Hedef AYM’yi kapatmadan söndürmek, nasıl mı?

Gazeteci Murat Yetkin, Erdoğan'ın Yargıtay çıkışı sonrası yargıdaki krizin yeni bir aşamaya geçtiğini yazdı. AYM'nin işlevsiz hale getirilmek istendiğine dikkat çeken Yetkin, bunun nasıl olabileceğini anlattı.

KRONOS 10 Kasım 2023 GÜNDEM

Yargının tepesinde Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında Can Atalay kararı nedeniyle başlayan kriz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla yeni bir aşamaya geçti. Gazeteci Murat Yetkin, Ankara’da siyasi havanın sertleştiğine dikkat çektiği yazısında, Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin işlevine son vermek istediğini belirtti. AYM’nin kapatılmadan işlevine son verilebileceğini belirten Yetkin, bunun nasıl olabileceğini sıraladı.

Erdoğan’ın açıklamasındaki “sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim” vurgusuna dikkat çeken Yetkin, “Burada Yargıtay “ben”, Anayasa Mahkemesi “sen” konumundadır. Ama bundan da öte Erdoğan’ın yönetimde ikiliği sevmediği biliniyor. Bu sözler iki yüksek yargı organından birinin işlevine son vermek istediği anlamına geliyor. Erdoğan’ın işlevine son vermek istediği yüksek yargı organının Anayasa Mahkemesi olduğu görülüyor” dedi.

AYM’nin işlevine son verilmesinin illa kapatma yoluyla olmayabileceğine dikkat çeken Yetkin, “Bunun için Anayasa değişikliği gerekiyor. Oysa Erdoğan, Can Atalay örneği üzerinden söylediği gibi sadece yüksek yargının değil, parlamentonun da hızlı hareket etmesinden yana. Erdoğan yargı ve yasama süreçlerinin yürütmeyi geciktirmesini istemiyor” ifadelerini kullandı.

‘AYM İŞLEVSİZ BIRAKILMAK İSTENİYOR’

Yetkin’in yazısı şöyle:

“Anayasa Mahkemesi 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ardından, o dönem siyasi etki altında kalmakla suçlanan Yargıtay’ın üzerinde Anayasaya uygunluk denetimi amacıyla kurulmuştu; Yargıtay-AYM çekişmesi o zamanlardan kalma. Şimdi AYM muhalefet tarafından “Anayasa’ya darbe girişimi” olarak adlandırılan mevcut yargı krizi üzerinden iktidar tarafından işlevsiz bırakılmak isteniyor.

AYM’nin yüksek yargı işlevine kapatılmadan son verilmesi, örneğin istifalar yoluyla değiştirilmesi yöntemiyle de mümkün. Özellikle Erdoğan’ın bu çıkışı ardından Anayasa Mahkemesi üyelerinden Atalay’a tahliye oyu kullandığı için Yargıtay’ın suç duyurusuna muhatap olan 9 üyeden istifa edenlerin olması kimseyi şaşırtmayacak. İstifaların yerine hem Cumhurbaşkanı hem de Meclis’teki AK Parti ve MHP oylarıyla yeni yargıçların atanacağı da bir gerçek. Kaldı ki istifa gelmese de Erdoğan’ın bu çıkışının yargı üzerinde siyasi etkisi olacaktır.

‘ERDOĞAN, İRFAN FİDAN’I İSTİYOR’

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın görevi zaten 17 Nisan 2024’te doluyor. Erdoğan’ın onun yerine, iki ay içinde önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından Yargıtay üyeliğine, oradan da AYM’ye atadığı İrfan Fidan’ın geçmesini istediği biliniyor.

Oluşumunun değiştirilmesiyle AYM’nin AİHM kararlarına uyumu öngören Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi üzerinde titizlenmeyeceği e öngörülebilir. 90’ıncı Medde’den AİHM referansının çıkarılması Anayasa değişikliğini bekleyebilişr diye bakılıyor sanırım. Böylece Cumhurbaşkanının Hukuk Baş Danışmanı Mehmet Uçum’un tanımıyla “milli yargı” karşısında “Batıcı ve neo-liberal yargıyla” geriletişmiş sayılacak belki de. Adaleti milli ve milli olmayan diye tanımlamanın o gün iktidarda kim varsa onun tarafından belirleneceği riskiyle birlikte elbette.


 

Yargı krizi 9 Kasım akşamı CHP milletvekillerinin TBMM’yi terk etmeme eylemiyle yeni bir aşamaya geçti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel CHP’nin 10 Kasım öğleden sonra Türkiye Barolar Birliğince düzenlenen protesto yürüyüşüne de destek vereceğini açıkladı. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararına tepki gösteren diğer muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşlarının tutumu Erdoğan’ın bu çıkışı ardından ne yönde değişecek, değişecek mi?

Her halükârda Erdoğan’ın çıkışıyla siyasi havanın daha da sertleşeceği söylenebilir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram