MİT raporu: AKP kendisi için yeni bir ‘beka duvarı’ mı örüyor?

Gazete Duvar yazarı Bahadır Özgür, MİT’in Batı'da yükselen aşırı sağa dikkat çektiği raporu yorumladı: "MİT, 97. yıldönümünde niye böyle bir tehdide dikkat çekti? Türkiye’de de ‘aşırı sağ’ tehlikesi mi var, yoksa AKP kendisi için yeni bir ‘beka duvarı’ mı örüyor?"

Zafer YILMAZ 17 Ocak 2024 GÜNDEM

Gazete Duvar yazarı Bahadır Özgür, MİT’in başına İbrahim Kalın atandıktan sonra “Batılı Ülkelerde Aşırı Sağ Hareketler” başlıklı yeni yayınlanan rapora dikkat çekti. Batılı ülkelerde yaşanan gelişmeler nedeniyle Türkiye için bir sonuç çıkarıldığını belirten Özgür, “Bu hareketlerin ideolojik motivasyonunu ‘İslam karşıtlığının’ oluşturduğu vurgulanıyor. Haliyle raporda buradan 21 yıllık AKP iktidarı için de bir ‘iç tehdit algısı’ türetildiğini söylemek mümkün. Peki MİT, 97. yıldönümünde niye böyle bir tehdide dikkat çekti? Türkiye’de de ‘aşırı sağ’ tehlikesi mi var, yoksa AKP kendisi için yeni bir ‘beka duvarı’ mı örüyor?” sorusunu yöneltti.

RAPORDAN ÖNE ÇIKANLAR

Raporu ana hatlarıyla özetleyen Bahadır Özgür, şunları sıraladı:

“Pandeminin yarattığı yeni belirsizlikler, ekonomik istikrarsızlık, işsizlik ve gelir adaletsizliği, göçmen karşıtlığı hükümetleri aşırıcı söylemler kullanmaya itiyor.

Göçmenler ve Müslümanlar öncelikli hedef. Kutsal değerlere ve kitaplara yapılan saldırılara karşı sessiz kalınıyor.

Aşırı sağcıların merkezi yapısı yok. Çevrim içi ağlarla iletişim sağlıyorlar. Telegram başta olmak üzere kapalı iletişim kanalları üzerinden işbirliği yapıyorlar.

Aşırı sağın propagandada yoğunlaştığı hedef kitle 13-18 yaş arası gençler. Oyun platformları başta olmak üzere sosyal medya uygulamaları ve fitness kulüpleri aracılığıyla eleman temin ediliyor. Eylemlerde sansasyonel ‘yalnız aktörler’ ön plana çıkıyor.”

‘ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR’

Özgür’ün yazısından ilgili bölüm şöyle:

“MİT, aşırı sağ hareketlerin yükselişinin temeline İslam karşıtlığını koyuyor. Bir örgüt, siyaset vs. tarif etmiyor. Belirsiz, şekilsiz bir sosyal medya faaliyeti, hatta fitness salonları, oyun platformları işaret ediliyor. Dolayısıyla tehdidin de tedbirin de sınırları alabildiğine geniş tutulmuş. Öyle ki, TikTok’ta gömleğinin iki düğmesini açtığı için bir kadın ibreti alem için yaka paça gözaltına alınabiliyor örneğin. Son aylardaki bazı gelişmeleri de hatırlayalım: Uzun süredir göçmenler ve mülteciler konusunda sosyal medyada yayın yapan, çoğu zaman kışkırtıcı yorumlarda bulunan kişiler gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı. Bilal Erdoğan’ın mitingine katılan birisine yumruk atan genç hala tutuklu. Tarikatlara ve cemaatlere bağlı vakıflar, üst üste yürüyüşler düzenliyor. Dün bir grup, Atatürk’e hakaretten yargılanan bir kişinin beraatı sonrası Anadolu Adliyesi koridorlarında, “yaşasın şeriat” sloganlarıyla kutlama yaptı. Okullara imamlar çağrılıyor, dersler verdiriliyor. Bunlara tepki gösterenler ise hızla ‘İslam karşıtı’ olarak tasnif ediliyor. Kızıl Goncalar adlı dizi “milli ve manevi değerleri aşağıladığı” gerekçesiyle yasaklanıyor vs…

Ama Erdoğan rejimi alarm zillerini erkenden çalıyor. MİT raporunda aşırı sağ gibi bir Batı kavramına başvurulsa da, bu kesimi öyle kolayca ‘düşman’ olarak etiketleyemiyor çünkü. 21 yıldır sürdürülen kültür savaşının mevcut biçimlerinin içine yerleştiremiyor. CHP üzerinden rahatlıkla işlettiği ‘laik-dinci’ formülü yetersiz kalıyor. Yeni milliyetçi motivasyonun en net tepki gösterdiği konuların başında Arap kültürü, tarikat örgütlenmesi, İslamcı zenginler, göçmenler vb. olması, Erdoğan rejiminin oturduğu ana kolonu da tehdit ediyor.


 

‘REGÜLASYON DÖNEMİNİN KARAKTERİNİ BELİRLEYECEK’

Dolayısıyla bir yandan da iktidar koalisyonunun tabanını genişletmek mecburiyetinde kalıyor. MHP ile başlayan ortaklık kısa zamanda BBP, DSP, Hüdapar derken İYİ Parti’ye kadar uzandı. Buna çıkar ağlarını, özellikle yargı başta olmak üzere bürokrasideki güç paylaşımını vs. de eklemek lazım. Her genişleme bir iç çelişki yaratıyor. İç çelişki arttıkça rejimin kendini savunma refleksleri daha da radikalleşiyor.

Dolayısıyla önümüzdeki yerel seçim atlatıldıktan sonraki 4 yıllık süre rejimin regülasyon dönemi olacak. Hem dünyadaki ekonomi politik gelişmelere uyum sağlama hem de Türkiye’de, MİT’in ‘aşırı sağ’ diyerek şimdilik dolaylı yoldan işaretlediği eğilimlerin baskısı, bu regülasyonun karakterini belirleyecek gibi.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram