Aleksey Navalni, Putin için ‘başlangıcın sonu’ mu?

“Navalni ve ateşlediği hareket, Putin için seçenekleri çoktan daralttı ve ömür boyu başkanlığını belirsizleştirdi. Putin, Kremlin'de geçirdiği yirmi yıldaki en savunmasız durumda.”

KRONOS 07 Şubat 2021 DÜNYA

The Wall Street Journal tarafından “Vladimir Putin’in en çok korktuğu adam” ve “Putin’in doğrudan ismini ağzına almaktan kaçındığı adam” olarak nitelenen hukukçu ve aktivist Aleksey Navalni, 2008 yılından beri Putin’e karşı muhalefet yapıyor. Navalni 3,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha önceden de suikaste uğrayan Navalni’nin tutuklanması, Rusya genelinde protesto gösterilerine neden oldu.

KARA LİSTEDE

Rusya’da “kara listede” olan Navalni hiçbir TV, radyo, gazete ve dergide yer bulamıyor. Propagandasını internet üzerinden gerçekleştiren Navalni başarılı olmuşa da benziyor. Sadece bir kez seçimlere katılabilen Navalni, 2013 yılında Moskova belediye başkanlığı seçiminde yüzde 27 gibi yüksek bir başarı gösterdi. Yalnızca sosyal medyadan propaganda yaparak bu kadar yüksek oy alması otoriter Rusya hükümetini ve Putin’i  endişelendirdi. Navalni’nin hâlihazırda 4 milyonun üzerinde YouTube abonesi ve 2 milyondan fazla Twitter takipçisi var.

ZEHİRLENDİ, HAPSEDİLDİ…

Navalni 2011’de Putin’in Birleşik Rusya Partisi’nin parlamento seçimlerinde oy sahtekarlığı yaptığı gerekçesiyle başlatılan protestolar sebebiyle tutuklandı ve 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Temmuz 2013’te zimmete para geçirme suçlaması ile kısa bir süre hapse atıldı. 2018’de başkanlık yarışına katılmaya çalıştı ancak siyasi bir davada, daha önceki dolandırıcılık mahkumiyetleri nedeniyle başkan adaylığı yasaklandı. Navalni’ye ayrıca izinsiz protesto çağrısı yapmaktan Temmuz 2019’da 30 günlük hapis cezası verildi. Bu hapis cezası sırasında hastalandı. Doktorlar ona “kontakt dermatit” teşhisi koydu ama o hiç akut alerjik reaksiyon yaşamadığını söyledi. Navalni ayrıca 2017 yılında yeşil, antiseptik boyayla saldırıya uğradığında sağ gözünde ciddi bir kimyasal yanık yaşadı. 2019’da kurucusu olduğu Yolsuzlukla Mücadele Vakfı resmi olarak “yabancı ajan” ilan edildi. 20 Ağustos 2020’de yaptığı bir uçak yolculuğunda zehirlendiği sebebiyle acil iniş yaptı. Sonrasında tedavisi için Berlin’e nakledildi. 17 Ocak’ta Berlin’den Rusya’ya döndüğünde gözaltına alındı. En son 3,5 yıl hapse çarptırıldı.

TUTUKLULUĞU ‘HESAPLANMIŞ BİR RİSK’ Mİ?

Leon Aron, The Hill’de yayımlanan yazısında Aleksey Navalni’nin Rusya’da tutuklanacağını kesin olarak bilinmesine rağmen dönüşünü “Şehitlik arayışındaki bir donuk kahramanlık değil, hesaplanmış bir risk” olarak değerlendirdi. Rusya genelinde 100’den fazla şehirde protestoların herhangi bir azalma olmadan devam etmesini argüman olarak sürdü. Aron yazısına şu şekilde devam ediyor: “Olacağına inandığı her şey oldu. Yeni bir ortamın çeşitli unsurları yeni bir rejim değişikliği için yeterli olmasa da, inandırıcı bir meydan okuma için gerekli koşullar sağlandı.”

HALKIN YÜZDE 20’Sİ DESTEKLİYOR

Aron yazısında, “Birincisi; Navalni Rusya’ya dönüşünde sadece özgürlüğünü değil, hayatını da riske attı. Bu da onu Vladimir Putin’e karşı bölünmüş muhalefetin tartışılmaz bir lideri haline getirdi. Bir Rus deneme yazarının da dediği gibi, başka bir Lech Walesa ya da Nelson Mandela’ya dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek. Ancak hapishanede geçirdiği süre onu böyle bir statüye daha da uygun kılacak. Nüfusun tahmini yüzde 20’si tarafından destekleniyor. Bu ulusal televizyonlarda yasaklı bir politikacı için inanılmaz derecede yüksek bir rakam” ifadelerini kullandı.


OTORİTE GÜÇ KAYBEDİYOR

Aron’a göre, “Navalni’nin dönüşünün zamanlaması mükemmele yakındı.” “Putin, Kremlin’de geçirdiği yirmi yılın en savunmasız durumunda. Ülkenin her yerinde Navalni için gösteriler yapılırken, Putin lehine mitingler neredeyse hiç yok. Yaşlanan otoriter rejimle ilgili memnuniyetsizlik arttı. On yıllık durgun ekonomi, düşen gelirler ve pandeminin tahribatı Rus halkının rejime bakışını değiştirdi.”

“BAŞLANGICIN SONU”

Leon Aron’un The Hill’deki yazısını, “Yine de Navalni ve ateşlediği hareket, Putin için seçenekleri çoktan daralttı ve ömür boyu başkanlığını belirsizleştirdi. Winston Churchill’in 1942’de Mısır’da Almanlara karşı kazandığı zaferden sonra belirttiği gibi, “Bu son değil. Sonun başlangıcı bile değil. Ama bu belki de başlangıcın sonudur” şeklinde tamamladı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com