İnsanın insana ettiği kötülük

GÜLDEN KARA 06 Aralık 2019 KÜLTÜR

Çevremizde olup biten her şeyden bir şekilde sorumluyuz. Başkasının acısından, yoksulluğundan, uğradığı haksızlıktan, zulümden… Suçun faili olmak bakımından değil suçun işlenmesine izin vermekten, seyirci olmaktan doğan bir sorumluluk bu. Ece Ayhan’ın bir dizesiyle söylersek “Her yakın zulmün küçük hisseli ortağıyız.” Hasan Ali Toptaş’ın son romanı Beni Kör Kuyularda tam da bu seyirci olma halini bir masal atmosferi içinde rüya, düş, gerçek her şeyin iç içe geçtiği bir hikâyede anlatıyor. Toplumsal çürümeyi, merhametsizliği, insanlıktan çıkma hallerini büyülü bir dille -HAT’ın eserlerinde dil kokusu, rengi ve müziğiyle sizi uçurur. Türkçe onun kaleminde bir gökkuşağına dönüşür- ortaya koyarak okuru sarsıyor.

Türkiye’de uzunca bir süredir, ahlaki çöküşle birlikte derin bir vicdan kararması yaşanıyor. Bütün bu karalık; havayı, suyu, meydanı, sokağı zehirliyor. En çok da insanı… Hasan Ali Toptaş, çağının tanığı bir yazar olarak içinden geçmekte olduğumuz tarihe ‘seyirci’ kalmayıp bir ses veriyor, cümle kuruyor.

“ARTIK SENİN YÜZÜNÜ DE GÖRMEK İSTEMİYORUM,
ADINI DA DUYMAK İSTEMİYORUM…

Sesimin üzerimdeki toprak tabakasını geçemeyeceğini, varıp onun kulağına ulaşamayacağını biliyordum elbette. Ben sadece bu cümle mezarımda sonsuza dek yankılansın dursun diye bağırdım” (sayfa 164)

Roman adını Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir şiirinden alıyor. (Münir Nureddin Selçuk şiiri besteleyip söylemiştir de)
“Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.”

Şairin bu dizeleri oğlunun intiharının ardından yazdığı söylenir. Gerçeğin böyle olup olmadığını bilemiyoruz ama romanda insanı kör kuyularda bırakan yine insandır ve insanın insana ettiği kötülüktür. Komşunun, esnafın, memurun; normal, sıradan insanların, normal olmayan bir insafsızlık ve merhametsizlikle kötülüğe katılması ya da sessiz kalmasıdır. Toplumu oluşturan bu bireylerin herhangi bir vicdani sorgulamaya, hesaplaşmaya başvurmamasıdır.

Fotoğraf: Nuri Bilge Ceylan

FANTASTİK BİR HİKAYE, MASALSI BİR DİL

Romanın yüzeyinde doğu anlatısına da göz kırpan fantastik bir hikâye -ya da masal- var. Olaylar bir gecekondu mahallesinde geçiyor. İlerleyen sayfalarda buranın Ankara’nın Hüseyin Gazi Mahallesi olduğunu anlıyoruz. Bugüne dair küçük işaretler koysa da zaman belirsizdir. Kahramanımız Güldiyar evin tek kızıdır, ağabeyi kayıp olduğu için de evin biricik çocuğudur. Bir gün ayakkabı tamircisi olan babasının dükkanına sefertasıyla yemek götürür.- Burada Tolstoy’un meşhur sözünü anabiliriz: Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.– “Karanlık bir kuyu”nun içinden çıkıp eve döndüğünde ise “Yüzü allak bullak olmuş, bakışları donmuş, evden çıkarken taradığı o güzelim saçları da biraz dağılmış gibi”dir. Başına dışarda her ne hal geldiyse -okur için burası muğlak bırakılmıştır- derin bir suskunluğa gömülür Güldiyar. Annesi Bahriye’nin ısrarlı sorularına cevap vermez.

“Bahriye elini uzatıp kızının saçlarına dokundu o vakit. Şefkatle okşayacaktı sözde, kızının içinde kopan fırtınaları yatıştıracaktı ama el saçlarına temas eder etmez dayanamadı Güldiyar, birden ağlamaya başladı. Ağlayınca da gözlerinden yaş yerine, yaş büyüklüğünde taşlar döküldü, ıslak ıslak ortalığa saçıldılar. Bahriye, yuvasından fırlamış kocaman gözlerle, dondu kaldı bu taşları görünce.” (sayfa 18)

“İNSANLAR REZİLLİĞİ İZLEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMIYOR…”

Güldiyar’ın gözlerinden yaş gibi taşların dökülmesi önce konu komşuda, sonra mahallede duyulur. İnsanlar eve akın ederler. Gelenler üzüntülerini belirtip usulünce geçmiş olsun temmennisinde bulunduktan ve vaktiyle şahit oldukları bazı akıl almaz olaylardan söz ettikten sonra Güldiyar’ın gözlerinden taşların nasıl döküldüğünü görebilmek için saatlerce beklemeye başlar. Güldiyar ne yaşamış da başına bu hal gelmiştir kimse merak etmez, neden ağladığıyla ilgili değildir insanlar. Kör, sağır ve umarsızdırlar. Çünkü ötekinin acısında seyirlik bir hikâye yoktur. Varsa yoksa yaş gibi taşlar…

Beni Kör Kuyularda
Hasan Ali Toptaş
Everest Yayınları, 2019
238 sayfa

Romanın ilerleyen sayfalarında insanların temaşa merakını ranta dönüştürmeye çalışan bir kısım karanlık adamlar peydah olur. Güldiyar’ın gözünden dökülen taşları görmek isteyen kalabalığı hizaya dizip para toplamaya başlar. Dönen karanlık çarkta aile ve kız eziyet görür. Anne Bahriye ölür. Baba umutla vicdan sahibi insanların artık daha fazla dayanamayıp hep birlikte vaziyete el koyacaklarını düşünür. Bütün bekleyişler ve dualar hayal kırıklığıyla son bulur.

“Bize kimseden fayda yok, insanlar bu rezilliği seyretmekten başka bir şey yapmıyor diye düşündü.” (sayfa 113)

İnsanlar o kadar vicdanını yitirmiştir ki Güldiyar’ın ağladığını göremeyenler verdikleri paranın karşılığını alamadıkları için “Hiç olacak şey mi, kızın gözlerinden dökülen taşları bir kere bile göremedik daha, bir kere bile!” diye hayıflanırlar.

KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLIĞI…

Hasan Ali Toptaş, merhametini, vicdanını, yitirip taşlaşmış bir toplumun ötekinin acısında seyirlik bir temaşa aramasını mesele edinirken Hannah Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı dediği şeye de göz kırpar. Nazilerin kamplarda işledikleri büyük suçlar karşısında Arendt’in rahatsız edici bulduğu olgu normalliktir. Dehşet verici suçlar son derece normal insanlar tarafından işlenmiştir. Çok tehlikeli, cani, sapık ya da sadist ruhlu insanlar tarafından değil.

Romanda bütün bu kötülük karşısında susmayan bir kişi vardır. Halil. O da doğruları söylediği için “tuhaf” ve “cins” olmakla suçlanır ve sözlerine müşteri bulamaz. İyiliğin ve güzelliğin bir daha yeşermemek üzere hepten kuruduğuna kanaat getirir.

“Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır.
Kendisinden beklenmeyecek bir çeviklikte aniden ayağa kalktı ihtiyar.
“Sen de tuhafsın hani! ” diye çıkıştı sertçe.
“… Saçmalıyorsun. Dünya senin dediğin gibi dönecek olsa kimse gemisini yütüremez, anlıyor musun? Gemilerin hepsi şapa oturur.”
“Nefret edemeyinin sevgisi de yalandır,” diye mırıldandı Halil.” (sayfa 169)

“KÖTÜLÜK EDENLE KÖTÜLÜĞE MARUZ KALANA AYNI YÜZ İFADESİYLE BAKAMAM…”

Beni Kör Kuyularda‘da sadece Güldiyar’ın fantastik hikâyesi yok. İnsanların seyir merakı ve bu merakın doğurduğu acımasızlığın yanında Halil’in, Muzaffer’in, Cevher’in Dursun’un parçalanmış hikâyeleri, yarım kalmış sevdalar, liderleri değişen çeteler, ak sakallı din taciri, para için tehdit eden, öldüren ‘siyah elbiseli adamlar’, gidip dönemeyenler, neden kayıp olduğu bilinmeyenler, meczuplar, beton yığınları ardında birbirlerini görmeyen, duymayan insan yığınları var.

Yazıyı romandan uzunca bir bölümle ve Halil’in sözleriyle noktalayalım.

“Ben o adamların yanında oturamam. Onlarla oturup muhabbet edersem, avluda gezinip duran şu adamcağızın yüzüne bakamam.”
“Nedenmiş o?” diye sordu gençlerden biri.
“Bakamam işte,” dedi Halil sertçe. “Hem bunların hem de o adamın yüzü (Güldiyar’ın babası), sanki hiçbir şey olmamış gibi aynı ifadeyle bakamam. Bunu yapacak olursam, o zaman da aynada kendi yüzüme bakamam.”
Herkes sustu bir müddet.
“Yemin ederim cins bu,” diye fısıldadı gençlerden biri yanındakinin kulağına.
Kapa çeneni dercesine, gözlerini devirip aniden o gence doğru baktı ihtiyar.
“Onlarla oturuyoruz diye sen şimdi bizi kınıyor musun yani?” dedi, ihtiyarın çaprazında duran adam.
Hır çıkacakmış gibi kaşlarını çatmış, eli belinde, dik dik bakıyordu.
“Yok,” dedi Halil. “Kınamıyorum. Onlarla oturmanıza kim karışabilir ki? Kimin haddine? Onlarla oturmak şöyle dursun, onların yerine bile geçebilirsiniz, tercih sizin.”
“Ee?” dedi adam. “Mesele ne?”
“Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam, her ikisine gülümseyemem diyorum size. Bunu yaparsam o zaman da kendi yüzüme bakamam diyorum. Hepsi bu kadar, başka bir dediğim yok. Sizin mideniz kaldırıyorsa, kötülük edene de kötülüğe maruz kalana da aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz, işin o yanı beni ilgilendirmiyor. ” (sayfa 157)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com