Gültan Kışanak’tan yeni çözüm süreci ihtimaline itiraz: AKP’nin bize neler yaşattığını biliyoruz

DEM Parti'nin tutuklu Ankara adayı Gültan Kışanak: "Seçimden sonra yeni bir sürecin başlama ihtimali çok zayıf. AKP iktidarının bizlere ne yaşattığını biliyoruz; hala da yaşıyoruz. CHP isterse, Kürt sorununu rahatlıkla çözebilecek bir partidir."

KRONOS 26 Mart 2024 GÜNDEM

Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Leyla Zana’nın “Çözüm süreci buzdolabından çıkarılmalı”, Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Türk’ün “CHP derin devleti ikna edemez”, Selahattin Demirtaş’ın da “Muhatap Erdoğan’dır” açıklamaları sonrası bir süredir AKP ile DEM Parti görüşüyor iddiaları alevlendi ve seçim sonrası çözüm süreci ihtimali tartışmaları gündeme yerleşti. DEM Parti’nin tutuklu Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Gültan Kışanak, seçim sonrası yeni çözüm süreci ihtimali için “çok zayıf” dedi. Kışanak, “AKP iktidarının bizlere ne yaşattığını biliyoruz; hala da yaşıyoruz. İktidarlar gelir geçer, Kürt sorunu kalır; cumhuriyetin yüzyılı böyle geçti. İkinci yüzyıl da böyle geçsin istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kışanak, Ahmet Türk’ün açıklamalarına da itiraz etti: “CHP isterse, Kürt sorununu rahatlıkla çözebilecek bir partidir. Cumhuriyetin kurucu partisi olması nedeniyle bu konuda büyük bir sorumluluk altındadır. Ama “isterse” kelimesinin özellikle altını çiziyorum.”

Gültan Kışanak tutuklu bulunduğu cezaevinden gazetecilerin sorularını yazılı olarak yanıtladı.

Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun “DEM Parti, yerel seçime kendi adayları ile girdi. Buna karşılık Erdoğan, CHP ile DEM Parti’nin gizli bir ittifak kurduğunu söylüyor. Diğer yandan AKP ile de görüşmeler yapıldığına yönelik açıklamalar, haberler kamuoyuna yansıyor. Olası bir yeni çözüm süreci konusunda muhatabın Erdoğan olduğuna yönelik de açıklamalar yapılıyor. Kapatma davası sürerken, siz ve benzer durumdaki siyasetçiler mevzuata, yargı kararlarına rağmen tahliye edilmezken böyle bir güven ilişkisi mümkün mü? DEM Parti, bu seçimde neyi amaçlıyor ve seçim sonrasında gerçekten yeni bir sürecin başlaması beklentisi var mı?” sorusuna Kışanak şu yanıtı verdi:

‘KÜRT SORUNU SADECE İKTİDARLA ÇÖZÜLEMEZ’

“Seçim dönemi olduğu için doğal olarak Kürt sorunu daha fazla tartışılıyor. Malum Kürtler de yurttaşlar ve oyları var. Kürt siyasi aktörler bu oy gücünü, çözüm için değerlendirmek istiyor. Bu siyasetin doğasında var. Ancak bir de suyu bulandırıp, bulanık suda balık avlamak isteyenler var. DEM Parti’nin tavrı nettir; kendi adaylarını çıkardı ve mücadelesini güçlü bir şekilde sürdürüyor. AKP-MHP bloku, hem ulusalcı/milliyetçi oyları çekmek, hem de DEM Parti seçmeninin kafasını karıştırmak için kara propaganda yapıyor. Zaten yıllardan beri “terörle işbirliği”, “beka” diye iktidarda kaldılar. Aynı oyunu sahnelemek istiyorlar.

Burada önemli olan artık demokratik kamuoyunun, bu söylemlere itibar etmeyen bir tutum almasıdır. Sıkıntının kaynağı muhalefetin, Kürt meselesinde iktidarın çizdiği sınırlar dışına çıkmamasıdır. Bu durum siyasette bir açmaz yaratıyor. Satranç oynayanlar bilir, en etkili taktik, rakibin önemli taşlarını açmaza almaktır, böylece kendisi daha rahat hareket edebilir. Muhalefetin, DEM Parti’ye ve Kürtlere yönelik siyasal yaklaşımını değiştirmesi gerekir.

Seçimden sonra yeni bir sürecin başlama ihtimali çok zayıf. Ancak DEM Parti, Kürt meselesine demokratik ve barışçıl bir çözüm bulunması için güçlü bir mücadele yürütecektir. Demokrasiye ve barışa inanan tüm kesimlerden de bu mücadeleye katkı sunmasını bekliyoruz. Olması gereken budur. Kürt sorunu sadece iktidarla çözülebilecek bir mesele değildir, toplumsal mutabakatla çözülebilecek bir konudur. Çözüm için muhalefete büyük sorumluluklar düşüyor.

Uzun oldu ama bir cümle daha söylemek istiyorum: Hem iktidar hem de CHP bu yerel seçimlerin çok önemli olduğuna dair bir algı yaratarak, oyları konsolide etmek istiyor. Tabi ki her seçim gibi bu seçimde önemlidir, ancak bir kader seçimi değildir. Kaderimizi izlediğimiz politikalar belirliyor. Muhalefetin artık güçlü demokratik bir programla sorunların çözümüne talip olması ve siyaseti sandığa indirgemekten vazgeçmesi gerekir.”

‘CHP İSTERSE KÜRT SORUNUNU ÇÖZER’

Kışanak, gazeteci Seyhan Avşar’ın “Sayın Leyla Zana’nın yaptığı bir açıklamayla yeni bir çözüm süreci mi başlatılacak konusu kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Sonrasında Sayın Ahmet Türk, Kürt sorununun çözümü için, “CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler” dedi. Sayın Selahattin Demirtaş ise Kürt sorunu için muhatapların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Sizce CHP Kürt sorununu çözemez mi? Sayın Türk’ün, “CHP derin devleti ikna edemez söylemine katılıyor musunuz?” Tüm bunlara bağlantılı olarak Kürt halkına tüm yaşatılanlara rağmen çözümün muhatabı Erdoğan mıdır? Yanıtınız ‘Evet’ ise, Erdoğan iktidar da olduğu için mi muhatap yoksa derin devleti ikna edebileceğini düşündüğünüz için mi?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“En başta net olarak söyleyeyim. Kürt sorun ancak partiler üstü bir politikayla çözülür. Aksi takdirde AKP çözmek istese CHP karşı çıkar, CHP çözmeye kalkışsa AKP ‘ihanetle’ suçlar. Geçen süreçte bunu yaşayarak öğrendik. Hala da her iki parti, birbirini Kürt sorunu üzerinden vuruyor.

CHP isterse, Kürt sorununu rahatlıkla çözebilecek bir partidir. Cumhuriyetin kurucu partisi olması nedeniyle bu konuda büyük bir sorumluluk altındadır. Ama “isterse” kelimesinin özellikle altını çiziyorum. Şunu görmek gerekir, Türkiye’de milliyetçilik ulusalcılık üzerinden yükseliyor ve her iki kesimi de giderek sağcılaştırıyor. Bu nedenle Kürt sorunu, sadece Kürtlerin meselesi değildir, Türkiye’nin demokrasi sorunudur.

Derin devlet konusunu da herkes unuttu. JİTEM teşhir olmuş, hakkında davalar açılmış, derin devleti mahkum etme imkanı ortaya çıkmıştı. Ancak JİTEM elemanları tek tek beraat ettirildi. Doğru dürüst haberi bile yapılmadı. Oysa bu yapının ortaya çıkartılmasında CHP geleneğinin önemli bir rolü vardı. AKP döneminde ise sanki derin devlet yokmuş gibi davranılıyor, özellikle Kürtlerle ilgili olayların peşine kimse düşmüyor. Derin devleti “ikna etmek” değil, teşhir etmek gerekiyor.

Sanırım Ahmet Türk, AKP’nin iktidar olması nedeniyle, tüm devlet kurumları üzerindeki etkisine işaret etmek istemiştir. AKP iktidarının bizlere ne yaşattığını biliyoruz; hala da yaşıyoruz. Defalarca mahkemede söyledim, bir kez daha söyleyeyim; Eğer, bizleri hapishanede tutmak Kürt sorununu çözüyorsa, bizi edin, bu mesele bitsin. Bizim açımızdan, ne bedel ödediğimiz değil, sorunun nasıl çözüleceği önemlidir. Ortada tüm ülkeyi ve milyonlarca Kürt yurttaşı ilgilendiren son derece önemli bir sorun var. Beklentimiz, artık bu konunun iç politika malzemesi yapılmadan, temel haklar ekseninde, demokrasi içinde çözülmesi, toplumsal barışın sağlanmasıdır. İktidarlar gelir geçer, Kürt sorunu kalır; cumhuriyetin yüzyılı böyle geçti. İkinci yüzyıl da böyle geçsin istemiyoruz. Bir şey daha söylemesem içimde kalır. Keşke, AKP’nin Kürtlere kötü davrandığı, sadece seçim zamanı hatırlanmasa.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com