‘Son kullanma tarihi gelmiş de geçiyor bile’: Bir Cem Küçük portresi…

Bir Beyaz Show vardı, hatırlar mısınız? Ben de Beyaz'ın konuklarını çağırdığı gibi konuğumu çağırıyorum izninizle: O bir yandaş, o bir tetikçi, o bir itibar suikastçisi... o bir her devrin adamı... O bir Cem Kü-çük geliyor... İşte Arıboğan'ın 'İsrail köstebeği' dediği Cem Küçük'ün kısa serencamı....

FİKRİ DOĞAN 23 Mart 2024 PORTRE

Muhteremler; bu hafta hiç öyle giriş peşrevi falan çekmeye niyetim yok, zaten gerek de yok. Şimdi size bu haftaki konuğumuzun adını yazacağım. Yüzünüze ‘Ne zamandır bunu bekliyorduk’ tebessümü oturacak. Siz şimdiden kahvenizi (ama dubble olsun) çayınızı hazırlayın keyfinize bakın. Ben sizin yerinize arşivleri didik didik ettim beyzadenin kim olduğunu bilin diye.

Hani Beyazıt Öztürk’ün artık televizyon klasiği haline gelmiş bir Beyaz Show’u vardı, hatırlar mısınız? Beyaz, konuklarını hep aynı cümlelerle çağırırdı: O bivvvrrrrr… O bivvvrrrr… o bivvvrrr…

Şimdi ben de konuğumu çağırıyorum izninizle: O birrrrr yandaş, o birrrr tetikçi, o birrrr itibar suikastçisi… o birrr her devrin adamı… O bir Cem Kü-çük geliyor… (burada alkış kıyamet)

‘Cahilin bedeni seyyar bir kabirdir.
İlim öğrenmediği müddetçe gaflet uykusu içindedir
Ölünceye kadar uyanmaz.’ demiş eskiler.

Benim için Cem Küçük’ü anlatacak daha iyi bir tarif bulmak imkansızdır desem yeridir. Cehaletine bakmadan, olmayan ilmine bakmadan o kadar insanı hedef gösterip, o kadar insanın günahına girdin ki… Senin hakkında ne yazsak az gelir…

TİMAŞ BİYOGRAFİDEN SİLİNMİŞ

Nazlı ILıcak’ın tabiriyle ‘Küçük Tetikçi’ Cem Küçük, 1979 yılında dünyaya gelmiş kendi biyoğrafisinde yazdığına göre. Giresun’lu anne-babanın oğlu olarak Zonguldak’ta doğmuş. İstanbul Üniversitesi’nde Amerikan Dili Ve Edebiyatı okuduktan sonra kısa bir süre İngilizce öğretmenliği geçmişi var Bay Küçük’ün. Öğretmenlik sarmamış olacak ki beyimizi yayın camiasında devam etme kararı vermiş birden.. Aaaaa ilk işyeri neresi: TİMAŞ yayınları! Hani şu el konulduktan sonra Turkuvaz Grubu’na peşkeş çekilen (Gülen cemaati’ne yakın olduğu gerekçesiyle) meşhur yayınevi TİMAŞ bildiğiniz.

Peki bu bilgi Cem Küçük beyin biyoğrafisinde neden yok? Onun cevabını da Ülke TV Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk versin! Hani bir dost ortamında, ‘Bu Cem Küçük denen … kripto paralel! Kaldığı cemaat evindeki arkadaşı geldi yanıma. Bunun kim olduğunu anlattı. Ben o günden sonra Ülke TV’ye girişini yasakladım’ diyen Hasan Öztürk.

RASİM OZAN KÜTAHYALI ELİNDEN TUTUP TV NET’E GÖTÜRDÜ 

Efendime söyleyeyim. Cem Küçük TİMAŞ’ta biraz çalıştıktan sonra Mavi Ağaç yayınlarını kuruyor. Yayın işiyle uğraşıyor ama gözü de hep medyada o zamanlar. Dönemin İslamcı yazarlarının, gazetecilerinin ve televizyoncularının takıldığı ortamlara ‘akıyor’ bir süre. Söylenene göre bu akmaların birinde basınımızın medar-ı iftiharı Rasim Ozan Kütahyalı ile tanışıyor. ROK bakıyor ki Cem Küçük cabbar, cevval, ateşli.. Kendi acemilik günleri geliyor aklına. ‘Benden sonra yürür bu oğlan’ deyip elleriyle TV Net’e götürüyor Küçük yaramazı!

Eline fırsatı geçirmiş durur mu Küçük Efendi. Erdoğan’ı ve AKP’lileri memnun edecek hangi konu varsa atlıyor üstüne balıklama. Yalnız burada bir fark var. ROK, cehaletini örtmek için mevzu ne olursa olsun sesinin çıktığı kadar bağırıp çağırarak üste çıkmaya çalışan bir karakterken, Küçük daha farklı bir yol izliyor. Kendine ‘Önemli insan süsü’ vermelerle, ‘yukarıda derin bağlantılarım var’ imalarıyla, ‘MİT benim ardımda’ tavırlarıyla bir anda yıldızı parlıyor arkadaşın. Malum yandaş medyada her 10 kişiden 7’si, ‘Dünyayı yöneten 7 büyük aileyi avucunun içi gibi bildiğine inanır.’ Ama hiç birinin aklına da ‘Ulan madem biz bu kadar iyiyiz neden binde 0.0003 izlenen kanallardayız’ demek düşmez. Bu da o arkadaşların kusuru olsun diyelim ve yürüyelim arkadaşlar.

BİR GÜLEN CEMAATİ YAZISI YAZDI 50 YILLIK CEMAATÇİ YAZAMAZ 

Devir, AKP hükümetinin Gülen cemaatiyle ilgili planlarını daha hayata geçirmeye başlamadığı devir. Kamuoyundaki tabirle ‘ikili’nin arasının iyi olduğu günler. Cem Küçük kardeşimiz Haber 7’de ‘Gülen Cemaati’ başlıklı bir yazı kaleme alıyor. Allah sizi inandırsın 50 yıllık cemaat mensupları yazamaz. Mesela, ”Allah ve vatan sevgisiyle hareket eden bu insanlar niçin karanlık unsurlar tarafından hedef gösteriliyor? Çünkü kendi tahtları sallanıyor. Alıştıkları düzen son buluyor. İstanbul sermayesi karşısında ciddi bir Anadolu sermayesi buluyor. Hatta TUSCON, MÜSİAD maddi güç anlamında TÜSİAD’ı geçmeye başladı.” diyor yazının bir yerinde.

”Gülen Cemaati mensupları sistemin dışından gelip merkeze vardılar. Türkiye’yi değiştirmeyi ve dönüştürmeyi başardılar. Bu değişim ve dönüşüm aşamasında başka grupların, cemaatlerin ve elbette hükümetin çok büyük katkıları var.” bile diyor yani arkadaş. Daha ne desin!

Çok uzatmayayım mevzuyu. Günler ayları aylar yılları kovalıyor. Cem efendi de palazlandıkça palazlanıyor medyada. Geliyor 17-25 Aralık süreci. Hırsızlığı polisler ortaya çıkarıyor. Kanıtlar, ses kayıtları, ayakkabı kutularında paralar ortaya saçılıyor. Bütün ‘ekleme’ yandaşlar gibi Cem Küçük de bir sendeleme yaşıyor önce. Kaygı ne? Kaygı, ‘Bu savaşı cemaat mi kazanır, hükümet mi?’ bir kaç zaman ortadan ortadan yazıyor arkadaş. Sonra hükümetin galebe çalacağına iman etmiş olmalı ki, o da vurmaya başlıyor. Bir yazısında ”FETÖ ile mücadele eden bütün savcı, hakim, polis, devlet görevlisini tebrik ederim. Vatanını seven insanlar için bireysel düşünce ya da bencillik yoktur. Menfaat bekleyerek hareket edilmez. Çıkar gözeterek hareket edenlerin sonunu hep birlikte görüyoruz.” diyerek bürokrasiyi gayrete getirmeye çalışıyor mesela.

17-25 ARALIK’TA PARALARI AYAKKABI KUTULARINA POLİSLER KOYDUYSA… 

Ama onunla ilgili en güzel 17-25 anısı bir tv programında yaşanıyor. Bir kanalda 17-25 Aralık’ın Gülen cemaatinin meşru hükümete bir darbe girişim olduğunu anlatıyor Cem Küçük kendinden geçmiş halde. Karşısında da avukat Salim Şen oturuyor. Küçük, cümlesinin bir yerinde bakan çocuklarının evlerinden çıkan ayakkabı kutularındaki paraları polislerin koyduğunu iddia ediyor. Avukat Salim Şen, ‘Paraları polisler mi koydu ayakkabı kutularına?’ diye soruyor. Cem Küçük, ‘evet’ yanıtını veriyor. Avukat Salim Şen öldürücü darbeyi indiriyor tam burada, ‘Paraları polisler koyduysa ayakkabı kutularına, neden faiziyle birlikte Halk Bankası müdürü Süleyman Aslan aldı o zaman?’ O videoyu hepiniz izlemişsinizdir. Rica ediyorum bir kez daha izleyin de Cem Küçük’ün yüz ifadesini görün…

İngilizlerin meşhur bir darb- meseli vardır. ‘Kapınızda iyi bir köpeğiniz varsa sakın siz havlamayın gelene’ derler. Teşbihte hata olmaz. Küçük bu kadar gayretinden sonra AKP ve hükümetin bekçiliğine soyundu tek başına. Hükümete herhangi bir konuda tek bir cümle eleştiri getirmek isteyen kim olursa olsun, karşısında Cem Küçük’ü buldu uzunca bir zamandır. Ev sahibi tarafından zinciri gevşetilmişti ve ısırcak düşman arıyordu Küçük yavrucak! Öyle ki hiddetinden ne Gülben Ergen kurtulabildi, ne sporcusu ne de gazetecisi.

Ama en büyük ve ilk kavgasını Doğan Grubu ve Ahmet Hakan’la yaşadı küçük tetikçi. Aldığı işaretle Doğan Grubu’na (O zaman Doğan Grubu vardı ve kısmen de olsa hükümete muhalefet yapılabiliyordu) çakmaya başlayan Cem Küçük, vergi işlerini diline dolayıp hükümetin gruba ağır cezalar yazacağını ileri sürüyordu. Hatta bir adım ileri gidip kayyum atanmasından falan bahsediyordu. Köşesinden Aydın Doğan’a açık mektuplar yayınlıyor, ‘kovulacak gazeteci’ listeleri yayınlıyordu.

HAKAN FİDAN’A: BU ARKADAŞ SİZİN EKİPTE Mİ ÇALIŞIYOR?

Köşeye sıkışan Doğan Grubu’nun silahşörü kimdi peki dersiniz? Devşirme Ahmet Hakan! Cem Küçük-Ahmet Hakan savaşında kılıçlar çekilmiş, kıyametler kopuyordu ki, Cem Küçük kendisi için bile büyük bir gafa imza attı. Bir yazısında Ahmet Hakan için, ‘Biz izin verdiğimiz için hala hayattasın’ falan gibi bir cümle kulandı. Ahmet Hakan da ertesi gün bu köşesinde dönemim MİT müsteşarı Hakan Fidan’a, ‘Bu arkadaş sizin ekipte mi çalışıyor?’ diye sordu. Cem Küçük’ün bu sözleri AKP cenahından bile tepki alınca, Küçük ‘Ben aslında öyle demek istemedim. Hani piyasada iş yapmak manasına’ söyledim diye kıvırmaya çalıştıysa da ilk büyük golünü yemiş oldu.

Cem Küçük cahildi cahil olmasına ama asıl büyük problemi hadsiz olmasıydı. Ankara’dan aldığı ya da aldığını iddia ettiği destekle muhalif kesime atar gider yapmak kolaydı. Ama aynı atar gideri yandaş kesimden bazı isimlere yapınca havalar tersine dönmeye başladı. Küçük şunun farkında değildi. Ankara’da tek güç odağı varmış gibi gözükmesine rağmen onlarca ‘güç’ vardı ve kendisi onların yanında bir hiçti. Önce Star TV’de kankası Ersoy Dede ile birlikte yaptığı ‘Günün Manşeti’ programı ‘Ankara’dan gelen tepkiler yüzünden yayından kaldırıldı. Ardından tarihler 2016 Nisan ayını gösterirken, Cem Küçük’ün medyaya giriş sebebi ROK, Genelkurmay Başkanlığı ile ilgili tepki çeken bir yazı yazdı. Herkes yazıyı eleştirirken, Cem Küçük ‘Usta’sına arka çıkmayı tercih etti. Bu yanlış tercih Küçük’ün yediği ikinci gol olarak kayıtlara geçti. Star Gazetesi Ethem Sancak’ındı, Sancak Tank palet başta olmak üzere savunma sanayine iş yapıyordu ve aynı dönemde Cem Küçük Genelkurmay’ı eleştiren ROK’a destek çıkıyordu. Tabiiki beklenen oldu. Ethem Sncak Cem Küçük’ü kulağından tuttuğu gibi kapının önüne koydu.

‘İSRAİL KÖSTEBEĞİNİN BU KADAR ADAMDAN SAYILACAĞINI TAHMİN EDEMEDİM ‘

Küçük Tetikçi kovulmuştu kovulmasına ama durmaya niyeti yoktu. Hızını alamayan Küçük, bir programda 2010’da Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisi hakkında söyledikleri İslamcılar arasında infiale sebep oldu. Küçük’ün, 1ANtv’de Erdoğan’ın AKP başına geri döndükten sonra “Radikal İslamcılarla ve Mavi Marmara’daki manyak tiplerle” yollarının ayrılması gerektiğini söylemesi kıyameti kopardı. Hakkında hakaret davaları açıldı, İslamcı yazarlar tarafından yerden yere vuruldu. Küçük bu tepkileri de ‘Ben aslında öyle demek istemedim’ diye savuşturmaya çalıştı.

Peki Cem Küçük ne demek, ne yapmak istiyordu? İsterseniz şimdi sözü Mahir Kaynak’ın kızı Deniz Ülke Arıboğan’a verelim. Sene 2015’ti ve TRT’de program yapan Deniz Ülke Arıboğan, bir tweti gerekçe gösterilerek TRT’den kovulmuştu. Arıboğan’ın kovulması üzerine Cem Küçük twitterdan, “Şenol Göka ve Nasuhi Güngör’ü Deniz Ülke ile ilgili aldıkları karar gereği tebrik ediyorum’ mesajı paylaştı. Arıboğan’nın bu mesaja tepkisi çok ilginçti; “Bir ülke de ‘KÜÇÜK’ adamların boyu uzamaya başladığı zaman, o yerde güneş batıyor demektir. Yeteneksiz köstebekler de adamdan sayılıyor ya! İstihbarat terminolojisinde köstebek sizden gibi görünür ama karşı tarafın adamıdır. Sizi yanlışa sevk etmekle görevlidir. Truva atıdırlar. Rahmetli babam yeteneksiz İsrail köstebeği dediği KÜÇÜK adamların bunca adamdan sayılacağını hiç tahmin etmezdi. Köstebekler küçüktürler mide bulandırırlar. Nihayetinde her zaman devlet tarafından keşfedilip çöpe atılırlar. Devletinize güvenin!”

PEKİ DURDU MU KÜÇÜK TETİKÇİ, TABİİ Kİ DURMADI

Peki buradan devam edelim o zaman. Dedik ya muhalifleri asan, kesen, işten kovduran Cem Küçük, bu kez baltayı sert kayalara vurmaya başlamıştı. İlk önce Ethem S ancak ile Kanal 7 arasındaki savaşta üzerine vazife olmayan mevzuya daldı Cem Küçük. Güya Digitürk 28. kanal boşalmıştı da iki grup o kanalı almak için birbirine düşmüştü. 28. kanala geçmek için Digitürk yönetimiyle anlaşan Kanal 7, Sancak’ın araya girmesiyle devre dışı kalmış, 28. kanala 360 TV geçmişti. Ama kavganın asıl sebebi Davutoğlu-Erdoğan kavgasıydı. Kanal 7 Davutoğlu’na haksızlık yapıldığını düşünüyordu, Sancak Grubu ise ölümüne Erdoğan’cıydı. Kanal 7’nin Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’le günlerce süren atışmalardan Küçük’ün ‘camiadaki’ kredisini biraz daha tüketti. Peki durdu mu Küçük tetikçi, durmadı tabii ki?

Yandaş medyada bile istenmeyen adam ilan edilen Küçük, soluğu İhlas Grubu’nda aldı. Zaten gidecek başka bir yer de kalmamıştı. 1990’ların azılı sosyalisti devşirme Fuat Uğur’la programa başlayan Küçük’ün yeni düşmanı Süperhabertv’nin sahibi Cengiz Er’di. Eğitimci yazar Sait Çamlıca diye birisi İhlas Okulları’nı eleştiren bir yazı yazmış, Süperhabertv’de bu yazıyı haberleştirmişti. Cengiz Er’in sitesinin bu yazıyı haberleştirmesi doğal olarak İhlas Holding yöneticilerini çıldırtmaya yetmişti. Çünkü Cengiz Er, Recep Tayyip Erdoğan’ın öz be öz teyzesinin oğluydu, nasıl böyle bir haber yaptırabilirdi. Doğal olarak Cengiz Er’in üstüne Cem Küçük-Fuat Uğur ikilisi salındı. Bir yayında coşan Cem Küçük, “Bu saldırılar devam ederse Cengiz Er seni gömeriz, bunu bil, bunun altından kalkamazsın. Hadi bakalım bir daha yaz göreyim. Bu devam ederse o gider! Hadi dene bir daha yap bakalım. Devam edersen sen bilirsin… Bak tarihin çöplüğüne gönderdiğimiz adamların hepsi belli. Cezaevinde, yurt dışında, bitik, zavallı şeyler yani…” esip gürledi. Medya siteleri uzunca bir süre de bu kavgadan beslendi ama ikili arasındaki husumet aynen devam ediyor.

BİR EL ONUN ADINI ADNAN HOCA DOSYASINDAN İTİNAYLA ÇIKARDI  

İşte tam Cengiz Er-Cem Küçük kavgasının olduğu dönemde gündeme bir bomba daha düştü. Azılı tetikçimizin Adnan Oktar bağlantıları ortaya saçıldı. Cem Küçük Adnan Hoca’nın sahibi olduğu A9 TV kanalında yayına çıkıyor ve Adnan Oktar’da ‘Sayın Hocamız’ diye bahsediyordu. Adnan Oktar da altta kalmıyor ‘“Cem Küçük’ü yalnız zannetmesinler. Hiç kimse rahatça ezerim diye heveslenmesin.” diye mesaj yolluyordu. 2018’de Adnan Hoca grubuna yapılan opersyondan sonra ise Oktar’ın evinden çıkan Küçük ‘not’çuklar Küçük-Oktar ilişkisini ortaya saçıyordu. Cumhuriyet Gazetesi’nden Barış Terkoğlu’nun yazısına bırakıyorum şimdi sözü: Oktarcı ekipten Cem Sedat Altan ve İbrahim Seral Köprülü’nün yazdığı, istihbarat çalışması içeren belge, bir notla başlıyor. Oktarcılar, Cem Küçük’e olası bir darbeye karşı “Birlikte neler yapabiliriz” diye sormuş. Yanıtı ise şöyle not almış: “Milis gücüne benzer bir yapılanma düşüncesi var. Belirli şehirlerde darbe tatbikatı da düşünülüyor.” Adnan Hoca’nın evinden Cem Küçük’le ilgili onlarca not çıktı. Ancak yine Terkoğlu’nun yazdığına göre bir ‘El’ Cem Küçük dosyasını ayırıverdi Oktar dosyasından. Halbuki Adnan Hocaya operasyon yapıldığı günlerde Cem Küçük yazılarına ara vermiş, twetter hesabını kapatmış sadece ‘Tatildeyim’ notu paylaşmıştı.

Hayat ne kadar ilginç değil mi?

SEDAT PEKER: CEM KÜÇÜK DENİLEN GAZETECİNİN GÖRÜNTÜLERİNİN…

Cem Küçük’e son ve asıl darbeyi kim vurdu peki, tabii ki Sedat Peker. Uzunca bir süre twitterdan paylaşımlar yapan, iddialarda bulunan, uyuşturucu ve yolsuzluk dosyaları açıklayan Peker’e ‘Peker blöf yapıyor’ diye sataşan Cem Küçük, cevabını hızlı aldı. Sedat Peker’in ‘Ben değilim, ben yayınlatmadım’ dediği bir görüntü düştü sosyal medyaya. Görüntüler AKP milletvekili aday adayının uygunsuz görüntülerini içeriyordu. Peker görüntülerin ardından, ‘Cem Küçük denilen gazetecinin erkek erkeğe görüntüsü yoktur’ notu paylaştı. Aynı notta “Karakteri, soyismi kadar olan Cem Küçük sana önümüzdeki haftasonuna kadar süre veriyorum ya çıkıp televizyonda REİS SEDAT PEKER hakkında yanılmışım, özür diliyorum diyeceksin ya da 2015 Kıbrıs tatilinde yediğin haltları herkes izleyecek. Seçim senin!” diye tehdit etti. Peki Cem Küçük ne yaptı biliyor musunuz? ‘Bazı insanlar zamanında bırakmayı bilmiyor. Zamanında bırakmayı bilmek lazım. Bir kıyı kasabasında yaşamak lazım’ diye yazı yazarak izne ayrıldı. Aradan bir süre geçtikten sonra da aralarında nasıl bir pazarlık yapıldıysa ”“Sevgili arkadaşlar işimin başındayım. Yazılanların hepsi yalan” notu paylaşarak işine geri döndü.

Küçük Tetikçi’nin serencamı aşağı yukarı böyle muhteremler. Niye gündemimize girdi Küçük Yaramaz! Geçtiğimiz gün İsrail’e ticareti savunurken söylediği bir cümle, aslında Cem Küçük’ün ne olduğunu özetlemeye yetiyor da artıyor bile. İsrail’in Müslümanlar girmesin diye Mescid-i Aksa’nın etrafına döşediği dikenli tellerin Türkiye’den gittiğini söyleyen konuğa, ‘Dikenli teller değil tel Türkiye’den gidiyor, dikeni İsrail takıyor’ diyecek kadar şirazesini kaybetmiş durumda Cem Küçük.

Anlaşılan Küçük Tetikçi’nin son kullanma tarihi gelmiş de geçiyor bile.

Baksanıza şu halinden efendileri bile memnun değildir bence.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com