Gelecek Partisi lideri Davutoğlu AKP’nin yeni müttefikleri ile ülkeyi yönettiğini ve darbeci zihniyetin devam ettiğini söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Mersin il kongresine katıldı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 15 Temmuz’un yıl dönümünde açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, darbeciliğini bir zihniyet sorunu olduğunu söyledi ve bu zihniyetin tasfiye edilmesi gerektiğini ifade etti. Eski Başbakan Davutoğlu, “Darbeci zihniyeti tasfiye etmeden demokrasi kurumsallaşamaz, demokrasi kurumsallaşmadan da darbeci zihniyet tümüyle yok edilemez” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN KARANLIK BİR TÜNELDE’
Davutoğlu 15 Temmuz gecesi Türkiye’de demokrasinin sigortalandığını ancak 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin türbülansa ve karanlık bir tünele girdiğini söyledi. Davutoğlu, “Adaletten, hukuktan, eşit gelir dağılımından, ekonomik refahın büyümesinden, siyasi etikten ve toplumsal huzurdan uzaklaşan Türkiye fotoğrafı kimseyi yanıltmasın. Gece ortaya konan irade Türkiye’de gücünü ve meşruiyetini milletten almayan, demokrasiye yaslanmayan hiçbir projenin hayata geçemeyeceğini ortaya koymuştur” ifadeleri kullandı.
Davutoğlu, AKP’nin farklı gruplarla ilişki içinde olduğunu da ima etti. AKP’yi ve yeni müttefiklerini üstü kapalı eleştiri yağmuruna tutan Davutoğlu, “15 Temmuz darbe girişimine karşı çıktığını iddia eden bazı kesimlerin, 28 Şubat darbesinin hala geçerli olduğunu iddia etmesi hepimiz için uyarıcı olmalıdır. Hele hele bu çevrelerin bugün iktidar ortağı olarak hareket ediyor olması 15 Temmuz gecesi şehit düşenlerin verdiği demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin aziz mirası açısından hüzün vericidir” şeklinde konuştu.
Gelecek Partisi lideri 15 Temmuz’da ilk olarak kendilerinin sokağa indiğini iddia etti fakat sonrasında Türkiye’nin bir takım gruplarla yönetildiğini açıkladı.
Davutoğlu “28 Şubat artıkları ‘devleti biz yönetiyoruz’ derken, 15 Temmuz gecesi hiçbir yerden talimat beklemeksizin alana inen ve o gecenin sembol isimleri arasında yerini alan Genel Başkan Yardımcımız Selim Temurci’nin 15 Temmuz’un yıl dönümünün hemen öncesinde terör örgütü üyeliği suçlaması ile ifadeye çağrılması gelinen ibret verici tablonun bir yansımasıdır” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un ardından AKP’nin fırsatçılık yaptığını söyleyen Davutoğlu, eski partisine şu sözlerle yüklendi: “Maalesef iktidar ancak fırsatçılıkla nitelenebilecek bir anlayışla bu imkanı heba etmiştir. Milletimiz 15 Temmuz’da hain darbecileri püskürterek Türkiye’nin önünü açmış, ancak iktidar son dört yılda yaptıklarıyla her konuda Türkiye’yi geriletmiştir.”
AKP’nin kendi kodlarını oluşturduğunu açıklayan Davutoğlu, son dört yılda oluşan Türkiye manzarasını şu sözlerle tarif etti, “Milletimiz 15 Temmuz’da birlik, beraberlik, kardeşlik mesajı verirken iktidar ayrıştırıcı söylem ve politikalara yönelmiş, en ufak bir eleştiriyi bile ihanetle yaftalamıştır. Bu dört yıl içinde Türkiye’de demokrasi güçleneceğine zayıflamış, özgürlükler artacağına azalmış, siyasetin önündeki engeller kalkacağına tahkim edilmiş, toplumsal barış pekişeceğine gevşemiştir.”
Davutoğlu Türkiye’de devam eden darbeci zihniyetle mücadele edeceklerini de aktardı. Gelecek Partisi lideri, “Çift yönlü bir mücadele sürdürme sorumluluğu ile karşı karşıyayız: Darbeci zihniyetin bir daha hortlamayacak şekilde tasfiyesi ve kapsayıcı bir demokrasi anlayışının kurumsallaşması. Darbeci zihniyeti tasfiye etmeden demokrasi kurumsallaşamaz, demokrasi kurumsallaşmadan da darbeci zihniyet tümüyle yok edilemez” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu hükümetin uygulamalarını ihanet olarak adlandırdı ve özgürlük vurgusunda bulundu; “Medya tekelleşmesinden medya ambargolarına, üniversite kapatmaktan sosyal medya kapatmaya kadar uzanan uygulamalar temel hak ve özgürlükler için canını feda etmiş 15 Temmuz şehitlerimizin emanetine ihanettir. Bu çerçevede, bireysel özgürlükler alanının daraltılmasına değil, genişletilmesine ihtiyaç vardır.”
Sözü son günlerde tartışılan ve Meclis’ten geçirilen çoklu baro sistemine getiren Davutoğlu, yargının vesayet altına alınmak istendiğini söyledi. Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti, “Yargının her türlü vesayet odağına karşı güçlü kılınabilmesi için bütün toplumsal ve siyasal güç merkezleri nezdinde tam anlamıyla bağımsız ve tarafsız olması sağlanmalıdır. Yargının kontrol altına alınması çabası hangi gerekçeyle ve kim tarafından yapılırsa yapılsın en büyük suç olarak görülmelidir.”
