İmamoğlu, Avrupa Günü’nde: Türkiye olmadan demokratik Avrupa olmaz

İBB Başkanı İmamoğlu, Avrupa Günü Kutlaması'nda, Avrupa Birliği'ni eleştirdi: "Birleşik ve demokratik bir Avrupa, Türkiye'nin katılımı olmadan asla gerçekleştirilemez."

KRONOS 07 Mayıs 2024 GÜNDEM

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Günü Kutlaması’nda konuştu. İmamoğlu, bozulan Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin düzelmesi gerektiğini belirterek, “Avrupa kendi demokratik sorunlarıyla mücadele ederken Türkiye’nin rolü sıklıkla göz ardı edilmektedir. AB’nin önce Avrupa vizyonunun demokratik bir Türkiye’yi kucaklaması gerektiğini fark etmesi elzemdir. Avrupa’ya yönelik varoluşsal tehditlerle mücadelede, Türkiye’yi de içeren kapsayıcı bir yaklaşımı gerektirmektedir” diye konuştu.

İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“İçinde bulunduğumuz bu demokratik kriz dönemi Avrupa ve Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Geçen hafta sonu Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun daveti üzerine Avrupa’nın yaşadığı demokratik krizi ele almak üzere sosyal demokrat belediye başkanlarıyla Paris’te bir araya geldim, şunu sordum. Kendisini demokratik ideallerin muhafızı olarak konumlandıran Avrupa, bu değerleri tutarlı bir biçimde savunduğunu samimiyetle söyleyebilir mi? Göçmen ve mülteci sorununun AB dışındaki ülkelere aktarılmaya çalışılması bunun aksini göstermektedir. Konu mültecilerin Avrupa ülkelerinde barınmasına izin verilip verilmemesi değil, onların Türkiye gibi Avrupa sınırı dışındaki ülkelerde tutulmasının politik hale getirilmesidir. Bu durum mülteci meselesinin popülist ve yabancı düşmanı siyasi söylemlerde kullanılmasına zemin hazırlıyor ve sağ otoriterlik Avrupa’da güçleniyor. Oysa Türkiye ve İstanbul dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke ve şehirlerin başında geliyor. Buna rağmen Türkiye’de demokratların güçlenmesi çok önemlidir.

“GAZZE’DEKİ VAHŞETE DUR DEMEYE ÇAĞIRIYORUM”

Avrupa’daki mevcut hükumetlerin Gazze’de yaşananlara verdikleri, daha doğrusu veremedikleri cevap da Avrupa’nın insani değerlerinin farklı coğrafyalarda tutarlı bir şekilde savunulamadığı anlamına geliyor. Aralarında kadın ve çocukların bulunduğu on binlerce masum Filistinlinin tüm dünyanın gözlerin önünde katledilmesinin daha yüksek bir sesle eleştirilmesi ve kınanması gerekmez mi? Bazı hükümetler bırakın kendileri bunu yapmayı, bunu yapan vatandaşlarının toplantı ve gösteri haklarını, ifade özgürlüklerini kısıtlama yoluna gidiyor. Bu, Avrupa’nın demokratik değerler üzerinde yükselen evrensel bir barış projesi olma niteliğinin sorgulanmasına yol açıyor. Bizim gibi Avrupa idealini önemseyen insanları endişelendiren en önemli konulardan birisi budur. İsrail’in dün ateşkes teklifini reddederek 1 buçuk milyon Filistinlinin sığındığı refah kentine askeri harekat başlatmasını izlemekle mi yetineceğiz? Avrupa’yı ve insanı değerlere önem veren tüm ülkeleri bu vahşete dur demeye çağırıyorum. Gazze’de olanlar insanlık tarihinde kara bir leke haline gelmiştir. Buna daha fazla izin verilmemelidir.

“AB KENDİ İÇ DEMOKRASİ MÜCADELESİNE DEVAM EDECEK”

Önümüzdeki dönemde AB’nin kendi iç demokrasi mücadelesine devam edeceğini gözlemliyorum. Haziran ayında gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerini elbette dikkatle takip edeceğiz. Türkiye’de ve Avrupa’nın diğer bazı ülkelerinde karşılaştığımız demokratik gerilemeye ancak kapsayıcı, katılımcı ve halkın sesine kulak veren yeni bir siyaset kültürü ve bu anlayışla inşa edeceğimiz siyasal ve ekonomik kurumlarla çözüm bulabiliriz.

“YEREL SEÇİM SONUÇLARI DEMOKRASİMİZİN DAYANIKLILIĞININ GÖSTERGESİDİR”

Türkiye kendi içinde derinleşen bir demokrasi krizinden geçiyor. Ülkemizde son on yılda kurumsal yapı zayıflatıldı. Arkasından, tek bir lider etrafında bir siyasal rejim şekillendi. Mart 2024 yerel seçim sonuçları, Türkiye’de demokratik gerilemeye son verdi. Seçmen, muhalefeti güçlendirerek siyaset zeminindeki meşruiyeti yeniden dağıttı. Bu sonuç demokrasimizin dayanıklılığının net göstergesidir. Bu zor zamanlarda Türk halkı demokratik değerlere olağanüstü bir bağlılık gösterdi. İstanbul’da geçtiğimiz 5 yıl boyunca siyasi görüşü ne olursa olsun İstanbulluların her kesimine üstün hizmetler götürdük. Kutuplaşmanın ilacı net olarak buydu. İstanbul İttifakı adı altında kapsayıcı bir toplumsal hareket inşa ettik. Dahası, halkın endişelerini dinlemenin ve bunlara uyum sağlamanın önemini gösterdik. Toplumla güçlü ve samimi bir iletişim kurduk. Bu siyasi zeminde CHP liyakatli adaylarla halkın karşısına çıktı ve ülke genelinde her kesimden 3 buçuk milyondan fazla yeni seçmen kazandı. O başkanlarımızın hem Türkiye’nin farklı yerlerinden hem de İstanbul’un ilçelerinden bir kısmını burada, sizlerin arasında ağırlıyoruz.

Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 65’inden fazlasını ve ekonomisinin yüzde 80’ini oluşturan belediyeleri, sosyal ve demokrat belediye başkanları yönetiyor. CHP, Türk siyasetinin yeni ağırlık merkezi haline gelmiştir.

“AB DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE’Yİ KUCAKLAMASI GEREKTİĞİNİ FARK ETMELİ”

Avrupa kendi demokratik sorunlarıyla mücadele ederken Türkiye’nin rolü sıklıkla göz ardı edilmektedir. AB’nin önce Avrupa vizyonunun demokratik bir Türkiye’yi kucaklaması gerektiğini fark etmesi elzemdir. Avrupa’ya yönelik varoluşsal tehditlerle mücadele, Türkiye’yi de içeren kapsayıcı bir yaklaşımı gerektirmektedir. CHP olarak biz, Türkiye’yi her zaman Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olarak gördük ve kendimizi Avrupa meseleleriyle çözümlerinin paydaşı olarak konumlandırdık.

“ÜYELİK SÜRECİNİN YOK SAYILMASI KABUL EDİLEMEZ”

İddiamız şudur; birleşik ve demokratik bir Avrupa, Türkiye’nin katılımı olmadan asla gerçekleştirilemez. Bu nedenle AB’nin genişleme politikaları tartışılırken Türkiye’nin adının geçmemesi altmış yıldır süregelen ortaklık ilişkisinin ve yirmi yılı aşkındır devam eden üyelik sürecinin yok sayılması kabul edilemez. Büyükelçi Sayın Meyer-Landrut’un konuşmasında bahsettiği gibi İstanbul’un karbon nötr bir şehir olması ve iklim değişikliğine adaptasyon programı gibi AB ile beraber başarılı projelere de imza attık fakat bunlar yeterli değil. Önümüzdeki dönemde AB’nin yerel yönetimlerle daha yakın çalışmasını ve etkisi halkımız tarafından da hissedilebilen projeleri birlikte hayata geçirebilmeyi hep beraber hedeflemekteyiz.

“KATILIMCI İSTANBUL MODELİ AVRAPA’DA DA İLHAM KAYNAĞI OLACAK”

İstanbul’daki yönetim anlayışımızın temelinde demokrasi ve katılımcılığının olduğunun altını çiziyorum. Bunu, son 5 yıl içinde yaptığımız icraatlarla kanıtladık. Ben, bu 5 yıl içinde insanı odağımıza aldığımızı, ayrım gözetmeden on altı milyon İstanbulluya eşit hizmet vermemizi, şehri yurttaşlarla beraber yönetmemizin altını çiziyorum. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde de aynı anlayışla çalışmaya devam edeceğiz. Katılımcı İstanbul modeli sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da ilham kaynağı olmayı sürdürecek.

Hepinizi bu güzel akşama katılımınız ve dostum Nicolas’ın (Schmit) bu güzel buluşmasına eşlik etmenizden dolayı teşekkür ediyor ve hepinize güzel bir akşam diliyorum. Sevgili Nicolas, i want to say good bye only today but in the future i want to say welcome many times. Thank you very much. (Şimdilik veda ediyorum ama gelecekte sana birçok kez hoş geldin demek istiyorum.)”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com