Başak Demirtaş neden vazgeçti?

Gazeteci İrfan Aktan, Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesiyle ilgili "Senaryolar, komplo teorileri, ithamlar ve ezberler bir yana, ortada hâlâ izaha muhtaç bir 18 günlük süreç var" dedi.

KRONOS 08 Şubat 2024 GÜNDEM

HDP’nin tutuklu eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın kısa bir süre önce “İstanbul’dan aday olabilirim” yönünde yaptığı açıklamanın akabinde adaylıktan çekildiğini duyurması tartışmalara neden oldu. Adaylık açıklamasıyla çok sayıda teorinin gündeme geldiği DEM Parti ile ilgili, şimdi de Başak Demirtaş’ın adaylıktan vazgeçmesi soru işaretleri yarattı.

Gazeteci İrfan Aktan, “Başak Demirtaş neden adaylıktan vazgeçti?” başlıklı yazısında, “Senaryolar, komplo teorileri, ithamlar ve ezberler bir yana, ortada hâlâ izaha muhtaç bir 18 günlük süreç var” dedi.

Aktan, Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Leyla Zana’nın Gazete Duvar’a verdiği röportajda “Çözüm süreci dondurucudan çıkarılmalı” açıklamasının zamanlaması ve içeriğinin, Başak Demirtaş’ın adaylık açıklaması ve çekilmesi hamlelerini anlamlandırmak için önemli işaretler taşıdığına dikkat çekti.

Aktan, “Leyla Zana, Tayyip Erdoğan’ın 8 ekim 2015’te “buzdolabına konulmuştur” dediği çözüm sürecini yeniden başlatması gerektiğini söylüyor ve 31 Mart öncesinde Erdoğan’a açık çağrı yapıyordu. Sadece Zana değil, DEM Parti ve genel olarak Kürt hareketi 31 Mart seçimleri öncesinde, özellikle İstanbul seçimi bağlamında AKP’yi yeni bir “hukuki sürece” zorlamak istiyor” ifadelerini kullandı.

DEM PARTİ NASIL BİR HUKUKİ SÜREÇ İSTİYOR?

“Kürt sorununun çözümüne yönelik kapıyı aralamak üzere üç temel başlıktan söz edilebilir” diyen Aktan, bunları şöyle sıraladı:

“1- DEM Parti HDP’ye yönelik kapatma davası ile Kobani Davası’nın siyasi değil, gerçek manada hukuki bir şekilde işletilmesini, yani AKP-MHP’nin mahkemeleri “yönetmekten” vazgeçmesini istiyor.

2- DEM Parti Kürtlerin seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırılmasıyla eşanlamlı olan kayyum politikasından, yine hukukun bir gereği olarak vazeçilmesini istiyor.

3- DEM Parti Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ama hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan tecrit uygulamasından, yine hukukun bir gereği olarak vazgeçilmesini istiyor.”

DEM Parti ile AKP arasında temas kurulmuş olabileceğine dikkat çeken Aktan, “DEM Parti’nin Başak Demirtaş ve Leyla Zana’nın 21 Ocak’ta yaptıkları açıklamalardan önce ve sonra AKP’yle yukarıdaki talepler çerçevesinde çeşitli temaslar kurduğu tahmin edilebilir. Fakat öyle anlaşılıyor ki, DEM’in yukarıdaki üç temel talebi AKP tarafından karşılanmıyor. Yani AKP, hukuka riayet etmeyi en azından şu ana kadar kabul etmiş görünmüyor. Aslında Başak Demirtaş’ın 21 Ocak’taki görüşmemizdeki açıklamasında sarfettiği bir cümle, 7 Şubat’ta neden vazgeçtiğine dair yanıtı da barındırıyordu: ‘Demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak, düşünebiliriz.’ Öyle anlaşılıyor ki, aradan geçen 18 günde Başak Demirtaş ve DEM Parti, girişimlerinin henüz ‘demokrasi ve toplumsal barışın önünü açmayacağını’ gördü ve belki de şimdilik vazgeçti” ifadelerini kullandı.

“AKP VE CHP ARASINDA ‘KÜRTSÜZLÜK ANLAŞMASI’ VAR”

Aktan şöyle devam etti:

“Fakat DEM Parti ve Demirtaş bu geri çekilmenin İmamoğlu lehine bilabedel bir adım olmasını da arzulamıyor. Bunun da iki nedeni var. Birincisi Kürtlerin, DEM Parti tabanının İmamoğlu’na yönelik tepkisi ve kendi güçlerini göstermek istemesi. İkincisi ise CHP’nin ve esas olarak İmamoğlu’nun DEM Parti’ye mesafeli yaklaşımı.

Nitekim tablonun geneline bakıldığında CHP ve AKP’nin İstanbul yarışına Kürtsüz girme konusunda “anlaştıkları” görülüyor. Her iki parti de Kürtlere elle tutulur hiçbir vaatte bulunmadan, yani İstanbul’u “Kürtlere hiçbir şey kazandırmadan” kazanmak istiyor. DEM Parti de her ikisine bir ders vermek istiyor ve bu “dersin” formülünü de çeşitli hamlelerle yaratmaya çalışıyor.

Şu aşamada DEM Parti’nin ne AKP ne de CHP’yle bir anlaşması söz konusu. Fakat ortada bir anlaşma varsa, bu da AKP ve CHP arasındaki “Kürtsüzlük anlaşması” olarak tanımlanabilir.


 

Öte yandan bazı Kürt kesimleri DEM ile AKP arasında bir “anlaşma” yapılmasını arzuluyor. Fakat AKP’nin böyle bir arzusu da, niyeti de, MHP dolayısıyla kabiliyeti de bu aşamada yok. Yani DEM Parti şu aşama itibariyle hem CHP’ye hem de AKP’ye karşı bir pozisyonda ve bu pozisyonunu her iki tarafı da bıçak sırtında tutacak şekilde formüle etmek istiyor.

Bu da DEM Parti’yi son derece mahir siyasi manevra kabiliyeti göstermeye zorluyor.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com