Herkesin aklında aynı soru var: Sosyal medya çağı bitiyor mu?

Facebook son dönemde düşüşte, Twitter kaos içinde. Mark Zuckerberg’in imparatorluğu, yüz milyarlarca dolar değer kaybetti. 11 bin kişiyi işten çıkarıyor. Reklamları azalıyor. Metaverse ‘patlak’ çıktı. Bunlar olup biterken, herkesin aklındaki soru aynı: Acaba ‘sosyal medya’nın sonu mu geliyor?

EMİR KORKMAZ 20 Kasım 2022 HABER ANALİZ

Uzun süredir ‘dahi işadamı’ olarak lanse edilen Elon Musk’ın, tartışmalı bir alışveriş sürecinden sonra Twitter’ı devralması bir anda ‘sosyal medya’ tartışmalarını artırdı. Musk’ın hamlesi, reklamverenleri ürküttü. Birçok kullanıcıyı platformdan uzaklaştırdı. Pekçok Twitter kullancısı da kıyasıya Musk’ın tercihlerini eleştiriyor. Acaba bu işaretler ve tartışmalar, sosyal medya çağının sonunu mu işaret ediyor?

10 yıl içinde, köydeki dededen Beyaz Saray’daki Donald Trump’a, aktörlerden iş insanlarına kadar milyarca insan için ‘sosyal medya’ araçları vazgeçilmez oluvermişti. Birçok insanın günlük hayatının bir parçası, hatta bazılarının en önemli parçasına dönüşen ‘sosyal medya’ aslında oyun oynamanın, çalışmanın veya sosyalleşmenin doğal bir yolu değildi, ama olmazsa olmazı haline dönüşmüştü.

ARTAN BİLGİSAYAR ERİŞİMİ TETİKLEDİ

Değişim aslında 20 yıl kadar önce, internete erişim sağlayan bilgisayarlar her yerde bulunur hale gelip, cihazlar da ucuzlayınca başladı. İnsanlar bu cihazları başkalarıyla ilişki kurmak için kullanmaya başladı. O zamanlarda siteler henüz ‘sosyal ağ’ olarak adlandırılıyordu. Bu platformlarda insanlar bazen arkadaş buluyor ama çoğunlukla arkadaş (daha doğrusu takipçi) topluyordu. Bu süreçte milyonlarca insan kendilerini ‘ünlü’ yapacak adımlar atıyor, herkes birşeylerin uzmanı haline geliyor ve birçok ‘sıradan’ insan ‘zevk ve trend belirleyici’ sıfatını kazanıyordu.

HERKES İSTEDİĞİNİ SÖYLÜYOR

Herkesin normal hayatta söylemediklerini bir başkasına olabildiğince rahat söyleyebildiği, böyle bir fırsatı hak ettiklerini düşündüğü, hatta bunu engellemenin sansür veya baskı anlamına geldiğini savunduğu bir yayın ağı ortaya çıktı. Bu beklenti ve talepler, sonsuz bir içerik akışı sağlamak için ardı ardına kurulan sistemleri ortaya çıkardı.

ESKİ SOSYAL AĞLAR, ŞİMDİ BARDAK OLDU

Ama şimdi, Facebook’un her geçen gün popülaritesini kaybetmesi ve çöküş sinyalleri vermesi, belki Twitter’ın (ve muhtemelen başka platformların da) onu izleyeceğine dair kanaatler, sosyal medyayla ilgili soru işaretlerini artırdı. Aslında çoğumuz ya bilmiyor, ya da hatırlamıyor ama bu bahsedilen sosyal ağlar, alanındaki ilkler değildi. 90’ların sounda Six Degrees çok popülerdi, 2000’lerin başındaki ‘dotcom’ patlamasından nasibini alıp, kapandı. 2002’de Friendster, bir yıl sonra MySpace ve LinkedIn, 2004’te Hi5 ve Facebook doğdu. Aynı yıl, Google, Orkut’u piyasaya sürdü. Bunları Google Buzz ve Google+ takip etti. Muhtemelen bunlardan bazılarını hiç duymadınız ama ancak Facebook tek kalmadan önce bu sitelerin hepsi, dönemlerine göre çok popülerdi. Tümünü yiyip, geride kalan Facebook için de bugünlerde tehlike çanları çalıyor.

SOSYAL MEDYA NE DEMEK?

İçerik paylaşım siteleri ise aynı zamanda fiili sosyal ağ şeklinde hareket ederek, insanların tüm dünyadan değil, çoğunlukla tanıdıkları kişiler tarafından gönderilen materyalleri görmelerine olanak tanıyordu. Fotoğraf paylaşım sitesi Flickr bunlardan biriydi. Bugün video için YouTube neyse, o gün de Flickr öyleydi. Bugün insanlar tüm bu hizmetleri ve buna benzeyen pekçok şeyi, ‘sosyal medya’ olarak adlandırıyor. Hatta bu ifade artık herkes için o kadar tanıdık bir isim ki, artık bir anlam ifade etmiyor. Ancak yirmi yıl önce bu terim yoktu.

ÖNCE ‘SOSYAL AĞLAR’ KURULDU

Bu sitelerin çoğu, web sitelerinde ‘kullanıcı tarafından oluşturulan içerik’ diye pazarlanan, ‘Web 2.0’ devriminin bir parçası olarak sunuldu. Adından da anlaşılacağı gibi, sosyal ağ, yayınlamayı değil, bağlantı kurmayı içeriyordu. Tandığınız veya güvendiğiniz kişilerden oluşan kişisel ağınızı başkalarının benzer ağlarına bağlayarak, daha geniş bir güvenilir kişiler ağını ortaya koyuyordunuz. LinkedIn, bağlantılarınız sayesinde iş aramayı kolaylaştırdı. Facebook eski üniversite arkadaşlarınızı buldu. Tüm sosyal ağların temel fikri, çoğunlukla tanıdığınız insanlarla ilişkiler kurmaktı. Bu ilişkileri derinleştirme isteği ise kullanıcılara bırakıldı.

AĞLAR MEDYAYA DÖNÜŞTÜ

Akıllı telefonun piyasaya çıkması ve ardından 2009’da Instagram’ın piyasaya sürülmesi bu ilişkinin boyutunu farklılaştırdı. Sosyal ağlar, sosyal medyaya dönüşmeye başladı. Sosyal medya, insanların yakın temas ağlarının çok ötesinde, mümkün olduğunca geniş çapta içerik yayınlayabilecekleri platformlar sunuyordu. Sosyal medya herkesi (hevesi varsa) yayıncılara dönüştürdü. Sonuçları tartışmalı olsa da, pekçok insan bu platformları iş kapısına dönüştürdü. Artık sosyal ağ ve sosyal medya terimleri –doğru olmasa da- birbirinin yerine kullanılıyor. Sosyal ağlar adres defteri veya okul yıllığı gibi pasiftir, ancak sosyal medya aktiftir ve bu ağlara malzeme sağlayan ana kaynaktır.

İLK SOSYAL MEDYA SİTESİ: TWITTER

2006’da yayına giren Twitter, o zamanlar kimse ona böyle demese de muhtemelen ilk gerçek sosyal medya sitesiydi. Site, insanları birbirine bağlamaya odaklanmak yerine, dünya için dev, eşzamansız bir sohbet odası anlamına geliyordu. Twitter, herkesle konuşmak içindi ve belki de gazetecilerin Twitter’a akın etmesinin temel nedenlerinden biri de buydu. Twitter’in atası blogları teknik olarak internet olan herkes okuyabilirdi ancak pratikte bu okuyucu kitlesini bulmak zordu. Buna karşılık Twitter’da, herhangi birinin yayınladığı herhangi bir şey anında başkaları tarafından görülebilirdu. Ayrıca, bloglardaki yazıların, Flickr’daki görsellerin veya YouTube’daki videoların aksine, tweet’ler kısa ve zahmetsizdi. İstediğiniz anda, istediğiniz sayıda gönderi yapabiliyordunuz.

KÖY DEĞİL KENT MEYDANI

Global köy, bir zamanların ‘çeşme başı’ ya da ‘köy kahvesi’ kavramlarının, dünya boyutundaki ifadesi olurken, Twitter da, tam anlamıyla –kesinlikle köy değil- küresel bir ‘şehir meydanı’ haline geldi. Dünyanın öte yanındaki Tsunami’yi, depremi, silaylı saldırıyı anında haber alacağınız hatta canlı izleyeceğiniz bir platform oldu. Gazetecilerin Twitter’a bu kadar bağımlı hale gelmesinin temel nedeni de buydu. Sürekli bir olay, haber ve tepki kaynağıydı. Gazeteciler, oturduğu yerden saatlerce uğraşla elde edemeyecekleri bilgileri, Twitter başında hemen derleyiveriyorlardı.

HERŞEY İLGİ ÇEKMEK İÇİN

Sosyal ağların sosyal medyaya dönüşmesi hem fırsatı hem de felaketi beraberinde getirdi. Facebook ve Instagtam, ilgi odaklı bir içerik ekonomisi yarattı. Buna bağlı veri odaklı reklamcılık kârlarında büyük bir artış yaşadı. Fenomenler ortaya çıktı. Sıradan insanlar artık çevrimiçi olarak ‘içerik oluşturarak’ para kazanabiliyor ve hatta rahat bir yaşam sürdürebiliyor. Platformlar herkese bu vaadi satttı ve bu hayali kolaylaştırmak için resmi programlar ve mekanizmalar üretti. Instagram şöhreti, geleneksel şöhretten daha ulaşılabilir hale geldi. Bu nedenle gençlerin günümüzde olmak istedikleri ilk şey artık sosyal medya fenomenliği.

DÜŞÜK MALİYETLE YÜKSEK KAZANÇ

Bu süreçte sosyal medya kullanıcıları, ürettikleri içerik ne kadar duygu yüklüyse, kullanıcılarının ağlarında o kadar iyi yayıldığını keşfetti. Kutuplaştırıcı, rahatsız edici veya düzmece sahte bilgiler dağıtıma sunuldu. Sosyal ağlar, sosyal medyaya dönüştükçe kullanıcı beklentileri arttı. Bu şirketlere para yatıran sermayedarların beklentileri ve Wall Street tarafından yönlendirilen teknoloji şirketleri, devasa rakamlara bağımlı hale geldi. Birçok kişiye kolayca ve ucuza ulaşmak ve faydalarından yararlanmak herkese çekici gelmeye başladı: Twitter’da itibar kazanan bir gazeteci; Instagram’da sponsorluk arayan 20’li yaşlarında bir genç; YouTube’da kendi davasına taraftar arayan bir muhalif; Facebook’ta isyan eken bir isyancı; LinkedIn’de kendi tarzını oluşturan bir guru. Sosyal medya, herkesin düşük maliyet ve yüksek kazançla büyük bir kitleye ulaşma potansiyeline sahip olduğunu gösterdi ve bu potansiyel, birçok kişiye böyle bir kitleyi ‘hak ettikleri’ izlenimini verdi.

SOSYAL MEDYAYI MI BIRAKMAK ZOR YOKSA SİGARAYI MI?

Artık, sosyal medyadan vazgeçmek, toplu halde sigarayı bırakmak kadar zor görünüyor. ABD’de 1970’lerde bu alışkanlığı bıraktırmak için, onlarca yıllık yasal düzenleyici müdahale, halkla ilişkiler kampanyası ve sosyal utandırma projesi başlatmıştı. İnsanlar sigarayı sırf bu alışkanlık nahoş göründüğü için ya da hatta öldürebileceği için bırakmadı, önce kültürel olarak bıraktırıldı. Sigara içmeyi zorlaştıran yasal değişikliklerle yavaş yavaş ve zamanla yapıldı. Ancak sosyal medya için böyle bir süreç başlatılabilir mi? Bu kadar büyük ekonomisi olan, tüm varlığını sosyal medyaya borçlu milyonlarca insan bu ortamın yok olmasına izin verir mi?

Sosyal medya şirketlerine milyarlarca dolar para yatıran, büyük yatırımcılar paralarının uçup gitmesine nasıl bakar? Sosyal medyanın geleceği bu soruların cevaplarında gizli. Nasıl 2000’lerin başındaki birçok popüler site bugün hatırlanmıyorsa, bugünün tekel bazı siteleri de belki yok olacak. Ama ‘köy kahvesi’, ‘çeşme başı’ ve ‘kent meydanı’ imkanı veren sosyal medya siteleri, belki şekil değiştirerek, belki yepyeni modellerle yaşamaya devam edecek.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram