklaştılar AKP’den..”


 

‘NECİP FAZIL’IN HİÇ TASVİP ETMEDİĞİM KİNDAR GÖRÜŞLERİ DE VARDIR’ 

“Sağın ideoloğu Necip Fazıl’ın hiç tasvip etmediğim çok kindar görüşleri de vardır ama ‘Kendi vatanında parya’ meselesi benim kalbime dokundu. Ben de gençliğimde ‘Gidecek yer bulamıyorum’ dedim. Sol aydın artık kendini büyük ihtimalle parya gibi hissediyordur.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram