Kardeşinin kemiklerini arayan Mikail Kırbayır: Galatasaray meydanı bizim musalla taşımız

12 Eylül darbesinden sonra işkenceyle öldürülen Cemil Kırbayır'ın "kemiklerini" arayan kardeşi Mikail Kırbayır, annesi Berfo Kırbayır'ın "gözü de kolları da açık" öldüğünü söyledi. Cumartesi Anneleri'nin her hafta Galatasaray meydanında gözaltına alındığını hatırlatan Kırbayır, "Galatasaray, bizim musalla taşımızdır" dedi.

KRONOS 21 Ekim 2023 GÜNDEM

Mikail Kırbayır, Galatasaray Meydanı'na bakıyor... Foto: Ferhat Yaşar/Gazete Duvar

Mikail Kırbayır, 1980 askeri darbesinin ardından gözaltında işkenceyle öldürülen Cemil Kırbayır’ın akıbetini sormak için her hafta çıktığı galatasaray Meydanı’nda gözaltına alınıyor. Kah elleri kelepçelenerek, kah darp edilerek diğer Cumartesi Anneleri ile birlikte gözaltına alınan Kırbayır, bir zamanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşerek oğlunun mezarının bulunacağı sözünü verdiği Berfo Ana’nın yanındaki mezarın “hala açık” olduğunu söyledi.

Mikail Kırbayır, plastik kelepçe ile…

Galatasaray Meydanı’nın kendileri için “sembol” olduğunu kaydeden Kırbayır, “Galatasaray, bizim musalla taşımızdır. Galatasaray, manen kayıplarımızla buluştuğumuz, ruhumuzu rahatlattığımız yerdir. Bu anlamda bizim vazgeçilmemizdir” dedi.

Gazete Duvar’dan Ferhat Yaşar’a konuşan Mikail Kırbayır, “Adetimizdendir. Ölüsü olanların taziyesi olur. Bizim taziyemiz olmadı. Çünkü ortada cenaze yoktu. Devletten bir cenaze alacağım var. Sen ölüden kıskanır mısın? Mezarı olanları kıskanırım” diyerek, kardeşinin ‘en azından’ kemiklerini kalp ettiğini söyledi.

5 Şubat 2013’te ölen annesi Berfo Kırbayır’ın ölmeden önce “Cemil’in kemiklerini kucağıma vermeden beni de gömmeyin” vasiyetinde bulunduğunu belirten Mikail Kırbayır, bu nedenle annesinin yanına Cemil’in kemikleri için “açık mezar” yaptırdığını söyledi. Mikail Kırbayır, “Cemil için ikinci mezar açtık. Ananın gözleri açık gittiği gibi, kolları da açık gitti. Yanındaki mezar da hâlâ açık. Hangi açığı kapatacağız biz? Sizin aracılığınızla soruyorum. Hem devlet hem kamuoyu vicdanına soruyorum, hangi açığı kapatalım? Bu açık mezar ne zaman kapanacak?” diye sordu.

OĞLU DÖNER DE TANIMAZ DİYE EVİ TADİLAT ETTİRMEDİ…

Mikail Kırbayır, ailece yaşadıklarını şöyle anlattı: “Usuldendir. Adetimizdendir. Geleneğimizdendir. Ölüsü olanların taziyesi olur. Bizim taziyemiz olmadı. Çünkü ortada ceset yoktu. Bize başsağlığı dileyecek toplumun, akrabanın, komşunun başsağlığı dileme hakları elinden alındı. Yetmedi bu zalimlerin yaptığı. Ana, bilmiyordu Cemil’in öldürüldüğünü. Baba biliyordu. ‘Firar etmiştir, dışarıdadır’ dedi annem. Cemil’in doğduğu, büyüdüğü eve dokundurmadı. Boya, badana, tadilat yapmadı. Niye? Eğer Cemil gelirse, evi tanıyamaz diye. 30 yıl boyunca evinin kapısını açık tuttu. Cemil gelirse dışarda kalmasın diye. Bunlar ızdıraptır…”

‘CEMİL’DEN SONRA EVLENENLERİN NE GELİNLİĞİ NE DE DAMATLIĞI OLDU’

“Kızkardeşlerimiz evlendi. Hayatında en şansız insanlar, bize damat olan insanlardır. Çünkü Cemil’den sonra evlenenlerin ne gelinliği oldu, ne de damatların damatlığı oldu. Düğünümüz de olmadı. Bu bir devletin yurttaşına ömür boyu çektirdiği işkencedir. Izdıraptan başka ne verdiniz bize? Eğer Galatasaray’a gidiyorsak, devletten benim bir ceset alacağım var. Vazgeçtim. Zaten zaman aşımına uğradı. Ondan kalan kemikleri verin bana. Benim mezarım olsun. Senin ölüye bile saygın yok. Benim sana saygım nasıl olsun? Şimdi bana Türkiye’nin tapusunu verseler, onun cinsine Cemil’in mezarları diye yazarım. Niye? Ülkenin bütünü bu tapu içerisindedir. Sen ülkemi bana mezar yaptın. Edirne’ye gittim. Nerede bir baş tahtası olmayın bir mezar gördüysem, ‘acaba bu mudur?’ diye bakarım. Karaman’da mezarlıklarda yürüdüğümde baş tahtası, kimliği olmayan bir mezarı gördüğümde, ‘acaba bu mudur?’ diyorum. Bu ruh halini bana yaşattınız. Nereye kadar? Senin büyüklüğün bu mudur? Yurttaşına bakışın bu mudur? Suçlu olabilirdin. De ki ‘öldürdüm, al cesedini’. Bizi niye öldürdün? Ben 28 yaşından itibaren artan ömrümü, onun yaşamasına ve yaşatılmasına adadım. Ben öldüm. Yaşama sevincimi götürdün. Bütün zaaflarımı yok ettin. Beni de ailemi de öldürdün. Bu bir zulüm değil de nedir? Başka bir tarifi var mı? Başka bir ızdırap şekli var mı? Bu devlet bize bunları yaşattı. Onun için devletten alacağımız vardır. Ama onun bizden hiçbir alacağı yoktur. Alacaklıyken, davacıyken, her hafta bizi sanık sandalyesine oturtuyor. Bu ne yaman çelişkidir? Bu ne keşmekeşliktir?”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com