Aliye Uzun: Cumhurbaşkanıyla DEİK gezilerine katıldım, dört saat uyuyor, inanılmaz çalışıyor

Burhan Kuzu ile uyuşturucu baronu Zindaşti'yi tanıştırmakla suçlanan Ali Uzun, "Ben Naci Şerif Zindaşti’ye kafa tutmuş, onun tehditlerine göz yummamış bir insanım, Sedat Peker’den mi korkacağım ya? Benim kaybedecek bir canım var. Kaybedersem de şehit olurum" dedi.

KRONOS 10 Ağustos 2021 GÜNDEM

İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerif Zindaşti ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’yu tanıştıran Aliye Uzun, yayınladığı videoda kendisiyle ilgili paylaşımda bulunan Sedat Peker’e meydan okudu. Uzun, “Ben Naci Şerif Zindaşti’ye kafa tutmuş, onun tehditlerine göz yummamış bir insanım, Sedat Peker’den mi korkacağım ya?” dedi. Aliye Uzun’un konuştuğu masada AKP logolu bir kupa bardak olması da dikkat çekti.

‘KAYBEDECEK BİR CANIM VAR, KAYBEDERSEM ŞEHİT OLURUM’

Aliye Uzun, Sedat Peker’in eşinin kapakta yer aldığı ve devamındaki sayfalarda yer alan fotoğraflarını da gösterdi: “Sedat Peker denen şahsı ben tanımam. Kendileri bana ulaştılar. Kendi karısını cemiyetlere sokmaya çalışan bir adamdır biliyorsunuz, davetlere, yardımlara, işte restoran açılışlarına falan. Katılmasını sağlayıp kendilerince böyle bir imaj çizmeye çalışıyorlardı ve benim dergimi aradılar. Eşiyle röportaj yapmamı söylediler. Ondan sonra ben biraz tepkili de davrandım, ne kadar uygun olabilir filan. İçeride bir iki sayfa röportaj veririz dedim. Israrla aradılar dediler ki biz kapakta istiyoruz içeride de en az 7-8 sayfa röportaj talebimiz var dediler. Neyse biz de bunu kabul ettik. Eşi geldi, Şangrella Hotel’e Beşiktaş’ta, 2017 yılında. Tam 10 sayfa, boy boy, çıkması için de beni baya bi aramışlardı. Benim kaybedecek bir canım var. Kaybedersem de şehit olurum. Hiç kimseden korkum yok. Benim bakmakla yükümlü olduğum bir çocuğum yok, hiç kimsem yok. Sokaktan geldim, be yaşımdan beri çalışıyorum. Buraya tırnaklarımla geldim.”

Aliye Uzun’un açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

‘ESENYURT’A GİDİN YAŞAM MERKEZLERİ KULELER, REZİDANSLAR…’

“İlk kez oy kullanacak yeni nesil, AK Parti’den önceki Türkiye’yi bilmiyorlar. Savaş Ay’ın programlarına bakabilirsiniz, devlet hastanelerini gösterirdi, kamu kurumlarını gösterirdi, İstanbul’da çeşmelerde çamur akardı, mahalle aralarında sokaklar çöp dağları vardı. Ümraniye çöplüğü diye bir yer vardı. Ve patlamalar olurdu, haberlerde Ümraniye çöplüğü patladı denilirdi. Şu anda Ümraniye kulelerin, sitelerin, modern yaşam merkezlerinin yapıldığı bir yer oldu. Esenyurt, bildiğiniz bataklıktı. Yürüyemezdiniz, bataklığa batardınız. Şimdi Esenyurt’a gidin yaşam merkezleri kuleler, rezidanslar…”

‘PARAN YOKSA DÜNYADA, HİÇBİR YERDE SÖZ HAKKIN YOK’

“Bence siz bu dedikodularla, iftiralarla yalan siyasetiyle, bu zehirli sarmaşıklarla filan bence hiç vaktinizi harcamayın. Bir dakikanızı bile harcamayın. Benden size tavsiye, ticaret nasıl yapılır, para nasıl kazanılır. Paran yoksa dünyada, hiçbir yerde söz hakkın yok. Einstein’in bir sözü vardır, birçoğunuz bilirsiniz. ‘Fırsatlar zorlukların tam ortasında doğar’ diyor. Yahudiler o zorlukları fırsata çevirdiler. Yaşamak zorunda oldukları için ticaret yapmak zorundaydılar.”

‘YAPMAK İSTEDİKLERİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ, REİSİMİZİ İNDİRMEK’

“Bunlar bitmiş, sayın Süleyman Soylu bakanımız onu aklamadığı için ona çamur atan, ona sürekli iftira senaryoları hazırlayan algı operasyonu yapan insanlar. Bu CHP dediğiniz zihniyet Adnan Menderes’i asmış, Özal’ı öldürmüş insanlar. Şu anda yapmak istedikleri sayın cumhurbaşkanımız, reisimizi indirmek. Başka hiçbir amaçları yok. O yüzden kendimize gelelim, biz proje üretelim.”

‘NACİ ŞERİF ZİNDAŞTİ’YE KAFA TUTMUŞ BİR İNSANIM, SEDAT PEKER’DEN Mİ KORKACAĞIM YA?’

“Diğer bir iddia da uyuşturucu baronuyla benim iş yaptığım. İşte Burhan hocanın bu kişiyi serbest bıraktığını, Berat Albayrak’la ilgili değişik iftira ve suçlamalarda bulunuyorlar. Bu Naci Şerif Zindaşti’yi hiçbir basın, hiç kime yazmazken evet ben tanıştım. Ve bu şahsın bizim ülkemize yatırım yapacağını düşündüğüm için Burhan hocayla tanıştırdım. Dada sonra bu adamın yasadışı işlerinin olduğunu öğrendikten sonra bu şahısla görüşmeyi kestim. Ve bu şahıs ondan sonra beni tehdit etmeye başladı ve ilk, her şeyden önce bu kişiyle ilgili suç duyurusunda bulunan, ben tehdit ettiğine dair, suç duyurusuna bakın. Bu tehdit ve şantaj olayından sonra benim patronumun evine saldırdılar. Kurlunla evi taradılar. Ben bu adamla iş yapıyorsam, bu adamla bu kadar ticari ilişkilerim varsa nende gidip şikayette buluyorum ve devlet bana koruma kararı çıkartıyor? Ben Naci Şerif Zindaşti’ye kafa tutmuş, onun tehditlerine göz yummamış bir insanım, Sedat Peker’den mi korkacağım ya?”

‘FETÖ’CÜLERİN KUCAĞINA MI DÜŞMEK İSTİYORUZ’

Arkadaşlar lütfen yani geleceğimizi kurtarmak peşinde miyiz yoksa bu ‘FETÖ’cülerin elinde, onların kucağına mı düşmek istiyoruz. Yani kararımızı verip ona göre yolumuzda ilerlememiz gerekiyor. Ya, bu müptezel, uyuşturucu pençesinde olan insanlar.. ben, tırnaklarım ojeli olabilir, başım açık olabilir ama ben Allah aşkıyla yanıp tutuşan bir insanım, beş vakit namazımı da kılıyorum, bir kuruş dahi boğazımdan haram lokma geçmemiştir. Bunların yok oluşları lehvi mahfuzda yazılı. Evradı kudsiyede adı geçenlerin yüzü suyu hürmetine rabbimden diliyorum ki ben o günü yaşayacağım. Bu şehit aileleri, bu inanan Türk gençleri, bu inanan delikanlı gençler… Bu Türkiye aşıkları, Allah aşkıyla yanıp tutuşan bizler oturacağız, Karadeniz çayımızı demleyeceğiz ve bunların yok oluşlarını balkonumuzda izleyeceğiz arkadaşlar. Ve bu tarihe çok az kaldı emin olun. O yüzden it ürür, kervan yürür, biz işimize bakalım. ”

‘SAYIN CUMHURBAŞKANIYLA DEİK GEZİLERİNE KATILDIM’

Suç duyurusuna bakın, “Şikayetçi/Mağdur İfade Alma Tutanağı”, tarihi her şey burada yazıyor. Ve zaten bu tehdit ve şantaj olayından sonra bu şahıs benim aynı zamanda patronum Ömer Aydar Akkartal’ın evine saldırdılar. Haneye tacavüz, yeni adamla kurşunla evi taradılar. Ondan sonra ben gittim şikâyet dilekçesinde bulundum. Bu adamla ilgili yazdıklarım burada ve ifadeler harfi harfine duruyor. Bunları da sizlerle paylaşacağım. Ben bu adamla iş yapıyorsam, bu adamla bu kadar ticari ilişkilerim varsa neden gidip şikâyette bulunuyorum ve devlet bu konuyla ilgili benim için koruma kararı çıkarıyor. Bunu lütfen bana açıklar mısınız? Bakın ben belgelerle, evraklarla sizin karşınızdayım. Ben Naci Şerifi Zindaşti’ye kafa tutmuş, onun tehditlerine göz yummamış bir insanım, Sedat Peker’den mi korkacağım? Size soruyorum gerçekten. Ha diyorsunuz, bu işte Recep Tayyip Erdoğan’la birçok gezilere gitti, ona yakın görünmeye çalıştı… Videolar, fotoğraflar paylaştı… Evet ben Sayın Cumhurbaşkanıyla DEİK gezilerine katıldım. Afrika, Latin Amerika vb birçok geziye katıldım. Gençlere şunu söylemek istiyorum konuya girmeden önce: Sayın Cumhurbaşkanımız, Latin Amerika gezisinde şahit oldum, dört saat uyuyor ve inanılmaz çalışıyor. Yani bir aşk olmasa, Türkiye için bir şey olmasa bir insan bu kadar çalışabilir mi? Latin Amerika’dan döndük bir jetlag olduk, adam geldi Haliç Kongre Merkezinde konuşma yaptı. Bu adamın ne kadar çalıştığını ne kadar yorulduğunu ne kadar uğraştığını lütfen görmenizi istiyorum arkadaşlar. Benim bu yurtdışı gezilerimle ilgili de çok konuşuldu. Şimdi bu yurtdışı gezileri nasıl oluyor biliyor musunuz? Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu var, DEİK. Burası iş adamlarını, iş kadınlarını, birçok kişiyi, kendi eleme sistemi var, kayıt alıyorsunuz, aidatı var… Burası bir dernek. Ve bu gezilere sizi dahil ediyor. Bu gezilere gitmemizdeki amaç yurtdışına ihracatı artırmak. Yani sektörünüz neyse, sağlık olabilir, turizm olabilir, siz buraya belirtiyorsunuz. Geziye gittiğinizde karşılıklı devletler arası görüşmeler yapıldıktan sonra siz turizmle alakalı iş yapıyorsunuz. Turizm sektöründe karşınızdaki muhatap firmalarla sizi karşı karşı getiriyor. Siz onlarla tanışıyorsunuz, birbirinize projelerinizden bahsediyorsunuz. İş yapmaya başlıyorsunuz. Ve bu geziler üç bin dolar, beş bin dolar, on bin dolar gibi yüksek rakamlar. Bu gezilerin bütün paralarını ödedim, ben milletin kontenjanı ile gitmedim, kimsenin yerine sırasına oturmadım, hepsinin dekontları var. Bu gezilerde bile oradaki ‘fetöcü’ iş adamları, vatan hainleri benim için dediler ki, bu kadın sıtma oldu, karahumma oldu, Afrika’ya gittik ya… Beni geziye almamaları için inanılmaz uğraştılar. Kimlerin beni gezi listelerinden çıkardığını da çok iyi biliyorum. Hiç önemli değil.

‘DÜNYA ÇAPINDA İHRACATIMI YAPIYORUM’

Ben yine dünya çapında işimi ve ihracatımı yapıyorum. Hiç kimde benim önümde engel olamaz.
Roya Abidini konusuna gelelim. Roya Abidini bir güzellik salonu olan doktor. Botoks, dolgu vb kadınların ihtiyacı olan şeyleri yapan bir güzellik salonu olan ve gerçekten konularla uzaktan yakından alakası olmayan bir kadın. Bu kadını neden bu çamurun içine çekmeye çalıştılar anlamadım. Hadi ben Trump Towers’a poster astım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la gezilere gittim. İş yapıyorum, bir anonim şirketim var. İnsan çalıştırıyorum. Benle uğraşmalarını anlıyorum da Roya Abidini, İranlı, kendi halinde, çocuklarına bakmaya çalışan, gerçekten de sınırlı geliri olan bir bayan. Yani anlamış değilim. Bunu da ilerleyen günlerde anlarız, nasıl bir amaçları var. Ya da yeni bir kadını öldürmek istiyorlar. Ya da hayatını karartmaya çalışıyorlar. Başka bir açıklama bulamıyorum.

‘KENDİSİ MÜPTEZEL BOTOKSLU SEDAT’

Sevgili gençler Sedat Peker’e bu dakikadan sonra kendi ağzından konuşmaya başlayacağım. Kendisi müptezel botokslu Sedat. Müptezel olduğunu uyuşturucu kullanan arkadaşlar çok net anlıyordur. Göz bebeğinden anlıyorum ben onun. Eskiden hatırlıyor musunuz Sedat Peker’in, yani sizi hatırlamanız tabi ki imkansız da kırk yaş üstü arkadaşlar çok rahat hatırlarlar. Adamları vardı, kendini bütün gün, 24 saat videoya çektirirdi. Çekerdi kafayı, tuhaf tuhaf danslar, o zaman uyuşturucu kullandığı daha bir belliydi. Şimdi biraz ağırlaşmış. Karısı tabi onu frenliyor biraz, aile babası ayakları. Tabii biraz daha müptezelliği, uyuşturucu-esrar çeken arkadaşlar böyle ekranda görünce çok net anlarlar.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com