AİHM eski yargıcı Türmen’den ders: İsrail’in yaptıkları çok açık savaş suçudur

'Savaşı Hamas'ın başlatmış olması, İsrail'e roket atarak sivillerin ölümüne yol açması, İsrail'in buna karşılık vermesi, İsrail'in sorumluluğunu kaldırmaz. Uluslararası ceza hukukunda karşılıklılık yoktur. İsrail'in hastaneyi bombalaması, 8. Maddede yasaklanan çok ağır bir savaş suçudur.'

KRONOS 21 Ekim 2023 GÜNDEM

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarındanemekli Büyükelçi Rıza Türmen, İsrail’in Gazze halkını göçe zorlamsı, sivillleri bombalaması, su ve yiyecek ihtiyacından yoksun bırakması ve bir hastaneyi bombalamasının çok açık bir savaş suçu olduğunu söyledi.

T24 yazarı Türmen, ‘Savaşı Hamas’ın başlatmış olması, İsrail’e roket atarak sivillerin ölümüne yol açmasının da İsrail’in sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını belirterek ‘Uluslararası ceza hukukunda karşılıklılık yoktur. İsrail’in Gazze’deki sivil halka karşı eylemleri yaygın ve sistematik bir nitelik taşıyorsa, bu eylemler aynı zamanda insanlığa karşı suç oluşturur.’ dedi.

Rıza Türmen şunları yazdı:

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yetkisi şu uluslararası suçlarla sınırlı: Soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu. UCM devletleri değil, bu suçları işleyen kişileri yargılar.

Savaş suçları, Roma Statüsü’nde birkaç kategori altında toplanmış. Birinci kategori, 1949 Cenevre Sözleşmeleri’ndeki insani hukuka ilişkin hükümlerdir.

Bunlar savaş hukuku ve savaşta sivillerin korunmasını öngören uluslararası teamüli hukuk kurallarını içerir. İkinci kategori, Cenevre Sözleşmelerinin düzenlemediği ve uluslararası silahlı çatışmalara uygulanan yasa ve teamüllerin ihlalidir. Cenevre Sözleşmeleri’nin ortak 3’üncü maddesi uluslararası nitelik taşımayan iç çatışmalara uygulanır. Bu konu da UCM’nin yetkileri arasındadır.

Bu suçları işleyenlerin cezalandırılmasındaki temel amaç, sivil halkın her koşul altında korunmasını sağlamaktır.

Suçun oluşumu için kasıt aranır. Suçu işleyenin kendi eyleminin sonuçlarını bilmesi gerekir. Savcı bunu kanıtlamalıdır. Suça yardım ve yataklık edenler, suçun işlenmesi için emir verenler de sorumludur.

UCM’nin yargılama yetkisi üç durumdan doğar:

a. B.M. Güvenlik Konseyi, B.M. Yasası’nın 7. Bölümü gereğince, işlenen suçun barışı tehlikeye düşürdüğü sonucuna varırsa, bir kararla sorunu UCM savcısına havale edebilir. Bu karar UCM’ye taraf olmayan devletleri de bağlar. Bütün devletler, bu kişi ülkelerinde ise yakalayıp UCM savcısına teslim etmekle yükümlüdür.

b. Bir devlet, Roma Statüsü’ne taraf olarak UCM’nin yetkisini tanıyabilir. Bu durumda UCM’nin yetkili olması için ya suçun taraf ülkede işlenmiş olması ya da taraf ülkenin vatandaşı tarafından işlenmiş olması gerekir. UCM savcısı, bir ihbar üzerine ya da ihbar olmaksızın kendiliğinden soruşturma başlatabilir. Ancak kendiliğinden başlatırsa, UCM Yargılama Öncesi Dairesi’nden soruşturma izni alması gerekir.

c. Bir devlet, Roma Statüsü’ne taraf olmadan yapacağı bir beyanla belirli bir olay için UCM’nin yetkisini tanıyabilir. UCM’nin yetkisi ulusal devletlerin yetkilerinin tamamlayıcı niteliktedir. Suç işleyen kişi öncelikle kendi devletinde yargılamalıdır. Bunun gerçekleşmemesi durumunda UCM’nin yetkisi doğar.

Bu ilkeleri Gazze olaylarına uyguladığımızda uluslararası ceza hukuku bakımından ortaya çıkan durumu şöyle özetleyebiliriz:

Sivilleri rehin almak hem 1949 Cenevre Sözleşmesi tarafından, hem de UCM’nin Roma Statüsü’nün savaş suçlarına ilişkin 8. Maddelerinde yasaklanmıştır. Rehin almak bir savaş suçudur. İsrail’in Gazze ablukası ya da orada yaşayan insanlara yaptığı baskı, ayrımcılık, insanlık dışı muameleler Hamas’ın sivilleri rehin almasını haklı göstermez.

İsrail’in sivil halkı yerinden edip göçe zorlaması hem 1949 Cenevre Sözleşmesi’ne, hem Roma Statüsü’nün 8. Maddesine aykırıdır. Bir savaş suçudur. İsrail’in bu toprakları bombalayacak ya da işgal edecek olması, zorla göçü haklı kılmaz.

İsrail’in sivil halkı yaşamlarını sürdürmek için gerekli elektrik, su, yakıt gibi ihtiyaç malzemelerinden yoksun bırakması, açlığa mahkûm etmesi ve bunu bir savaş yöntemi olarak kullanması Roma Statüsü’nün 8. Maddelerinde yasaklanan hususlardandır. Açık bir savaş suçudur.

İsrail’in kasıtlı olarak sivil halkı bombalaması orantısız bir tepkidir. Hem 1949 Cenevre Sözleşmesi’nde, hem Roma Statüsü’nün 8. Maddesinde yasaklanmıştır. Açık bir savaş suçudur.

İsrail’in hastaneyi bombalaması, 8. Maddede yasaklanan çok ağır bir savaş suçudur.

İsrail’in sivil halka beyaz fosfor bombası kullanıldığı iddia edilmekte. Bu konu kanıtlanırsa, yasak olan silahların kullanılması ayrı bir savaş suçu oluşturur.

İsrail’in Gazze’deki sivil halka karşı eylemleri yaygın ve sistematik bir nitelik taşıyorsa, bu eylemler aynı zamanda insanlığa karşı suç oluşturur.

Savaşı Hamas’ın başlatmış olması, İsrail’e roket atarak sivillerin ölümüne yol açması, İsrail’in buna karşılık vermesi, İsrail’in sorumluluğunu kaldırmaz. Uluslararası ceza hukukunda karşılıklılık yoktur.

Soykırım suçunun ise unsurları farklıdır. Savaş suçunun büyük boyutlara ulaşması ortada bir soykırım suçu işlendiği anlamına gelmez. Soykırım suçunun oluşması için etnik, dini bir grubun ortadan kaldırılmasını amaçlayan özel bir kasıt aranır. Suç işleme kastı yeterli değildir. Bu özel kastın bulunduğunun kanıtlanması gerekir.

Gazze’de işlenen suçlar bakımından UCM yetkilidir. 2015 yılında Filistin Otoritesi Roma Statüsü’ne taraf oldu. Böylelikle UCM’nin Filistin toprakları üzerinde işlenen suçlar üzerindeki yetkisini kabul etti. 2021 yılında UCM savcısı, Filistin toprakları üzerinde işlenen uluslararası suçlarla ilgili bir soruşturmayı zaten açmış bulunmaktaydı. Son Gazze olaylarını da bu soruşturma çerçevesinde ele alması gerekir.

Daha önce 2019 yılında UCM Savcısı şöyle bir basın açıklaması yapmıştı: “Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria ve Gazze’de savaş suçları işlenmiş ya da işlenmektedir. Bu durumdan kaynaklanan potansiyel davalar UCM yetkisine girer.” UCM Savcısı’nın bu görüşü, Filistin Otoritesi’nin Roma Statüsü’ne taraf olmadan önce Ocak 2009’da yaptığı bu beyanla UCM’nin yetkisini tanımış olmasından kaynaklanmaktaydı.

Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlendiğini gösteren yeterli kanıt vardır. Ancak, bağımsız kişiler tarafından olay yerinde inceleme yapılması, kanıtların toplanması gerekir. 2012 yılında Filistin konusunda cesaretli adımlar atan Savcı Bensouda’nın yerine gelen şimdiki Savcı Karim Khan bir an önce soruşturmanın kapsamını Gazze olaylarını içine alacak biçimde genişletmelidir. Khan’ın şimdiye dek Gazze konusunda bir açıklama yapmaması eleştiri konusu olmaktadır. Böyle bir açıklama İsrail üzerinde caydırıcı bir etki yapabilirdi.

Soruşturma sonucu savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlendiği sabit görülürse, emri veren Başbakan Netanyahu’dan başlayarak Savunma Bakanı ve diğer sorumluluğu olan kişilerin tutuklanması ve ulusal düzeyde yargılanmazlarsa, yargılanmak üzere Lahey’e gönderilmeleri gerekecektir. Roma Statüsü’nün 27. Maddesine göre devlet ya da hükümet başkanı ya da hükümet üyesi olmak UCM bakımından ceza sorumluluğunu kaldırmaz, bağışıklık vermez.

Aynı cezai sorumluluk Hamas için de geçerlidir.

İnsan olmak, insan olarak doğmak değil, insan onuruna yaraşır biçimde davranmaktır. Gazze’deki İsrail’in korkunç vahşeti heryerde büyük bir insanlık utancı yarattı. Suçluların adalet önüne çıkarılıp cezalandırılması bize insan olduğumuzu yeniden anımsatacaktır.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram