Limak ile İçtaş AŞ’nin Muğla Akbelen'deki maden çalışmaları, kömür çıkartılacak sahanın sınırlarını belirlemek için sabah saatlerinde başladı. Jandarma birlikleri, Akbelen'deki nöbet alanına 12 otobüsle girerek direnişçileri abluka altına aldı. Yüzlerce silahlı askerin kalkan sesleriyle sabah 7 sularında uyanan yurttaşlar, çadırlarından çıktıklarında karşılarında silahlı asker birliklerini buldu.
Akbelen’de 24 Temmuz’da başlayan orman katliamına karşı yöre halkı ve yurttaşların direnişi sürüyor. Akbelen Ormanı kıyısındaki nöbet alanı, direnişin 19. gününde sabah saat 7 sularında jandarma komando birlikleri tarafından abluka altına alındı.
Limak ile İçtaş AŞ’nin maden sahası çalışmaları, kömür çıkartılacak sahanın sınırlarını belirlemek için sabah saatlerinde başladı. Tel örgülerle maden alanın sınırlarını çizen şirket çalışanlarına nöbet alanındaki yurttaşlar tepki gösterdi.
12 otobüsle bölgeye giren jandarma birliklerinin kalkan sesleriyle uyanan yurttaşlar, çadırlarından çıktıklarında karşılarında silahlı asker birliklerini buldu. “Limak’ı değil, ormanı koru” diyen yaşam savunucuları jandarmayı protesto etti, yaşam alanlarını savunmakta kararlı olduklarını tekrarladı.
Önceki gün ise yöre halkından Aytaç Yakar, maden sahası açmak için Limak’a çalışan kendi köylüsüne, şöyle isyan ediyordu:
Jandarmanın koruduğu Limak şirketi için çalışanlar şöyle görüntülendi:
SERÇELER, AGO KUŞUNA KARŞI
Akbelen Nöbet alanındaki direnişçiler, jandarmaya hitaben Ago kuşu ile serçenin hikayesini “Şimdi burada yaşamın yok edilmesine sizler Ago kuşu gibi yardım ederken, biz gagalarımızda taşıdığımız birer damla suyla bu kötülüğe karşı duruyoruz. O yüzden çocuklarımızın gözlerine onurla bakacağız, ya siz!” diyerek aktardı:
“Halil İbrahim peygamberi yakmaya hazırlanan Nemrut, Urfa’da şimdi Balıklı Göl’ün bulunduğu yerde büyük bir ateş yakma hazırlığındadır. Ago kuşu gagasında bir parça dalla bu çalışmaya katılır. “Burada ormanlar kesilip, odunlar yığılıyor, senin getirdiğin bir küçük dalın ne anlamı var?” denilen Ago kuşu, “Benim de Nemrut’a yardım ettiğim belli olsun” der. Bir süre sonra bir serçe, gagasında bir damla suyu getirip odun yığının üzerine bırakır. Serçeye, “Bu bi damla suyun yangına ne etkisi olacak” diye soranlara serçenin yanıtı, “Halil İbrahım’in yakılmasına karşı olduğumu Nemrut görsün” olur.”
AKBELEN’DE DİRENİŞ BİTMEDİ
Haklı/meşru direnişlerini sürdüreceklerini söyleyen köylü ve onlara desteğe gelmiş yurttaşlar, ‘Akbelen’de her şeyin bittiği algısının yaratılmaya çalışıldığını’ ancak bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
Ormanın büyük bölümü katledilmiş olsa da iş makineleriyle girilip toprağın yüzeyi kürenmedikçe, bölgenin orman vasfını koruduğuna ve kısa sürede kendini toparlama kapasitesini halen kaybetmediğine dikkat çekiyorlar. Akbelen’deki köylü ve yaşam hakkı savunucuları bölgede yeni bir maden sahası açılmasını engellemek için ülkeye ve dünyaya seslenmeyi sürdürüyor. Yöre halkı ve yurttaşlar taşına toprağına, suyuna sahip çıkan herkesi AKP- Limak suç ortaklığıyla maden sahası yapılmak istenen Akbelen Ormanı’nı birlikte savunmaya çağırıyor.
Limak ve İçtaş AŞ’nin termik santrallere kömür çıkartmak için açtığı 15 km’lik ‘cehennem çukuru’
NE OLMUŞTU?
Muğla- Milas köylüleri, bölgelerindeki Akbelen Ormanı’nda Limak ve İÇTAŞ ortak iştiraki YK Enerji’ye ait kömür madenine karşı 2019’dan bu yana mücadele ediyor. Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine enerji sağlamak için açılan 15 km’lik maden sahası, Akbelen Ormanı’nın sınırına dayandı.
Konuyla ilgili hukuki süreç devam ederken, 24 Temmuz sabah saatlerinde kesim ekipleri, jandarma nezaretinde 780 dönümlük Akbelen Ormanı’na girerek ağaç kıyımına başladı.
İdare Mahkemesi, Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesiminin durdurulması için yapılan başvuruyu üçüncü kez reddetti. Ancak hukuki süreç devam ediyor.
AKP, iktidarı boyunca ormanlık alanların maden sahası olabilmesinin önünü yıllar içinde çıkardığı yasa ve yönetmeliklerle açmıştı zaten. Orman Genel Müdürlüğü ise Limak ve İÇTAŞ ortak iştiraki YK Enerji’ye ağaç kesimi için 28 Kasım 2020 tarihinde izin verdi. Şirket, Akbelen Ormanı’nda ağaç kıyımı için çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinden de muaf tutuldu.
