Demirtaş: Paletli tankı Sur’a soktular, nedeni sonra ortaya çıktı

Kobane davasında savunma yapan Selahattin Demirtaş: "Paletli tankı Sur’a soktular. Sen nasıl paletli tankı sokarsın. Şehri niye yıkıyorsun o zaman. Bir devlet 15 kişilik bir gruba karşı paletli tanklarla müdahale eder mi? Neden bunu yapar? Nedeni işte sonra ortaya çıktı. Darbeye hazırlık olduğunu Erdoğan ve Bahçeli biliyordu."

KRONOS 03 Ocak 2024 GÜNDEM MANŞET

Kobane davasında savunmasına devam eden HDP’nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasaklarını anlattı ve “Görüştüğümüz komutanlar sonra tutuklandı. Biz sonradan anladık. Kaosu yaratıp darbe yapmak için hazırlık yaptıklarını anladık. Paletli tankı Sur’a soktular. Sen nasıl paletli tankı sokarsın. Şehri niye yıkıyorsun o zaman. Bir devlet 15 kişilik bir gruba karşı paletli tanklarla müdahale eder mi? Neden bunu yapar? Nedeni işte sonra ortaya çıktı. Darbeye hazırlık olduğunu Erdoğan ve Bahçeli biliyordu” dedi.

Demirtaş’ın savunmasından öne çıkankar şöyle:

“Heyet iddianameyle bağlıdır. İddianameye girmeyen gerçekleri paylaşmak istiyorum. Yaşanan tam olarak nedir not düşmek istiyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Hendek meselesini anlatacağım. Suçlu olan biz değiliz. Başka suçlular var. Özerklik yumurtadan mı çıktı? Seçim beyannamesini ve parti beyannamesini hatırlatmak istiyorum. DTP 2010’da yayınladığı bildiride yer veriyordu. Kültürel farklılıkların yer aldığı yerel bir modeli esas alır. BDP de demokratik özerklik broşürlerini basarak çoğalttı. Partilerimin hepsinin programında özerklik var. Parti kapanmasında bu hiçbir zaman gerekçe sayılmadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul görmüş bir madde. HDP’nin 2014 seçim beyannamesi bir başlığı da demokratik özerklik ile özgür kentler başlığı vardı. HDP’nin 7 Haziran seçim beyannamesinde demokratik özerklik maddesi vardı.

2008 yılından partimize yönelik siyasi operasyonların yapıldığı 2016 yılına kadar demokratik özerkliği savunmuşuz. Burada yargı konusu edilen kadın çalışmalarını da tüm aşamalarda siyasi faaliyetlerde bulunmuşuz. Demokratik özerklik çalıştayını anlatmışız. Dünyanın farklı yerlerinde akademisyen gelmiş anlatmış. Şu anda DEM Parti programında vardır. Savunmaya da devam edeceğiz.

Demokratik özerklik modelini savunmak bir terör ve bölücülük faaliyeti olamaz. Bir öneridir. Bir siyasi parti bunu yapabilir. Başka bir parti de başkanlık modelini önerir. Bunlar halka sorulur. Faşizmi, ırkçılığını halk oylamasına sunamazsınız ama devlet mimarisi modelini sunabilirsiniz. Başkanlık sistemini savunmak, Anayasa değişikliği savunmak suç değil, demokratik özerklik modelini savunma terör faaliyeti.

‘DEMOKRATİK ÖZERKLİK BUNLARA ÇÖZÜMDÜR’

Nasıl bir arada yaşayacağız? Anayasa’ya göre herkes Türk’tür. Kürtçe diye bir dil yoktur. Hepimiz orta Asya’dan geldik. Ortak milli duygularımız, kahramanlık hikayelerimiz vardır. Bunların hepsine riayet ettiğimiz halde Nihat Atsız’ı anmalıyız. Tek devlet, tek dil tek milleti savunsak sorun olmaz. Dünyada da çatışma olmaz. Ama gerçeklik böyle değil. Yüz yıldır ortak noktayı bulunamıyoruz. İtiyorlar. ‘Ben Türküm’ diyenlere de dönek demeyiz. Problem ‘Türk değilim’ diyenler için devletim çıkardığı problemdir. ‘Ben Kürdüm’ dediğimde benim hakkım hukukum ne olacak? Devlet infaz, işkence, faili meçhul, bölücülük temeline oturtuyor. Demokratik özerklik bunlara bir çözümdür.

Kürdistan’ın bağımsızlığından demokratik özerklik Kürdistan modeline kadar gelen bir süreç yaşadı Kürtler. Bu PKK ile bağlantılı değil. Osmanlı’dan beri geliyor. ‘Birlikte yaşayalım’ diyoruz. Bunu egemenlere biz sunuyoruz, muhatabımız savcılar ve yargıçlar oluyor. Belediyelerimiz vardı, zorbalıkla kayyum atamıyor. Muhtarların yerine, derneklere kayyum atandı. Basına kayyum atandı. Irak’taki gibi Kürdistan Bölgesi olsun. Bu siyaseten doğrudur. Bunu en çok ahlaken mecbursunuz. Biz Kürtler buradan bakıyoruz. Yüz yıllık trajedi bitsin diyoruz. Kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın. Tarih boyunca böyledir. PKK ile savaşıyorsan gidip de ETA ile mi müzakere edeceksin?

Özerklik Hendek’e barikatla olmaz. Bağımsız Kürdistan’ı kurabilirsin. Demokratik özerklik silah zoruyla olmaz. Silahla olmaz. Kim yaptıysa izah etmeli. Benim nazarımda yoktur. Yanlış olduğunu söyledik. O zaman Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ın açıklamalarına karşı verdiğimiz yanıtlar yargılama konusu yapıldı. Devletin yaptığı vahşeti teşhir edelim dedik. Önce birkaç ilçede hendek kazıldı. Cizre’de çukur kazmışlar gençler, araçlar gelip siyasetçileri gözaltına almasınlar diye. Heyet gönderdik buralara. Bu arkamızda atıp tutan Altan Tan’ı da bazı yerlere gitmesi için görevlendirdik. Hendek olaylarının bitmesini istedik. Bazı yerlerde bitmiş bazı yerlerde devam etmiş. Diyarbakır Valisi’ne gitti bir heyet. Silvan için Diyarbakır Valisi ile görüşmeler yaptık. Uzlaşma sağlandı. Sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Silahlı olanlar da ayrıldı. Halk bizden bunu istiyor. Pervin Buldan da Yüksekova’da görüşmeler yaptı. Askeri yetkililer izin vermedi. Anlaşma sağlanamadı. Bu dönemde bir korucubaşı Kandil’de üst düzey yetkililerle görüşmek istedi. En nihayetinde ordunun belli kademelerinde ve PKK’nin belli kademelerinde süreç tıkandı. Sur için çok uğraştık. Kandil’e gittim görüşemedim. Süleymaniye’de sizden çözüm için söz almadan gitmem diye mesaj gönderdim.

‘EFKAN ALA ÇIKSIN KONUŞSUN’

Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala çıkıp konuşsun. Ne kadar görüşmeler olduğunu anlatsın. İçişleri Bakanı, Diyarbakır Valisi ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşelim, açıklama yapalım istedik. Görüştüğümüz komutanlar sonra tutuklandı. Biz sonradan anladık. Kaosu yaratıp darbe yapmak için hazırlık yaptıklarını anladık. Paletli tankı Sur’a soktular. Sen nasıl paletli tankı sokarsın. Şehri niye yıkıyorsun o zaman. Bir devlet 15 kişilik bir gruba karşı paletli tanklarla müdahale eder mi? Neden bunu yapar? Nedeni işte sonra ortaya çıktı. Darbeye hazırlık olduğunu Erdoğan ve Bahçeli biliyordu. FETÖ darbe sürecini başlatmak için Kürtlerin evlerini başlarına yıktı. Devlet de ‘Kürtlerin burnunu sürtmenin fırsatını yakaladık’ diyor. Terör Nusaybin’de yapılanlardır. Silahlı güçlerle yapılanlardır. F 16 kullanmayı düşündüler. Savcı Bahçeli ve Davutoğlu’nun açıklamalarını niye iddianameye koymadı?

Bazen herkes Türk’tür. Bazen sadece Türkler Türk’tür. Bazen Kürtler Türk’tür. Bazen Kürtler Kürt’tür. Bazen Kürtler yoktur. Bazen de bütün dünya Türk’tür. Duruma ve ihtiyaca göre değişen pragmatist bir Türklük tanımı yaratıldı.

Yaptığımız barış çağrıları birilerini her zaman rahatsız etti. Önümüzde nasıl felaketler bekliyor bilmiyoruz. Türk halkı bunu sorgulamayacak mı? Problemler ortada. Bizim söylediklerimiz ortada. Bir halkın dili ve kültürü yasaklandı. Allah’tan reva mı?

Sur ve Cizre’de hukuka uygun davranıldığını düşünüyorsanız, o zaman parlamentonun bombalanması da yalan. Cizre’de, Sur’da kameraların olmadığı yerlerde bunların neler yapabildiğini düşünün. O gün, Ahmet Davutoğlu, ‘Gerekirse mahalle mahalle, ev ev temizleyeceğiz’ diyordu. Emri yerine getiren kim? Bugün FETÖ’den tutuklu olan orgeneral. 15 genci bahane ederek bir ilçenin tamamını yaktılar. Aylarca orada kimse yokken, tek başına çatışma var diye devam ettiler. Sizce o sırada vatanı ve milleti mi kurtarıyorlardı? Bunlar hiç olmamış gibi yargı nasıl davranıyorlar? Türk yargısı görmüyor, yandaş medya görmüyor, alnı secdeye değen görmüyor. Kürt halkına zulüm yaptınız.

Yerleşim birimimiz yerle bir ediliyor dedikçe ‘teröristleri savunuyorlar’ diyorlardı. Adam mensubu olduğu ordunun karargahını basmış. Şırnak’ta kara Kürdün evini mi yıkmayacak? Sonra bunları darbeden alıyorlar. Bunların bir kısmı cezasını bitirdi çıktı, biz hala içerdeyiz.


 

‘KÜRTLER BANA KIZGIN’

Biz bunları bizzat yaşadık. Üç ay boyunca uyuyamadık. Vicdanen, ahlaken uyuyamadık. Top sesleriyle uyuyamadık. Devletin tankıyla topuyla şehitlerimizi yakıp insanlarımızı katlettiler. 12 şehri, kasabayı nasıl yok edersin? Bunlara karşı çıkanlara nasıl terörist dersin? Kabul etmiyoruz. Tek bir idari hata bile yapılmadı mı? Bize soruşturma açıldı. Efkan Ala (Eski İçişleri Bakanı) bunları itiraf ediyor. ‘Kontrol edemediğimiz güçler vardı’ diyor. Bütün bunların sorumluluğunu nasıl bize yıkarlar? Belki Kürtlerin bir kısmı bana öfkeli. ‘Devlet bunları başımıza getirirken sen barış diyorsun’ diye hala bana kızıyorlar. Çünkü namuslarına kadar el atmış bir güruh var ortada.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram