Rusya’yla mutabakat ne anlama geliyor, sahaya nasıl yansıyacak

SERHAT EMEK 06 Mart 2020 DÜNYA

İdlib Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu hülyasının sonunu getirdi. Ne Emevi Camii’nde cuma namazı ne de İslam âleminin halifeliği… İdlib bitince sıra El-Bab ve sıra Afrin’e gelecek ve bunu iktidar yanlıları çok iyi biliyor olmalı ki onlarca askeri kaybına rağmen bir hafta telefon görüşmesi sonrası Erdoğan Putin’den randevuyu koparıp ayağına gitti. İç kamuoyuna da bunu bir başarı olarak havuz medyası aracılığıyla sunmayı başardı. Diş geçiremediği Rusya’ya tavizler vererek “istediğimizi aldık” mesajına iç kamuoyuna sundu. Oysa Moskova görüşmesi gerek diplomasi gerek ülke çıkarları ve de Suriye konusunda tam bir hezimet. Türkiye 1,5 yıl önce varılan Soçi Mutabakatının daha gerisine düşmüş oldu.

RUSYA’DAN ÜÇ UYARI GELDİ, DİNLENMEDİ

Sonuçlara ve olacaklara bakmadan önce sadece Şubat ayında başlayan ve en son 27 Şubatta asker kayıplarıyla başlayan süreci irdelemeden 5 Marttaki Moskova Mutabakatını değerlendirmek yanlış olur. 8 Şubatta Rusya Dışişleri Ankara’yı uyarıyor: “Türk askerleri cihatçılarla birlikte hareket ediyor, çatışmalara katılıyor.” Türkiye bu uyarıyı dikkate almıyor ya da işine gelmediği için kulak ardı ediyor. İdlib’te aynı durum devam ediyor. Rus destekli Esed güçleri adım adım ilerlemeye devam ediyor. Rusya bu sefer ikinci sözlü bir uyarıyı direkt Hakan Fidan’a iletiyor: “Cihatçılarla birlikte hareket etmeyin Şam bu konuda bizden yardım istiyor.” Aynı tutum bu ikinci uyarıda da dikkate alınmıyor en son uyarıyı Rusya Savunma Bakanlığı Hulusi Akar’a bu kez görüntüleri de aktararak üçüncü uyarıda bulunuyor: “Sorun yaşanmasını istemeyiz, aksi halde mesuliyet kabul etmeyiz.” Son ve sözlü uyarıdan sonra da Türk askeri cihatçılarla çatışmalara katılıyor, gözlem kulelerinin dışına çıkıyor… Ve 27 Şubatta yaşananlar meydana geliyor resmi rakamlara göre 36 yerel ve bazı Arap kaynaklarına göre ise 109 asker yaşamını yitiriyor. Çatışmadan çok Rusya hava saldırısı sonucu bu kayıplar veriliyor, Türkiye’nin birlikte hareket ettiği ÖSO’dan ise henüz kaç kişinin öldüğü bilinmiyor.

Rusya Savunma Bakanlığı’nın ısrarlı ‘Türkiye İdlib’te sorumluluğunu yerine getirmiyor, teröristlerle içiçe’ açıklamalarının temelinde Şubat ayının başında beri yaşanan bu kriz yatıyor. Rus yetkililerinin her seferinde ‘biz uyarmıştık, bize orada askerimiz yok denildi’ denilmesi de bu sözlü uyarıların veya ihtarların bir yansıması olarak okumak mümkün.

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Moskova mutabakatının sonuçları ve ‘bundan sonra ne olur’u şöyle sıralamak mümkün.

– Bu yapılan 14 görüşme, Cenevre’de başlayan Astana, Soçi ve İran’ın da dahil olduğu Suriye konulu görüşmeler aslında diplomasi ile sahanın farklı işlediğini ortaya koydu… Hiçbir görüşme ve mutabakat sahaya tam yansımadı, yansıması da mümkün değil, sadece zaman kazanma ve oyalama hamleleri oldu.

– Fiilen başlayıp başlamadığı bilinmeyen Bahar Kalkanı Operasyonu resmen bitti ya da bir anlamı kalmadı.

– 4 Mayıs 2017 ile 17 Eylül 2018 Soçi mutabakatları Şam lehine onaylanmış oldu. Türkiye Şam’ın varlığını Moskova’da resmen kabul etmiş oldu. Türkiye aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğünü kabul etmiş oldu. Çünkü Soçi’nin temel ilkesi olan “terörizmle mücadele” Moskova’da yer aldı. Aynı şekilde ‘Suriye topraklarında hiçbir yabancı gücün varlığına izin verilmeyecek’ ilkesi de işlemeye başlamış oldu. Bu durum aslında Rusya’nın Türkiye’ye tanımış olduğu yavaş yavaş çekilme adına anlamlı bir zaman oluşmuş oldu. Zira Moskova mutabakatında ‘Şam yönetimi mücadelesine devam edecek’ vurgusu da var.

GÜVENLİ BÖLGEDE DEVRİYE ATMANIN MANASI YOK

– M4 karayolunun 6 km (kuzey ve güney) güvenli bölge oluşturulması, bu da kağıt üzerinde 12 ancak saha itibariyle yer yer 20 km’yi bulacak bir alan. Güvenli bölgeyi Rusya ve Türkiye oluşturacak. Bu zaten Şam’ın arayıp da bulamadığı bir nimet. Rejim güçleri hiç savaşmadan istedikleri bir boşluğu cihatçılardan temizlenmiş halde bulmuş olacak. Burada devriye konusu ise tam bir kelime oyunu, zira güvenli bölgede devriye atmanın bir manası yok.

– M5 karayolu zaten Şam’ın kontrolünde. Hem M4 hem de M5 karayolu Soçi mutabakatı ile Şam kontrolüne bırakılması gerekiyordu ancak bu Moskova mutabakatı ile sağlanmış oldu.

– Suriye ordusu geri çekilmeyecek ve ilerlemeye devam edecek. Bu durumda Türkiye’nin halihazırda 23 gözlem noktası 5 Mart öncesinde olduğu gibi yine rejim güçlerinin ablukasında kalmaya devam edecek. Bu noktalar sahadaki durumu kontrol etmeyecek sadece takip edecek. Yani noktalar operasyonel amaçlı değil.

ATEŞKES DEĞİL, KISA BİR MOLA…

– Bir ateşkes durumu söz konusu değil, rejim ordusu için kısa bir süre için mola. Türkiye’nin iç kamuoyuna ‘ateşkesi sağladık’ şeklindeki açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Ateşkes sadece gözlem noktaları ile sınırlı, saldırı olmazsa saldırı olmayacak. İdlib operasyonu durmayacak.

– Mutabakat sonucunda ateşkesler veya belirlenen zaman genelde 6 ay olur ancak bu kez çok daha kısa olacak. Türkiye çekilmedikçe kendini ister istemez çatışmanın içinde bulacak. Rusya Türkiye’nin kademeli olarak verdiği süre 6 ayda ya tamamen çekilecek ya da bu iş başka bir yöne evrilecek. Çünkü Rusya, Suriye krizinin artık savaştan çok diplomasi ile çözülmesini istiyor.

– Türkiye idlib’ten cihatçıları boşaltmak için verdiği sözü yerine getirmiş değil. Rusya yeni bir formül öneriyor: ‘Ilımlıları Türkiye topraklarında arındıralım radikal olanlarla mücadele edelim’ diyor özetle. Öyle ya da böyle şu anda Türkiye’nin kucağına bırakılmış 50 ila 80 bin arasında cihatçı var.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com