Kuraklık artık küresel tehdit: Su yok, gıda fiyatları yüzde 70 arttı

Pek çok insan, “Şu koronavirüs krizi bir geçse de rahatlasak” derken, ufuktaki kuraklık tehlikesinin farkında değil. Küresel ısınmanın da etkisiyle bu yıl Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde yüksek seviyede kuraklık yaşanıyor. Tarımsal gıda fiyatlarının son bir yılda yüzde 70 artması küresel felaketin habercisi.

EMİR KORKMAZ 06 Haziran 2021 HABER ANALİZ

Tüm dünya iki yıldır koronavirüs (Covid-19) salgını kriziyle boğuşurken, insanlığı tehdit eden ama gözlerden kaçan bir felaket daha var: Kuraklık. Türkiye’nin tahıl ambarı Konya ovası, oluşan obruklarla delik deşik olurken, susuzluk nedeniyle birçok ilde ekilen alanlar şimdiden kurudu. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanından kuraklık ve susuzlukla ile ilgili aralıksız felaket haberleri ve buna bağlı olarak da artan gıda fiyatları haberleri geliyor.

GIDA FİYATLRI 10 YILDIR ARTIYOR

Borsa verilerine göre küresel gıda fiyatları on yılın en yüksek seviyesine çıkarak ülkelerin Covid-19 krizinin üstesinden gelmek için mücadele ettiği bir dönemde endişeleri artırdı. Birleşmiş Milletler dünya gıda maliyetleri göstergesi, Mayıs ayında üst üste 12. kez yükseliş trendini sürdürdü, son yılın en uzun süreli değişim grafiğini gerçekleştirdi. Gıda fiyatları aralıksız ilerlerken, enflasyonu hızlandırarak, koronavirüs nedeniyle zordaki sektörlere destek veren merkez bankalarının daha fazla teşvik sağlama çabalarını zorlaştırıyor.

KURAKLIK SİYASİ İSTİKRARSIZLIK NEDENİ

Güney Amerika’daki kuraklık, mısır ve soya fasulyesinden kahve ve şekere kadar ekinleri kuruttu. Çin’in rekor düzeydeki alımları, tahıllardaki arz sıkıntısını daha da kötüleştiriyor ve küresel hayvancılık üreticilerinin maliyetlerini artırıyor. Biyoyakıt talebi üzerine yemeklik yağ fiyatları da katlandı. Gıda maliyetlerindeki artış, ani zamların 30’dan fazla ülkede ayaklanmalara yol açtığı 2008 ve 2011 yıllarını hatırlatıyor. Koronavirüs krizi nedeniyle zaten kırılgan ekonomilerin ve ülkelerin, bir de kuraklık ve ardından gelen gıda zamları nedeniyle hop oturup, hop kalkmasına yol açıyor.

BİR YILDA YÜZDE 70 ZAM

Sosyal patlama ve acı, devam eden pandemi ile boğuştukları bir zamanda, sınırlı satın alma gücü ve sosyal güvenlik ağlarına sahip olan, ithalata bağımlı en yoksul ülkelerin bazılarında özellikle belirgin olabilir. BM gıda fiyatları endeksi, geçen ay neredeyse yüzde 5 artarak Eylül 2011’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Endeksin beş bileşeninin tamamı, bitkisel yağlar, tahıllar ve şekerin öncülük ettiği zamlarla ay boyunca yükseldi. Tahıllardan şeker ve kahveye kadar pek çok gıdanın fiyatlarını ölçen Bloomberg Tarım Spot Endeksi, geçen yıl yüzde 70 arttı.

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA KURAKLIK VAR

Kuraklık, bu yıl dünyanın bir yerine mahsus değil dünyanın dört bir yanında gözleniyor. Batı Amerika’nın yaklaşık dörtte üçü, ABD Kuraklık Monitörü’nün bugüne kadar kaydettiği en şiddetli kuraklıkla boğuşuyor. Sıcak ve kurak koşullar nedeniyle, bu yaz orman yangınlarının artması bekleniyor. Asıl önemlisi, bazı yerleşim birimlerinde ciddi şekilde su kesintisi tehdidi bulunuyor çünkü bu baharda önceki yıllara göre çok daha az yağmur yağdı. Afrika’nın ve Asya’nın da çok yerinden kuraklık ve susuzluk haberleri geliyor.

UFUKTA SU SAVAŞLARI MI VAR?

İskenderiye Kütüphanesi’nin efsanevi müdürü, ünlü düşünür İsmail Serageldin 1995’te “Bu yüzyıldaki savaşların çoğu petrolle ilgiliydi ama gelecek yüzyılın savaşları su yüzünden olacak.” dediğinde çokları gülmüştü. Ama daha yüzyılın başlarında, 2018’de Güney Afrika’nın Cape Town kentinde, uzun bir kuraklığın ardından şehir, su kaynaklarının “sıfır gün” olarak adlandırılan suyun tamamen bittiği bir tarihle karşı karşıyaydı. Milyonlarca insanın kullandığı bir barajın tamamen kuruması fikri bir Hollywood filminden fırlamış gibiydi. Neyse ki, Cape Town sakinlerinin yoğun tasarruf tedbirleri ve su koruma çabaları sayesinde şehir, sıfırıncı günün bir gerçeklik haline gelmesini önleyebildi. Şubat, mart aylarında da benzer şekilde İstanbul barajlarının kapasitesinin yüzde 18’e kadar düştüğü haberleri yer almıştı.

SU KAYNAĞI YÖNETİMİ SORUNLU

İçilebilir tatlı su varlığı, sadece yağmurlara değil şehirlerin nüfus büyüklüğü, iklim şartları, rezervuar akışları ve sosyo-politik istikrarsızlık gibi çeşitli faktörlere de bağlı. Mesela Lagos gibi Nijerya’nın en büyük şehri, su kaynakları açısından zengin olsa da, zayıf yönetim nedeniyle büyük sorunlar yaşıyor. Eskiyen su altyapısı nedneiyle Lagos’ta musluklardan akan suyun genellikle içilmesi tavsiye edilmez. Bu arada, susuzluğu iliklerine kadar yaşayan Cape Town’da da görüldüğü gibi başka bazı şehirler de, su temin ettikleri rezervuarları artan talebe ayak uyduracak kadar hızlı yenileyemediğinden kuraklık ve su kıtlığına karşı hassas

İNSANLARIN KULLANDIĞI SADECE YÜZDE 0,002

Aslında yeryüzünde insanlara sunulan çok fazla tatlı su yok ve olağanüstü kısıtlı bir kaynak var. Dünyadaki tüm suyun yalnızca yüzde 2,5’i tatlı su ve bu tatlı suyun yüzde 99’u buzul rezervlerinde tutulduğu için insanlar tarafından kolayca erişilebilir değil. Bu, dünyadaki tüm tatlı suyun yalnızca yüzde 0,007’sinin şu anda insan kullanımına açık olduğu anlamına geliyor. Bunun da yüzde 80’ni tarımsal amaçlar için kullanıldığından, insanların günlük ihtiyacı için geriye kalan miktar dünya tatlı su varlığının yüzde 0,002’sine tekabül ediyor.

2040’DA SU BİTEBİLİR

Son yüzyılda, tek tatlı su kaynağı olan yeraltı suları ve nehirlerin çoğu kurumaya başladı. Mesela Konya Ovası’nda yeraltı suları çekildi, Cape Town’da şehri besleyen nehirler kurudu. Araştırmacılar, 2040’ta dünyanın tatlı suyunun tamamen tükeneceğini tahmin ediyor. Ancak, Cape Town’un sıfır gününde olduğu gibi, bu tahmin kesin değil ve nihayetinde insanların su kaynaklarını nasıl kullandığına da bağlı.

İSTANBUL RİSKLİ ŞEHİRLER ARASINDA

Cape Town, bu kadar büyük ölçekte suyu neredeyse tükenen ilk büyük şehir olarak belirli bir ün kazandı, ancak bu konuda yalnız değil. İklim değişikliğinin etkileri ve su rezervuarlarının aşırı zorlanması ve kirlenme nedeniyle Pekin, İstanbul ve Londra da dahil olmak üzere dünya genelindeki ondan fazla mega şehrin şu anda kendi sıfır günlerini yaşama riski bulunuyor.

SINIR AŞAN SULAR SAVAŞ NEDENİ OLABİLİR

Kuraklığın, iki ülkenin sınıraşan bir su kaynağını paylaştığı yerlerde, siyasi ve askeri çatlakları ortaya çıkarması da bekleniyor. Uzmanlar, ülkelerin su varlığını etkileyen nüfus artışı, iklim ve sosyo-ekonomik güç dengesizlikleri gibi farklı faktörlerin inceleyince gelecekte hidro-politik gerilim için bazı bölgelerin riskli olduğuna işaret ediyor. Kuraklığın devam etmesi halinde nehirler nedeniyle “su savaşları” yaşanması en yüksek yerler şöyle sıralanıyor: Nil (Sudan, Mısır, Etiyopya), Ganj (Hindistan, Bangladeş), İndus (Çin, Hindistan, Pakistan), Dicle/Fırat (Türkiye, Suriye, Irak) ve Colorado (ABD, Meksika)

VAROLAN SU İNSANLARA YETMİYOR

Bunun yanında su savaşları olsun ya da olmasın, dünya çapında milyarlarca insan hala kirli su içiyor ve kısa bir gelecekte, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak giderek daha fazla insan bölgesel su kıtlığı yaşayacak. Dolayısıyla, insanlar susuzluk sorunlarını çözmek için yenilikçi yollar arıyor, örneğin, içilemeyen deniz suyunu içilebilir hale getirmenin yollarını arıyor veya kirli suları arıtıyor.

DENİZSUYUNU ARTIMAK ÇÖZÜM MÜ?

Son on yılda, tüm dünyada İsrail, Suudi Arabistan gibi daha kurak bölgelerde ve ABD’nin San Diego gibi şehirlerinde çok sayıda tuzdan arındırma tesisleri yapıldı İklim değişikliğiyle kötüleşmesi beklenen ılık, kuru ve kurak alanlarda tuzdan arındırma, kuraklığa yatkın bölgelerde potansiyel bir içme suyu kaynağı olarak eşsiz bir fırsat olarak insanlığın karşısına çıkıyor. Ne yazık ki, bu yöntemin aşırı derecede pahalı ve enerji yoğun olduğunu da söylemek gerek.

Çevreciler, maddi kaynakların tuzdan arındırma tesisleri inşa etmek yerine suyun korunması ve insanların bilinçlendirilmesi için harcanması gerektiğinin altını çiziyor. Özellikle tatlı su kaynaklarının yüzde 80’ninin tarımsal amaçlı kullanıldığı gözönünde bulundurulunca, çiftçilerin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde vahşi sulama nedeniyle bugün sadece Konya Ovası’nda sayısı 600’ü aşan obruklar, Türkiye’nin dört bir yanına yayılabilir.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com