İktidar ‘ben devletim, gerekli görürsem döverim de’ noktasına geldi

Diyarbakır’ın Kulp İlçe Kaymakamı ve kayyımı Burak Akeller’in, Cuma namazı için gittiği camide, hutbenin bazı bölümlerini atlayan imam M.K’yi darp etmesi “devlette yeni kriz” tartışmalarına neden oldu. Bu konuyu T24’teki köşesine taşıyan gazeteci-yazar Mehmet Yılmaz, “ceberrut devletin sopası” yorumunu yaptı.

Mehmet Yılmaz, “Olayın nasıl cereyan ettiğini bilebilmesi mümkün olmayan valilerin, vali yardımcılarının ve kaymakamların hep birden ortalığa atılmaları ve Kaymakam’ı desteklerken, iddia sahiplerini aşağılamaları ise devletin ceberrut reflekslerinin bir sonucu. İdarenin, ‘ben devletim, gerekli görürsem döverim de’ noktasına geldiğini gösteriyor” dedi.

Mehmet Yılmaz’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

“Anadolu’da kaymakamlar ile kamu görevlileri arasında görev nedeniyle girişilen sert tartışmalar eksik olmaz.

Ancak bir kaymakamın, camideki odasında bir imamı dövmesi de sık rastlanan bir durum değil.

Normal bir ülkede böyle bir iddia ortaya atıldığında idari ve hukuki soruşturmaların sonuçları beklenir.

‘DEVLETİN CEBERRUT REFLEKSİNİN BİR SONUCU’

Olayın nasıl cereyan ettiğini bilebilmesi mümkün olmayan valilerin, vali yardımcılarının ve kaymakamların hep birden ortalığa atılmaları ve Kaymakam’ı desteklerken, iddia sahiplerini aşağılamaları ise devletin ceberrut reflekslerinin bir sonucu.

İdarenin, ‘ben devletim, gerekli görürsem döverim de’ noktasına geldiğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanı, kendi tek adam iktidarını ve tek parti devletini tahkim etmek için muhalif gruplar ve kişilere karşı kullandığı baskı araçlarını güçlendirirken, idari bürokratların da kendilerini hukukun üstünde konumlayabilmelerinin yolunu açtı.

Onun için bir kaymakam, daha düşük rütbeli bir kamu görevlisine kendince ceza biçip, uygulayabiliyor, diğer idareciler de ona açıktan destek vermekte bir beis görmüyor.”