Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, "Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın" dedi.
1993’te Ankara’da bir bombalı suikaste kurban giden gazeteci Uğur Mumcu cinayeti, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündeme bomba gibi düştü. Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, “Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın” dedi.
Güldal Mumcu, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, “Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın” ifadesini paylaştı.
Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın.
— Guldal Mumcu (@guldalmumcu) May 23, 2021
Peker, Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle ilgili yedinci video şu ifadeleri kullandı: “Uğur Mumcu, görüşüne katılırsınız katılmazsınız. Bence şehittir. Neden öldürüldü? Öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. Terör bölgelerinde uyuşturucu tarlaları olur, satışları olur ve silah ticareti. Uğur Mumcu şehit ediliyor. Yanına ilk gelen kim, katil en önce gelir Mehmet Ağar. Eşine diyor ki, ‘Ben buradan bir tuğla çekersem devlet aşağı iner’ Bu meşhur sözdür. Devletin içinde yaşayanlar bunu bilirler. Uğur Mumcu, temiz adam, saf adam, tek başına bir adam.”
GÜLDAL MUMCU, MEHMET AĞAR İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATMIŞTI
2012 yılında Güldal Mumcu şu açıklamayı yapmıştı: “Ağar’ın cezasına üzüldüm diyemeyeceğim. Ama biraz şaşırdım doğrusu. Çünkü Uğur’un öldürülmesinden sonra, tutanaklardaki tahrifat konusundaki tepkilerimiz üzerine görüşmek için Avukat Sayın Emin Değer’in de bulunduğu bir gün bizim eve gelen Mehmet Ağar, cinayetin karmaşıklığını anlatmak için, ‘Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır’ dedi. Ben de kendisine ‘Çekin o zaman’ dedim. ‘Çekemem” dedi. ‘Çekin, kenara çekilin’ dedim. ‘Yapamam’ dedi. ‘O zaman, çekerler, altında kalırsınız’ dediğimde de yüzünde ‘Bu imkânsız bir şey. Bunu yapmaya kimsenin gücü yetmez’ der gibi bir ifade belirmişti. Bugün bu tuğla çekilmiş, altında kalmış görünüyor. Tuğlayı o günlerde kendisi çekebilmeliydi.”