‘AKP erkekler için boşanmayı kolaylaştırıyor, işler ‘boş ol’a doğru gidiyor’  

Avukat Selin Nakıpoğlu; iktidarın Aile Hukuku’nda yapmak istediği ‘sil baştan’ değişiklikleri, ‘süresiz nafaka’nın kaldırılma girişimlerini ve ‘arabulucu’ uygulamasının kadınlar için sonuçlarını Kronos’a anlattı: Devlet adeta erkeklerin boşanma sürecini kolaylaştırmak için 'boş ol, boş ol, boş ol' yöntemine doğru ilerliyor.  

ÖZLEM ERGUN 14 Eylül 2023 SÖYLEŞİ

“Özellikle aile hukuku ile ilgili geniş bir çalışmamız var. Aile hukukunu sil baştan ele alacağız. Aile hukukunda arabuluculuğu getirmek lazım. Türkiye’de Aile Hukuku’nda arabuluculuk söz konusu olursa… Boşanma, tazminat, nafaka sorunları ile ilgili arabuluculuk olabilir. Vatandaşların mağduriyetini gidermemiz lazım.”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Medeni Kanun’un önemli bir bölümünü oluşturan Aile Hukuku’nu sil baştan ele alarak ‘arabulucu’ uygulaması getireceklerini bu sözlerle duyurmuştu. Devletin görevi olan yargısal sistemin yerine ‘arabuluculuğu’ getirmeye çalışan iktidara kadın örgütlerinden yanıt gecikmedi.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), “Eşit yurttaşlığın güvencesi olan Medeni Yasa’yı silme yetkisini nereden buluyorsunuz? Kadınların yüzlerce yıllık mücadelesinin ürünü olan Medeni Yasa’yı silip, yeniden yazmaya kalkıştığınız anda Türkiye’nin tüm kadınlarını karşınızda bulursunuz” derken ekledi:

“Boşanan kadının yoksulluk nafakasını sınırlamak, aile arabuluculuğu adı altında kadınlara karşı şiddeti daha da körüklemek, boşanmaları hızlandırma söylemi ile erkekler için ‘boş ol’ sistemi getirerek kadınları ve çocukları beş kuruş nafaka bağlamadan aile konutundan atmaya kalkışmak yetmemiş belli ki Medeni Yasa’ya toptan karşı olduklarını açıklıyorlar.”

Kadınlar aleyhine bir açıklama da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir’den gelmiş, Özdemir ‘süresiz nafaka’ uygulamasını hedef alarak bunun kabul edilebilir olmadığını söylemişti.

MEDENİ KANUN, KİŞİLERİN TÜM İLİŞKİLERİNİ DÜZENLİYOR

Medeni Kanun; kişilik haklarından soyadına, dernek kurmadan evlenme yaşına, mal rejiminden evlat edinmeye, babalıktan miras hakkına kişilerin doğumdan ölüme tüm ilişkilerini düzenlerken bunun parçası olan Aile Hukuku da nişanlanma, evlenme, boşanma, nafaka, velayet ve mal rejimi gibi konuları kapsıyor.

Bakan, ‘sil baştan’ dediği Aile Hukuku’na ilişkin değişik teklifinin Ekim’de Meclis gündemine getirileceğinin mesajını verirken, kadın örgütleri “Bir torba kanunla karşımıza gelebilir” diyor.

HİÇBİR YASAYA DOKUNMASIN, YASALARI UYGULASINLAR KÂFİ

Aile Hukuku’nda yapılmak istenen kökten değişiklikler ile ‘süresiz nafakanın kaldırılma’ girişimini ve ‘arabulucu’ uygulamasının kadınlar açısından anlamlarını Avukat Selin Nakıpoğlu’na sorduk.

“Kadınların cebinde koruma kararı varken adliye kapılarında öldürülüyor ülkemizde. Hal böyleyken devlet adeta erkeklerin boşanma sürecini kolaylaştırmak için ‘boş ol, boş ol, boş ol’ yöntemine doğru ilerliyor. Şiddet olmayan neredeyse hiçbir boşanma davası yok. Boşanma anlaşmalıysa mantık olarak arabuluculuğa da gerek yok çünkü adı üstünde taraflar anlaşmış. Ancak çekişmeli boşanmaysa sadece fiziksel değil, şiddetin herhangi bir türü olabilir. Nafaka, velayet, tazminat konuları boşanma davalarını uzatan hususlar. Hükümet hiçbir yasaya dokunmasın, yasaları uygulasın kâfi” diyen Selin Nakıpoğlu’na sözü bırakıyoruz.

NAFAKANIN ÖZÜNDE SOSYAL YARDIMLAŞMA DÜŞÜNCESİ VARDIR 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, göreve getirilmesinin ardından kamuoyuna yaptığı ilk açıklamada nafaka hakkını hedef alarak “Süresiz nafaka ödemek gibi uygulama kabul edilebilir olamaz. Süresiz nafaka adil değil” demişti. Gerçekten öyle mi, nafakanın mantığı nedir? Nafakayı düzenleyen kanun maddesi ne diyor?

Bilindiği gibi boşanma ile birlikte bazı önemli sonuçlar doğmakta. Bu sonuçlardan biri de nafaka. Hukukumuzda nafaka, bakım nafakası ve yardım nafakası olmak üzere ikiye ayrılır. Bakım nafakası; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasından oluşur.

Medeni Yasa m.175 uyarınca nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa ödenir.

Kanun koyucunun yoksulluk nafakasını sosyal ve etik değerlerin etkisiyle ortaya çıkarmış olduğunu da ayrıca göz önünde tutmak gerekir. Anayasa Mahkemesi 17.05.2012 tarih, 2011\ 136 E. ve 2012\ 72 K. sayılı kararında: “Yoksulluk nafakasının özünde, ahlaki değerler ve sosyal yardımlaşma düşüncesi yer almaktadır” diyerek yoksulluk nafakasının sebebini anlatmıştır.

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, ister erkek ister kadın olsun, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimini sağlamak amacıyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talebinde bulunabilecektir.

Burada önemli kriter yoksulluğun anlamının belirlenmesidir. Kendi ihtiyaçlarını ve geçimini sağlayamayacak duruma düşen tarafın yoksul olduğu kabul edilir. Yoksulluğa düşüp düşmeyeceği yargıç tarafından detaylıca araştırılıp hükme bağlanır. Medeni Yasa, yoksulluk nafakasının belirlenmesini yargıcın takdirine bırakmış ve nafakanın verilmesinde belli bir süre belirlememiştir.

Medeni Kanun madde175’te nafakanın mutlaka süresiz verileceği düzenlenmemektedir. Ayrıca takip eden m. 176 ile de nafakanın sonlandırılacağı haller sayılmıştır.

Kadının iş bulması, yeniden evlenmesi ve\veya yoksulluk durumunun ortadan kalkması ile nafaka kaldırılabilir. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

KADININ GÖRÜNMEYEN EMEĞİ VE NAFAKA

Bir önemli nokta da sosyolojik açıdan bakmadan konuyu ele almanın eksik ve hatta yanlış olacağıdır. Çünkü toplumsal cinsiyet ve cinsiyete dayalı iş bölümünün bu kadar keskin hatlarla çizilmiş olduğu bizim gibi toplumlarda kadınların işgücüne katılım oranı oldukça düşük.

Toplumsal cinsiyet, özetle cinsel kimliğin toplumsal kurgulanımını anlatır. Cinsiyete dayalı işbölümü ise kadına ev içinde gerçekleştirilmesi gereken işleri, erkeğe de ev dışındaki işleri vermiştir. Kadın ev ve çocuk bakımı ile görevlendirilirken evin geçimi erkeğin işi olarak görülür. Yani kadının görünmeyen emeğini hesaba katmadan bağlamları doğru kurmak mümkün değildir.

TÜRKİYE’DE ORTALAMA NAFAKA 267 TL

Kadın ve hukuk örgütleri nafaka konusunda yasalarda değil, uygulamada sorun olduğuna dikkat çekiyor. İktidar sözcüleri ise ‘nafaka mağduru’ olarak erkekleri işaretlemiş durumda. Türkiye’de nafaka uygulamasının pratiği nedir, kadınlar neler yaşıyor?

Evet Türkiye’de nafaka sorunu var. O da mahkemece hükmedilen nafakaların tahsil edilememesi sorunu. Bir diğer nokta da, verilen nafaka miktarları… Buralardaki rakamlar kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak düzeyde değil.

Nafaka ödemekle yükümlü olan erkekler gelirlerini asgari ücretten göstermek, kayıt dışı çalışmak ve malvarlıklarını başkasının üzerine yapmak gibi yöntemler uygulayarak verilen nafaka miktarını en aza indirmekte, çoğu da nafaka ödememektedir.

Ayrıca nafakasını düzenli alamayan kadınların hepsi icra takibi yoluna başvurmamakta, başvuranlar ise erkeğin ikametgâhını değiştirip tebligatı almaması gibi nedenlerle sonuç alamamaktadır.

Kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması Ocak 2016’dan beri, yani Boşanma Komisyonu Raporu taslağının oluşturulduğu tarihten itibaren tartışılır hale geldi.

Ancak bu tartışmalar herhangi bir hukuki, sosyolojik veri ekseninde yapılmadı hâlâ da yapılmıyor. Kadınlar boşanma davalarında hükmedilen nafaka miktarlarını araştırdı, ortalama rakamın 267 TL olduğunu kadınlar ortaya çıkardı.

Konda araştırma şirketi, nafakayla ilgili tüm gerçekleri ortaya seren çalışmasını Şubat 2020’de yayımladı.

‘BİRİLERİ RAHATSIZ’ DENİYOR, KİM O BİRİLERİ?

Medeni Kanun’da yapılması planlanan bu değişikliğin; kaç adet nafakaya hükmedilmiş boşanma davası kararı taramasına, o incelenen davaların içeriğine, anlaşmalı mı çekişmeli mi olduğuna, boşanma sebeplerinin içinde şiddet olup olmadığına, bu yasa değişikliğinin neden yapılması gerektiğine ilişkin bir açıklama ise yok. Başından beri bu konu “Birileri rahatsız” denilerek açıklanmaya çalışıldı. Kim o birileri? Ve o birileri mahkeme dosyalarını getirsinler bir bakalım.

ŞİDDET VARSA, ‘ARABULUCUK’ OLMAZ

Nafaka ile ilgili iktidar cephesinden son açıklama Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Tunç boşanma, tazminat ve nafaka sorunlarıyla ilgili ‘arabuluculuk’ uygulamasının hayata geçirilebileceğini söyledi. Kadın ve hukuk örgütlerinin karşı çıktığı ‘arabuluculuk’ ile amaçlanan nedir? Aile hukukundan doğan davaları ‘arabuluculuk’ kapsamına sokmak kadınlar için ne anlama gelir?

‘Aile arabuluculuğu’ ilk olarak 2016 yılında Aile Bütünlüğü, Boşanma Olayları ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nda gündeme geldi. Komisyon raporunda, boşanmalarda arabuluculuk ‘alternatif uyuşmazlık çözme yöntemi’ olarak ifade edildi.

Arabuluculuk tehlikelidir, şiddet varsa arabuluculuk olmaz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tavana vurduğu bir ülkede aile arabuluculuğunun uygulanması tehlikelidir. Kadına yönelik erkek şiddeti bu tehlikenin en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. Kadının, avukatının ve hatta arabulucunun can güvenliğini kim sağlayacak?

İŞLER ADETA ‘BOŞ OL, BOŞ OL, BOŞ OL’A GİDİYOR

Kadınların cebinde koruma kararı varken adliye kapılarında öldürülüyor ülkemizde. Hal böyleyken devlet adeta erkeklerin boşanma sürecini kolaylaştırmak için ‘boş ol, boş ol, boş ol’ yöntemine doğru ilerliyor. Şiddet olmayan neredeyse hiçbir boşanma davası yok. Boşanma anlaşmalıysa mantık olarak arabuluculuğa da gerek yok çünkü adı üstünde taraflar anlaşmış.

Ancak çekişmeli boşanmaysa sadece fiziksel değil, şiddetin herhangi bir türü olabilir. Nafaka, velayet, tazminat konuları boşanma davalarını uzatan hususlar. Hükümet hiçbir yasaya dokunmasın, yasaları uygulasalar kâfi.

YENİ VERGİLERİN ALINMASI ANLAMINA GELİR

Nafaka ile ilgili gündeme gelen tartışmalardan biri de  ‘devlet destekli nafaka’ yani nafakayı erkeğin değil de devletin ödemesi şeklindeydi. Kadın ve hukuk örgütlerinin de karşı çıktığı bu yaklaşım neden sorunlu?      

Devlet bu zamana kadar boşanan kadınlara sosyal yardım sağladı mı? Ne sağladı? Kreş hakkını bile hayata geçirmiyor. Erdoğan, “Kreş eken huzurevi biçer” diyerek algıyı yaratıyor. “Yoksulluk nafakasını devlet ödesin” diye formül aramak yeni fon uygulamalarıyla bu ekonomik krizde vatandaştan yeni vergiler alınması ve bütün vatandaşların üzerine yeni yükler getirilmesi demek.

Şu ana kadar uygulanan zorunlu tasarruf fonu, konut edindirme fonu hatta işsizlik fonu gibi fonların vatandaştan para toplamak ama ihtiyacı olana bu toplanan paraları yansıtmamak üzerine kurulduğunu gösteriyor.

BİR TORBA KANUNLA ÖNÜMÜZE GELEBİLİR 

‘Aile arabuluculuğunun’ ilk olarak 2016 yılında gündeme geldiğine dikkat çekiyorsunuz. Bu konuda yeni yasama yılında bilinen bir takvim var mı? 

Hayır yok, zaten sorun da bu. Hiçbir şeyin bilinmemesi… Ekim ayında Meclis açılıyor. Bir torba kanun ile karşımıza gelebilir.

Bakan Tunç, nafaka gibi aile hukukunu ilgilendiren konularda geniş toplumsal kesimlerle mutabakat sağlanarak hareket edileceğini söyledi ama bağımsız kadın ve hukuk örgütlerinin görüşleri alındı mı mesela?

Hayır, asla böyle bir gündemleri de yok.

Bu ne anlama geliyor?

Siyasal İslam politikaları hep kadınlar aleyhine olmuştur. Sonuna kadar karşı çıkmamız gereken hazırlıklarının olduğunu biliyoruz. Unutmayalım ki, birlikte güçlüyüz ve sonuna kadar mücadele edeceğiz.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com