‘Yakınlık farklılıkların ötesinde’

SELAHATTİN SEVİ 24 Eylül 2019 SÖYLEŞİ

Eleftheria Arvanitaki, Fotoğraf: Eleftheria Arvanitaki Official Page

Bir temmuz akşamı Edirne’nin karşı kıyısında Meriç’le Arda nehirlerinin kesiştiği yerde Türk, Yunan ve Bulgar gençlerle birlikte canlı olarak dinlemiştim Eleftheria Arvanitaki’yi. Üç ülkeyi ayıran nehir bu sefer birleştirmişti.

O, nehir üzerindeki küçük adada kurulan sahnede suyun öte yakasından aşina şarkılar söylüyordu. “Biz onlara İzmir şarkıları diyoruz” sözleriyle tarif ettiği rembetikalar, geleneksel Yunan ezgileri ve modern denemelerden oluşan repertuvar Arvanitaki’nin iyileştirici sesiyle büyülemişti.

Geçtiğimiz hafta sanatçının Çeşme festivali programında yer aldığını öğrendiğimde orada olmayı çok istedim. Bu mümkün değildi elbette… Fakat birkaç soruluk bir “iyi niyet” mesajı göndersem kabul eder miydi?

Denemeden bilemezdim.

Arvanitaki ile aynı sahneyi paylaşacak olan İstanbullu müzisyen arkadaşım Stelyo Berber’in değerli katkısıyla bu mümkün oldu.

Pire’de doğan ama annesi ile babası Ege Adaları’ndan, Kuşadası’nın karşı kıyısından Samos ve Ikaria’dan olan Eleftheria Arvanitaki, Ege’nin müzik hayatında önemli bir yer tuttuğunu her fırsatta dile getiriyor.

25 yıl aradan sonra yeniden gerçekleşen Çeşme Festivali’nin dördüncü gününde sahne alan Arvanitaki, dinleyicilere sahne arkasından ve konser alanından canlı aldığım izlenimlere göre yine unutulmaz bir akşam yaşattı.

Arvanitaki’nin Ara Dinkjan’la yaptığı, bizim Ahmet Kaya ve Alpay’ın sesinden “Ağladıkça” adıyla bildiğimiz “Meno Ektos” ve Sezen Aksu tarafından yorumlanan “Gel Gel Sarışınım Gel” adıyla bildiğimiz “Dinata” en bilinen şarkıları. Fakat o özellikle Yunanistan ve Türkiye konserlerinde Türk çiftetellisi “Tsifteteli Tourkiko”yu söylemeden sahneden inmiyor. Geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden dev sanatçı Cesária Évora ve Arto Tunçboyacıyan gibi önemli müzisyenlerle yaptığı çalışmalar ise dünya turnelerinin vazgeçilmez şarkıları.

Önceki yıllarda da İstanbul’da, İzmir’de konserler veren Arvanitaki, duygularını ve izlenimlerini, “Dilinizi anlamayan bir kitleye karşı şarkı söylemek her zaman oldukça zordur. Sadece müzikle ve sahnedeki varlığınla hareket edebiliyorsun. Türkiye’de verdiğim konserler bana büyük bir sevinç verdi, çünkü şarkılarımın dinleyicileri mükemmeldiler. Bunun dışında Türkiye’de Yunan müziği popüler ve ne zaman Türkiye’ye gittiysem büyük bir sıcaklık hissettim.” ifadeleriyle dile getiriyor.

‘İKİ HALK ARASINDA MÜZİKTE BİR AKRABALIK VAR’

Kuşkusuz Yunanca müziğin Türkiye’de çok sevilmesi ve popüler olmasında sanatçının sözleri farklı olsa da melodileri aynı olan şarkılarının payı büyük. Bunu, “Öncelikle bu şarkıların Türkiye’de sevilmesinden çok memnun oldum. Bunun dışında iki halk arasında müzikte bir akrabalık var. Benim şarkılarımda da olduğu gibi şarkılar diğer dile çevirilince bu akrabalık daha da destekleniyor. İstanbul’da gezerken çalınan Yunanca şarkıları dinleyince çok etkilenmiştim.” diyerek duygularını açıklıyor Arvanitaki.

‘SANAT BİRLEŞTİRİR, MÜZİK EVRENSELDİR’

Dünyaca ünlü Evora ve Tunçboyacıyan gibi sanatçılarla ortak çalışmalar yaptığı deneyimlerini ise, “Sanat birleştirir ve müziğin dili evrenseldir. Yunanistan’da bütün dünyadan müziklere oldukça aşinayız. Yurt dışından müzisyenlerle yaptığım bütün çalışmaları herkes sevinçle karşıladı. Biz müzik insanları olarak, ortak çalışmalara çok açığız ve yurt dışından müzisyenlerle yaptığım bütün çalışmalar çok olumlu bir tecrübeydi” sözleriyle ifade ediyor sanatçı.

Ege’nin iki yakasındaki halklar yakınlaşırken politik sorunlar da devam etmesiyle ilgili olarak ise çok net: İki ülke arasında siyasi gerilimler olmuştur ama yakınlık bu politik farklılıkların ötesindedir.

‘MÜLTECİ GEÇİŞİ İNSANİ BİR KRİZ’

Eleftheria Arvanitaki, “Son yıllarda iki ülke arasında mülteci geçişi var. Doğudan gelip kaderini Yunanistan ve Avrupa’da arayan insanlarla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Çünkü kısa süre de olsa sizin ülkenizde kalmak durumundalar?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

Öncelikle insani bir krizden bahsediyoruz. Türkiye ve Yunanistan çok mülteci kabul etti ve etmeye de devam ediyor. Yunanistan toplumunun çoğunluğu onların kendilerini geliştirebilecekleri yer bulmalarını istiyor. Ama mültecilerin büyük çoğunluğu toplumda kabul görmede ve topluma entegre olmada zorlanıyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com