Kutlu toprakların anıları kaldı

MEHMET ARDA DURU 06 Ağustos 2019 KÜLTÜR

ABD’nin Virginia eyaletinde yaşayan foto muhabiri Mehmet Biber, 88 yaşında hayata veda etti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu yayınladığı başsağlığı mesajında “Gazetecilik mesleğine uzun yıllar fotoğraf alanında başarıyla hizmet veren Mehmet Biber’i kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz” denildi.

Mehmet Biber’in cenazesi Lanham, Maryland’deki Diyanet Center of America’dan kaldırılarak  toprağa verilecek.

KUTLU TOPRAKLARI DÜNYAYA TANITTI

“Kutsal Topraklara Seyahat: Hac” fotoğraf albümünün sahibi Mehmet Biber, kutsal toprakların farklı bir havası olduğunu ve bunun fotoğrafa da yansıdığını ifade etmişti. Biber, 7 ayrı seferden ortaya çıkan albümdeki fotoğrafların her birinin dünyanın en önemli dergileri ve gazetelerinde hâlâ kullanıldığını belirtiyor. Mehmet Biber, “İlk hac seyahatim Alman Bunte içindi. Ardından Geo dergisi hacca gönderdi. Geo’dan gören Stern ve son olarak National Geographic için gittim. Benim en sevdiğim fotoğraflar hac fotoğraflarıdır.” diyerek kutsal topraklara yaptığı seyahatleri özetliyor.

BAŞARILARLA DOLU KARİYER

Foto muhabiri Mehmet Biber, 1931 yılında Eskicuma’da doğdu. Bursa Sanat Enstitüsü’nü bitirdi. 1950 yılında İstanbul Fotoğraf Ajansı’na girdi. 1962 yılına kadar çeşitli gazetelerde foto muhabiri olarak görev yaptı. 1962-1971 yılları arasında New York’ta Birleşmiş Milletler’de çalıştı. 1975-1982 yılları arasında da Hürriyet Gazetesi ile Hürriyet Haber Ajansı’nda görev yaptı. 1982’den sonra ABD’ye yerleşti. Orada serbest gazeteci olarak foto-röportajlar gerçekleştirdi. Fotoğrafları National Geographic’de kapak olarak yayınlandı. Yurtiçi ve yurtdışı fotoğraf yarışmalarında çok sayıda ödül sahibi olan Mehmet Biber’in serbest foto muhabiri olarak çalışmaları Dünya’nın dört bir yanındaki sayılı dergiler ile birlikte Bunte, Stern, Time, GEO, National Geographic, Al Faysal, Der Spigel gibi dergilerde de yayınlandı.

NBC ve CBS televizyonlarına filimler de çeken Biber Dünya’nın en iyi fotoğrafçılarından biri olarak 1996 Atlanta Olimpiyatları sırasında Leica’nın en yeni televat objektiflerini denedi. Bu çalışmaları Leica International’ın üç lisanda yayınlanan edisyonlarında yer aldı. 1977 yılında Sedat Semavi ödülüne değer görülen Mehmet Biber gazetecilik yaşamını Washington VA Annandale’de sürdürdü. Sürekli Basın Kartı taşıyordu.

‘SADAKATİN ÖRNEĞİ’ FOTOĞRAFI İLK ÖDÜLÜ GETİRDİ

Foto muhabiri olarak ilk kez deklanşöre 19 yaşında basan Mehmet Biber, fotoğrafları National Geographic’te kapak olan ilk Türk fotoğrafçı olarak tarihe geçti.

Daha önce VOA‘ya bir söyleşi veren Biber, aldığı ilk ödül olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülünü ise şöyle anlatıyor:

1955’te ilk Gazeteciler Cemiyeti ödülünü aldım. Yağmurlu bir havada otobüsle gazeteye giderken Unkapanı’nda baktım bir yaşlı kadın, eskiden çocukların oynadığı kendilerinin yaptığı araba gibi bir şey, arabanın içinde de bir bacakları böyle kesilmiş bir adam… Sırtında böyle iple çekiyor. Öyle bir resim oldu ki, paçalarından kadının sular akıyor….. Onu birinci sayfadan sadakatin örneği diye verdiler. Ben o zaman Agence France Presse’e çalışıyorum. Onu Le Soir da birinci sayfadan verdi.

TÜRKİYE İLE AMERİKA ARASINDA BİR HAYAT

1962’de Amerika’ya yerleşen fotoğrafçı, 1971 yılına kadar New York’ta Birleşmiş Milletler’de çalıştı. Bu dönem, Mehmet Biber’in hayatına bir başka önemli yenilik de getirdi: Hayat arkadaşı Krista’yla bu yıllarda tanıştı. Çift, 1971’de Türkiye’ye geri döndü. Ancak Mehmet Biber’in yurtdışı gezileri devam etti. Suudi Arabistan’dan Almanya’ya kadar birçok ülkede foto muhabirliği yapan Biber’in fotoğrafları National Geographic, Geo, Time, Stern, Alfaysal ve Der Spiegel gibi önemli uluslararası yayınlarda çıktı. Mehmet Biber birçok devlet adamının yurtdışı gezilerini de takip etti. Bunlar arasında Bülent Ecevit, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan da bulunuyor.

Farklı zamanlarda verdiği söyleşilerde ise Biber fotoğrafla ve hayatla ilgili şu cümleleri kuruyor:

‘YAPTIĞIM İŞİN ÇIĞIRTKANLIĞINI YAPMADIM’

“Yaptığım işlerin çığırtkanlığını hiçbir zaman yapmadım. Sadece işimi yaptım. Ben sanat fotoğrafçısıyım ya da foto muhabiriyim diyerek ortalıkta dolaşmadım. Türkiye’den kimse yaptığımız işlerin farkında değildi. Leica gibi bir firma, bana lens gönderiyor, makine gönderiyor; lütfen deneyin ve değerlendirin’ diyor.”

‘GÖKŞİN GİTTİ, BEN GİDEMEDİM’

10 yaz, 7 kış olimpiyatını fotoğraflayan Mehmet Biber, kaçırdığı çok bir şey olmadığını, bir tek Küba’ya gidemediğini söylüyor:

“Küba’ya o dönemde dünyaya kapalıydı. Türk gemileri Küba’ya buğday taşıyordu. Gazeteye yazdım ve bu işi organize etmelerini istedim. Bir cevap gelmedi. Gökşin Sipahioğlu, aynı yöntemi kullanarak gitti. En çok üzüldüğüm olaylardan biridir.”

‘BASIN, FABRİKA OLDU’

“Basın, fabrika oldu. Her şey fabrikasyona döndü. Patronlar kendi çıkarları doğrultusunda gazeteleri kullanıyorlar. Politikacılar da onlarla müşterek çalışıyor. Çalışanların durumu ise daha kötü. Sigortasız çalışan onlarca insan var. Foto muhabirinin makinesi kırılıyor, kimsenin umurunda değil. Yapılan işe kıymet verilmiyor. Ben National Geographic’in kadrolu elemanı olmamama rağmen hacca giderken bile sigortam yapılırdı. Hâlâ fotoğraflarımı kullandıkları zaman bile ücretini öderler. 40 yıldır girilemeyen Arnavutluk’a onlar için gitmiştim ve sadece bir hafta kaldım, dönüşte onuruma parti vermişlerdi. Burada ilişkiler hem maddi hem de manevi olarak çok daha iyi. Bakın hâlâ bir Türk gazetesi için geçen yıl çektiğim ve kullanılan fotoğrafların telifini almak için 1 yıldır uğraşıyorum ve alacağımı da zannetmiyorum.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram