Karaman ‘Tavizsiz Müslümanlar’ı suçladı: Saçmalıyor, iktidardan yapamayacağı şeyleri istiyorlar

'Bunlar, ara rejimlerde yuvalarına çekilip seslerini kısarlar, düşünce hürriyetinin bulunduğu zamanlarda ise bıkıp usanmadan konjonktürel olarak yapılamayacak şeyleri iktidardan talep eder ve yapmadı, yapmıyor diye yıpratıcı propaganda yaparlar.

KRONOS 28 Nisan 2024 GÜNDEM

İktidara yakın ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman, Cuma hutbelerinin Diyanet tarafından hazırlanması ve cami imamlarına bırakılmaması gerektiğini savunduğu yazısında da sözü iktidara yönelik eleştirilere getirdi, dini grupları iktidardan yapamayacakları şeyleri istemekle suçladı.

Kendilerine ‘tavizsiz Müslümanlar’ diyen bir kesimin Diyanet’i düzenin uydusu olmakla itham ettiğini dile getiren Karaman’ın aynı kesimlerin ‘iktidardan da konjonktürel olarak yapılamayacak şeyleri talep ettiklerini ve yapmıyor diye yıpratıcı propaganda’ yaptıklarını öne sürdü.

Karaman’ın bu ifadeleri İsrail’le ticaret konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarına yönelik muhafazakar ve İslamcı kesimlerden gelen ağır eleştirilerden sonra kullanması dikkat çekti.

Hayrettin Karaman şunları yazdı:

Cuma namazı için gittiğim bir camide, izinli imamın yerine hutbeyi irad edip namazı kıldıracak olan kişi elindeki, Diyanet’in hazırlayıp gönderdiği hutbeyi kısmen okuduktan sonra irticali olarak bir cemaatin önderinden nakiller yaptı. Görebildiğim kadarıyla bundan rahatsız olan cemaat kesimi de oldu.

Hatipler irticalen konuşmaya meraklılar ama pek çoğu bunu beceremiyor, saçmalıyor, dinleyenleri rahatsız ediyorlar. Aşağıda bu hutbe konusuna döneceğim.

Türkiye’de bir kesim, kendilerini tavizsiz Müslümanlar diye takdim ederek veya böyle bilerek eskiden beri Diyanet’i taviz vermekle, düzenin uydusu olmakla itham eder ve eleştirirler. Bunlar, ara rejimlerde yuvalarına çekilip seslerini kısarlar, mevcut şartlarda olabildiği kadar din ve düşünce hürriyetinin bulunduğu zamanlarda ise kendilerinin de yapamayacakları şeyleri, bu hürriyeti sağlayan iktidarlardan ister, bıkıp usanmadan konjonktürel olarak yapılamayacak şeyleri iktidardan talep eder ve yapmadı, yapmıyor diye yıpratıcı propaganda yaparlar.

Ben 1954 yılında henüz İmam Hatip öğrencisi iken Konya’da imam ve hatiplik görevine başladım. Sonra vaizlik, sonra ortaöğretimde öğretmenlik ve sonra üniversitede hocalık yaptım. Tek parti sultasından sonra ve demokrasinin kesintiye uğramadığı zamanlarda mevcut düzen, kanun ve diğer mevzuata rağmen istediğimizi söyledik. Ucuz kahramanlık yoluyla bir yerlere tırmanmak istemeyenler, Diyanet cihetinden bir engelle karşılaşmadılar, Diyanet de dini grupların kendilerini sınırladığı kadar kendini sınırladı ve asla düzene itaat edeceğim diye Allah’a âsi olmadı. Allah Teâlâ kullarını, güçlerinin üstünde bir fiil ile yükümlü tutmuyor, hikmeti emrediyor, fitneyi yasaklıyor; Diyanet de işte bu talimata göre hareket etti (kısa süreli askerî dikta zamanlarında zorlama ve zorlanmalar olmuş, bunu da en az zararla atlatmaya çaba gösterilmiştir).

Hâsılı elimizde vakfıyla beraber Diyanet gibi muazzam bir kurum var, bu kurum vasıtasıyla halkın sağlıklı İslâmlaşma yolunda adımlar atması mümkün, iyi niyetli ve gerçekçi eleştiriler dışında Diyanet karşıtlığı, daha sıkı ve tavizsiz dindarlığa bağlanamaz.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com