Fehmi Koru: AYM, ihlal kararını doğrudan TBMM’ye gönderirse ne olacak?

Gazeteci Fehmi Koru: "Şimdi yerel mahkeme ile Yargıtay’ın devreye girmesini bir bahane olarak kullanabilmişti TBMM’de parmak kaldıranlar; o durumda yine parmak kaldırdıkları takdirde, anayasada açık biçimde yazılı Anayasa Mahkemesi ile ilgili maddelere ters hareket etmiş olacaklar. Zor bir karar o. Yine de ısrarlarından vazgeçmezlerse?"

KRONOS 01 Şubat 2024 GÜNDEM

Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan TİP Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından iki kez verilen ihlal kararına uymayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay’ın ardından, Atalay’ın vekilliği TBMM’de okunan kararla düşürüldü. Bundan sonraki süreçte Atalay’ın yine Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi ve oradan “ihlal” kararı çıkması bekleniyor.

Gazeteci-yazar Fehmi Koru, “Şimdi yerel mahkeme ile Yargıtay’ın devreye girmesini bir bahane olarak kullanabilmişti TBMM’de parmak kaldıranlar; o durumda yine parmak kaldırdıkları takdirde, anayasada açık biçimde yazılı Anayasa Mahkemesi ile ilgili maddelere ters hareket etmiş olacaklar. Zor bir karar o. Yine de ısrarlarından vazgeçmezlerse?” ifadelerini kullandı.

Fehmi Koru, kişisel blogunda kaleme aldığı yazısında şunlara dikka çekti:

“Lafın kısası, TBMM’de Can Atalay‘ın milletvekilliğinin düşürülmesi anayasaya aykırı bir eylem.

İyi de milletvekilleri arasında en kalabalık meslek grubunu hukukçular teşkil ediyor. O kadar hukukçu, böylesine temel bir konuyu anlamamış olmayacağına göre, nasıl oldu da parmak kaldırarak onay verebildi?

Aslında bu sorunun mantıklı cevabını ben de merak ediyorum ama maalesef ‘parti sadakati’ bizde böyle davranışlara sıkça imkan veriyor…

İktidar milletvekilleri kendilerinden beklendiği biçimde davranmış oldular.

İKTİDAR NEDEN BU KADAR KESKİN TAVIRLI?

En başta sorduğum, bazılarının sıkça sorduğu o soruya döneyim: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesi için iktidarın bu denli keskin tavırlı olmasının sebebi ne?

Yukarıda, konunun anayasal yönünü açıklarken, karşı karşıya kalınan olayın hukuki olmadığını da anlatmaya çalıştım.

Parmaklarını o yolda kaldıran milletvekilleri, yaptıklarının hukuki açıdan doğruluğuna inandıkları için bunu yapmadılar, politik açıdan doğru olduğunu düşündükleri için parmak kaldırdılar.

Osman Kavala neden cezaevinde?

Ya Selahattin Demirtaş?

Gezi davasından cezaevine düşmüş olan dokuz kişi?

Onların cezaevlerindeki varlığı iktidar için politik olarak yararlı da ondan…

Daha önce, iki ayrı partiden birer kişi, cezaevlerinde bulunurken, seçimden kazanarak çıktıkları için, fazla sorun yaşamadan, TBMM’deki yerlerini alabilmişlerdi. Can Atalay ve diğerleriyle aynı grupta yer alamayacak durumdaydılar; iktidar onlar karşısında aynı direnişi göstermedi.

‘KARAR BU KEZ TBMM’YE GÖNDERİLECEK’

Şimdi ne olabilir?

Herhalde avukatları Can Atalay için bir kez daha Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak ve muhtemelen Anayasa Mahkemesi daha önce iki kez verdiği kararının bir benzerini yeniden alacak.

Ancak bu defa aldığı kararı mahkemeye değil doğrudan TBMM’ye gönderecek.

Şimdi yerel mahkeme ile Yargıtay’ın devreye girmesini bir bahane olarak kullanabilmişti TBMM’de parmak kaldıranlar; o durumda yine parmak kaldırdıkları takdirde, anayasada açık biçimde yazılı Anayasa Mahkemesi ile ilgili maddelere ters hareket etmiş olacaklar.

Zor bir karar o.

Yine de ısrarlarından vazgeçmezlerse?

TBMM başkanının konunun görüşüldüğü önceki günkü ateşli oturumu yönetmemek ve parmak kaldıranlar arasında bulunmamak için yurt dışına gittiğinin milletvekilleri farkındadırlar umarım.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com