Siyaset Bilimci Kölemen: ‘Çıplak arama psikolojik işkence yöntemidir’

'Çıplak arama skandalı', AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in “Onurlu, ahlaklı kadın açıklamak için bir sene beklemez” sözleri ile yeni bir boyut kazandı. Siyaset bilimci Aysuda Kölemen, “Bir işkence yöntemi olarak çıplak aramanın amacı kişide kalıcı hasar bırakmak" dedi.

KRONOS 20 Şubat 2021 GÜNDEM

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) sözcüleri, “Türkiye’de çıplak arama yok.” sözlerine karşılık Anayasa Mahkemesi kararları, genelgeler, Meclis tutanakları ve kişilerin beyanların insanlık dışı muameleyi teyit ediyor.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in “Ahlaklı, onurlu kadın şikayet için bir yıl beklemezdi.” sözü infiale yol açarken, siyaset bilimci Aysuda Kölemen sosyal medya hesabında dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

“IŞIK, TİZ GÜRÜLTÜ İNSANI DELİRTİR”

Kölemen, 2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de hukuk eğitimi alan ev arkadaşının yaşadıklarını aktararak, “Yıl 2004. ABD’de hukuk fakültesinde hoca oturmuş, o işkence değil, bu işkence değil diye anlatıyor. ABD’nin Guantanamo’da yaptıklarını. Beyaz Saray’a danışmanlık da yapmış, çok şık. Hukuk okuyan ev arkadaşım her gün çıldırarak geliyor eve, söyleniyor da söyleniyordu. İddia ne? ‘24 saat ışık açtım. İşkence değil.’ İşkence. O yüzden yapıyorsun. ‘Düzenli aralıklarla siren çaldım, işkence değil.’ İşkence. O yüzden yapıyorsun. ‘Tek kişilik hücrelerde izole ettim. İşkence değil.’ İşkence. Delirtir insanı ışık, tiz gürültü ve izolasyon” ifadelerini kullandı.


 

“ÇIPLAK ARAMANIN TEK AMACI KARŞIDAKİNDE KALICI TAHRİBAT BIRAKMAK”

İşkencenin bilgi alma maksadıyla yapılmadığını kaydeden Kölemen, “İşkence yapılanı aşağılayarak psikolojisini bozmak için yapılır, bilgi almak için değil. İstihbarat uzmanları, işkencenin işe yaramadığını, bu yüzden kullanılmasının istihbarat açısından zararlı olduğunu, çünkü birinden güvenilir bilgi almaya engel olduğunu yazıyor. Çıplak arama da psikolojik tahribat bırakma, yıldırma amaçlı bir psikolojik işkence yöntemi. Tek amacı karşıdakinde kalıcı tahribat bırakmak” dedi.

“BİR İNSANI PARAMPARÇA EDEREK ALDIĞIN MAAŞLA ÇOCUĞUNA EKMEK ALDIĞINI BİLİYORSUN”

Aysuda Kölemen’in yorumları şöyle devam etti: “Eylemde tutuklanan birisi soyduğunda ne bulabilirsin? Tek bulacağın şey kendi şerrindir. İşkence yapanda da psikolojik tahribat bırakır. Nasıl bırakmasın? İnsanlığını terk ettiğin an o. Bir insanı paramparça ederek aldığın maaşla çocuğuna ekmek aldığını biliyorsun. Onu yapmış olarak evine gidip aileni kirletiyorsun. Aklından kovsan, vicdanına gelir oturur, bilmeden taşıdığın yük olur. Bunu kendine kabul ettirmek için kendine yalan söylemek zorundasın. Karşındakini insan olarak görmemek, zorundasın. Ama insan.”

İŞKENCE YAPANLAR VE İŞKENCEYİ İNKÂR EDENLER…

“İşkenceyi birinci ağızdan dinleme talihsizliğine istediğimden fazla uğradım. Onu savunan insanları da çok iyi tanıyorum. İşkenceyi yapanı affedeni gördüm de, o emri vereni affedeni görmedim. İşkence yapan özür dileyebilir ama destek olan inkar eder işkenceyi. Olmadı, derler. Olduysa da işkence değil bu, derler. İşkenceyse de hak etmiştir, derler. Çünkü destek olmanın bir bahanesi de yok ki. Emir kuluydum diye de rahatlatamazsın kendini. E onların da uyuması lazım.”x

Siyaset bilimci Aysuda Kölemen

“SARHOŞLUĞUN ERTESİ ÇOK FENA, BİTMESİN DİYE SARILIYORLAR”

“Bakmayın, lafları parmakları bize değil. Kendilerini inandırmak için konuşuyorlar. İnanmıyorlar kendi dediklerine. Ama zaten hakikat ve yalan arasında bir çizgi de kalmamış onlar için. Ne yalan, ne gerçek-hepsi birbirine karışmış, her şey çok bulanık, sadece anlık kelimeler kalmış, bu sarhoşluğun ertesi çok fena, bitmesin diye sarılıyorlar.”

GERGERLİOĞLU VAK’ASI: ÇOK KENDİLERİNE AYNA TUTANLARDAN KORKUYORLAR

“Gergerlioğlu’nu harekete geçiren ise bunun tam tersi bir ‘ayıklık’ hali. Israrla işkenceyle, zulümle mücadelesi nasıl bir rahatsızlık yaratıyor farkında mısınız o parmak sallayanlarda. En çok kendi imgelerinden tiksiniyorlar. En çok kendilerine ayna tutanlardan korkuyorlar. En çok yitirdikleri insanlığı taşıyanlara, onlara kaybettiklerini hatırlatanlara saldırıyorlar. En çok vicdanını ‘altın bir madalyon gibi taşıyan’lara.”


 

“ÇOCUKLARINIZ SİZDEN UTANIP BİZİMLE DURACAK”

Vicdanlıların kaybettiği bir düzende, kimse kazanamaz ama. Bunu da öğreniyorsunuz yavaş yavaş. Çocuklarınız bizimle duracak. Bunu da yazın bir kenara. Kendi kanınız, kendi soyunuz sizden utanıp bizimle duracak. Bundan da korkuyorsunuz. Onları aileleri ve vicdanları arasında seçim yapmaya zorluyorsunuz ya, vicdanını seçen çok olacak. Korkunuz gerçek olacak.”

“SİZİN CEHENNEMİNİZ DE ONLARIN GÖZÜNDEKİ KÜÇÜMSEME OLUR”

“Asla kimsenin ailesine beddua etmedim. Tam tersini yapacağım, o çocuklara en iyi temennimi gönderiyorum. Umarım dönüştüğünüz kötülük ağacının alabildiğince uzağına düşer, size sırtını döner, insanlıklarına sığınırlar. Sizin cehenneminiz de onların gözündeki küçümseme olur.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram