HÜDA-PAR’dan 6284 açıklaması: Bazı maddeler kaldırılmalı, erkek mağdur edilmemeli

HÜDA-PAR'ın Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi amaçlayan 6284 sayılı kanunla ilgili "Daha ahlâki bir düzenlemeye gidilmeli, erkeğin de mağdur olmasına mahal verilmemeli" dedi.

KRONOS 18 Mayıs 2023 GÜNDEM

HÜDA PAR’ın Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi amaçlayan 6284 sayılı kanunla ilgili “Daha ahlâki bir düzenlemeye gidilmeli, erkeğin de mağdur olmasına mahal verilmemeli” dedi.

AKP listelerinden 4 milletvekilini Meclis’e sokan Hizbullah’ın yasal kolu HÜDA PAR’ın Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi amaçlayan 6284 sayılı kanunla ilgili “Daha ahlâki bir düzenlemeye gidilmeli, erkeğin de mağdur olmasına mahal verilmemeli” dedi.

T24’ten Gözde Yel’e konuşan Aynur Sülün, 6284 sayılı kanunun “tedbir” kararını içeren 8. maddesinin “hukukî” olmadığını savundu. Bu vakalarda ‘sadece kadının beyanının esas alınmasının suistimal doğurduğunu’ öne süren Sülün, “Adil olan, sorun yaşayan hem kadının hem erkeğin beyanlarının dinlenmesi. Tedbir gereği evden uzaklaştırılan birçok erkek iftiraya maruz kaldığını söylüyorlar, ispat edemiyorlar. Cinsel istismar konusunda da iftiraya uğrayan birçok erkeğin suçsuz olduğu belki aylar, yıllar sonra ortaya çıkıyor. Sadece kadının beyanının esas olmasının hukuki olmadığına inanıyoruz. Bu yöntemle şiddet uygulayanlarla iftiraya maruz kalanlar birbirinden ayırt edilemiyor” ifadelerini kullandı.

Sülün, “Alkole yönelik neden tedbir alınamıyor? Alkol bağımlısı olduğu için ailesine şiddet uygulayan erkekler tedaviye alınsa, hastaneye yatırılsa, süreçte ailesinin ihtiyaçları devlet tarafından karşılansa bu konuda kişiye yaptırım uygulansa daha kalıcı bir çözüm yolu olur. Tedbir süresi bitince bu kişiler evlerine dönüp şiddetin her türünü ailesine yansıtmaya devam ediyor. Islah edici bir yöntem değil” diye konuştu.

‘ERKEK MAĞDUR EDİLMEMELİ’

6284 sayılı kanunun şiddetin kökenine inmediğini savunan Sülün, “Kadın bizim için annedir, eştir, ev kadınla yuva olur, toplumun en önemli üyesidir. Uygulamalar hem kadına zarar vermeyecek şekilde olmalı hem de istismara kapı açmayacak şekilde olmalı. Erkeğin de mağdur olmasına mahal vermeyecek şekilde olmalı. İki tarafın da hakları hukukları korunmalı, kim cezalandırılması gerekiyorsa cezalandırılmalı” dedi.


 

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE KARŞIYIZ’

İstanbul Sözleşmesi konusunda da “Kesinlikle karşıyız” diyen Sülün, sözleşmedeki “toplumsal cinsiyet eşitliği” ifadesine yönelik de şunları söyledi:

“Bu, cinsel sapkınlıkların normalleşmesi, açıktan propagandasının yapılması hedefini taşıyan bir söylem. İnsan fıtratına aykırı cinsel sapkınlıkları biz kabul etmiyoruz. Bunlar bir toplumun kökünü kazıyacak ahlâksızlıklardır, aile kurumuna zarar verir. Bizim inancımıza göre insan, kadından ve erkekten oluşur. 3. bir cinsiyet yoktur. İnsanın yaradılışına aykırı sapkınlıkların topluma İstanbul Sözleşmesi ile dayatılmasını kabul etmiyoruz. Bu anlaşmaya göre bütün topluma, bu ideoloji dayatılmış olacaktı. Toplumun gerçekliği ve ahlâkı ile taban tabana zıt olduğuna inanıyoruz, yeniden yürürlüğe girmesine kesinlikle karşıyız.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram