‘Nasipse Adayız’: Erkeklerin bitmeyen iktidar mücadelesi

Ercan Kesal’in yönetmen koltuğunda oturduğu ve ilk uzun metraj filmi olma özelliği taşıyan Nasipse Adayız filmi Netflix’te seyirciyle buluştu. Halkın değil, ‘Bir Numara’nın gözüne girmek için her yolu deneyen aday adayı Kemal’in sonu hayal kırıklığıyla biten hikâyesi…

YAVUZ GENÇ 25 Nisan 2021 KÜLTÜR

Yazar, oyuncu, senarist olarak Türkiye sinemasında hatırı sayılır bir yer edinen Ercan Kesal, bu kez yönetmen koltuğuna oturdu ve Nasipse Adayız filmini çekti. Katıldığı birçok festivalden ödülle dönen film, 23 Nisan’da dijital film ve dizi platformu Netflix’te seyirciyle buluştu. Siyaset dünyasında kendine yer edinmeye çalışan Doktor Kemal Güner’in ‘gerçekçi’ ve trajikomik hikâyesi, pek de yabancısı olmadığımız bir atmosfere sahip. Kesal’in bir prototip yaratarak “değişmeyen” Türkiye muhalefetini kıyasıya eleştirdiği Nasipse Adayız, hikayesiyle, ritmiyle, atmosfer ve sıkı gözlem gücüyle aldığı övgüleri hak eden bir yapım.

Ercan Kesal’in 2015 yılında yayınlanan aynı adlı kitabından uyarlanan Nasipse Adayız, 2000’li yılların başında Beyoğlu Belediye Başkanlığı için aday olmak için çırpınan özel hastane sahibi Kemal Güner’in bu süreçte yaşadıklarına odaklanıyor. Güner’in tempolu bir gününe odaklanan film, Türkiye’de az çok herkesin “malumu” olan bir adaylık sürecini anlatıyor. Aday adaylığı toplantısına ‘hediye’ iki şişe viskiyle giden, hastanesinde birçok usulsüz işi hakkıyla yapan Kemal Güner “Çare Doktor” sloganıyla Beyoğlu’nu yönetmeye talip oluyor.

LOKALLER, DERNEKLER, FEDERASYONLAR…

Partinin Beyoğlu adayı olmak için çırpınan Kemal, seçim kampanyası için “profesyonel” bir ekiple çalışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un seçim kampanyasında kullandığı sitenin benzerini yapan, ilçedeki “hatırı sayılır” kanaat önderlerine gidip adaylık için destek isteyen ve elbette onların “küçük” isteklerine hayır diyemeyen, köy, il ve ilçe derneklerinde ‘hemşeri’likten destek isteyen Doktor Kemal, yükselmek için “yapılması gerekenin yapılması” stratejisini izleyen saf görünümlü kurnaz bir iktidar sevdalısı aslında. Adaylık yolunun para yedirmekten, ağırlamaktan, hatta bozulmuş takma dişi yaptırmaktan geçtiğini bilebilecek kadar uyanık olan Doktor Kemal Güner, hastanesini de kullanarak ilçe sakinlerinin “ihtiyacına” göre check-up yaptırmayı da ihmal etmiyor.

GERÇEK HAYATTA KARŞILIĞI VAR

Özellikle İstanbul’da az çok “hemşeri dernekçiliği” yapmış ya da kıyısından buralara bulaşmış olanlar, seçim dönemlerinde ne tür bir karmaşa ve hareketliliğin oluştuğuna tanık olmuşlardır. Siyasi partilerde yer edinmek isteyenler arkalarında kaç dernek olduğunu ballandıra ballandıra anlatır, düzenlenen biletli “gecelerde” aday ya da aday adayı olan ‘hemşeri’nin meziyetleri saymakla bitirilmez. Bu “gecelere” üst düzey birilerini getirtebilmek ise maharetin büyüklüğü ile orantılı. Adayı olmak istenen partinin il ve ilçe yöneticilerini getirmek de kimisi için başarıdır, bir milletvekili, genel başkan yardımcısı ya da başkan getirmek ise artık ‘seçilmişliğe’ kesin delil kabul edilir. Bu yüzden filmdeki “Ajandada mıyız?” sorusu büyük önem arz ediyor. İşte Doktor Kemal de gerçek hayatta karşılığı epey olan bu yoldan ilerleyerek partinin ‘Bir Numara’sını gecesine getirtmek için her yolu deniyor. Gelir ‘Bir Numara’, gelir de doktorun hayali de çöpe gitmiştir artık…

ASANSÖR SAHNESİ

Nasipse Adayız filminin en dikkat çeken sahnelerinden biri Doktor Kemal Güner’in gözüne girmek için çırpındığı parti başkanı ve ileri gelenleriyle bindiği asansör sahnesi. Bu sahneden önce bir otelin lobisinde elindeki dosyayı ‘Bir Numara’ya sunan Doktor Kemal, onun dinlememesine, başka şeylerle ilgilenmesine rağmen ısrarla kendini, aday gösterilmesi halinde seçimi kazanacaklarını anlatmaya çalışıyor. Bu “kazanılmış” kısacık sürede kendini anlatmak isteyen Doktor Kemal’de ‘Bir Numara’nın “Bakırköy önemli bir ilçemiz tabi” demesi bir şok etkisi yaratsa da yönetme arzusuyla yanıp tutuşan adayımız bu aşağılanmayı da sineye çekiyor. Birden ayağa kalkıp hep birlikte asansöre yönelen partili grubuna katılan Doktor Kemal, onlarla birlikte asansöre biniyor. Ancak asansörün taşıyamayacağı kadar fazla kişi binmiştir. “Fazlalık olan insin” bakışları ısrarla Doktor Kemal’in üzerinde birleşir. Birkaç kez kapanıp açılan kapıdan Kemal Güner, gururu incinmiş olarak iner. Adaylık yolunda olur böyle ufak tefek kazalar. Devam eder yoluna.

ERKEKLERİN ACIMASIZ VE TÜKENMEZ İKTİDAR SAVAŞI

Nasipse Adayız, hastane sahibi, kariyerli bir ve görece zengin bir doktorun iktidar hırsı ve yönetme arzusunu çok güzel anlatıyor. Bir oyundur bu ‘siyaset sahnesi’. Bu oyunda kandırmak, kandırılmak, yaltaklanmak, yalan söylemek, tutamayacağın vaatlerde bulunmak, birilerine boyun eğmek var. Tamamı erkek olan partinin üst yönetiminin gözüne girmeye çalışan, bunu yaparken birbirini ezen adaylar da öyle. Bu erkeklerin iktidar ve yönetme arzusu hedefe giden yolda her şeyin mubah görüldüğü yalancı cennetine çağırıyor seyirciyi. Kemal’in karısı Figen ile yardımcısı haricinde kadın karakterlerin pek görünmediği bu durdurak bilmeyen seçim kaosu, adayın tökezledikten sonra kendi şoföründe tanık olduğu şiddet ve açığa çıkan nefretle daha da belirgin hale geliyor. Siyaset, erkeklerin birbirlerini övdüğü, ayağını kaydırdığı, birtakım ahlaki olmayan politik hesaplar içinde olduğu bir evren. Evrenin merkezinde de erkeklik.

BİRÇOK ÖDÜL ALDI

Nasipse Adayız yerli ve yabancı festivallerden birçok ödül aldı. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) En İyi Film, En İyi Yönetim ve En İyi Senaryo dahil beş dalda ödül aldı. Film Adana Altın Koza Film Festivali’nde de En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu, Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Film, dünyanın en önemli film festivallerinden biri olarak kabul edilen Rotterdam Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapmıştı.

FİLMLE İLGİLİ ELEŞTİRİLER

Nasipse Adayız, sinema eleştirmenlerince genel olarak kabul gören bir yapım oldu. Ancak filmin hikayesini anlatmakta zorlandığını belirtenler de mevcut. Filmin özellikle görüntü ve senaryo yönüyle oldukça iyi olduğu görüşü hakim ancak bunu başaramadığını düşünenler de var.

AYDEMİR: VASATI AŞAMIYOR

Sinema eleştirmeni Şenay Aydemir, Nasipse Adayız’ın “özgün bir sinema dili” bulamadığını savunuyor. Aydemir’e göre film, “politik bir taşlama mı, yoksa trajikomik bir karakter çalışması mı olduğu konusunda bir türlü karar verememiş gibi görünen anlatı yapısıyla vasatı aşamıyor.” Doktor Kemal’in derinlikli olarak işlenmediğini kaydeden Aydemir, “Bu noktada şunu belirtmekte fayda var ki, ana karakterin şoförü Naci üzerinde yaşadıklarının yarattığı hırçınlıkla sınıfsal bir baskı kurmaya yeltendiği ve boşandığı eşi Figen ile diyalog kurduğu anlar karakterin tekdüzeliğinde olumlu kırılmalar yaratsa da son tahlilde bu anlarda yaşananlar da Kemal’in daha derinlikli bir karakter olması için yeterli olamıyor” diyor. Filmin hedeflediği mizah duygusunda da başarılı olmadığını savunan Aydemir, özgüye değer yanlarının ise “iyi tasarlanmış ve iyi çekilmiş sahneleri” olduğunu kaydediyor.

“ERCAN KESAL BU İŞİ BECEREBİLMİŞ”

Bir başka eleştirmen Güney Birtek ise Aydemir’in aksine filmin başarılı olduğu ve derdini anlattığı görüşünde. “Filmin senaryosu, sinematografisi, oyunculukları, kurgusu kadar hikaye anlatıcılığının/aktarımının da önemli olduğunu hatırlatıyor” diyen Birtek, şöyle devam ediyor: “Ercan Kesal bu işi becerebilmiş. Hikayesiyle, ritmiyle, sinematik değerler bütünüyle, atmosfer yaratımı ve yetkin gözlem gücüyle kendi hikayesinin altından kendi yönetmenliğiyle kalkabilmiş.”

Nasipse Adayız, siyasetin iç yüzünü anlatan ve bunu oldukça başarılı bir şekilde aktaran önemli bir film. Nasipse Adayız, Türkiye sinemasında Zübük, Koltuk Belası, Hasip ile Nasip gibi filmlerin koltuk sevdası, iktidar hırsı ve siyasetin kirli yüzünü kara komediyle anlatan filmleri arasındaki yerini aldı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com