‘Erdoğan’ın yanında olacağıma Milli Görüş’te çaycı olurum’: Bir Fatih Erbakan portresi

'Son iki seçimde Erdoğan'ın arkasında saf tutan Erbakan, şu sıralar muhalif söylemlerle mitingden mitinge koşuyor. Kimine göre oy oranı yüzde 6'yı bile geçiyor Yeniden Refah Partisi'nin. Kimine göre de kuru gürültü Erbakan'ın yaptığı. 31 Mart günü ak mı kara mı göreceğiz.'

FİKRİ DOĞAN 17 Mart 2024 PORTRE

Buradan ayrı kalalı tamı tamına 2 sene olmuş muhterem kari. Dile kolay en son Muhsin Yazıcıoğlu potresi yazdıktan sonra hayat başka başka diyarlara savurdu beni de herkes gibi. Amma velakin ne iş yapsam, neyle uğraşsam ne bu tadı verdi ne de bu enerjiyi. Ayıptır söylemesi ‘yaz, yaz’ baskısı da artınca ‘döneyim’ dedim sahalara. Malum serde iyi-kötü gazetecilik var. Hakikaten mürekkebi yalayınca başka yerde kendini bulamıyormuş insan.

Bu kadar peşrev kafi şimdilik. Yeniden yazmaya karar verince bakındım sağa sola. Gündemlerden gündem beğen. İmamoğlu mu yazayım, Kurum’a mı dalayım, Mansur’dan girip Altınok’tan mı çıkayım derken, gelecek yerel seçimlerde ‘kritik’ bir rol oynayacağı şimdiden belli olan Fatih Erbakan çıktı karşıma. Öyleyse bakalım kimmiş bu küçük Erbakan nerelerden gelip nerelere gidermiş dökelim eteğimizdeki taşları da okuyucu aydınlansın.

DEVLETLU BABANIN VARİSİ SAYILMANIN NİŞANIDIR BEŞİK ULEMASI 

Şimdi bazılarınız soracak bu başlıktaki ‘Beşik Uleması’da ne ola ki? Efendim, Osmanlı’nın 16. yüzyılın sonlarında gücünün zirvesini görüp yavaş yavaş inişe geçtiği dönemlerde literatüre giren bir kavram ‘Beşik Uleması.’ Babası, devletin üst yönetiminde bulunan bazı çocukların yaşı kaç olursa olsun ‘Babasının Varisi’ sayılmasına verilen isimmiş. Şeyhülislamlık, mollalık, kadılık, müderrislik gibi makamlarda oturan muhterem zevatın, çocuklarının ya da yakın akrabalarının da aynı ünvanı taşımasıymış. Babadan oğula yetki devri işte. Ballı börekli makamlar elden kaçmasın diye uydurdukları bir makam anlayacağınız. Neredeyse 19. yüzyıla kadar da devam etmiş bu ilginç gelenek.

‘Fatih Erbakan nereden Beşik Uleması oluyor?’ diyenlere de verecek bir cevabımız var herhalde. Bin küsür sene onlarca devlette iktidar babadan oğula geçer de bizim Neo-Osmanlıcılar eksik kalır mı? Bakın geriye doğru. Özal’ın oğlu Ahmet Özal babasının postunu bırakmamak için az mı taklalar attı. Melih Gökçek’in dünyalar sevimlisi yavrusu Osman Gökçek, metazori ile nihayetinde milletvekili olmadı mı? Onlarca eski vekil ve bakanın oğlu hala aktif siyasette değil mi? Allah’tan Demirel’in evladı yoktu… Gerçi Demirel’in olmayan evlatlarının yerini sağolsun yakınları fazlasıyla doldurdu zamanında.

SAVULUN MUHAMMED EBUBEKİR ÖMER OSMAN ALİ FATİF ERBAKAN GELİYOR 

Gelelim bugünkü misafirimize. Tam adı Muhammed Ali Fatih Erbakan (2019’da Faruk Bildirici’ye verdiği bir röportajda: Benim tam adım Muhammed Ebubekir Ömer Osman Ali Fatih Erbakan. Babam doğduğumda 4 halifenin ismini kulağıma okumuş. Ama biz Muhammed Ali Fatih Erbakan’ı kullanıyoruz’ diyor) Necmettin-Nermin çiftinin 3. çocukları olarak 1979’da gelmiş dünyaya.

İlkokuldan sonra Ankara İmam Hatip Ortaokulu’nu ardından da Ayrancı Lisesi’ni bitiren Fatih Erbakan, Allah’ı var başarılı bir öğrenciymiş. Babasının teşvikiyle kazandığı Başkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği’nden dereceyle mezun olup, yüksek lisans için İngiltere’ye gitmiş.

Rivayeti bırakıp bildiğimiz yerden devam edelim. Nermin Erbakan’ın vefatı dolayısıyla yüksek lisansını yarım bırakan kalan Fatih, yüksek lisansını da doktorasını da Başkent Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora konusu ‘Kişisel değerler-Liderlik tarzları ilişkisi: Farklı toplumsal ve kültürel ortamlardan gelen yöneticilerin farklılaşması’ydı. Başkent Üniversitesi’nin Mehmet Haberal’ın başkanı olduğu Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile Haberal Eğitim Vakfı’na ait olduğunu belirtip hızla geçiyorum…

‘EGİTİMİ DOLAYISIYLA GİDEMEDİĞİ’ ASKERLİĞİNİ O DA BEDELLİ YAPTI

2003 yılında babasının İskenderpaşa cemaatinden yakın arkadaşı olan Kayhen Molu’nun torunu Beyza Molu ile evlendi Fatih Erbakan. Kendi ifadesine göre iki aile 50 yıla yakın zamandır tanışıyordu ve annesi Beyza hanımı layık görmüştü kendisine. Beyza Hanım’dan ikiz çocuk sahibi olan Erbakan’ın ‘eğitimi’ dolayısıyla gidemediği askerliğini de 2012’de bedelli olarak yaptığını da dipnot olarak ekleyelim buraya.

Ankara gazetecilerine 20’li yaşlardaki Fatih Erbakan’ı sordum yazıya oturmadan. Kime sorduysam hain bir gülümsemenin ardından ‘Çok hızlıydı’ gençliğinde cevabı aldım. ‘Nasıl yani?’ diye sorunca da ‘Nasıl yanisi var mı? Bütün Ankara bilir Fatih Erbakan’ın kırmızı Ferrari F 40’ını. Başkentin caddelerinin dili olsa da anlatsa, asfaltı ağlatırdı. Ne hikmetse ne babasından ne de trafikçilerden çekinirdi’ dediler. Biraz daha eşeleyince mevzu genç Fatih’in mzel hayatına kadar gitti valla. Hatta bir tanesi ‘2004’te İstanbul Arnavutköy’deki bir balıkçıdan çıkışı vardı. O zaman Ciner Grubu’nda çalışan bir magazin gazetecisi fotograflarını bile çekmişte de grupta küçük bir krize sebep olmıştu o fotolar’ dedi. Ben ‘Özel hayatın gizliliği ilkesine’ olan saygımdan dolayı konuyu burada kapatıp devam ediyorum.

NUMAN KURTULMUŞ’U BABASINA İTAAT ETMEMEKLE SUÇLADI

Babasının devr-i iktidarı döneminde o dönemki partinin gençlik kollarında, genel idare kurullarında görevler alan Fatih Erbakan, Erbakan’ın hem siyasi yasaklar hem de ilerleyen yaşı sebebiyle koltuktan uzaklaşmaya başladığı dönemde, gözünü babasının postuna dikti normal olarak. Kendine göre O artık olmuştu ve babasından boşalan koltuğa kendisi oturmalıydı. Ancak babası da dahil partinin ileri gelenleri Fatih’in daha ‘ham’ olduğu kanaatindeydi.

Fatih Erbakan 2010’da Numan Kurtulmuş’u ‘Babasına itaat etmemekle’ suçluyordu mesela. (İtaat kelimesinin altını da kalın bir kalemle çiziyorum) Hani Son İmparator filminde bir sahne vardır ya. Çocuk yaştaki imparator ‘iktidarını’ göstermek için yanındaki lalasına hokkanın içindeki mürekkebi içmesini emreder. Lala mürekkebi içince ölür. Çocuk imparatorun yüzüne güç gösterisinin sebep olduğu kibirli bir gülümseme oturur. Halbuki muhalifleri onu indirmek için plan üstüne planlar yapmaktadır. Sonunda da indirirler zaten.

KENDİSİNİ BABASININ KOLTUĞU İÇİN SEÇİLMİŞ KİŞİ OLARAK GÖRÜYORDU 

İktidarın babadan-oğula geçtiği bin küsür senelik tarih öğretisinin yüceltilmesiyle yetiştirilen Fatih Erbakan da kendisini ‘seçilmiş’ kişi olarak görüyordu haliyle. Babası yoksa kendisi vardı partinin liderliği için. Ancak genç veliahtın (!) atladığı bir şey vardı. Ne Emeviler ya da Osmanlılar dönemindeydik ne de artık iktidar babadan oğlu geçiyordu.

2010’da Numan Kurtulmuş engeline takılan hayalperest şehzadenin karşısına 2011’de de Mustafa Kamalak çıktı. ‘Beyaz liste, yeşil liste’ tartışmalarının arasında Mustafa Kamalak genel başkanlık koltuğuna otururken, küsmesin ya da arıza çıkarmasın diye Fatih Erbakan’a da Genel Başkan Başdanışmanlığı görevi verildi.

Başdanışman olmuştu olmasına ama genç Erbakan’ın gözü babasının koltuğundaydı her daim. Hummalı bir piar çalışmasına başlayan Erbakan, o TV senin bu gazete benim röportajdan röportaja koşturuyordu. Babasının bıraktığı yerden ağır sanayileşme hamlesinin devam etmesi gerektiğini savunuyor, hükümeti yerden yere vuruyordu. Doğal olarak da o devrin muhalif medyasının gözdesiydi uzunca bir süre.

‘ERDOĞAN’IN YANINDA OLACAĞIMA MİLLİ GÖRÜŞ’TE ÇAYCI OLURUM’ BİLE DEDİ 

Fatih Erbakan’ın babasının yerine geçerek ‘AKP’nin oyunu böleceğini’ hayal eden medya, köpürttükçe köpürtüyordu genç siyasetçiyi. Manşetler çıktıkça da Erbakan’ın ‘koltuk benim hakkım’ inancı pekişiyordu normal olarak. 2013’te verdiği bir röportajda ”Erdoğan’ın A Takımı’nda olacağıma Milli Görüş’te çaycı olurum” diyerek muhaliflere göz kırpmayı ihmal etmiyordu Fatih Erbakan.

2012’de Fatih Erbakan miras davası sebebiyle manşetlerdeydi uzunca bir süre. İddialara göre Fatih Erbakan, kardeşi Elif Erbakan Altınöz ve eniştesi Mehmet Altınöz ile birlik olarak Zeynep Erbakan’ı babasının mirasından mahrum bırakmıştı. Zeynep Erbakan, iki kardeşi ve eniştesi hakkında ‘babasının mirasını kendisinden kaçırdıkları’ iddiasıyla dava açtı. Fatih ve Elif de ablalarının akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle karşı dava açtı. Uzun süre kamuoyunu meşgul eden miras davası, ‘tanıdıkların’ araya girmesiyle tatlıya bağlandı gibi görünse de Zeynep Erbakan’ın taksimden memnun olmadığı konuşuldu.

‘GEÇİMİMİZİ ENİŞTEMİN İNŞAAT ŞİRKETİNDEN SAĞLIYORUZ’

Tam da bu dönemde bir TV programında ‘Nasıl geçiniyorsunuz?’ sorusuna muhatap olan Erbakan, Başkent üniversitesi”nde yönetim ve organizasyon alanında doktora yapıyorum. Mühendislikten üniversiteden sonra ayrılmış oldum. Eşim de ev hanımı. Yönetim ve organizasyon alanında önemli bilgiler kazandığım için birtakım tanıdığımız kimselerin firmalarında danışmanlık yapıyorum. onlar da bundan istifade ediyor. o şekilde geçiniyoruz’ demişti. Aynı röportajda eniştesi Mehmet Altınöz’le Bursa’da inşaat şirketleri olduğunu ve gelirlerinin büyük bölümünü buradan sağladıklarını beyan ediyordu.

Seneler 2017’yi gösterirken Fatih Erbakan, yine çok konuşulan bir hamleyle haber bültenlerinde ilk sırayı alıyordu. ‘Babamın partisini bana bırakmadınız madem o zaman çıkın binamızdan’ diyen Fatih Erbakan, Saadet Partisi Genel Merkezi’nin boşaltılması için yönetime dava açmıştı. İşin aslı sık sık partisi kapatılan bir siyasi hareketin mallarının hazineye devrolunmaması için vakti zamanında alınan bir tedbir, genç Erbakan’ın intikam aracı haline gelmişti. Partinin malları olası kapatma durumunda el konulmaması için Erbakan’ın üzerine yapılmıştı ve bina da partiye kiralanmış gösterilmişti. 2017’de kirayı ödemiyorlar diye babasının partisine dava açan Fatih Erbakan, 2 yıllık mücadelenin ardından Saadet Partisi’ni icra yoluyla başkanlık binasından tahliye ettirdi.

ERBAKAN İÇİN ‘ARTIK İKTİDARLA OMUZ OMUZA’ DÖNEMİ BAŞLAMIŞTI

İktidarın gazıyla girişilen bu hamlenin ardından Fatih Erbakan’a babasının partisinin yolu ebediyyen kapanmıştı aslında. Saadet’in yolu kapanmıştı ama Erbakan için yeni bir yol her zaman vardı. 2018’de Yeniden Refah Partisi’ni kurup hemen ardından da Cunhur İttifakı’nı destekleyeceklerini açıklayarak beklentileri yerine getirdi. Ancak Cumhur İttifakı’nı desteklemeden önce hükümetin tarımı, sanayiyi, hayvancılığı nasıl bitirdiğini anlattığı uzun bir manifesto yayınlamaktan da geri durmadı.

Artık iktidarla omuz omuza dönemi başlamıştı. 2019 seçimlerinde tüm gücüyle iktidarın yanında yer alan Fatih Erbakan, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali konusunda iktidara tam destek olmayı ihmal etmiyordu. Ancak ortada gün gibi açık bir gerçek vardı. Sadece Erbakan’ın oğlu olmak siyasette söz sahibi olmak için yeterli olmuyordu. Fatih, ne siyasi manevra kabiliyeti olarak ne de politik hesaplar konusunda ‘geçer’ not alamıyordu.

’15 YAŞINDAKİ BİRİ CİNSEL OLGUNLUĞA ERİŞMİŞTİR, RIZASI GEÇERLİDİR’  

Bir TV programında 15 yaşında bir çocuğun cinsel olgunluğa eriştiğini iddia edip, “15 yaşındaki biri cinsel olgunluğa erişmiştir, rızası da geçerlidir” diyerek çocuk istismarından tutuklananlara af istemesi muhalif kesimin son umutlarını da suya düşürdü. O artık iktidarın dümen suyunda başıboş sallanan bir yaprak tanesinden farksızdı.

14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi yaşananlar ise Fatih Erbakan’dan siyasetçi olmayacağının resmi geçit töreni gibiydi. Bir programda ‘Din düşmanı CHP ile aynı safta olmayacaklarını’ açıklayan Erbakan, diğer programda Millet İttifakı’na ‘çakıyordu.’ Az buçuk siyasetten anlayan herkes emindi ki Erbakan, ne kopartacağına bakıyordu. Kulislerde Cumhur İttifakı’ndan 20 vekillik istediği konuşulurken, bir yandan da Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklıyordu. Bu kör döğüşü seçimlerin hemen öncesine kadar sürdü.

Seçime kısa süre kala Fatih Erbakan, ilk turda aday olduğunu ama ikinci turda Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini açıkladı. Kapalı kapılar ardında süren pazarlıkların ardından İstanbul milletvekili adaylığı karşılığında Cumhur İttifakı’nı desteklemeye karar verdi.

‘KİMİLERİNE GÖRE OY ORANI YÜZDE 6’DAN BİLE FAZLA’ 

14 Mayıs seçimlerinden milletvekili olarak çıkan Fatih Erbakan, 31 Mart yerel seçimleri öncesi yine gündemde. Uzun süre AKP ile pazarlık yapan Erbakan’ın bu kez 100 belediye başkanlığı istediği iddiası gündeme düştü. Son iki seçimde Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın arkasında saf tutan Erbakan, şu sıralar iktidara muhalif söylemlerle mitingden mitinge koşuyor. Başvuru süreci de kesinleştiğine göre Fatih Erbakan bu kez kendi başına oynayacak oyunu. Kimine göre oy oranı yüzde 6’yı bile geçiyor Yeniden Refah Partisi’nin. Kimine göre de kuru gürültü Erbakan’ın yaptığı. 31 Mart günü ak mı kara mı göreceğiz.

Kendisi bilir ama biz dost olarak yine de son sözü söyleyelim. Siyaset böyle bir şey değil Sayın Erbakan!

Bizde bile böyle oynanmıyor bu oyun.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com