150’den fazla şehirde yankılanan 3 kelime: Kadın, hayat, özgürlük

Dünyanın dört bir yanında ne Farsça ne de Kürtçe bilmeyen on binlerce insanın Zen, Zendegi, Azadi (Jin, Jiyan, Azadi) sloganlarını avaz avaz seslendirmesiyle, Mahsa Amini artık sadece kadınlar için değil, fikirlerinin, hayat tercihlerinin, temel özgürlüklerinin üzerinin örtüldüğü herkes için bir direniş simgesi oldu.

CEMRE ÜLKER 02 Ekim 2022 HABER İZLENİM

İran karşıtı protestolar dünyanın 150 kenti ile birlikte New York'ta da yapıldı. (FOTOĞRAF: YUKI IWAMURA / AFP)

1 Ekim 2022 Cumartesi günü 150’den fazla şehirde İran halkı için Zen – Zendegi – Azadi (Kadın – Hayat – Özgürlük) sloganları yankılandı. İran’da yaşayan Kürt bir kadın olan Mahsa Amini’nin ahlak polisleri tarafından katledilmesinden sonra başlayan sivil itaatsizlik protestoları dünyanın dört bir yanına sıçradı. Gencecik bir kadının bir tutam siyah saçı yeni bir alevlenmeye vesile oldu. İran halkını 43 yıllık despot bir rejimin sınırlandırdığı tüm temel hak ve özgürlükleri yeniden ele almak üzere sokaklara döktü. Son iki haftadır sosyal medya üzerinden şahitlik ettiğimiz bu tarihi ayaklanma aslında çoğumuzun kulağına klişe gelen “kadın hakları insan haklarıdır” söyleminin vücut bulmuş hali.

İran’daki protestolar her türlü silahla donanmış ahlak polisine karşı duran kadınlarla başladı. 2 haftadır sosyal medyada genç kadınların saçlarını kestikleri, örtülerini yaktıkları videoları izliyoruz. Mahsa Amini bu süreçte simgeleşse de sonrasında onlarca kadın protestolarda katledildi. Videoları viral olan 19-20 yaşlarındaki genç kadınların birkaç gün sonra tabutlarının omuzlarda yine aynı sloganlarla taşındığına şahitlik ediyoruz: Kadın– Hayat- Özgürlük. Peki nedir bu 3 kelimeyi birbirine sımsıkı bağlayan olgu?

Köln, (FOTOĞRAF: SELAHATTİN SEVİ)

Bir kadının baş örtüsü kullanma tercihi sebebiyle profesyonel ve sosyal hayattan, eğitim hakkından tecrit edilmesi ne kadar hak ihlaliyse, aynı şekilde zoraki örtünme de bunun tam tersi bir aşırılık. İki uç da aynı zorbalığı temsil ediyor. Zoraki örtünme İslam Devletlerinin en baskın politik simgesi. Bu sebeple İranlı kadınların korkusuzca, özgürlük mücadelesi için sokaklara dökülerek başlattığı bu sivil itaatsizlik voltajı hayli yüksek bir toplumsal direnişe dönüştü. Protestoların ilk günlerinde çoğunlukla kadınlar ahlak polisine karşı dirayetli bir duruş gösteriyordu. Ama bugün itibariyle dünyanın dört bir yanında ne Farsça ne de Kürtçe bilmeyen on binlerce insanın Zen, Zendegi, Azadi (veya Kürtçe Jin, Jiyan, Azadi) sloganlarını avaz avaz seslendirmesiyle, Mahsa Amini artık sadece kadınlar için değil, fikirlerinin, hayat tercihlerinin, temel özgürlüklerinin üzerinin örtüldüğü herkes için bir direniş simgesi oldu. Mahsa Amini’nin Farsça etiketi Twitter’da 100 milyondan fazla görüntülenme alarak tarihin en çok kullanılan hashtag’leri arasına girdi.

Kadın, Barış ve Güvenlik çalışmaları yapan Washington DC menşeli Georgetown Enstitüsüne göre adaletin, sürdürülebilir barışın ve kapsayıcı toplumların inşası için öncelikli olarak kadın haklarının toplumun her kesiminde, tüm birimlerince korunup, cinsiyet bazlı suçların cezasız kalmaması gerekiyor. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı “Kadın, Barış ve Güvenlik” önergesi de kadın karar vericilerin, siyasetçilerin, sivil liderlerin, kanaat önderlerinin etkin olmadığı toplumlarda barışın inşasının mümkün olmadığını ifade ediyor. Bu sebeple 2021/22 kadın ve barış index’inde ilk sıralarda Norveç, Finlandiya, Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkeleri yer alırken, İran, Afganistan, Suriye ve diğer birçok Orta Doğu ülkesinin son sıralarda peş peşe yer alması hiç de şaşırtıcı değil.

New York, FOTOĞRAF: CEMRE ÜLKER

New York Washington Square Park’ta gerçekleşen protestoda hissettiğim ve İran için Global Özgürlük Günü olarak ilan edilen 1 Ekim boyunca dünyanın dört bir yanından yankılanan sloganların bence en büyük motivasyon kaynağı insanların kelepçelerinden sıyrılmış olması ve “ya şimdi, yada asla“ mottosuyla kuşanmaları. Tarihe geçecek İran 2022 Protestoları 43 yıldır süregelen İslami Rejime son noktayı koyabilecek mi önümüzdeki süreçte göreceğiz; ama İran halkı için buradan geri dönüş olmadığı kesin. Gün boyu meydanları dolduran on binlerin özgürlük çağrısı, Orta Doğu kadınının sokaklardaki ölümcül mücadelesi patriarkal ve otoriter rejimlerin şiddet döngüsüne son verecek, buna inanıyorum.

Peki İran’da ahlak polislerinin hiç çekinmeden savurduğu kurşunlarına aldırış etmeden mücadeleye devam eden kadınların talebi, batı dünyasından beklentileri nedir? Onlara ses olmak mı? Orta Doğu kadının sesinin ne denli gür çıktığına bugün itibariyle herkes hem fikirdir sanıyorum. İranlı kadınların ve insan hakları savunucularının talebi bu despot rejimin uluslararası arenada muhatap alınmayarak etkisiz hale getirilmesi. Örneğin Batılı kadın liderlerin, siyasetçilerin İran’da diplomatik görüşmelere katılmak üzere ziyaretleri boyunca örtünmeleri, bu patriarkal rejime boyun eğmeleri çokça tepki alan bir konu ve cani gönülden bu haklı eleştiriye katılıyorum. 43 yıldır kadınların hayatını burnundan getiren ahlak zabıtalığı batılı kadın politikacılar tarafından meşrulaştırılıyor. İranlı kadınlar başlattıkları bu mücadelenin dünya gündeminden düşmemesi, internet erişiminin lüks sayılmadığı ülkelerde unutulmamak için bizlerden destek bekliyor.

Madem bu özgürlük meşalesi kadın hakları üzerinden yakıldı, o zaman diplomatik arenada uluslararası kurumlara da önemli bir rol düşüyor. İran geçtiğimiz mart ayında Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonunda 4 yıl boyunca görev yapmak üzere yer aldı. Bu konjonktürde İran’ın BM’nin herhangi bir kadın hakları ajandasına sunabileceği ne gibi bir katma değer olabilir? Nasıl Rusya’nın Ukrayna işgalinin başlamasında sonra BM İnsan Hakları Konseyi’nden tarihi bir oylama ile çıkartıldığına şahitlik ettik, şimdi sıra İran’da.

Zincirleme reaksiyon etkisi yaratan İran protestolarının bu denli global bir seviyeye 2 hafta gibi kısa bir sürede ulaşmasından sonra kısa vadede bölgede sular durulmayacaktır. İran halkı sistemik ve sürdürülebilir bir değişim elde edene kadar mücadelesine devam edecek gibi duruyor. Başlattıkları bu momentum sadece İran için değil, kadın haklarının gerilediği, cinsiyet bazlı hak ihlallerinin savaş suçlarına dönüştüğü tüm ülkeler için ortak bir yol haritası olacak.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram