Fehmi Koru: Hani olmaz ya, Erdoğan İsrail’e beni de davet eder…

'İsrail’le de ilişkiler düzeldi. O gün bugündür İsrail haberlerini biraz daha yakından izlemeye gayret ediyorum. Hani olmaz ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail’e giderken temaslarını izlemesini isteyeceği gazeteciler arasına beni de katabilir düşüncesiyle…'

KRONOS 15 Ocak 2023 GÜNDEM

Gazeteci ve yazar Fehmi Koru

Deneyimli gazeteci Fehmi Koru, Türkiye’den İsrail’e giden her üst düzey yetkilinin ziyaretine eşlik ettiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ile yakınlaşma adımlarını da ‘Hani olmaz ya, İsrail’e giderken… gazeteciler arasına beni de katabilir düşüncesiyle…’ yakından izlediğini yazdı.

Koru, Erdoğan’ın İsrail ziyaretinde, 1994 yılında el-Halil kentinde cami basarak namaz kılmakta olan 29 kişiyi öldüren terörist Baruch Goldstein’in fotoğrafı başköşeye asan Ulusal Güvenlik Bakanı başkanı İtamar Ben-Gvir’le görüşüp görüşmeyeceğini de merak ettiğini kaydetti.

Fehmi Koru şunları yazdı:

İsrail’le de ilişkiler düzeldi.

Davos’ta, İsrail cumhurbaşkanı Şimon Perez’le aynı panelde konuşurken o zaman başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın “One Minute” çıkışı sonrasında ilişkiler soğumuştu (2009). Şimdi düzeliyor. Önceki gün, yeni atanan büyükelçimiz Şakir Özkan Torunlar İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a itimat belgesini sundu.

Geçen yıl ülkemizi iki kez ziyaret eden Herzog, Büyükelçi Torunlar’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı İsrail’de görmek istediklerini iletmiş.

Resmi davet demek bu.

O gün bugündür İsrail haberlerini biraz daha yakından izlemeye gayret ediyorum.

Hani olmaz ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail’e giderken temaslarını izlemesini isteyeceği gazeteciler arasına beni de katabilir düşüncesiyle…

Neden böyle düşündüğümü açıklayayım.

..

İsrail’e giden yetkililerin hepsi, yanlarında götürdükleri gazeteci heyetine beni de dahil ettiler.

Zaten o sebeple, devletin kayıt defterinde benimle ilgili “İsrail’e gidildiğinde heyette mutlaka bulunsun” diye bir not var kuşkusu taşıyorum.

Şaka tabii.

İsrail ile ilişkilerin tazelendiği şu günler gelmiş geçmiş en ‘aşırı’ bakanlara sahip bir hükümet orada iş başında. Benjamin Netanyahu üçüncü kez yeniden başbakan oldu. Ulusal güvenlik bakanı olarak yalnızca altı üyesi bulunan ‘Yahudi Gücü Partisi’nin başkanı İtamar Ben-Gvir’i atadı.

Ben-Gvir ‘aşırı’ sıfatını fazlasıyla hak eden ve öyle tanınmaktan hiç yüksünmeyen bir siyasetçi. Çalışma odasında 1994 yılında el-Halil (Hebron) kentinde cami basarak namaz kılmakta olan 29 kişiyi öldüren terörist Baruch Goldstein’in fotoğrafı başköşeye asılı.

Atandıktan sonra ilk işi yanında korumalarıyla Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölgeye çıkartma yapmak oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mevkidaşının davetini kabul edip İsrail’e giderse Ben-Gvir acaba nasıl bir tavır takınır?

Bu soruma cevap ararken Haaretz gazetesinde ilginç bir mülakatla karşılaştım.

Mülakat yapılan İsrail Frey bir meslektaşımız. Ülkesinde şu sıralar en çok konuşulan çıkışın sahibi bir gazeteci.

Muhafazakar İsrailli meslektaş şu sırada Ben-Gvir’in başında bulunduğu ulusal güvenlik bakanlığının takibi altında. Haaretz onunla bakanlığa ifade vermesinden bir gün önce buluşup konuşmuş.

Evet, ifade vermek için bakanlığa gidecek Frey.

Sebebi, iki ay önce attığı bir Twitter mesajı…

Kudüs’ün kuzeyindeki Nablus kentinden Muhammed Minawi Tel Aviv’e doğru giderken kendisinden kuşku duyan polisler tarafından Yafa kentinde durdurulmuş. Üzerinde patlatılmaya hazır bir düzenek ile kendi imal ettiği bir silah bulunmuş. Verdiği ifadede, sivillere herhangi bir zarar vermeyeceğini, hedefinin İsrailli askerleri öldürmek olduğunu söylemiş Muhammed Minawi.

Onunla ilgili haberi duyunca Frey şu mesajı Twitter üzerinden paylaşmış:

“Görüyorsunuz, o tam bir kahraman. Nablus’tan Tel Aviv’e doğru yola çıkıyor; o güne kadar etrafta gördüğü İsrailliler halkını baskı altında tutuyor, eziyor ve öldürüyor, ama o meşru hedefler peşinde, masumlara zarar vermekten kaçınıyor. Adil bir dünyada ona madalya verilmesi gerekirdi.”

Dini hassasiyetleriyle tanınan muhafazakar biri, bir gazeteci, askerleri öldürmeye hazırlanmış bir Filistinli’ye övgü yağdırıyor.

Böylesine kör gözüm parmağına bir mesajı sosyal medyadan paylaşması sonrasında Frey’in başına neler gelmiş olabilir?

Kendisi, Haaretz‘e, “Filistinli olsaydım, çoktan cezaevini boylamıştım ya da vücudum ortadan kaldırılmıştı” demiş…

Haaretz muhabiri görüşürken Frey bakanlıktan aranmış. Kendisini ifade vermesi için çağıran görevliye “Tabii gelirim” dedikten sonra telefonda şunları da söylediğini yazıyor gazete:

“Yanlış yerdesin, safını belli et. Bakanlığının başındaki patronun olan adam bir teröristi kahraman biliyor. Öyle bir yerde nasıl çalışıyorsun. Kendinle samimi ol ve doğru olanı yap. Öyle birinin patron olduğu yerin üniformasını taşımak hoş olmasa gerek.”

Gazeteye verdiği mülakattan sonra da tartışılacak başka sosyal medya mesajları da yayınlamış Frey…

Cezaevine gönderilmemiş…

Haaretz gazetesi böyle birinin görüşlerine tam bir sayfa ayırabilmiş…

Frey’le ilgili yazıyı okurken aklımdan neler geçtiğini tahmin edebilir misiniz?

Etmişsinizdir herhalde.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram