Uzman olmadan insan hakları konusunda ahkam kesmek

15 Temmuz sonrasında yaşanan kitlesel kıyım, mağdurları hak arayan konumları nedeni ile insan hakları konusuna yöneltti. Bu olması gereken bir sonuçtur. Yanlış olan bir kısım insanların sosyal medyadan okuduğu birkaç satır ile kendini insan hakları konusunda uzman zannetmesi ve ahkam kesmesidir.

SELAMİ ER 25 Temmuz 2023 GÖRÜŞ

Matbaanın bulunmasından önce bilgiye/bilginin kaynağına ulaşabilmek ciddi bir sorundu. Gutenberg’in matbaayı icadıyla bu konuda yeni bir devir başladı. Ancak internetin ‘information’ anlamında bilginin aktarılması ve yayılmasına kazandırdığı mesafe bunun çok ötesindedir. Günümüzün temel problemi artık bilgiye ulaşmak değil. Herhangi bir konuda internette yapılan bir aramada sayısını bilemeyeceğimiz kadar kaynağa saniyeler içinde ulaşabiliyoruz. Asıl sorun mevcut kaynakların içinden doğru/gerçek ve gerekli/yararlı bilgiye ulaşabilmek ve bunun için gerekli filitreleme/elemeleri yapabilmek.

Bu sosyal bilimler alanında bilhassa zorlaşmaktadır. Zira Türkiye’de özellikle ekonomi, hukuk ve siyaset gibi sosyal bilimler söz konusu olduğunda nerede ise herkes kendini uzman kabul etmektedir. Basit bir araba arızası için en iyi ustayı arayan insanlar, nedense konu örneğin ekonomi olduğunda uzmanların görüşlerini kolaylıkla görmezden gelebilmekte, kendi fikirlerinin daha doğru olduğunu iddia edebilmektedir. Halk Bankası’nın İran’a uygulanan ambargoyu delmek için kullanıldığının yeni haber olduğu bir dönemde mühendis olan bir yakınım, sanırım ATV’den aldığı bilgi ile bunun meşru/yasal olduğunu iddia etmişti. Ben beş yıl bankacılık sektöründe çalışmış eski bir bankacı olarak ne kadar anlatsam da ikna olmamıştı. Halbuki onun alanına giren atık tesisler ve ÇED raporları gibi konularda o güne kadar ben kendisinden öğrenen konumunda idim. Bundan hiçbir zaman gocunmadım ve onunla bu mevzularda asla bir tartışmaya da girmedim. Sonuç olarak belli bir alanda eğitim görmüş ve bir disiplin olarak bir mesleği yıllarca o mesleğin uzmanları ile birlikte sürdürerek bir uzmanlık sahibi olmuştu.

Gerçek bilgiyi aktarmada bir de ‘iyi niyetli olma’ veya ‘kendi çıkarı için bilgiyi kullanma’ meselesi var ancak onu dışarda bırakarak yorumluyorum.

Meselenin bir diğer yönü de Türkiye’de sosyal bilimlerde daraltılmış uzmanlık alanlarının olmaması veya uzmanlık alanlarına saygı gösterilmemesidir. Örneğin Türkiye’de hakimler’in belli bir uzmanlık alanları yoktur. Bir şehirde aile mahkemesinde çalışan bir hakim, başka bir şehirde ceza mahkemesine atanabilir. Aynı şekilde avukatlar/hukuk büroları da genellikle bir alanla kendilerini sınırlamadan her tür hukuki uyuşmazlığa bakma eğilimindedirler. Oysa uzmanlık alanlarına ait detayların arttığı günümüzde herşeyden anlama ve her alana yetişmek mümkün değildir. Gözümüz ağrıdığında nasıl dahiliye veya ortopedi doktoruna değil, göz doktoruna gidiyorsak, örneğin bir iş uyuşmazlığı için de bu konuda uzman bir hukukçudan görüş almak gerekir. Yakın zamanda iş sözleşmem ile ilgili bir problem yaşadığımda tanıdığım ve iş davalarında uzman bir avukatı aradım. Elbette yıllardır hukuki sorunlarla uğraşan biri olarak ben de iş kanununun ve sözleşmenin ilgili maddesini açıp okudum ve yorumladım. Ancak yıllarca iş davalarına bakan bir avukatın mahkemelerin benzer uyuşmazlıklara yaklaşımı ve içtihatları ile bu davalarda dikakte edilmesi gereken hususlarda benden çok daha fazla bilgisi olduğuna ve yorumunun isbabet oranının benimkine nazaran çok daha yüksek olacağına şüphe bulunmamaktadır.

Darbe girişimi sonrasında yaşanan kitlesel mağduriyetler mağdurları hak arayan konumları nedeni ile insan hakları konusuna yöneltti. Bu gayet normal ve olması gereken bir sonuçtur. Ancak yanlış olan bir kısım insanların sosyal medyadan okuduğu birkaç satır ile kendini insan hakları konusunda uzman zannetmesi veya uzman gibi ahkam kesmesidir. Örneğin yakın zamanda bir twitter kullanıcısı AİHM’nin kararlarını yanlış ve taraflı olduğunu iddia ettikten sonra AİHM’e yazdığı redd-i hakim dilekçesini adeta gururla ve bir keşif yapmışcasına paylaştı. Bu arkadaş AİHM’nde reddi hakim müessesesi olup olmadığını sorgulamaya bile lüzüm görmemektedir. Bu dilekçeyi okuyan hukukçunun bundan etkilenmesini bekliyor belki de. Ancak yapılan bunu okuyan kişi/kişilerin günlerine biraz daha neşe katmaktan öteye bir etkiye sahip olmayacaktır.

Elbette insanlarndan oluşan bir yapı olarak AİHM’de yanlış karar verebilir, kararların kalitesi her zaman aynı seviyede olmayabilir. Ancak bunun kritiğini insan hakları ile meşgul olmayan ve bu konuda bilgi birikimi olmayan bir öğretmenin, askerin veya mühendisin arkadaş sohbetinde veya çay içerken yaptığı rahatlıkta kamuoyu önünde veya sosyal medyada ders verir bir eda ile yapması, cesaretin ötesinde cehaletin göstergesidir. Bir konuda bilgisinden çok fikri olanların  problemin çözümüne bir katkısı olması ise beklenemez.

Aynı konu hukukçular arasında geçerlidir. Her hukukçu insan hakları uzmanı değildir. Bir meslek displini içinde yapılmadan veya ciddi vakit ve emek harcamadan bir konunun uzmanı olunamaz. Bir konuda sohbet ortamında firkir beyan etmek ile sosyal medyada uzman sıfatı ile yorum yapmak aynı şey değildir ve daha dikkatli olmayı gerektirir. Ancak maalesef kimi hukukçular her hukuki mesele için fikir beyan etmekte, mahkeme kararlarını okumaya dahi lüzum görmeden yorumlayabilmekte, başkalarının yazdıklarını/ürettiklerini kendi fikri gibi bir tacir inceliği ile pazarlayabilmektedir. Yaptıkları yorumların doğru olmadığını söylediğinizde ise sizi bir şeyle suçlayarak söylediklerinizi değersizleştirmeye çalışırlar. Siz hiç KBB uzmanının göz doktorunun göz ile ilgili teşhisinin yanlış olduğunu söylediğine ve onu bu teşhisi nedeni ile suçladığına şahit olunuz mu?

Bir diğer sorun ise insan hakları mağduriyetlerini savunmak konusunda aynı kişilerin başka bir dil kullanılmasına müsaade etmememesidir. Yani siz mağduriyetleri savunabilirsiniz, ancak bu kişilerin kullandığı argümanları, kavramları ve dili kullanmaz iseniz, ‘mağduriyetleri küçümsemekle’, ‘mağdurları suçlu göstermekle’ vs. suçlanır ve linç edilirsiniz. Benim açımdan bu hali ile yapılan, trollüğün ayrı bir versiyonudur.

Evet günümüzün sorunu bu kadar bilgi kirliliği içinde doğru ve gerekli bilgiye ulaşabilmek. Ben konuda filtreleme yaparken aşağıdaki ölçüleri kullanıyorum:

  1. Konunun uzmanı olmayanların aktardığı bilgiye/yaptığı yorumlara dikkatle yaklaşın ve çek edin. Bir konuda bilginden çok fikri olanlardan ve her konuda fikir sahibi olanlardan uzak durun.
  2. Bir şeyi/durumu abartarak aktaranlardan uzak durun. Zira mübalağa yalanın kardeşidir.
  3. Sermayesi mağdurların acıları olanlardan ve okunduğunda, izlendiğinde, dinlendiğinde bu acıları dağlamak dışında faydası olmayan yayın ve paylaşımlardan uzak durun.
  4. Emeğe saygı duymayan ve başkasının ürettiğini kendi malı gibi pazarlayanlardan uzak durun.
  5. Kendi argüman ve dilini kullanmayanları düşmanlaştıran, bunlar için hemen büyük resim içinde bir konum arayanlardan ve kim için olursa olsun trollük yapanlardan uzak durun.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com