Kadın hukukçular, insan hakları hukukçusu Dr. Cavidan Soykan’ın Dr. Kerem Altıparmak’ı mobbing ve psikolojik şiddetle suçlaması üzerine açıklama yaparak imzaya çıktı.
Bir grup insan hakları hukukçusu avukat ve akademisyen kadın, Ankara Üniversitesi’nden yine insan hakları hukukçusu Dr. Cavidan Soykan’ın, üniversitede Dr. Kerem Altıparmak’ın meslektaşı olarak çalıştığı dönemde psikolojik şiddetine ve mobbingine uğradığını beyan etmesi üzerine imza kampanyası başlattı.
İmzalanan metinde, aralarında Benan Mollu gibi yıllardır Kerem Altıparmak ile birlikte AİHM davalarına bakan hukukçular da yer alıyor.
Kadın hukukçular, insan hakları ve mülteci hukuku alanında çalışan Soykan’ın Altıparmak’ı ifşasının ardından, “kendisini; ‘onurlu’, ‘çalışkan’, ‘sabırlı’, ‘itibarlı’ sıfatlarla nitelendiren erkeklere, bu sıfatlarına dayalı güvenceler tanıyarak, ‘o yapmaz’, ‘abartılmıştır’ gibi ifadelerle destek verilmesinin, esas olarak şiddete uğrayanı suçlulaştırdığını biliyoruz” diyerek, açıklama yaptı.
Şöyle bir açıklamada bulundum.
Atılmadan önce çalıştığım SBF İnsan Hakları Merkezi’nde yaşadığım mobbing-psikolojik taciz hakkında. Sevgili takipçilerimin de haberi olsun.
İnsanın canına tak dediği anlar, tak dedirten erkekler oluyor. https://t.co/z13doye7nh— Cavidan Soykan🏳️🌈💜 (@cavidansoykan) April 27, 2021
“Yaşananları ve esas olarak da sessizliği, insan hakları alanında çalışan kadınlar olarak kaygıyla izliyoruz” diyen kadınlar, ortak imzaya çıktıkları metinde, “Hakkında şikâyette bulunulan ve insan hakları hukuku alanında çalışan Kerem Altıparmak’ın üyesi veya yöneticisi olduğu kurumların, vakit kaybetmeden bağımsız, tarafsız ve etkili bir soruşturma süreci başlatmasını; ilişkilerin askıya alınması da dahil olmak üzere, beyanda bulunan Cavidan Soykan’ı koruyacak gerekli önlemlerin re’sen almasını ve devamında etkili soruşturma başlatılmasını beklediğimiz kurumlardan acilen, konuya ilişkin yönerge/rehber hazırlanmasını talep ediyoruz” dedi.
Kadın hukukçuların imzaladığı metin şöyle:
Yıllardır kadın avukatlar olarak yaşadıklarımızı kendi aramızda konuşuyoruz, sonunda birinin bu cesareti göstermesi hepimizin kalbindeki ve omzundaki yükü hafifletti. Cavidan yalnız değil, ben de varım, başka kadınlar da var. Başka erkekler de var. Artık susmak istemiyoruz.
— Benan Molu (@BenanMolu) May 10, 2021
“Akademide yaygın eril şiddetin, kendisinin ivedilikle incelenmesini gerekli buluyoruz. Şiddete maruz kaldığı beyanında bulunan kadının “failleştirme”ye çalışıldığını görüp, psikolojik şiddet uyguladığı beyan edilen Altıparmak’ın, “insan hakları alanında çalışan bir erkek” olarak, sürecin öznesi olmayan kişi ve kurumlarca soruşturulmaktan uzak tutulma çabasına yönelik destek açıklamalarını okuyoruz. Sorgu sandalyesine önce kadını oturtan “sen biraz hassas olabilir misin?”, “sana öyle gelmiş olmasın?”, “bunu neden sadece sana yapsın ki?” gibi açıklamaları; hukukçu, kadın ve insan hakları savunucusu kimliklerimizle kabul etmemiz olanaksız.”
“Kimi zaman toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucu, kimi zamansa hiyerarşik iktidar yapıları nedeniyle işyerinde psikolojik şiddete maruz kalan kişilerin yaşadıkları trawmayı küçümseyen, bu tip travmaların gündeme getirilmesini değersiz bulan yaklaşımların da “mobbing” kadar ve belki de daha da güçlü psikolojik, ekonomik ve sosyal yıkımlara sebep olabilen insan hakları ihlalleri doğurduğunu biliyoruz.”
Cavidan Soykan'ın Kerem Altıparmak ifşası ardından #kadınınbeyanıesastır ilkesinin hiçe sayılıp, beyanda bulunanı itibarsızlaştırmaya yönelik gösterilen çaba kabul edilemez. Tüm Kurumları İstanbul Sözleşmesi uyarınca; re'sen ve derhal etkili bir soruşturma yürütmeye çağırıyoruz. pic.twitter.com/9pFesPVvMS
— F. Elif Koru (@FElifKoru1) May 10, 2021
“Kadının beyanı esastır” ilkesinin yerini “kadının beyanı sorgulansın” pratiğinin alışını hayretle gözlemliyoruz. Eleştirdiğimiz “erkek adalet” odaklı yargı mekanizması, insan haklarını savunan kişilerce işletiliyor. Mahkemelerin dışında kalan tartışma süreçlerimizde “erkek adalet” geleneğini yeniden üreten yorumları tehlikeli buluyoruz. Kadına yönelik erkek şiddetinde, erkeği aklayan ve kadını “deli”, “sorunlu”, “sorun çıkartan”, “durmadan konuşan”, “her şeye itiraz eden” sözleriyle yaftalamanın eşitlik ilkesine olan yıkıcı etkisini, bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Şiddet, hangi erkek tarafından uygulanırsa uygulansın, karşısındayız.”
“‘O YAPMAZ’ DEMEK KADINI SUÇLULAŞTIRIR”
“Kendisini; “onurlu”, “çalışkan”, “üretken”, “sabırlı”, “itibarlı” ve benzeri sıfatlarla nitelendiren erkeklere, bu sıfatlarına dayalı güvenceler tanıyarak, neredeyse otomatik biçimde “o yapmaz”, “yanlış anlaşılmıştır”, “abartılmıştır” gibi ifadelerle destek verilmesinin, esas olarak şiddete uğrayanı suçlulaştırdığını biliyoruz. Tanığı olduğumuz bu toplumsal yargılara; yazarak, konuşarak, avukatlık yaparak, örgütlenerek karşı çıkıyoruz.
“Her zaman bedende görünür izleri olmayan ve bu anlamda teşhisi çok daha zor olan mobbingin, bu “görünmez”liğini yokluğuna karine kabul etmek, kadının insan hakları alanında çalışan hiç kimse için, hukuki, ahlaki ya da meşru değildir” #KadınınBeyanıEsastır https://t.co/6HG9y19TD3
— Rabia Gündoğmuş 🏳️🌈 (@RabiaGundgms) May 10, 2021
“İnsan hakları alanındaki çalışma koşulları, dikensiz gül bahçesi değildir. Bizler bu alanda avukat, akademisyen, insan hakları örgütlerinde çalışan ve kadının insan haklarına dair teoride öğrendikleriyle tutarlı davranabilmeyi yaşam biçimi kabul etmiş kadınlar olarak, erkek akademisyen ya da hukukçuların da psikolojik şiddettin uygulayıcısı olabildiklerinin, uzmanlaştıkları hakları çekinmeden ihlal ettiklerinin bilinmesini isteriz.
#kadınınbeyanıesastır
Hangi erkek tarafından uygulanırsa uygulansın şiddetin karşısındayız! pic.twitter.com/S9vdW8P33j— ÇHD Kadın Ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları (@ChdKadin) May 10, 2021
“Kendisine psikolojik şiddet uygulandığını beyan eden Cavidan Soykan’ın beyanını, “kol kırılır yen içinde kalır” diyenlerin aksine, “bağır herkes duysun” diyerek duyuruyoruz. Hak savunuculuğu alanında çalışan, savunma yapan, araştıran, tartışan, deneyimini birbirine aktaran kadınlar olarak var olmak demek bizce; akademik veya mesleki toplantılara erkeklerle eşit katılımı, eşit söz hakkı almayı, birikim ve emeklerimizin eşit düzeyde maddi ve sosyal karşılığını alabilmeyi, özetle “kabul edilme” mücadelesini de içerir.”
#kadınınbeyanıesastır ilkesinin yerini “kadının beyanı sorgulansın” pratiğinin alışını hayretle gözlemliyoruz. Eleştirdiğimiz “erkek adalet” odaklı yargı mekanizması, insan haklarını savunan kişilerce işletiliyor. Ortak açıklamamız: pic.twitter.com/BvLTprILkQ
— ceren uysal (@scerenu) May 10, 2021
“Hiçbir kadın desteklenmek için “mükemmel mağdur” olmak zorunda değildir. Şiddete uğradığımızı beyan edince, “neden bu kadar bekledin?” diye soranlardan, mükemmel mağdur olmadığımız için özür dilemiyoruz. Erkeğin sosyal statü ve sermayesi ile akademik kimliğinin şıklığı üzerinden şiddetin kabul edilmezliği ilkesine muhalefet şerhi düşülemez. Bu bizi istisnalar tanıyarak konuyu tartışmaktan alıkoyar ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı noktasına geri götürür. Bu gerilemeyi özellikle şu içinde bulunduğumuz tarihsel dönemde yaşamak ve yaşatmak istemiyoruz.”
Erkeğin sosyal statü ve sermayesi ile akademik kimliğinin şıklığı üzerinden şiddetin kabul edilmezliği ilkesine muhalefet şerhi düşülemez.
Hangi erkek tarafından uygulanırsa uygulansın, şiddetin karşısındayız! pic.twitter.com/ftChdRhUdl
— Hazal (@hazl_aydn) May 10, 2021
“İnsan hakları mücadelesi, aynı zamanda herkesin eleştirilebilir olması, imtiyazlara ve kişisel kazançlara karşı, ilkesel kazanımların her ne pahasına olursa olsun savunulması mücadelesidir. İşte bu gerekçelerle; öncelikle bir kadının şiddet beyanının karşısındaki “onurlu erkek” savunmasını; “bunca zaman neden susmuş?” savunmasını; “delili var mıymış?” sorusunu kabul etmiyoruz.”
“Bir insan hakları hukukçusu mobbingin en geniş “görünmez” şiddet biçimlerinden biri olduğunu aklından asla çıkarmamalıdır. Bir kişinin emeğinin görünmez kılınması, ona sürekli olarak kendisini yetersiz ve değersiz hissettirmek, itibarsızlaştırmak, iş ahlakına aykırı biçimde kişinin görev alanına, iş yaptığı kişilerle kurduğu iletişime müdahale etmek, elindeki işleri tekeline almak bunun somut örneklerinden yalnızca bazılarıdır.”
"kadının 'failleştirme'ye çalışıldığını görüp, psikolojik şiddet uyguladığı beyan edilen altıparmak’ın, 'insan hakları alanında çalışan bir erkek' olarak, sürecin öznesi olmayan kişi ve kurumlarca soruşturulmaktan uzak tutulma çabasına yönelik destek açıklamalarını okuyoruz." + https://t.co/d6cOidYGau
— sibel yükler սիպէլ 🌈 (@sibelyukler) May 10, 2021
“Herkesi bu ilkenin getirdiği somut yükümlülüklere uygun davranmaya davet ediyor, hakkında şikâyette bulunulan ve insan hakları hukuku alanında çalışan Kerem Altıparmak’ın üyesi veya yöneticisi olduğu kurumların, vakit kaybetmeden bağımsız, tarafsız ve etkili bir soruşturma süreci başlatmasını; ilişkilerin askıya alınması da dahil olmak üzere beyanda bulunan Cavidan Soykan’ı koruyacak gerekli önlemlerin re’sen almasını ve devamında etkili soruşturma başlatılmasını beklediğimiz kurumlardan acilen, konuya ilişkin yönerge/rehber hazırlanmasını talep ediyoruz.”
Hala imza atmak isteyenler için açık olan metni şimdiye kadar imzalayan hukukçular şöyle:
Arın Gül Yeniaras
Aryen Turan
Atiye Arıkan
Ayla Özdemir
Aynur Tuncel Yazgan
Ayşe Acinikli
Ayşe Şehriban Demirel
Ayşe Zilan
Başak Ertür
Benan Molu
Berfin Arslan
Berfin Karaşah
Beste Salman
Betül Çetin
Bilge Topçu
Burcu Konakçı
Candan Dumrul
CemreTopal
Cevriye Aydın
Çiğdem Akbulut
Çiğdem Kozan
Dersin Erişen
Deniz Yazgan
Deniz Yıldız
Dilan Coşkun
Döndü Ceren Şimşek
Döndü Kurşunoğlu
Duru Yavan
Duygu Saylan
Ebru Akkal
Ebru Demirtepe
Eda Aslı Şeran
Ekin Yeter
Elif Ceylan Özsoy
Elif Yetigin
Emel Diril
Esin Bozovalı
Evin Konuk
Evin Naz Ercan
Eylem Arzu Kayaoğlu
Eylem Sarıoğlu
Ezgi Güngördü
Fatma Elif Koru
Fatma Elveren
Fatoş Hacıvelioğlu
Figen Alp
Gizem Koç
Gülşah Kaya
Gülşah Kurt
Gülşen Uzuner
Gülyeter Aktepe
Günçe Çetin
Hacer Filiz Orhan
Halime Şenli
Harika Günay Karataş
Hatice İslamoğlu
Hazal Aydın
Heval Yıldız Karasu
Hülya Yıldırım
Hürmüz Biçer
İlayda Doğa Karaman
İlke Işık
İlknur Alcan
İpek Bozkurt
İrem Aki
Kūbra Ekmen
Kübra Özbiçer Büyükiz
Leyla Çelik
Leyla Kaplan Kertiş
Mehtap Işık
Melike Polat
Mevhibe Canan Arın
Mualla Buket Soygüt
Nagihan Bulduk
Nergiz Görnaz
Neva Övünç Öztürk
Nevroz Uysal
Neziha Eken
Nilüfer Irmak Özkan
O. Meriç Eyüboğlu
Özge Serdar
Özgür Erbaş
Rabia Gündoğmuş
Rengin Ergül
Selin Nakıpoğlu
Semra Balyan
Senem Doğanoğlu
Sevcan Çamlıdağ
Sevil Aracı Bek
Sevinç Linda Hocaoğulları
Sezin Uçar
Sinejan Kut
Sinem Coşkun
Sinem Hun
Songül Yıldız
Şaziye Cantepe
Şenay Tavuz
Şerife Ceren Uysal
Şevin Kaya
Şeyda Akpınar
Tuğba Yılmaz
Tuğçe Duygu Köksal
Ulviye Deniz Ayvaz
Ümit Büyükdağ
Yağmur Kavak
Yasemen Öztürkcan
Zehra Şahin Yeşil
Zekiye Karaca Boz
Zelal Pelin Doğan
Zeliha Gizem Sayın
Zeynep Kıvılcım