Elif Şafak’tan intihal iddialarına yanıt: Dava, kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulmuştur

Mine Kırıkkanat'ın Elif Şafak'a açtığı intihal davasının ilk derece mahkemesinde Kırıkkanat lehine sonuçlanmasının ardından farklı görüşler açıklandı. Bilirkişi raporunu haksız ve hatalı bulanlar çoğunlukta. Şafak'ın yanıtı ise şöyle oldu: "Bu dava kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulmuştur"

KRONOS 25 Ocak 2024 KÜLTÜR

Elif Şafak’ın Bit Palas romanının, Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı romanından intihal olduğu mahkeme kararıyla onaylandı. Ancak bilirkişinin kararı edebiyat camiasında geniş yankılara, hatta itirazlara yol açtı.

Yazar Mine Kırıkkanat’ın, Elif Şafak’ın “Bit Palas romanının kendi yazdığı Sinek Sarayı’ndan intihal edildiğini” iddia ederek Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davayı kazanmasının ardından Elif Şafak da yargı kararına ilişkin açıklama yaptı. İftiraya maruz bırakıldığını ifade eden Şafak, “davanın hukuk temelinde inşa edilmediğini” söyledi.

“KELİME ÜZERİNDEN YÜZDE 5 ORANINDA BENZERLİK”
İntihal iddiası için “Akıl dışı bir iftira” diyen Şafak, “hiçbir yetkinliği bulunmayan bilirkişinin bile, ‘paragraf, satır, blok’ türünde alıntılama olmadığını, görüşü bildirdiğini, ancak birkaç kelime üzerinden yüzde 5 oranında benzerlikten söz ettiğini” vurguladı.

İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi, Kırıkkanat’ın ‘intihal’ iddiasıyla açtığı davada çarşamba günü bilirkişi heyetinin “yüzde 5 intihal” savına dayanarak Şafak ve yayıncısı Doğan Kitap hakkında tazminat kararı verdi. Karar üzerine sert bir açıklama yaparak ‘intihal’ iddiası ve bilirkişi raporunu ‘hukuk dışı’, davayı da ‘düşmanca’ ifadeleriyle niteleyen Doğan Kitap, karara itiraz ettiğini duyurdu.

Kararda, Elif Şafak’ın “Bit Palas” adlı romanında Kırıkkanat’ın “Sinek Sarayı” adlı romanından yüzde 5’lik intihal yapıldığı öne sürüldü. Doğan Kitap ve Elif Şafak’ın karara itiraz ettiği davada nihai kararı istinaf mahkemesi verecek.

“HUKUK VE EDEBİYATLA İLGİSİ BULUNMAYAN BİR USÜLLE VERİLMİŞ İNTİHAL KARARI”
Bu dava fikir ve sanat haklarını korumayla ya da edebiyatla da ilgili değildir diyen Şafak, Kırıkkanat’ın yıllardır kendisiyle uğraştığını belirterek “Bu dava kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulmuştur” dedi.


Şafak, “davanın neden hukukla ilişkisinin bulunmadığını” maddeler halinde yazdığı açıklamasında, “Kırıkkanat’ın benimle uzun yıllara dayanan şahsi itişmesi, safi kötülükle beslenen karalama kampanyası elbette bana ait bir sorun gibi görünebilir. Fakat bu tür kötülükler, sadece kötüyü veya ona maruz kalanı etkilemekle kalmaz. Sinsice yayılır. Hukukla veya edebiyatla ilgisi olmayan bir usulle intihal kararı verilmesi, bugün beni ilgilendirse de, yarın her türlü yaratıcı eser üreten yazar, sinemacı ve sanatçıya bir tehdit olarak kullanılacaktır.” ifadelerini kullandı.

“APARTMAN, SOKAK, KEDİ… BU KELİMELER KIRIKKANAT’IN ÖZEL MÜLKÜ DEĞİLDİR”
Bilirkişi raporunda intihal savının paragraflar incelenerek değil belirli bir “anahtar kelime” metodu kullanılarak ileri sürüldüğünü söyleyen Şafak şöyle devam etti:

“İki romanda yer alan anahtar kelimeler şu şekildedir: ‘İstanbul, apartman, sokak, kedi, çöp, puro, sigara.’ Bu kelimelerin iki romanda da yer alması nedeniyle ‘yüzde 5’lik’ benzerlik tespitinde bulunmuştur. Yani bu kadar akıl dışı zorlamaya rağmen hiç bir yetkinliği bulunmayan söz konusu bilirkişi bile bula bula yüzde 5’lik ‘anahtar kelime’ örtüşmesinden söz etmektedir. Bir dil bütün bir millete aittir. Bütün yazarlar aynı kelimeleri kullanır. “Beyoğlu, apartman, sokak, kedi, çöp, puro…’ kelimeleri ne Mine Kırıkkanat’ın ne de herhangi bir yazarın özel mülkü degildir. 5)Mahkeme bizim sunduğumuz uzman görüşlerini tamamen göz ardı etmiş, avukatlarımızın yetkin bir bilirkişi atanması yönündeki ısrarlı taleplerini reddetmiş ve bu bilirkişinin raporuna binaen intihal yaptığıma kanaat getirmiştir.

“AKIL DIŞI BİR İFTİRA”
Şafak ayrıca, ilk derece mahkemesinin kararını avukatlarıyla bir üst mahkemeye taşıyacaklarını belirterek, Kırıkkanat’a ayrıca maddi ve manevi tazminat davası da açacağını yazdı. Şafak, “Ülkemizde eğer bir gram hukuk zemini kaldıysa, o zeminde sonuna kadar gideceğimizi, bunu tüm yazar ve sanat üreticileri için yapacağımızı belirtmek isterim. Bu süreçte yanımda olan tüm edebiyat sevdalılarına, ülkemin vicdanlı beyinlerine ve sevgili okurlarıma selam olsun.” dedi.

“Çok ağırıma giden bu süreci tüm şeffaflığı ile paylaşma gereği doğdu. Mine Kırıkkanat benimle senelerdir uğraşır durur. Hakkımda etmediği kötü söz ve hakaret kalmamıştır. Bir kez olsun kötülüğe kötülükle cevap vermedim. Bu kez de 23 sene evvel yayınlanmış ‘Bit Palas’ romanıma karşı durup dururken böylesi akıl dışı bir iftira ile ortaya çıktı.

Öncelikle anlaşılması gereken konu bunun hukuk temelinde inşa edilmiş bir dava olmadığıdır. Bu dava fikir ve sanat haklarını korumayla ya da edebiyatla da ilgili değildir. Bu dava kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulmuştur. Sebebini madde madde açıklamaya çalışacağım.

Şafak’ın açıklamasının tamamı şöyle:

1) Kırıkkanat, açtığı dava aracılığıyla ‘Sinek Sarayı'(1990) romanının tarafımca intihal edildiğini, ‘Bit Palas'(2002) romanım ile benzerlik gösterdiğini iddia etmiştir. Bu dava için avukatlarım 150 sayfayı bulan, saygın edebiyat eleştirmenlerinin ve akademisyenlerin görüşlerinin yer aldığı bir mütalaayı mahkemeye sunmuştur. Onların bir kısmının yer aldığı bu metne buradan ulaşabilirsiniz.

2) Kısaca özetlemek gerekirse, Kırıkkanat’ın kitabında da İstanbul’da bir apartman var, ‘Bit Palas’ta da. Birinde sinek var, ötekinde bit bahsi geçiyor. İkisinde de marjinal karakterler ve kediler ve çöp bidonları var. Benzerlik bundan ibarettir. Yazar İsmail Güzelsoy’un şöyle bir tespiti var: ‘Raftan rastgele iki kitap seçseydim aralarında bu iki kitaptan daha fazla benzerlik bulurdum.’ Sırf bu nedenle intihal iddiasında bulunmak, eğer korkunç bir kıskançlıktan, kara bir kötülükten beslenmiyorsa, akıl tutulmasına delalettir.

3) Türk edebiyatında içinde bir apartman olan yüzlerce eser mevcuttur. Apartman teması da, Beyoğlu da, kediler de, çöp bidonları da, marjinal karakterler de kimsenin tekelinde değildir. Bu çarpık mantığa kalsa ülkemizde ne edebiyat üretilebilir, ne de sanat.

4) Ne yazık ki 1. Fikir ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bizim sunduğumuz, yetkin isimlerin yer aldığı mütalaayı göz önünde bulundurmak yerine, edebiyat konusunda hiçbir yetkinliği ve uzmanlığı olmayan bir bilirkişi atamıştır. Ki o bile iki kitap arasında ne satır satır, ne paragraf paragraf, ne sayfa sayfa (ya da blok blok) hiçbir alıntılama olmadığını açıkça belirtmiştir. Ama bununla yetinmeyip fikir haklarının korunması usulünde yeri olmayan ‘anahtar kelimeler’ diye absürd bir kavram icat etmiştir. Bilirkişiye göre iki romanda yer alan anahtar kelimeler şu şekildedir: ‘İstanbul, apartman, sokak, kedi, çöp, puro, sigara.’ Bu kelimelerin iki romanda da yer alması nedeniyle ‘yüzde 5’lik’ benzerlik tespitinde bulunmuştur. Yani bu kadar akıl dışı zorlamaya rağmen hiç bir yetkinliği bulunmayan söz konusu bilirkişi bile bula bula yüzde 5’lik ‘anahtar kelime’ örtüşmesinden söz etmektedir. Bir dil bütün bir millete aittir. Bütün yazarlar aynı kelimeleri kullanır. ‘Beyoğlu, apartman, sokak, kedi, çöp, puro…’ kelimeleri ne Mine Kırıkkanat’ın ne de herhangi bir yazarın özel mülkü değildir.

5) Mahkeme bizim sunduğumuz uzman görüşlerini tamamen göz ardı etmiş, avukatlarımızın yetkin bir bilirkişi atanması yönündeki ısrarlı taleplerini reddetmiş ve bu bilirkişinin raporuna binaen intihal yaptığıma kanaat getirmiştir.

6) Açıklamanın başında belirttiğim üzere bu ne bir hukuk davasıdır ne de uzun vadede sadece beni ilgilendirmektedir. Kırıkkanat’ın benimle uzun yıllara dayanan şahsi itişmesi, safi kötülükle beslenen karalama kampanyası elbette bana ait bir sorun gibi görünebilir. Fakat bu tür kötülükler, sadece kötüyü veya ona maruz kalanı etkilemekle kalmaz. Sinsice yayılır. Hukukla veya edebiyatla ilgisi olmayan bir usulle intihal kararı verilmesi, bugün beni ilgilendirse de, yarın her türlü yaratıcı eser üreten yazar, sinemacı ve sanatçıya bir tehdit olarak kullanılacaktır.

7) Avukatlarımızla birinci derece mahkemenin verdiği bu akıldışı davayı bir üst mahkemeye taşımakla kalmıyoruz, Kırıkkanat’a maddi ve manevi tazminat davası da açıyoruz. Ülkemizde eğer bir gram hukuk zemini kaldıysa, o zeminde sonuna kadar gideceğimizi, bunu tüm yazar ve sanat üreticileri için yapacağımızı belirtmek isterim.

Bu süreçte yanımda olan tüm edebiyat sevdalılarına, ülkemin vicdanlı beyinlerine ve sevgili okurlarıma selam olsun. Var olun.”

DOĞAN KİTAP’TAN AÇIKLAMA
Doğan Kitap, karara itiraz edeceğini belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Tartışmalı bir bilirkişi raporuna dayanarak ilk mahkemenin verdiği hukuk dışı kararı tamamıyla reddediyoruz. Çünkü bu karar ne hukukla ne edebiyatla izah edilebilir. Bu haksızlık karşısında üst mahkemeye gerekli itirazımızı yaptık. Yazarımızın haklarını, edebiyatı ve hakikati sonuna kadar hukuk yoluyla savunacağımızı tüm edebiyatseverlerle paylaşıyoruz.

Raporun dayandığı “sözcük benzerlikleri” üstünden alınmış bu karar, ne yazık ki Türk edebiyatı ve sanatı adına korkunç bir tehlike içeriyor. “Sokak”, “kedi”, “apartman”, “çöp”, gibi kelimeler ve temalar kimsenin tekelinde değildir. Aksi takdirde her tür kelime benzerliği ve tematik yakınlık rahatlıkla dava konusu yapılabilir. Edebiyatın doğasını, yaratıcılığın ve düşünce özgürlüğünün ufkunu gözetmeden alınmış bu kararı edebiyat adına da kınıyoruz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram