Ekonomi sıkıntıya girdikçe demokrasiyi hayırla yad eden ülke…

KRONOS 13 Mayıs 2020 GÜNDEM

Özgür Erbaş, Bianet: Şimdi anladığımız o ki İstanbul İhtisas Serbest Bölgesinde, bir “sahra turizmi” hastanesi yapılıyor. Burası ileride bir sağlık serbest bölgesi mi olacak, hedef bu mudur, bilemiyoruz. Akıllarda meşhur “Palmiye Adalar” olarak bilinen, dünyanın en çok para yiyen ve çok fiyakalı biçimde iflas eden sağlık serbest bölgesi modeli varsa, gideceği yer de bellidir. Bize inanmazsanız, oranın ilk genel müdürü de “yabancı” değildir, kendisine sorulabilir. Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyeli yıllardır söylenir. Kapatılıp buharlaştırılan Kalkınma Bakanlığı da bunun “ham hayal” olduğunu anlattı durdu. Mesele şimdi yaşadığımız salgın değil, insanların seyahat edememesi değil. Sağlık ve benzeri pek çok hizmetin sınır aşan dijital tabanlı uzaktan erişimli uygulamalara dönüştürülmesi hedefleniyor. Dünyadaki gelişmiş ülkeler dijitalleşme nedeniyle ortaya çıkan işsizlerini “ithal” etmek istiyor. Teknolojilerini, işsizleriyle birlikte “satmak” istiyor.

Murat Muratoğlu, Sözcü: İthal ürünlerde iğneden ipliğe hatta iğne deliğine kadar yeni vergiler geldi. “15 sene önce evlerde fırın, buzdolabı bulabiliyor muyduk” deyip, fırına buzdolabına yüzde 30 ek vergi getirildi. Madem fırın, buzdolabı kullanıp lüks yaşamayı seviyorlar bir zahmet ek vergisine katlansın insanlar… AKP öncesi yaşadıkları mağaraları hatırlasınlar. Enflasyon yüzde 11 demediniz mi? O zaman yüzde 30-35 ek vergiler neyin nesi? Daha yeni üç binden fazla ithal mala ek vergi gelmişti. Muhtemelen bir ekip kurup çarşıya pazara yolladılar. Neye vergi koymadıklarının listesini hazırlayıp eksiklerini tamamladılar.

Esfender Korkmaz, Yeniçağ: Dikta yönetimlerin hiç birinde hukukun üstünlüğü sağlanmamıştır. Çünkü hukukun konuştuğu yerde diktatörler konuşamaz. Demokrasi ve hukuk aksıyorsa, güven ortamı ve yatırım ortamı oluşmaz. Dahası, çağımızda kalkınma kriterleri değişmiş ve içine demokrasiyi, insan haklarını, siyasi özgürlükleri de eklemiştir. Demokrasi temeline dayanmayan büyüme hem sürdürülemez hem de toplumsal refahı sağlayamaz. Zira toplumsal refah kalkınma ile sağlanır. Demokrasinin olmadığı dikta rejimlerinde kısa veya orta dönemde büyüme olabilir. Ne var ki, aynı zamanda kaynakların dikta elinde veya bir azınlık gurupta toplanması, gelir dağılımını bozar. Devletin sağlık, eğitim ve istihdam yaratmak için ayırması gereken kaynakları, otokrasiyi sürdürmek için destek olanlara dağıtması, gelir dağılımı yanında refah göstergelerini de düşürür.

Güray Öz, Birgün: Korona salgını ile birlikte “doğal” kabul edilmiş sessizlikte yine benzer bir hazırlık gündeme getirildi. Bir yandan gazetecilere baskılar, gözaltılar, tutuklamalar hızlanıyor, öte yandan demokratik kitle örgütlerini baroları, mühendis-mimar odalarını susturmanın yolları aranıyor. Yakın bir zamanda Meclis’te onaylanması için iktidar blokunun var gücüyle çalışacağı şimdiden belli yasa tasarısı ile 12 Eylül darbesinin örgütlenmeleri, fikir ve ifade özgürlüğünü sıfırladığı günlere dönmüş olacağız. Bu girişim durdurulabilir mi? Durdurabilir. Meclis içinde ya da dışında muhalefet partilerinin, Demokratik Kitle Örgütlerinin, STK’ların dayanışmayı öne alan çıkışları bu yolun yol olmadığını iktidar blokuna anlatabilir. Halkın kolayca kavrayabileceği bir söylem, ikna gücü yüksek girişimler, özellikle günün acı gerçeği, iktidarın sıfırı tüketmiş ekonomik politikasının yarattığı kaçınılmaz çaresizlik hali ile birleştiğinde amacına ulaşabilir.

Oya Baydar, T24: Kapatamıyorlar, tahammül de edemiyorlar. HDP’nin umacılaştırılmasının nedeni Kürt siyasetinin partisi olması ve Türkiye’nin normalleşmesinin, demokratikleşmesinin olmazsa olmaz koşulunun Kürt meselesinin çözümünden geçtiğini bilmeleri. Her ağızlarını açtıklarında birlikten, beraberlikten, normalleşmeden söz edenlere şu soruyu sormak istiyorum: HDP’nin davet edilmediği, yer almadığı bir memleket masası hangi memleketin masasıdır? Ya da soruyu şöyle sorayım: Memleket derken Türkiye’den söz ediyorsak eğer, memleketin sınırları değişti de bizim mi haberimiz yok. Nüfus ağırlığı Kürtlerde olan, Kürt seçmenin mutlak çoğunluğunun HDP’ye oy verdiği Doğu – Güneydoğu bölgesi memleket sınırları içinde değil mi?

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/130520-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram