Anayasa Hukukçusu Yazıcı’dan ‘hukukta reform’ yorumu: Çölde kalıp suya hasret olanlar gibiyiz, serap görüp bunu gerçek sanabiliriz

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı, Habertürk televizyonunda katıldığı programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığını söylediği ‘hukuk seferberliğini’ samimi bulmadığını belirtti. Yazıcı, “Kimler demokrasiyi yok etti, kimler hukuk devletini tahrip etti, kimler özgürlükleri ortadan kaldırdı, şimdi biz kimlere karşı reform yapıyoruz?” diye konuştu.

KRONOS 16 Kasım 2020 GÜNDEM

Gelecek Partili Prof. Dr. Serap Yazıcı.

Habertürk televizyonu uzun bir aradan sonra ‘belirli’ konukların dışında konukları ekrana çıkartarak bir ilke imza attı. Kübra Par’ın sunduğu “Açık ve Net” programına, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı, CHP 24. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Binnaz Toprak, Tarihçi-öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Berktay, öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Özden Zeynep Oktay yorumcu olarak katıldı.

Programda konuklara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde dilinden düşürmediği ‘hukukta reform’ söylemi de soruldu. Konuyla ilgili konuşan Anayasa Hukukçusu ve Gelecek Partisi İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Serap Yazıcı, “Reform yapılacaksa, bugüne nasıl geldik?” diye sordu.

Kübra Par ve Habertürk televizyonunu tebrik eden Yazıcı, “Sayın Kübra Par, hem sizi hem de kanalınızı kutlayarak başlamak istiyorum. Çünkü Türkiye çok uzun zamandan beri öylesine otoriter bir iklimde yaşıyor ki öylesine tek boyutlu yayınlar izliyoruz ki böyle bir yayın yapmak bir cesaret işi, tebrikler” ifadelerini kullandı.

“KİMLER ÖZGÜRLÜKLERİ ORTADAN KALDIRDI, ŞİMDİ BİZ KİMLERE KARŞI REFORM YAPIYORUZ”

Türkiye’de yaşananları ‘çölde kalıp suya hasret olanlar’ olarak tanımlayan Yazıcı, “Türkiye’de yaşayan insanlar olarak, aslında dünyada da öyle ama Türkiye’de ziyadesiyle böyle, çölde kalıp da suya hasret olanlar gibiyiz, o yüzden serap görüp bunu gerçek sanabiliriz. Şu an bir demokrasi hamlesi yapılacak gibi görünüyor, ben iyimser olmak isterim ama olmadığımı peşinen belirteyim. Neden değilim? Çünkü kime karşı reform yapıyoruz, kimler demokrasiyi yok etti, kimler hukuk devletini tahrip etti, kimler özgürlükleri ortadan kaldırdı, şimdi biz kimlere karşı reform yapıyoruz?” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE DEMOKRASİDEN, ÖZGÜRLÜKLERDEN, AVRUPA NORMLARINDAN VE HUKUK DEVLETİ MEKANİZMALARINDAN UZAKLAŞTI”

Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: “18 yıldır aynı aktörleri iktidarda izliyoruz, o aktörler zikzaklar çiziyorlar. 2000’li yılların başında dünyadaki demokratikleşme rüzgarlarının etkisiyle Türkiye’de demokratikleşme yönünde adımlar atıldı, buna muhalefet de katkıda bulundu. Ve aşağı yukarı 2000’li yılların başlarını Türkiye reformlarla geçirdi ve çok da umut yaşadık, dünyada da bu rüzgarlar esiyordu. Fakat benim izlenimlerime göre özellikle 2011’den itibaren bir durgunlaşma sürecine girdi Türkiye ama 2013 benim için belirleyici bir dönem. Gezi Parkı protestoları çok demokratik eylemlerdi. Bunlara çeşitli anlamlar izafe edildi ve o tarihten itibaren Türkiye hızla demokrasiden, özgürlüklerden, Avrupa normlarından ve hukuk devleti mekanizmalarından uzaklaştı.”

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Anayasanın rafa kaldırıldığını kaydeden Prof. Dr. Serap Yazıcı, “2016 yılındaki darbe teşebbüsünün bastırılması çerçevesinde Anayasanın içerdiği hükümlere, olağanüstü yönetim usulleri için öngördüğü güvencelere aykırı bir biçimde çok ciddi Anayasaya aykırı tasarruflar yürürlüğe konuldu. Çok sayıda insan haklarından mahrum edildi, ciddi hukuka aykırılık sorunları yaşandı. Ve o atmosferde bizim Anayasa hukukçuları olarak ‘suistimalci Anayasa’ dediğimiz bir teknikle Anayasa yapılmak suretiyle o iki yıllık Olağanüstü Hal (OHAL) rejimi boyunca uygulanan otoriter politikalar, adeta konsolide edildi. Yeni bir Anayasal sistemle artık bu geri dönülmez bir hale getirildi” değerlendirmesinde bulundu.

Programda Serap Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla bütün bu olaylara baktığımız zaman çok da umutlu değilim. Ben bir demokratım, bir Anayasa hukukçusuyum. Haliyle niyet okumam, niyet okumak totaliter kültürün neticesidir. Ben olaylara ve olgulara bakarak karar veririm. Sıraladığım olaylar ve olgular, ister istemez iyimser olmamı engelliyor. Ama iyimser olmayı çok arzu ettiğimi, gerçekten ortada samimi bir irade varsa, bunu can-u gönülden desteklemek istediğimiz belirtmek istiyorum.”

ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI, “İYİMSER DEĞİLİM” DEDİ

“Gelmeden önce şöyle birkaç veriyi taramak istedim internette. Mesela 2016 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa Mahkemesi’nin verdiği Can Dündar kararıyla ilgili olarak, bu kararın kendisini bağlamayacağını, alt derece mahkemesini bağlamayacağını, gerekirse ilgililerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmesi gerektiğini ve oradan çıkacak karara bağlı olarak ‘ücretini öderiz’ gibi bir ifade kullanmış. 9 Mayıs 2019’daki beyanı ise ‘Biz Avrupa Birliği’ne üye olacaksak Kopenhag siyasi kriterleri değil, Ankara kriterleri der yola devam ederiz’ demek suretiyle o kriterleri Türkiye insanına armağan edeceğini beyan etmiş. Bakın üzerinden bir yıldan daha fazla bir zaman geçmiş. Dolayısıyla hızla taradığım zaman, maalesef umutlu olamıyorum ama umutlu olmayı çok arzu ediyorum. Eğer gerçekten samimi niyetlerle yürürlüğe konulacak reformlar varsa en başta ben desteklemeyi arzu ederim.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com