‘AKP’nin altındaki zemin böyle böyle eriyor, Gezi Parkı’na AVM bile yaparlar…’

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: "Bu İstanbul, bu Saraçhane fotoğrafı, sayın Cumhurbaşkanı’nın yönettiği ülkede görmek istediği fotoğraf mıydı? Böyle böyle eriyor alttaki zemin. Dün polis gücü ile geriletti bir Taksim talebini iktidar… Belki bu güçle Gezi Parkı’na bir AVM bile yapılabilir."

KRONOS 02 Mayıs 2024 GÜNDEM

Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına yasaklanması nedeniyle meydana girişleri engellemek için Saraçhane’de Bozdağı Kemeri girişine boydan boya polisten et duvar örülmesi dünün sembolü oldu. Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Saraçhane Meydanı’nın gerilimin tavan yaptığı bir alana dönüştüğünü belirttiği yazısında, “Bu İstanbul, bu Saraçhane fotoğrafı, sayın Cumhurbaşkanı’nın yönettiği ülkede görmek istediği fotoğraf mıydı? Böyle böyle eriyor alttaki zemin. Dün polis gücü ile geriletti bir Taksim talebini iktidar… Belki bu güçle Gezi Parkı’na bir AVM bile yapılabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Ahmet Taşgetiren’in yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

“Ve Saraçhane Meydanı gerilimin tavan yaptığı bir alana dönüştü.

Ancak Saraçhane Saraçhane’den ibaret değildi. Nerede ise İstanbul’un kalbi sayılacak beş ilçe, Beşiktaş, Şişli, Fatih, Eminönü, Beyoğlu hayalet şehir haline gelecek, ya da olağanüstü hal manzarası verecek boyutta abluka altına alındı…

Evet, tam 42 bin polis seferber edildi.

Ne oluyordu? Neydi yaşanan?

ERDOĞAN’IN GÖRMEK İSTEDİĞİ FOTOĞRAF BU MUYDU?

Ablukanın en ikonik – trajik görüntüsü ise Saraçhane’de, Bozdoğan Kemerleri’nin Saraçhane’den Unkapanı’na doğru açılan kapılarının önünü boydan boya ve kademe kademe kapayan polis barikatı idi.

Bu İstanbul, bu Saraçhane fotoğrafı, sayın Cumhurbaşkanı’nın yönettiği ülkede görmek istediği fotoğraf mıydı?

Taksim’de kutlamalar yapılsaydı, ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp, “1 Mayıs’ı işçilerimiz huzur içinde kutladılar, Türkiye 1 Mayıs’ı Taksim’de bir demokrasi ve işçi şöleni halinde yaşadı” diye gururla konuşsaydı kendi iktidarı adına daha olumlu olmaz mıydı? 2010, 2011 yıllarında 1 Mayıs’ta kutlamalar yapılırken, iktidar adına böyle bir başarı seslendirilmedi mi?

2024 yılındayız. Neyi kaybetti Türkiye, Beştepe’den görülebiliyor mu?

“Güvenlik tehlikesi!” deniyor ya… Normalde güvenlik tedbirleri demokratik ülkelerde gösterilerin güvenliğini sağlamak için alınır. Bizde dünya şehri, bir gösteriyi önlemek için polis devleti görünümüne sokuluyor.

1977 kanlı 1 Mayıs’ı hatırlarsak, oradaki kan, derin yapıların provokasyonu halinde gelişti. Gezi olaylarında da benzeri provokasyonların devreye girdiği biliniyor.

İKTİDAR TAKSİM UKDESİNİ TAŞIYARAK YÜRÜYOR

Gezi’den bu yana iktidar “Taksim ukdesi”ni içinde taşıyarak yürüyor. Oradaki yargılama süreci de problemli devam ediyor, 1 Mayıs olayı da…

Ve olan hukuka, demokrasiye oluyor. İktidar, hukukla, demokratik haklarla sorunlu bir yapıya dönüşüyor.

Bence orada bir akıl devreye girerse, oturup “Ne yaptık biz? Türkiye – İstanbul 2024 yılında bunu hak ediyor mu?” gibi bir sorgulama yaşamalı. Cumhur İttifakı, 31 Mart’ta ciddi bir seçim kaybı yaşadı ya, özellikle Ak Parti, irtifa kaybının sebeplerini araştırıyor ya, bu araştırmanın merkezinde Ak Parti genel başkanı olarak bu tür yenilgilere pek alışık olmayan ve hani şu yazının başındaki “1 Mayıs İşçi Bayramı tebriki” de yapan Tayyip Erdoğan var ya, bence gerçekten o, “Ne yaptık biz?” diye bir muhasebe yapmalı?

Hani Orhan Veli “Beni bu havalar mahvetti” diyor ya… Aynen öyle… Böyle böyle eriyor alttaki zemin.

Dün polis gücü ile geriletti bir Taksim talebini iktidar… Belki bu güçle Gezi Parkı’na bir AVM bile yapılabilir. Bir zafer mi? Elbet.

Hani Pirus Zaferi diye de bir şey var… Zafer kazanıyorsunuz ama, kendi gücünüzden de hayati boyutta kayıplar veriyorsunuz. Ne dersiniz aklın yerini öfkenin – belki intikamın aldığı bir dönemi mi yaşıyoruz? “Başka türlüsü de mümkündü”ye biraz kafa yorulursa, bu gidişin hiç de sağlıklı olmadığı anlaşılacaktır.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com