‘Muhafazakar hassasiyeti’ terörünün son hedefi Feshane

Kadınlara, çocuklara, insan haklarına, ekolojiye kayıtsız kalabilen hassasiyet organının ‘milli ve manevi’ denilene karşı bu bitmek bilmez narinliği en son Feshane’de ortaya çıktı. Devletin işletim sisteminde yazılı ‘hassasiyet kodu’, kullanışlı bir maymuncuk gibi. Yerel seçimler kapıdayken siyasete içkin olanlar da dahil. 

ÖZLEM ERGUN 12 Temmuz 2023 HABER ANALİZ

Sergi açıldıktan sonra Feshane'ye giden bir grup saldırıda bulunmak istemişti.

“Unutmayınız, siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyaç vardır. Bugün ülkemizdeki manzaraya baktığımızda, milletimizin hâkim rengini oluşturan kesimlerin kültürel iktidardan epeyce uzakta olduğunu görüyoruz. Bir avuç marjinalin, hatta terör örgütü yanlısı kesimlerin çok daha etkin olduğu bu alana, mutlaka asli sahibinin, yani milletimizin rengini vurmalıyız.”

Erdoğan 2017’de 15 yıllık kesintisiz iktidarlarının ardından sanat-kültür alanındaki olmamışlıktan/oldurulamamışlıktan böyle yakınıyordu. Aradan geçen yıllar boyunca bu içerikli hayıflanmalarla birlikte sanat alanına ve sanatçılara yönelik baskılar da el yükselterek dozunu arttırdı.

Erdoğan’ın yukarıda bahsettiği yetersizlikten hatta yokluktan olsa gerek sanat alnındaki üretimlerin üzerine taş koymak bir yana, var olan taşlar da yerlerinden bir bir söküldü. ‘Ecdadımızın milli değerlerini muhafaza etmek’ lafları yeri göğü sarmışken tarihi yapılar yıkılıp yerine yandaş müteahhitlere peşkeş çekilmiş ihaleler yoluyla ‘restorasyon’ adı altındaki fiyaskolar artık her yerde. Terör tehdidi olarak işaretlenip hedef gösterilen sanatçılara yönelmiş baskı, sansür, linç kampanyaları, devlet olanaklarından izolasyon ise uzun zamandır vaka-i adiyeden.

Sanat üretimindeki koca çölünü, buralardaki şiddetli tahribat ve yıkıcılıkla kamufle edebilecekmiş gibi…

O HEYKEL UCUBE, BU OYUN EDEPSİZ

AKP, 21 yıllık koca iktidarı boyunca tesis ettiği ekonomik ve siyasal hegemonyaya rağmen kuramadığı kültürel iktidardan bugün halen rahatsız. Elindeki tüm araçlara, onca olanağa karşın hâlâ ortada kayda değer ne bir edebiyat, ne bir sinema, ne bir heykel/resim ya da sanat namına başka bir şey var.

Fakat o heykel ucube, bu oyun edepsiz, şu kitap adap-ı muaşerete zinhar aykırı… Festivaller zaten tu kaka ki, handiyse tümden yasak. ‘Yasak organizasyonu’nun sallanan parmağı, tüm sanat mecralarının üzerinde gezinip durmakta…

Alamet-i farikası bir şey ortaya koymak, daha iyisini yapmaya gayret etmek değil var olanı/hedef aldığını tanınmayacak hale getirmek/tahrif etmek olan siyasi iktidar, bu haliyle elini attığı her alanın içini boşaltıyor, oraları da çoraklaştırıyor.

KÜLTÜR ALANIYLA KURULAN İLİŞKİ: AYASOFYA VE TAKSİM CAMİ

Atanmış, memur rektörlerle iktidar güdümlü üniversite ile içinde gazetecilerin olmadığı medya bahsettiğimiz bu çölün dolaysız görüldüğü yerlerden birkaçı.

Tıpkı üniversite ve basın gibi araçsallaştırılmış kültür-sanat alanı da beklendiği gibi iktidarın siyasi amaçlarının hizmet ve kullanımında. Ayasofya ve Taksim Camii gibi kültürel hamleler, kendisinin anlık bir görüntüsünü verirken, onun toplumla ve kültür alanıyla kurduğu ilişkinin/ilişkisizliğin de özeti gibi.

AKP’nin kültürel potansiyelinin sınırları, seçim süreci boyunca dolaşımda tutulan yerli-milli vurgulu iha-siha ve togg’da somutlanmışken, yerli- milli vurgulu son girişim İBB’nin bir sanat alanı olarak İstanbulluların kullanımına sunduğu Feshane’de gerçekleşti.

MİLLİ VE MANEVİ HASSASİYETLER FESHANE’DE

Beş yıl süren restorasyonun ardından 23 Haziran’da kapılarını açan Art İstanbul Feshane, henüz 1 ayını tamamlamadan peş peşe iki saldırı girişiminin hedefi oldu. 19 küratör ile 300 sanatçının 400’den fazla eserinin yer aldığı ‘Ortadan Başlamak’ sergisine, kendilerine Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu diyen bir grubun tekbirli, bozkurtlu nefret gösterisini izledik.

Grubun gerekçesi, ‘milli ve manevi hassasiyetlere hakaretti’. Çıplaklık içeren, polis düşmanlığı yapan fotoğrafların yer aldığı, LGBTİ+ propagandası yapıldığı iddiasıyla Feshane önünde toplanmış grup adına konuşan Kürşat Mican, “Kültür sanat adı altında burada sergilenen şeyler kesinlikle sapkınlığı özendirmektedir ve bizim manevi dokumuzla milli kültürümüzle yakından uzaktan alakası yoktur, örtüşmemektir, çatışmaktadır” diyordu.

HEDEFTE EKREM İMAMOĞLU VAR

Mican, her ne kadar tepkilerin siyasi değil kültürel olduğunu söylese de hedefinde -tam da yerel seçim sürecine girmişken- Ekrem İmamoğlu vardı.

“Artık sabrımız taştı. Biz Türk milleti olarak Ekrem’i uyarıyoruz. Ya bu sergiyi kaldırırsın ya da millet olarak biz bu sergiyi kaldırmasını biliriz. Milyonları buraya yığarız, bu sergiyi biz kaldırırız” diyen Mican’a AKP cephesinden destek gecikmedi.

İBB Meclisi’nin AKP’li Grup Başkanvekili Murat Türkyılmaz, “Söz konusu serginin bir an evvel kaldırılmasını, aksi halde demokratik ve hukuki haklarımızı en güçlü şekilde kullanacağımızı beyan etmek isteriz” diyerek İBB’ye yargı sopasını gösterdi.

Saldırı girişiminin ardından İBB Meclisi’nde çıkan tartışmada CHP Grup Başkanvekili Tarık Balyalı, “Her baktığınız yerde LGBTİ görmenizi de anlamış değiliz” diye yanıt verirken ekledi: “Bütün bu koparılan kıyametin altında kültür-sanat ya da Feshane ile ilgili bir dert olmadığını çok iyi biliyoruz. ‘Vatandaşlarımızın milli manevi değerlerini istismar edilerek 2024 Eyüpsultan seçimlerine yönelik algı yaratabilir miyiz’ sadece bunun derdindeler.”

BELEDİYE SEÇİMLERİNE YÖNELİK BİR TAKIM MANİPÜLASYONLAR

Feshane’deki Ortadan Başlamak sergisinin küratörü ve Karşı Sanat Koordinatörü Feyyaz Yaman’da saldırı girişiminin, değerler sisteminden öte siyasi anlamına dikkat çekiyordu:

“Bugün bir grup, belediye seçimlerine yönelik birtakım manipülasyonlarla kendine müdahale alanları oluşturmaya çalışıyor. Fakat biz biliyoruz ki artık İstanbul’da bir sivil belediyecilik geleneği çalışmaya başlamıştır. Sanatı, başka amaçlar doğrultusunda manipüle etmek isteyen ve bütün modern sanatların en büyük itici gücü olan kendini de toplumu da eleştirme alışkanlığını ortadan kaldırmak isteyen eğilimlere asla taviz vermeyeceğiz.”

Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği Türkiye Şubesi de (AICA Türkiye), sanat eserlerinden niyet okuyarak yapılan ve karalama içeren yapay yorumlara şöyle işaret ediyordu:

“Sergideki sanat eserleri üzerinden toplumsal ahlak tartışmaları yürütülmesini kınıyoruz. Ülke gündemiyle ilgili tartışmalarda, kültür-sanat üstünden yaratılan yapay bir gündem değil, önlenemeyen kadın cinayetleri, çocuk istismarı, insan hakları ihlalleri, ekolojik yıkım ve hayvan hakları gibi aciliyeti olan konular öncelikli olmalıdır.”

HASSİYET KODU, KULLANIŞLI BİR MAYMUNCUK GİBİ 

Kadınlara, çocuklara, insan haklarına, ekolojiye kayıtsız kalabilen bu hassasiyet organının ‘milli ve manevi’ denilene karşı bu bitmek bilmez narinliği ile onunla akraba kırılganlığı en son Feshane’de ortaya çıktı. Devletin ve toplumun büyük bir kısmının ana işletim sisteminde yazılı bu ‘hassasiyet kodu’, buraya dayanılarak yapılan her türlü şiddeti meşrulaştırmaya yarayan kullanışlı bir maymuncuk gibi. Yerel seçim kapıdayken siyasete içkin olanlar da dahil.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram