Sedef Kabaş tahliye oldu: Haklıysanız susmayacaksınız

"Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla 49 gündür cezaevinde olan gazeteci Sedef Kabaş hakkında iki yıl dört ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Kabaş'ın tahliyesine hükmetti.

KRONOS 11 Mart 2022 GÜNDEM

Gazeteci Sedef Kabaş, kullandığı atasözünde Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanmış, ilk duruşmada da serbest bırakılmıştı.

“Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 49 gündür tutuklu bulunan gazeteci Sedef Kabaş, ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Kabaş hakkında tahliye kararı çıktı.

Kararını açıklayan mahkeme, Kabaş’a “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan iki yıl dört ay hapis cezası verdi. “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlaması yönünden Kabaş’ın beraatına hükmeden mahkeme, tahliye kararı verdi.

Tahliye sonrası açıklama yapan Kabaş, “En sağ tandanslıdan en sol tandanslıya kadar. Hatta zıt görüşlü kadınlar da bana sahip çıktı. Bu da gösteriyor ki, biz haklıyız” dedi.

Sedef Kabaş ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya salonun küçük olması sebebiyle sınırlı sayıda gazeteci alındı. Savunmasını yapan Sedef Kabaş, “Mevcut iktidarın bana ve bize yaşattıklarına rağmen gerçekleri söylemeye devam edeceğim. Yurtdışında aldığım eğitimlerden sonra kendi isteğiyle yurda dönmüş bir gazeteciyim. Hakkımda açılmış tek bir dava yok” dedi.

Daha önce de hedef gösterildiğini kaydeden Kabaş, “Gazeteci olmak dışında bir eğitmen olarak öğrenciler yetiştirdim, konferanslar verdim, danışmanlık yaptım. Geçtiğimiz yıllarda başka bir konuşmam AKP’liler tarafından montajlanarak yayınlandı. Konuşmamın içeriği kasıtlı bir şekilde çarpıtılmış ve kamuoyuna izletildi” ifadelerini kullandı.

‘IŞİD ÜYESİ OLUP, EMNİYETİN CANLI BOMBA LİSTESİNDE OLSAYDIM SERBEST OLACAKTIM’

“Goebbels yöntemlerini eleştirdiğim konuşmam Goebbels yöntemleriyle hedef gösterildi” diyen Kabaş, “Merak ediyorum acaba hukuk karşısında hakkımı aramak bu husumetin sebebi midir? Bu kişiler şimdi de atasözünden hakaret çıkarıp cezalandırılmamı istiyorlar. Ben bugün IŞİD üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde olsaydım serbest olacaktım, uyuşturucu ticareti yapsaydım rahat rahat dolaşacaktım” diye konuştu.

Beraatini ve tahliyesini isteyen Kabaş, “Bir şiir yüzünden hapis yatmış birinin atasözü nedeniyle bir gazetecinin hapis yatmasını istemesi hayatın bir cilvesi değil mi? İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatımı ve tahliye edilmeyi talep ediyorum” dedi.


 

‘MAHKEME KARARINI BEKLEMEYE GEREK YOKTU, HÜKÜM ÇOKTAN VERİLMİŞTİ’

Kabaş’ın savunmasından öne çıkan bölümler şöyle: “Koro halinde bakanlar, RTÜK başkanı, AKP’liler beni suçlu ilan etti. Mahkeme kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti. Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonra epey bekletildik. İnsan ister istemez düşünüyor acaba göklerden gelen bir emir mi var diye.”

‘ÇAĞIRSALARDI GİDERDİM’

“Malum atasözünü kendimce yumuşatarak örnek verdim. Hakaret kastım olsa sözün orijinalini kullanırdım. Uğur Dündar da tereddütsüz müdahale ederdi. İzleyicilerden de bu yorumda ikaz, uyarı, eleştiri yapan olmadı. Hatta 6 gün boyunca RTÜK’ten de ses çıkmadı. Takvim gazetesi manşetten beni açıkça hedef göstererek ilk kurşun atıldı. Polisler gözaltına aldı ama çağırsalardı giderdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı insan hakları eylem bildirgesine göre insanlar artık gece yarısı gözaltına alınmayacaktı. Söz başka eylem başka.”

‘HAKARET ETMEDİM, ETMEM’

“Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm ve takdir edersiniz ki bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir.”

Mahkeme hâkimi Kabaş’a, ceza alması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğini sordu. Kabaş, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum çünkü suçsuzum” dedi.

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ

Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Kabaş’ın davaya konu sözleriyle Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamı ve Beştepe’yi kast ettiğini ve bu nedenle savunmasının cezadan kurtulma amacı taşıdığını iddia ederek, “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan cezalandırılmasını istedi. Savcı, Kabaş’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na yönelik sözlerinin hakaret kapsamında olmadığını, bu nedenle beraatına karar verilmesini talep etti.

ERDOĞAN VE SOYLU’NUN DAVA KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanının avukatları şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini söyledi. Soylu’nun avukatı Kabaş’ın biraz önceki savunmasında geçen “Soylu’nun soyadına ihanet edercesine” sözlerinden dolayı da şikayetçi olduklarını belirtti. Mahkeme hâkimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu’nun davaya katılma taleplerini kabul etti.

ERDOĞAN’IN AVUKATI “EN ÜST SINIRDAN” CEZA İSTEDİ 

Cumhurbaşkanının avukatı Ferah Yıldız, “Sanık daha önce de Cumhurbaşkanına hakaret etmiştir, bu nedenle en üst sınırdan cezalandırılmasını istiyoruz” dedi.

Bakan Soylu’nun avukatı “İfade özgürlüğünün sınırı başkalarının itibarının korunması hakkıyla sınırlıdır. Müvekkilime soyadı üzerinden hakaret edilmiştir. Müvekkillerimiz kamuya mal oldu diye şeref ve haysiyetleri de ortada değildir” diyerek üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.

Yeniden söz alan Sedef Kabaş, “Yargılanmaktan korkmuyorum yeter ki adalet tesis olsun. Bu suçu işleyen herkes eşit şekilde cezalandırılsın, suçtan zarar görenler eşit şekilde korunsun. Bizi kutuplaştırıcı bir dil kullanmaması gerektiğini söylediğim sözlerimden hakaret çıkarmak da ironidir” dedi.

“25 yıldır canlı yayın yapıyorum, bir tek kez herhangi birine hakaret ettiğimi kimse söyleyemez” diyen Kabaş, “Tweet meselesinde bir linç kampanyası oluşturuldu, bu yüzden hiçbir yorum yazmadan bunun atasözü olduğunun bilinmesi için tweet attım. O sırada hakkımda ana avrat küfür ediliyordu” ifadesini kullandı.

Duruşmaya verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kabaş’a “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezası verdi. “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlaması yönünden Kabaş’ın beraatına hükmeden mahkeme, tahliye kararı verdi.

Tahliye olmasının ardından cezaevinin önünde açıklama yapan Kabaş, şunları söyledi:

“Arkamda duran, bana sahip çıkan, onlarca baskı ve sindirmeye rağmen biz buradayız diyen herkese çok teşekkür ediyorum, çünkü sizlerin varlığı bana bir kez daha gösterdi ki siz bu toplumun vicdanısınız. Hiçbir şartta bileklerini bükemeyecekleri dayanışma gücünü gösteriyorsunuz. Binlerce mesajınızla desteğinizi bana Bakırköy Kapalı Cezaevi’nde yatan kız kardeşlerim dediğim herkes bana hissettirdi. En sağ tandanslıdan en sol tandanslıya kadar… Hatta zıt görüşlü kadınlar da bana sahip çıktı. Bu da gösteriyor ki, biz haklıyız. Haklıysanız korkmayacaksınız, susmayacaksınız.

Bir hukuk devletinde, demokratik bir ülkede, birinin yaşamayacağı şeyleri yaşattılar bana. Ben sadece ve sadece, hakaret kastı olmadan bir atasözü kullandım. Bütün bu sürecin nedeni bu. Herkesin bu süreci düşünmesini istiyorum. Bize bir genelge yayınlasın arkadaşlar bilelim, ona göre örnek verelim. Bunun sınırını kim neye göre çiziyor? Dolayısıyla demokrasinin işlediği, yargının bağımsız olduğu ülkelerde bunlar yaşanmaz… Ama ne oldu mevcut iktidar hükümetin bütün imkanlarını kullanarak kadın bir gazetecinin üzerine çullandı. O yayın sırasında da, o yayın sonrasında da hakaret ettiğime dair bir kişi, ne Uğur Dündar ne oradaki konuklar, daha önemlisi o yayını izleyen izleyici sonrasında hakaret olduğu yönünde bir eleştiride bulunmadı arkadaşlar.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com