AKP iktidarı, 2021’deki en büyük yatırımını cezaevlerine yapıyor

AKP iktidarı, cezaevlerinin kapasitesini 500 bin kişiye çıkarmayı planlıyor. 2020 yılında cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini açıklayan İHD, 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta mahpus bulunduğuna dikkat çekti, “Türkiye, insanları hapsetme üzerine bir gelecek öngörmektedir” değerlendirmesini yaptı.

KRONOS 01 Nisan 2021 GÜNDEM

İnsan Hakları Derneği (İHD) 2020 Hapishaneler Raporu’nun kamuoyuyla paylaştı. Raporda cezaevlerinin kapasitesi, aileleriyle birlikte cezaevlerinde kalan çocuk sayısı, hasta mahpus sayısı gibi birçok önemli konu yer aldı.
İHD raporunda cezaevlerinin mevcut kapasitesi ile halihazırdaki kesin mahpus sayısının bakanlık tarafından paylaşılmadığı vurgulandı. Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

HEDEF, KAPASİTENİN 500 BİNE ÇIKARILMASI

“Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’de 2 Şubat 2021 tarihi itibariyle 264 kapalı ceza infaz kurumu, 78 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 9 kadın kapalı, 7 kadın açık, 7 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 369 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumların toplam kapasitesi 244.896 kişidir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı resmi rakamlara göre 28 Şubat 2021 itibariyle hapishanelerde toplam 276.438 mahpus bulunuyor.

Ancak bu sayının artırılmış kapasite olduğunu da belirtmekte fayda vardır. Normal koşullar altında bu hapishanelerde verilen sayının 2/3’ü kadar mahpusun kalması gerekmektedir. Bu noktada bir önemli bilgi de Türkiye’de son yılda yapılan 40’a yakın yeni hapishane ile kapasitenin resmi rakamlara göre 188.437 kişi arttırılmış olduğudur. Önümüzdeki yıllarda tamamlanacak hapishaneler ile kapasitenin 500 bin kişiye kadar artırılması planlanmaktadır. Bu da göstermektedir ki Türkiye insanları hapsetme üzerine bir gelecek öngörmektedir kendine.”

17 MAHPUS COVİD-19’A BAĞLI GEREKÇELERLE ÖLDÜ

“Salgın döneminde hapishanelerde toplam 17 mahpus COVİD-19’a bağlı gerekçelerle öldü. Çok sayıda hapishane personeli ve mahpus ise virüse yakalandı. Ne yazık ki kaç kişinin virüse yakalandığına ilişkin elimizde kesin bir veri bulunmuyor. Adalet Bakanlığı’nın 2020 Kasım ayı içerisinde açıkladığı verilere göre 368 ceza infaz kurumunun 117’sinde pozitif vakaya rastlanmış ve toplam 120 mahpusun testi pozitif çıkmıştır . Buna karşın derneğimize 20 farklı hapishaneden yapılan başvurularda 489 mahpusun COVİD-19’a yakalandığı iddia edilmiştir.”

KARANTİNA UYGULAMALARI TECRİDE DÖNDÜ

“Zorunlu karantina uygulamaları adeta birer tecrit uygulamasına dönüşmüş durumda. Karantinaya alınan mahpusların bir başlarına bırakılarak 2 haftaya varan sürelerde tecrit hücrelerin de ya da karantina birimine dönüştürülmüş avukat görüş odası gibi mekanlarda tutulduğunu biliyoruz.

Bu durum ağır hasta ve hasta mahpuslar için de geçerli bir durum. Özellikle sağlık durumları nedeniyle hastaneye sevkini talep eden mahpusların ceza olarak uzun süreli karantinada tutulduklarına ilişkin beyanlar mevcut. Yine COVİD-19 ile mücadele adı altında mahpusların başta sosyal aktivite, spor, havalandırma gibi pek çok hakkının gasp edildiğine tanık oluyoruz.”

604’Ü AĞIR OLMAK ÜZERE TOPLAM BİN 605 HASTA MAHPUS VAR

“Derneğimize ulaşabilen ve tespit edebildiğimiz kadarı ile Türkiye hapishanelerinde halen 604’ü ağır hasta olmak üzere toplam 1605 hasta mahpus bulunmaktadır. Bu sayının çok daha yüksek olduğunu özellikle belirtmek isteriz.”

PANDEMİ DÖNEMİNDE CEZAEVLERİNDE YAŞANAN SAĞLIK HAKKI SORUNLARI

“Sağlık hakkı açısından hapishanelerde yaşanan temel sağlık sorunları şöyle sıralanabilir:

• Aşırı kalabalık koğuşlar

• Revire geç çıkarılma, revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde aylarca sıra beklenmesi

• Yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması

• Revirlerde her zaman doktor olmaması

• Bazı hapishanelerde güvenlik görevlilerinin kelepçeleri açmadığı ve hekimlerin de açılmasını talep etmemesi

• Hastane sevklerinin ya geç yapılması ya da hiç yapılamaması

• Sevklerde arama baskısı ve (özellikle astım hastalarını kötü etkileyen) tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlaması

• Ağır hasta mahpusların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemesi

• Gerek hapishane revirlerinde gerek hastanelerde, hasta mahpusların gerçekten tedavi edilmeyip (ağrı kesici gibi) geçici/belirtileri önleyici ilaçlarla baştan savılması

• Adli Tıp Kurumu’nun tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermemesi, hastane raporlarının Adli Tıp Kurumu tarafından kabul edilmemesi

• Atak geçirme riski bulunan ve/veya kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması

• Yetersiz iaşe bedelleri

• Isıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar

• Mahpusların gün ışığından yeterince faydalandırılmaması

• Diyet yemeklerinin verilmemesi

• Temiz suya erişim sorunları.”

 600 İLE 650 ARASINDA 0-6 YAŞ ARALIĞINDA ÇOCUK BULUNUYOR

“Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye hapishanelerinde 28 Şubat 2021 tarihi itibariyle 8.968 hükümlü ve 1.963 tutuklu olmak üzere toplam 10.931 kadın mahpus bulunuyor. Bu mahpuslar 9 kadın kapalı ve 7 kadın açık hapishanesinde, ayrıca pek çok durumda diğer hapishanelerde kendilerine ayrılmış koğuşlarda kalıyorlar. Türkiye’deki 4 çocuk eğitimevi ile 7 çocuk kapalı ceza infaz kurumunda ise 12 ile 18 yaş arasında 487’si erkek ve 10’u kadın toplam 497 hükümlü çocuk, 1.077’si erkek ve 41’i kadın toplam 1.118 tutuklu çocuk bulunmaktadır.

Çocuk mahpusların genel toplamı ise 1.564 erkek ve 51 kadın olmak üzere 1.615 kişidir. Ancak bu sayının belirttiğimiz gibi 12-18 yaş arasındaki çocuk mahpusları kapsadığının bir kere daha altını çizmek isteriz. Aileleri ile hapishanede kalmak zorun olan daha küçük yaştaki çocuklar bu sayıya dahil değildir. Türkiye hapishanelerinde 600 ile 650 arasında 0-6 yaş aralığında çocuk bulunmaktadır.”

‘ÇIPLAK ARAMA BİR İŞKENCE YÖNTEMİ OLARAK YENİDEN YAYGINLAŞTI’

“Özellikle çıplak arama uygulamasının son dönemde işkence suçu kapsamında eril bir şiddet biçimi olarak ve başta kadınlara yönelen özelliği dikkate alındığında, özellikle işkence görenlerin maruz kaldıkları olaylarla mücadele edilmesi, yaşamak zorunda kaldıkları olumsuzlukların kabul edilemezliğinin önemle vurgulanması, toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlikleri şiddetlendiren bu tür uygulamaları da gözeterek kadınların, erkek egemen toplumda hakları gözetilmesi gereken bir grup olarak değerlendirilmesi de önem kazanmaktadır.

Devlet yetkililerinin her türlü yalanlamasına karşın TİHV’e başvuran kişilerin aktardığı bilgilerden ‘çıplak arama ve iç beden muayenesinin’ son on yılda hem gözaltı hem de hapishanelerde bir işkence yöntemi olarak yeniden yaygınlaştığı görülmektedir. TİHV’e yapılan başvuruların, ülke çapında işkence ve diğer kötü muamele fiillerine maruz kalanların çok az bir bölümünü kapsadığı ve cinsel şiddet anlamına gelen fillerin daha zor aktarıldığı/paylaşıldığı dikkate alındığında durumun vahameti daha da açık olarak anlaşılmaktadır.

241 KİŞİ ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ BIRAKILDI 

2010 ile 2019 yılları arasında TİHV başvuran toplam 241 kişi gözaltında çıplak arama/soyma uygulamasına maruz kaldığını belirtmiştir. Ayrıca bu kişilerden 28’i vücut boşluklarında arama yapıldığını belirtmişlerdir. Bu veriler, gözaltına alma yönetmeliğinde çıplak aramaya yönelik bir düzenlemenin bulunmadığı da düşünüldüğünde söz konusu fiilin keyfi, yaygın bir uygulama ve sadece günümüzde değil uzun yıllardır var olan ciddi bir sorun olduğuna işaret etmektedir.

İHD Dokümantasyon Merkezi ve Merkezi Hapishaneler Komisyonu tarafından tespit edilebildiği kadarıyla 2020 yılında Türkiye hapishanelerinde çıplak aramaya direndiği için fiziksel şiddete maruz kaldığı veya çıplak aramaya zorla maruz bırakıldığı iddia edilen kişi sayısı ise en az 174’tür.”

SONUÇ

-“Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır.

-Cezaevlerinde son dönemlerde artış gösteren işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranışlara son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Hapishanelerde istisnai olarak uygulanması gereken çıplak aramanın genel kural haline getirilmesi insan onuruna aykırı olup bu uygulamaya karşı çıkanların darp edilmesi işkencedir. Hapishanelerde askeri nizamda ayakta sayım, kelepçeli muayene gibi insan onuruna aykırı uygulamalara son verilmelidir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram