Akşener konuştu, o gece yüzünün neden asık olduğunu anlattı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fatih Altaylı'nın programına konuk oldu. Altılı Masa toplantısı sonrası cumhurbaşkanı adayının açıklanması anında yüzü neden asıktı, o masada neler yaşandı, yanıt verdi.

KRONOS 07 Mart 2023 GÜNDEM

İyi Parti lideri Meral Akşener (Fotoğraf: Serdar Özsoy / DepoPhotos)

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Altılı Masa’dan ayrılma ve tekrar dönme hadisesinden sonra Habertürk‘te Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına konul oldu ve soruları yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklandığı akşam yüzünün neden asık olduğu sorusuna Meral Akşener şu yanıtı verdi:

“SORUN IŞIKTA”
*Samimi söylüyorum, o paltolu olarak, üzerimde palto varken Temel Bey’in yaptığı konuşma ve Kemal Bey’in esnasında yaptığı konuşmaya baktığınızda tuhaf bir ışık gelmiş.

*Dolayısıyla sonra paltomu çıkarmışım, hepimiz dizilmişiz, orada bir sorun yok ışıkta.

*Bende aslında herhangi bir mutsuz vesaire durum yok. İmza koymuşum ben. Öyle şey olur mu?

“BİR GECE EVVEL HİÇ UYUMADIM”
*Bu dünyada bana eşim dahil, oğlum hariç, hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz. Bir gece evvel hiç uyumadım.

*Müzakere sebebiyle, insanlar geldi gitti evime. İki belediye başkanımız Mansur Bey ve Ekrem Bey geldi gitti. 02.15 gibi bizim evde oldular. İstanbul’dan çıkmış gelmiş Ekrem Bey. Sıfır uyku uyudum.

“MUTSUZLUK SÖZ KONUSU DEĞİL”
*Uykusuzlukta biraz hareketleriniz ağırlaşıyor. O masada bir müzakere oldu, uzlaşı ve mutabakat sağlandı.

*İki metnin altına 6 genel başkan imza attık. Bununla ilgili mutsuzluk söz konusu değil.

*Doğru bulmadığınız bir kararın altına niye imza atasınız. Gerçekten arkadaşlar baksınlar, paltolu olanda yüzüme gelen ışık şöyle. Bir de deprem oldu, kahkaha atmaya çekiniyoruz.

*Ben 99 depreminde Kocaeli milletvekiliydim. Eşim ve kendi ailem oradaydı. Bu deprem benim eski anılarımı çıkardı. Ne kadar kötü bir şeymiş.


 

“NE OLUR BENİ AFFEDİN”
*Acıyı ittiriyorsunuz, sonra anında ortaya çıkıyor. Bir gece sıfır uyku. İyi ayakta kalabildim orada.

*Yorgunluk herhalde immün sistemini düşürüyor insanı. Ne olur beni affedin, eve gidin üstümü başımı değiştirip dinleneyim dedim. Saadet Partisi’nin menüleri muhteşem olur.

*CHP’de Alper Taşdelen’in menüsünde genel olarak balık olur, güzel olur. Çankaya’da.

“HİÇBİR ŞEY GİZLİ SAKLI DEĞİL”
*Pazar gününün gecesinden bahsediyorum. Hiçbir şey gizli saklı değil. Perşembe günkü müzakere masasında, müzakereye kapalı ortam oluştu.

*Yani; siz bir fikir ortaya koyuyorsunuz diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış, onun üzerinden geri gitmiyor.

*Siz de bunun tartışılmasını arzu ediyorsunuz. Dolayısıyla orada ne oluyor? Herkes bana masadan kalktı diyor ama; masa kalktı.

“DURUŞUMUZ BİRBİRİNDEN FARKLI”
*Müzakere alanı tıkandığı zaman ben bir tarihçiyim, Lozan görüşmelerini babamın amcasının anlatımlarından bilirim. Elbette sertleşmeler, zıtlaşmalar, zaman zaman şu harekete varan tutumlar olur. Her şey güllük gülistanlık olmaz.

*Lozan’daki müzakereye baktığınızda herkes ortak nokta bulmak üzere. Biz orada 6 kişi, her birimizin birey olarak hayata bakışı, hayata baktığımız yerde problemlere çözüm anlayışı, çözüm anlayışımız, duruşumuz birbirinden farklı.

 

“FARKLILIKLARIMIZA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENDİK”
*O masanın en büyük kıymeti Türkiye’nin büyük bir siyasi ve sosyal alanını temsil etmesi. Orada oturuyorsunuz, öncelikle farklılıklarına saygı duymayı öğreniyorsunuz.

*Babamın ailesi, rahmetli Atatürk, rahmetli İnönü’nün dostu arkadaşı. Hiç solcu bir aile olmadık. Üzgünüm bizi dinleyenlerden. Ama Atatürkçü, CHP’nin kurucu, Cumhuriyet kurucu iradesinin belki kenarında payı olan bir ailenin çocuğuyum.

*Ama annemin öz dayısı Menderes’in İstanbul il başkanı. Bir tarafım da orası. Ben espri yapardım aileme, bu ülkede annemin oy kullanmasında halalarım yanında dururdu, kime oy verecek diye.

*Babasının tarafı Demokrat Partili, öbür taraf İsmet Paşacı. Bu alanın bir biriyle olan çatışmasını o masada en iyi bilen benim.

*Bir taraftan İsmet Paşa, bir taraftan da rahmetli Menderes. Birbirine bunları masanın altından söyleyen geçmişimizden bahsediyorum.

*Bu ülkede ucube sistemden kurtulmanın yollarını aramak üzere oturup birbiri anlamaya çalışması çok kıymetli. Farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik.

*Vazgeçebildiğimiz sabitelerimizi konuştuk, müştereklerimizde birleştik. Her bir siyasetçinin sabitesi vardır. Hızlı değişen dünyanın yeni değer setleri var.

*Sonuç itibariyle elbette birçok konuda ortaklaşabilmek için pek çok münakaşa, müzakere ve ondan sonra bir noktaya geliş oluyor.

“ADAYLIĞI DAHA ÖNCE KONUŞMADIK”
*Biz Kemal Bey’le buluşmadık. O toplantılar şöyle geçiyor; ev sahibi benim diyelim ki, o toplantının önce gündemini yazıyoruz arkadaşlarla. Sonra diğer genel başkanları dolaşıyorum, ekleme ve çıkarmalar yapılıyor.

*Ondan sonra kendi arkadaşlarımızla basına söyleyeceklerimizi planlıyoruz. Ondan sonra yazılan metni bütün siyasi partilere gönderiyoruz.

*O metin eklemelerle geri dönüyor, yeni baştan düzenleme yapılıyor, o masada tekrar gözden geçiriliyor.

*Perşembe günkü toplantıda başkanlık konuşmasını birazcık öne alma konusunda katkım olduğunu düşünüyorum. En azından yöntemini konuşalım diye.

*Gerçekten daha önce konuşmadık. Aniden aday konuşulduğu takdirde önce farklılıklar ortaya çıkar. Parlamenter sisteme geçişle ilgili olarak yol haritasını, parlamenter sistemden ne anladığımızı yazdık.


 

“GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM”
*Ona bağlı olarak kanun ve anayasa değişikliklerinin ne olduğunu yazdık. Daha da enteresan, şimdi bizim adayımızın elinde her şeyi var. Mutabakat metni kamuoyuyla paylaşıldı. Anayasa değişikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri.

*Örneğin Taha Akyol benim ağabeyimin arkadaşıdır, değer verdiğimiz büyüğü. İlk çıktıyı ona da gönderdim. Dolayısıyla onun da katkısı da var. Muhtemelen diğer partilerin de var.

*Saadet’in, DEVA’nın, Geleceğin, Demokrat Parti’nin, isim asla konuşmadık. Biz hep bir şey dedik, sayın Erdoğan ve arkadaşlarına. Bize soru soranlara ‘seçim tarihini açıkla adayımızı açıklayacağız’. Ve öyle oldu.

*Dün sayın Erdoğan 10 Mart’ta seçim tarihini açıklayacağını 14 Mayıs’ı ilan edeceğini ilan etti, biz de adayımızı açıkladık.

 

 

“HİÇ PİŞMAN OLMADIM”
*Ben aday olmadığımı ilan etmiştim. Hiç pişman olmadım. Bugün sizin karşınızda ferah ferah oturuyorsam, her ne kadar Perşembe’den Pazar’a sürekli taş yağmuruna tutulduysam da önemi yok.

*Kendine bir şey yontuyor duygusunun olmamasını sağlamaya çalıştım. Seçiliriz, seçilemeyiz herkesin Cumhurbaşkanı olmaya hakkı var.

ERSAN ŞEN AÇIKLAMASI
*Ersan Bey’i çok severim, huzurunuzda aracılığınızda teşekkür ederim. Kendisini evimde ağırlamak isterim. En fazla taş atıldığı zaman kendimi şeytan taşlamasında hissettim.

*Ben hacca gitmiş insanım. O gün Ersan hoca, sizin kanalınızda bizimle ilgili çok kolay değildi o sözleri söyleyebilmek. Benim için çok kolay değildi o sözleri söylemek. Ben kendisinin fikirlerini almak istedim, konuşacaktım kendisiyle, daha müzakere sona ermediği için.

*Çok insan tarafından saygınlığı olan hocamız. Evimde yemekte ağırlayıp fikirlerinden faydalanacağım.

“O KONUŞMA METNİNİ BEN YAZDIM”
O konuşmam evet sertti! Sert olmalıydı. O metni kendim yazdım. Ben tarihçiyim neticede, sosyal bilinciyim. 28 yıldır aktif politika yapıyorum. Bir siyasi partinin mutfağını yönettim.

*Sert olarak algılanabilir; ama aslında net olmasına dikkat ettim. Aşırı netlikler genel olarak sinir bozar.

*Bu ‘hayır biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil’ gibi tutum alınırsa, o zaman net olursunuz. Çünkü siz, kendimden bahsediyorum, kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim.

“5 ERKEĞİN ARASINDA TEK KADINIM BEN”
*Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 1,5 yıl evvel vazgeçmemiş olsaydım. 5 erkeğin arasında tek kadınım ben. Belki bana gelirdi top. Bugünkü sistemi oluşturabilmek için gayretim oldu.

*Şu anda sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı. Elbette liderlerle bir sorunumuz yok, başından beri destekleyeceğiz çıkan adayı.

*Popülaritesi yüksek milletin hadi hadi dediği 2 büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu değerli buluyorum.

*Millet İttifakı’nın adayı sayın Kılıçdaroğlu onlarla birlikte koşacak. Koşu partneri üçü birden. En önde sayın Kılıçdaroğlu’nu elbette seçtirmek üzere.

“KÜLLİYEN YALAN”
*Dengemi kaybetmiş değildim. Nettim Ben. Ben kalbi açık insanım, hesabım kitabım yok. O masada uzunca dönem geçtikten sonra aday işine doğru yavaş yavaş gittik ama, alan sıkıştığı andan itibaren şunlar konuşmaya başlandı; Meral Akşener birinci başkan yardımcısı olmak istiyor, kazanacak aday onun için diyor.

*Bu külliyen yalan. Başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere, diğer 4 arkadaş dahil olmak üzere bir kişiyle buna dair tek bir harf konuşmuşsam, bu arkadaşlar derlerse ki Meral Hanım bununla bizimle konuştu derlerse, şu programdan hemen çıkışta, politikayı bırakmaya hazırım.

“SİYASİ OLARAK SAĞ KALMIŞ KADIN POLİTİKACIYIM”
*Siz kazandığınız zaman x, y, z oy almanın elbette Meclis için önemi vardır. Ama önemli olan Cumhurbaşkanlığını kazanmaktır. Bu ülkede bir şekilde siyasi olarak sağ kalmış kadın politikacıyım.

*Ailesinin de her bir ferdinin ciddi know-how’ı olan, bir dizi eğitimden geçmiş insanım. Burada herhangi bir menfaat söz konusu değildi.

*Müzakere tıkanınca sizi aradım, ‘Pazartesi gelemeyeceğim’ demiştim. Sizin de sorumlu olduğunuz insanlar var. Ben buyum. Burada size söylerken kişisel menfaatim var mı?

*Ben bu milletin, bu ucube sistemden, burada özne de sayın Erdoğan değil, bizim bu ucube sistemden kurtulmamız lazım, bunun için kazanacak formülü düşündüm.

*Tartışılması gereken, müzakere edilmesi gereken durumdu. Başardık çok şükür. Hepimiz bir adım attık.

YAVAŞ VE İMAMOĞLU’NUN ZİYARETİ
*Saat 02.15’te her iki belediye başkanı geldi. Ekrem Bey beni aradı, 22.30 gibi. ‘Yola çıktım, Mansur Bey’i de alacağım, gelebilir miyim’ dedi. ‘Hayhay’ dedim bir tek şey sordum; Kemal Bey’in bilgisi var mı dedim.

*Ben insanlara dikkat ederim. Sitenin girişine tembih etmiştim. Sonra haber çıktı. Beni değil iki belediye başkanını rencide eden haber. Kendileri talep etti, kendileri iptal etti.

*Gece soru sordum, siz bunu Kemal Bey’de izinli mi yapıyorsunuz, evet dediler. Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz size bir arkadaşımı göndereyim, onların arabasıyla gelin, en azından görünmeyin ne olur ne olmaz.

“BU İKİ ARKADAŞIMIZIN POPÜLARİTESİ BENDEN FAZLA”
*Benim amacım bu ülkenin feraha çıkması. Geldiler, bazı seçenekler ileri sürdüler. İzin almadığım için söyleyemem. Kazanmaya odaklandığım için, bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla, doğrusunu konuşalım.

*Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın mutlaka o süreçte aktif olmaları gerekiyor. Belediye başkanı görevi üzerinden yardım başka bir şey, ama bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında, kazanma halinden sonra taşın altına ellerini, gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Orada uzlaştık. Önce üçümüz uzlaştık.

“KEMAL BEY BENİ ARADI”
*Bu konuşurken ortaya çıkan bir şeydi. Ancak bu kadar anlatabilirim. Dolayısıyla onlar gittiler Kemal Bey’e. Yanlış anlaşılmasın, onlar Kemal Bey’in bilgisi dahilinde geldiler.

*Sonra saat 21.30’da Kemal Bey beni aradı. İki arkadaşımız sizi ziyaret edecekler, bilginiz olsun, dediler. Ben de dedim ki, dün iki belediye başkanımız, sizin bilginiz dahilinde geldiler, konuşma yaptık.

*Bazı şeyleri yazıya döküyorum, belli süre geçince insanlar unutabiliyor. Yazı haline döktüm ve her iki arkadaşımıza gönderdim dedim.

“BUNA KİMSE İNANAMIYOR”
*Bu bilgiler size geldi mi dedim, ‘evet bana geldi’ dedi. Benim görüşlerimi getirecekler dedi. Yeniden geldiler ve el sıkıştık. Partiye gittim sonra. Buna kimse inanamıyor.

*Başarı öyküsü olan yöneticilerden bir kadromuz var bizim. Enteresan bir yapıyız. Ben kendimi sadece operasyonu yöneten bir kişi gibiyim. Orkestra şefi diyebilirsiniz.

*Habire imza atmak gerektiği zaman, o tür imzalar için yetki alıyorum, gerisini vallahi almadım bugüne kadar.

*Perşembe günü şu kişileri şöyle getir bana dendi. Söz kesmem, başlangıçta fikrimi söylemem, herkes fikrini söyler, ben de GİK’te son sözlerimi söylerim. Oylamaya katılmam. Evet çıkar, hayır çıkar.

“HERKES HAKKINI HELAL ETSİN”
*Masadan kalkma gibi kavram yok, orada önerimizin arkasında durma kararı çıktı. Tekrar gidip yetki almam gerekiyordu. Jet hızıyla giyinip, genel merkeze gittim.

*Bütün arkadaşlar milletvekilleri, GİK üyeleri, divan üyelerini topladık. GİK’le zoom üzerinden kayda alınmak kaydıyla genel sekreterimiz görevlendirildi. Bu yetkiyi bana aldı.

*Bunu nasıl kamuoyuyla paylaşacağız. İki belediye başkanımız geldiler, son durum oldu. Sonra ben masaya katılacağımı ilan ettim Kürşad Zorlu Beyefendi üzerinden. Amma uzun şeyler yaşamışız, kalbim yoruldu anlatırken. Hakkını helal etsin herkes, iyi bir şey oldu.

“BEN GERİ ZEKALI MIYIM”
Bu ülkede Tayyip Bey’le benim kapı arkasından görüşmeme ne gerek var. Ben o partinin başlangıçta kurucusuyum. Yürünecek yolu beğenmediğim için ayrıldım. Ben geri zekalı mıyım? Menfaatçi, oportünüst, Makyavelist birisi olsam niye ayrılayım? Ben hep ilkeler üzerinden ayrıldım.

İktidara gelinceye kadar ağzımı açmadım. İktidar olduktan sonra 2007’den beri benim kadar eleştirmiş başka bir şey yok. Ancak ailesi, çoluğu, çocuğu kişiliği benim ağzımdan çıkmaz. Ama onun eylemlerine manevi anlamda mermi atarım. Sayın Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde bana başbakan yardımcılığı teklif edilmiş, kabul etmemişim.

“TAYYİP BEY’E DE AYIP”
Para işine dönersek… Eğer ben Tayyip Erdoğan’ın çevresinden ve veya başka bir şekilde bir Allah’ın kulundan bu tarz bir konuyla ilgili 1 lira, 5 lira adını ne koyarsanız, almışsam, ispat etmesi çok zor ama, dünyanın en şerefsiz insanıyım. İstanbul’da oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yapmışım. Eşimin babası, İzmit’in ekonomik durumu iyi bir aileydi. Biz onun üstüne bir şey koyamamışız. Maaşımın dışında hiçbir gelirim olmadı benim. Koray Bey iş adamı. Bunu iddia eden ispatlayamazsa şerefsizdir dedi. Koray Bey evini satar koyar partiye. Trabzonlu, burnu düşse yerden almaz.

Her şeyim açıktır. Bugüne kadar Tayyip Bey benimle konuşmak için hiçbir şey yapmadı. Benim de Tayyip Bey’le gizli saklı hiçbir görüşmem olmadı. Hatta deprem zamanında nasıl görüşme yaptığımı televizyondan anlattım. Bugünün dijital dünyasında gizli bir şey olabilir mi? Olsa söylerim. Böyle bir karar verdim derim, peşimden gelen olur, gelmeyen olur. Tayyip Bey’e de ayıp! en ufak bir görüşme inanın yok. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor, böyle bir durum yok. Hatta en sert kavgayı ikimiz yapıyoruz.

“ÇOK İYİ ÇALIŞACAĞIM”
Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyetin fırsat eşitliğinden eğitim yoluyla yararlanmış bir insanım. Bugün benim şehrimin dağ köylerindeki kızlar bu şansa sahip değiller. Allah nasip eder ödeyebilirim, nasip etmez ölürüm. Herhangi bir insanoğlundan korkmuyorum, büküleceğim kimse yoktur. Yapmaya çalıştığım bu ülkeye hizmet. ‘Ben önde olayım, hizmet ederim’ diye durumumuz yok. Bugün itibariyle kendimi iyi hissediyorum. Biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçmiş gibi hissediyorum. Çok iyi çalışacağım.”

“BAZI YERLERDE İŞBİRLİĞİ YAPILACAK”
Milletvekili adayı olmayacağız. Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız dedik. Aday olsam bu işe inanmıyorum demektir. Sayın Yavaş ile İmamoğlu’nun yaptığı iş bizden farklı. Başkan Yardımcılığını Kılıçdaroğlu atayacak. Hepimiz atanacağız aslında. Buradaki iddialı olmamızın nedeni milletvekili adayı olmayacağızdır. Birçok arkadaşımız milletvekili seçilecek, CHP’den bizden, diğerlerinden. Bazı yerlerde iş birliği yapılacak.

Bakanlık konuşmadık, ben hiç itiraz etmedim. O kadar insan bir arada, sen büyüksün ben küçüğüm denemez, ayıptır. Kader birliği yapılmış, hepimizin sosyal çevresi var. Ben başka türlü diğerleri başka türlü eleştiri alır, kader birliği önemli. Her siyasi partiye seçim öncesi söz, şu bakanlık değil ama birer bakanlık… Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda…

“ALDIĞIMIZ OY ORANINA GÖRE BAKANLIK KONUŞULUR”
Yardımcılık Sayın Fuat Oktay gibi değil, daha bir danışma kurulu da aynı zamanda. Aldığımız oy oranına göre bakanlık konuşulur, o zaman koalisyon kuracağız. Birinci meselemiz Cumhurbaşkanlığını kazanmak. Bakanlık seçiminde sorun çıkmaz.

Parlamenter sistemini konuştuğumuz son seçim. Eğer alamazsak bir daha sistem konuşarak seçime giremeyeceğiz. AK Parti’ye oy veren vatandaşlara sesleniyorum. Bu son dönemi, bu dönem bile şaibeli ama… Burada da hangi görüşte olursa olsun, dindarı seküleri gittikçe nefret duyguları içinde haksızlığa uğramış öfkeli alan doğuyor. Burası kazanacak. Ucube bir sistemin başına birini seçeceğiz. İlber Hoca’yı seçin, bir yıl sonra kafa gider, götürür. 36 bin imza atmak zorundaymışsınız haftada.

“BEN KİMİM Kİ SİZDEN İNTİKAM ALACAĞIM”
İntikam alınmayacak. Parlamenter sisteme geçme yolundan itibaren hukuk hakim. Ben kimim ki sizden intikam alacağım. Hukuksuzluklardan elbette hesap sorulacak. Adil yargı, bağımsız tarafsız yargı hesap soracak. Mahkeme işleyecek. Türkiye’nin kurumları iflas etti. Bunu düzeltmek üzere geliyorsunuz. Bu iddiayla geldiğinizde yamuk yapamazsınız. Seçmen velinimet olacak. Bugünkü gibi bir topyekûn hukuksuzluk, korku vallahi billahi görmedim. Daha mert bir kavgaymış, hukuka gittiğinizde iyi kötü sonuç alıyordunuz.

“MİLLETVEKİLİ ADAYI DEĞİLİM MUHTEREMLER”
Katiyen sorun çıkmaz. Ben bireysel bir kavga etmedim. Bu seçimi almamız lazım dedim ve alacağız diyorum. Milletvekili adayı değilim muhteremler, inanıyorum, elbette alacağız, bir orta yolda da buluştuk.

(HDP’nin desteği hakkında) Her parti, diğer partilerin ikili ilişkilerine saygı duymak zorundadır, biz bu güne kadar saygı duyduk. Ekmeleddin İhsanoğlu, Selahattin Demirtaş’a kampanya ücreti yatırmıştı.

İnsan olmaktan dolayı saygı, hukuğa saygı, vatanın birliğine, milletin birliğine, anayasanın ilk dört maddesine saygı, birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. İnsanların Atatürk ile derdi olmayacak. HDP’nin de diğer partilerin de düşünmesi gereken o.

“BU DİLİN SAHİBİ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ DEĞİL”
2014’te MHP’nin adayı Demirtaş’ın kampanyasına para yardımı yapmışsa, buna Sayın Bahçeli saygı duymuşsa, Sayın İhsanoğlu milletvekili yapılmışsa, bugün neden böyle?

Türkiye’de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine etnik aidiyetler üzerinden ayrıştırılan bir dil oluşturuldu. Bu dilin sahibi Türk milliyetçileri değil.

Tayyip Bey’in kavramsal bilgisi eksik. Yüz sayfa tarih, felsefe, sosyoloji, mantık okumuş olsaydı Türkiye bugün başka bir yerde olurdu. 31 Mart 2019, güney doğuda adaylarımız oldu. Yeni Şafak gazetesinde tüm adaylarımızın ismi yayınlandı PKK’lı diye. 2 kişi hariç diğerlerinin ortak özelliği Kürt olmasıydı. Seçilen 3 başkanımızı AK Parti transfer etti. PKK’lı denilen bir tanesi de Süleyman Soylu’nun genel başkanı olduğu dönemde Demokrat Parti’nin belediye başkanı. Sayın Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde kendisinin belediye başkanı PKK’lıymış, çıkan sonuç bu.

Bir Abdullah Uçar vardı, çağırdım. Kemal Bey de yanımda. Ne diyeceksin Abdullah dedim, “Kürdüm ama PKK’lı değilim diyeceğim” dedi. Bu dili başlatan biz değiliz, Sayın Erdoğan. Bu açtığı alana odun atan başka alan var. Eğer bu sistemden kurtulacaksak herkes bu gerçeğin farkında olmalı.

Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir, CHP diyebilir, anlayışla karşılardım. ‘Sizin oy oranınızla HDP’nin oyu farklı hadi size güle güle’ deselerdi o masadan kalkardık. Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir bu net. Ama bize asla getiremez.

“HÜSEYİN BAŞ, MASADA OLMAYI ARZU ETTİ”
Muharrem Bey’le en küçük incitme yapmadan ne ben onu, ne o beni, hakikaten o dönemle ilgili ben ondan razıyım. CHP ile ilişki biçimlerini bilemem, yorum da yapamam. Ama ben Hüseyin Baş üzerinden deneme yaptım. Sayın Hüseyin Baş’ın sosyal medya üzerinden talebi oldu. Ben de kendisinin teklifini masaya götüreyim dedim. Masada olmayı arzu etti. Hüseyin Baş’ın şahsı, partisi değil. Dolayısıyla bu genişlemenin doğru olmayacağına dair, kimseyi incitmeden sonuç çıktı. Hafiften bir oylama yaptım genel olarak genişlemeye, Hüseyin Baş’a değil. Ben tekrar söyleyeyim, Muharrem Bey’le 2018’de bir tarafıyla rakip, bir taraftan saygı içerisinde götürdüğümüz yarış inanılmazdı. Ben kendisinden razıyım. Şu anda pozisyonu Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Partisinin ittifak durumu var mı, yok mu onu bilmiyorum. Dolayısıyla 4 gündür nefes alamadım.

“BİRİNCİ PARTİ OLMA KONUSUNDA İDDİALIYIM”
Seçime gireceğiz, seçimde oylar ortaya çıkacak. Cumhurbaşkanı seçilecek, Meclis’i de alacağız. Muhtemelen bir daha seçim yapılır. Veya bir formül bulunabilir. Pazarlık söz konusu değil. Hele bir geçelim, önceliğim değil. Partim diyelim ki 1. çıktı. Başbakan partimden başka arkadaş olur. Tayyip Erdoğan olamadı Abdullah Gül oldu ya. Ben fedakarlık ve feragat konusunda uzmanım. Hiç sakıncası yok. Biz milletvekili adayı olmayarak bu işi kazanacağımızı iddia ediyorum. Ben 1. parti olma konusunda iddialıyım. Sonuçta o gerilim çözüldü, en iyi çözüldü. O gerilim ortaya çıkmasaydı, cici cici gezseydim ne olacaktı. Birinin ‘Münasebetsiz Mehmet Efendi’ olması gerekiyor.

“KİMSE AYAĞA KALKMADI”
(Masada yaşanan gerginlik hakkında) Temel Bey öyle bir şey demedi. O yaş grubu sabır konusunda uzman, geldiği gelenek var. Kemal Bey’i de sabırlı insan olarak tanıyorum. Erkekler birbirine karşı inanılmaz saygılı. Sizin bam diye söylediğiniz söz. Kadınlar daha açık. Kimse ayağa kalkmadı. Ben açık net fikirlerimi söyledim. Bir gerginlik yaşandı. Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan devreye girip usulet ve suhuletle pazartesiye bırakılma nedeni öyle oldu. 5 kişi imzaladı, ilan edilsine de gidilebilirdi, sonra hep beraber nefes alalım oldu. Sonra geldim arkadaşlarımla konuştuk. Sonra mutlaka kazanma konusunda sonuç çıktı. Aynı yerde kalabilirlerdi. Orada da ben o vebali alamazdım. Dolayısıyla çok iyi oldu. Meral Akşener adına değil bu, herkes adına çok iyi oldu.

“BENİM HESABIM, KİTABIM YOK”
(Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısındaki sözleri) Kemal Bey’in zihninde güzel bir şey bu. Masaya kısmı da var, öyle bir yanım var. Mert bulduğunu ifade etmiş, açık olmakla alakalı bir şey. Benim hesabım, kitabım yok. Kemal Bey de diğer arkadaşlar da biliyor. Onun için zaman zaman öyle oluyor. Kendisine teşekkür ederim.

Şu anda sayın Erdoğan’dan sayın Kılıçdaroğlu ve onunla koşacak olan iki belediye başkanının işi kolay. Sayın Erdoğan seçim beyannamesi hazırlayacak. Bizimkisi hazır. Cumhurbaşkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun elinde bu olacak, anlatacak. Beraber çalıştık. Dolayısıyla bize şu anda sadece iletişim teknikleri üzerinden kampanya sistemi lazım. Henüz onu oluşturmadık, muhtemelen arkadaşlar bugün çalışmaya başlamıştır. Kampanya iletişim açısından ajanslar devreye girer bu ay devam eder. İşimiz Tayyip Bey’den kolay.

“KALBİMLE ÖZÜR DİLİYORUM”
Bu 4 gün için deprem bölgesindeki bütün kardeşlerimizin hakkında konuşmanın biraz perdelenmesi sebebiyle burada pay sahibi olduğu için bütün kalbimle özür diliyorum. 4 günde onlarla ilgili konuların perdelenmiş olması Türkiye’nin geleceği için önemliydi. Hem Millet İttifakı, hem Cumhurbaşkanı adayımız hem bizler o konuda ciddi çalışacağız.

“Erdoğan ve iktidar eliyle afete dönüştü, Sayın Erdoğan bunu kader planı diye söyledi”
Bir kere deprem meselesinde inanılmaz afet oldu, sayın Erdoğan ve iktidar eliyle afete dönüştü. Sayın Erdoğan bunu kader planı diye söyledi. Dolayısıyla kader planına amenna amma kaderin içinde en önemli konu tedbirdir, hazırlıktır. Siz Kocaeli depreminden sonra Kasım’da olan Bolu depreminden sonra 21 yıldır hiçbir şey yapmamışsanız tedbirsizliktir, kader planı diye tarifleyemezsiniz. Kader planı diye tarifliyorsanız sayın Erdoğan’ın zırhlı araç kullanmadan, korumalarla gezmeden yapması gerekir. Korunmasında bir sorunumuz yok. Böyle ise o zaman bu tedbiri kendine uyguluyorsun vatandaşa niye uygulamıyorsunuz.

“AFAD DARMADUMAN OLMUŞ”
AFAD kavramsal olarak çok iyi kurum. Ama darmaduman olmuş. Kurulmuş bir şey yok. Şimdi İçişleri’ne bağlanmış. Karman çorman bir durum. Bu kurumlarda yönetici ve uzman sayısı azdır. Bakanlığım döneminde sivil savunmanın Türkiye genelinde 6-7 bin personeli ve 35 eğitilmiş kişi vardı.

Şimdi bunu lağvetmişsiniz, AFAD’ı kurmuşsunuz, altına eğitilme alanını koymamışsınız. AFAD’ın sahadaki yöneticilerine söyleyecek sözüm yok, çaresiz. 10 kişi ne yapabilir? 10 kişinin her birinin 15 civarında eğittiği ona bağlı sivil olmalıydı. Bütün kurumlar gitmiş, deprem felakete dönmüş. Biz bunun içinden çıkacağız inşallah. Şehircilik ve Afet Bakanlığı yaptık biz. İmar Affı’nı kaldırıyoruz. Daha bunları deprem olmadan evvel hazırladık.

“YARIN İTİBARİYLE PARMAK BOYASI DEMEYE BAŞLAYACAĞIZ”
Şehircilik ve Afet Bakanlığı yaptık biz. İmar Affı’nı kaldırıyoruz. Daha bunları deprem olmadan evvel hazırladık. An itibariyle 4 gün öncesi başlamıştı. sonra başka odaklaşmamız söz konusu oldu. Yarın itibariyle parmak boyası demeye başlayacağız. Deprem bölgesinde oy kullanmak başka bir de oradan batıya tahliye olanların oy kullanması. Sayın Şenol Sunat arkadaşımız, diğer partilerle de irtibatını sürdürüyor. Sayın İsmail Tatlıoğlu, Musavvat Dervişoğlu ile CHP’ye gittiler. Bir kanun teklifi ve anayasada değişiklikle, oy birliği ile hızlıca düzenleme yapmayı söylediler.

Bunu düzeltmek için teklif yaptık, CHP ve AK Parti’ye ilettik. Keşke oy birliği ile geçirsek. Batıya gelmiş insanların oy kullanması hem de orada kalanlar. Formülümüz şu; diyelim ki Kahramanmaraş’ta Ankara’ya geldiler, Kahramanmaraş için oy kullanacaklar. Aynı yurt dışındaki vatandaşlarımız gibi.

“TÜRK TİPİ CUMHURBAŞKANLIĞI”
(Erdoğan’ın adaylığı hakkında) 6’lı Masa’da konuşmadık. Bireysel olarak söyleyeyim, etseniz nedir, etmeseniz nedir diye sonuç çıkıyor. YSK’sı var. Asıl mesele şu; meşhur anayasayı, Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliğini hazırlayanı derhal yanından uzaklaştırsın. İnsan geçici bir madde koyardı. İtibar açısından çok pis tartışma olacaktı. O anayasa madde geçecekti. Bu yalapşalap yapılan bir iş. O madde konulsa tartışmayacaktık. Niye koymadınız?

“YAZIK TÜRKİYE’YE”
Bakın liyakat, ciddiyet, bilgi yok. Sayın Erdoğan şu anda şahsı üzerinden yapılacak her bir tartışmayı ona bu eksikliği ortaya koyan liyakatsız adamlarla ilgisini kesmeli. Ben üçüncü kez aday olduğunu düşünüyorum, olmaması gerektiğini düşünüyorum. Siyasi olarak bunu söylüyorum. Bütün bunların özü liyakatsızlık, bilgisizlik, eksikliktir. Yazık Türkiye’ye.

“ONUN İÇİN YARGI – ONUN İÇİN LİYAKAT”
Bizim partimiz istifa etmesi gerektiğini düşünüyordu. O masada artılar, eksiler konuşuldu. Ben ikna edildim. Kötü niyetle söylemiyorum. Gerekçeler sunuldu. Bir süre, hiç değilse yerel seçimlere kadar, genel başkan seçilecek vs. iç hareketlilik olmaması açısından. Yerel seçimlere kadar partisinin başında kalmasına dair konsensus var. Yerel seçimler 9 ay sonra oluyor. Benim ve partimin öngörüsü hemen olması gerekendi. Mesela benim ve partimin görüşü, Meclis’i aldığımız takdirde, inşallah alacağız, çok erken bir şekilde parlamenter sisteme geçiş, orada uzatmadan. Kimisi 5 sene olsun diyor sahada. Yazılan çizilenleri söylüyorum. Öyle 3-4 yıl kesinlikle olmaz. Çok kötü şeyler yapıldı, aynı hızla temizlememiz lazım. Aynı kötülüklere sebep olabilirsiniz. Onun için yargı. Onun için liyakat.

“TAŞLARIN YÖNÜ”
Seçimi kazanmayı yüzde 100 görüyorum. Barometremiz şu anda Perşembe günün sonrasında Cuma günkü konuşmamdan sonra atılan taşların yönü vardı. Bugün itibariyle atılan taşların yönü kendini rahat hissedenlerden geliyor.

“BENİM KADAR BİLEN SİYASETÇİ YOK”
Bir tereddüdümüz olsa milletvekili adayı olurum, kazanırız, kazanamayız parti olarak söylüyorum. Çok iyi oy alacağımıza inanıyorum. 3 yıldır sahadayım. Dükkan dükkan gezdim. İlk girdiğim dükkanda yüz ifadesiyle, o dükkandaki aynı insanın yüz ifadesi ve söylemler arasındaki farkı biliyorum. Şu anda iddia ediyorum sahayı benim kadar bilen siyasetçi yok.

En ciddiye aldığım konu bu. Bir programınızda söylemiştim. Eskiden devlet vardı, bürokrasinin bilgisi vardı. 40 yaşındayım, üniversite hocasıyım. İçişleri Bakanlığı’na gittim. Kocaeli Üniversitesi’nde hocalık yaparken, Kocaeli Emniyeti’nin meslek içi eğitiminde görev alan birisiyim. Hocam rahmetli Nurettin Tarakçıoğlu’ydu. Aynı zamanda Milli Güvenlik Akademisi’nde ders verirdi. Bir gün bana dediler ki, sayın Bakanım MİT, Jandarma, Dışişleri, Emniyet’ten bir grup sizi bilgilendirmeye gelecek.

“BABACAN’IN TEK BAŞINA İKTİDAR OLMASI GEREKİYOR”
Sayın Babacan ilk 4 maddeyi kast etmediğini söylemekle birlikte, diyelim ki öyle niyeti var, o zaman sayın Babacan’ın tek başına iktidar olması gerekiyor. Onun için böyle bir durum yok. Sayın Babacan bunu söylemiştir, söylememiştir. Önemli olan sayın Babacan’ın yaptığı işte bu görüşlerin hayata geçirmesi mümkün değil, çünkü buraya imza atıldı. Ayrıca öyle olmadığını biliyorum, masada da söyledi.

Sayın Erdoğan, bugün bir gasp üzerinden, olmayan hakkın gaspı üzerinden tartışılacak. Bu yurt dışında da geçerli tartışma. Bu eksikliği gündeme getiren arkadaşlarını sorgulasın diyorum.

Seçimde gerilimli bir ortam beklemiyorum. Hiçbir şeye değmez. Bunu, Erdoğan’ın da bildiğine inanıyorum. Seçim erteleme ihtimali olmaz. İstanbul’da denendi. Hiçbir zaman ‘ben gitmiyorum kardeşim’ diyemez.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com