Yunanistan 2 Navtex daha ilan etti: ‘Müzakere masası’ yine mi kurulamayacak?

Yunanistan bugün Türkiye'nin sorumluluk sahasında olduğu sularda iki yeni Navtex kararı almış olsa da diplomatik yollar zorlanıyor.

ALİN OZİNİAN 03 Ekim 2020 HABER ANALİZ

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşımı ve hâkimiyet mücadelesi nedeniyle uzun süredir AB ve bölge ülkelerini de kapsayan bir gerilim yaşanıyor. Yunanistan bugün Türkiye’nin sorumluluk sahasında olduğu sularda iki yeni Navtex kararı almış olsa da diplomatik yollar zorlanıyor. Türkiye ve Yunanistan yumuşama sinyalleri vererek müzakere masasının yolunu tutma kararı aldı. Sıcak savaş ihtimalinin bile değerlendirildiği gerilimin müzakereye bağlanması ve Türkiye’ye karşı yaptırımların gündemden düşmesi sorunun tam olarak çözüldüğü anlamına gelmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Eylül’de AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile üçlü bir video konferans görüşmesi gerçekleştirmesi önemli dönüm noktalarından biri.

Türkiye-AB ilişkileri kapsamlı bir şekilde ele alındı açıklaması yapıldı. “İlişiki” denilen son aylarda bir krizden sıcak savaşa evrilmesine ramak kalan Doğu Akdeniz sorunu. Görüşmenin ardından Türkiye ve Yunanistan’ın istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduğu ifade edildi.

ABD ve AB’nin devreye girerek yaptırım kartlarını göstermesinin ardından, Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginliğin belirgin bir şekilde yatışmaya başlaması oldukça önemli. Bu bir anlamda Yunanistan ve Türkiye arasında 2016 yılında askıya alınan görüşmelerin tekrar başlayacağı anlamına geliyor.

61. İSTİKŞAFİ GÖRÜŞME OLACAK

Yunanistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, istikşafi görüşmelerin 61. turunun yakında İstanbul’da yapılması yönünde anlaşmaya varıldığı açıklandı. İki ülke arasında 2002’de başlatılan istikşafi görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, 1 Mart 2016’da Atina’da yapılmıştı. 2016’dan sonra ikili görüşmeler, siyasi istişareler şeklinde devam etmiş ama “istikşafi çerçeveden” kopulmuştu.

NATO, AB ve ABD müzakere adına gelinen noktadan memnunlar. Almanya ise Türkiye’yi masaya döndürdüğü ve AB’den olgulaşmaya başlamış yaptırımıları felçe uğrattığı için kuşkusuz mutlu.

Lakin, Yunanistan gidişattan ne kadar hoşnut olsa da AB’nin gevşememesini istiyor. AB’nin Ankara’ya yönelik yaptırımları uygulamaya hazır olması gerektiğini açıklayan Yunanistan Dışişleri yetkileri, anlaşılan o ki Türkiye’nin “sözlerini” yerine getirmemesi ihtimalini gündemde tutmaya ve buna karşı bir “B planı” oluşturulmasına çalışıyor.

YUNANİSTAN: YAPTIRIMLARA HAZIRLIKLI OLUNMALI

Yunanistan hükümet sözcüsü Stelyos Petsas, AB liderlerinin 1-2 Ekim’de Brüksel’de gerçekleşen ve Türkiye’ye yönelik yaptırım tekliflerinin de gözden geçirilmesinin beklendiği zirvede AB’nin tüm alternatifleri değerlendirmesinin iyi olacağını belirtmişti. Bir de “Sorun, Türkiye’nin riayetsizliği durumunda bu yaptırımların nasıl etkin hâle getirileceği, çünkü AB’nin hızlı hareket ettiğini görmeye pek alışık değiliz” diyerek not düşmüştü.

Almanya’nın hükümet sözcüsü Steffen Seibert ise gidişattan umutlu, görüşmelerin yakın zamanda başlaması ve daha fazla güven inşa edilmesinin öneminin altını çizdiği açıklamasında, Almanya’nın gerekli olduğu taktirde Yunanistan ve Türkiye arasındaki görüşmelere müdahil olacağını söylüyor.

Hal böyleyken, en merak edilen Türkiye’ye uygulanması planlanan olası yaptırımların geleceği. Görünen o ki, Erdoğan hükümeti şimdilik bu yaptırım tehlikesinden sıyrılmış durumda.

MERKEL YAPTIRIMLARI DURDURABİLDİ

24-25 Eylül’de Brüksel’de gerçekleşen “Özel Avrupa Konseyi Toplantısı” bu yaptırımların ciddi şekilde ele alınacağı ve birliğin “Türkiye rotasını” belirleyecek bir aşama olacaktı. Fakat toplantı son anda Korona vakaları sebep gösterilerek 1-2 Ekim’e ertelendi.

AB Başkanı Charles Michel, Ağustos ortalarında AB liderlerinin bir araya gelmesini ve Türkiye konusun merkeze alınmasını istemişti. Eylül’de planlanan bu toplantı, son ayki gelişmeler ışığında Türkiye’ye bir yaptırım siyasetini gündemine alacak ve büyük ihtimalle Türkiye sıkıştırılacaktı. Fransa bu girişimi desteklemiş, Almanya her zamanki gibi daha ılımlı bir tavırda. Merkel önceki gün yaptığı açıklamada Türkiye’ye en çok destek veren AB ülkesi olduğunu hatırlattı.

Şansölye Angela Merkel, Atina ve Ankara’nın eşzamanlı olarak müzakereye yaklaşmalarından yararlanarak, Doğu Akdeniz’de olası sert askeri hamlelerin olmayacağını ve dolayısı ile yaptırımların konuşmanın “uygunsuz” olduğu konusunda AB ülkelerini ikna etmişe benziyor.

AB: YAPTIRIM İHTİMALİ UZAK

AB, Atina’yla istikşafi görüşmelere başlayacak Ankara’ya yaptırım uygulama seçeneğinden uzaklaştığı görüşünü gizlemiyor. AB diplomatları, “diyalogun” yaptırım tehdidine olan ihtiyacı azalttığı gürüşünü dillendiriyorlar.

Reuters’ın haberine göre, AB yetkileri 27 AB üye arasında böyle bir adım için konsensüs olmadığını düşünüyor. Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sismik araştırma gemisi Oruç Reis’i Antalya Limanı’na çekmesinin tansiyonun düşmesine büyük katkı sağladığı anlaşılıyor. Almanya’nın çabaları Yunanistan’ı destekleyen Fransa’nın Türkiye’yi dara sokacak adımlar atmasını zorlaştırıyor.

MERKEL GİDİNCE NE OLACAK

Almanya’nın Türkiye’ye “örtülü” desteği sadece Doğu Akdeniz ile sınırlı değil. Türkiye MİT’inin son birkaç yıldır Almanya’daki istihbarat faaliyetlerini artırdığı yönendeki iddialar gittikçe artıyor. Benzer iddiaların yer verildiği haberler, Alman basının gündemine geliyor. Haberlerden anlaşılan, Alman istihbaratı bazı durumları gün ışığına çıkarıp, hukuki düzlemde mücadele etmeye çalışıyor. Fakat MİT’inin başını çektiği faaliyetlerin birçoğunun Erdoğan ile Merkel’in uzlaşmaları ile kapatıldığı, gündeme getirilmediği de konuşuluyor.

Merkel’in görevi bırakmasına 1 yıl gibi kısa bir süre kaldı. Sırtını Merkel’e yaslayan Erdoğan, önümüzdeki yıl AB ile ilişkilerde bugünkünden daha da yalnız kalacak. “ABD seçimlerinde Biden kazanırsa” paniğine benzer bir panik önümüzdeki yıl da yaşanabilir.

Her ne kadar Fransa, Yunanistan yanlısı hamlesinde yalnız gibi gözükse de, analistler AB ülkeleri ve ABD’nin de Erdoğan’ın şantaj, kabadayı söylemler ile deneme-yanılma yöntemlerinden ve mülteci kartından bıktığını düşünüyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Eylül sonunda gerçekleştirdiği Yunanistan ziyaretinde bazı askeri anlaşmaların yeni soluk kazanabileceği ve dengelerin değişebileceği ihtimalleri konuşulmuştu. Bu denklemden Almanya çıktığında Türkiye’nin durumu ilerleyen dönemde daha da zorlaşabilir.

TÜRKİYE MASADAN NE ALABİLİR?

Ankara, Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarının paylaşımı ve hâkimiyet mücadelesi verirken, AB ve bölge ülkelerine yaşattığı gerilim günlerinde işler ne kadar ciddiye bindiyse de, görünen o ki AB’nin herhangi bir yaptırım uygulayabileceğine gerçekten inanmadı. Gerilimin en yüksek anında, yumuşama sinyalleri vererek müzakere masasının yolunu tuttu ama bu kısa süre sonra tehdit diline geri dönmeyeceği anlamına gelmiyor.

Yaptırımların askıya alınmasını sağlayacak görüşmeler, 1999’dan 2016’ya kadar devam temasların devamı olacak. Erdoğan ve ekibi, kamu oyuna bu görüşmelerin neden 2016’de sonlandığını açıklamak gerekliliğini görmüyor. Yandaş medyanın da konunun üstüne gitmek bir gündemi tabi ki yok. Ankara’nın neden sil baştan, geri vites masaya döndüğü, ekonomik sorunların altında boğulan kamuoyu için de merak konusu değil doğrusu.

Suriye’de Rusya ile hala anlaşmazlıklar içinde olan, Libya’daki sürpriz ateşkes karşısında ne yapacağını bilmeyen Erdoğan, Yunanistan ile masaya oturmayı, diplomatik bir başarı olarak göstermeyi, hatta Batı’nın Türkiye önünde ceket ilkilediğinin, korkudan titrediği gibi gerçekle ilgisi olmayan bir izlenim yaratıp, masadan kazançlı ayrılacağı mesajları veriyor.

DIŞ POLİTİKA GERÇEKLİKTEN KOPUK

AKP medyası, üyelik müzakereleri, mülteci paketi ve yardımı hatta vizesiz seyahat konularında bile gelişmeler olabileceğini, Türkiye’nin masadan avantajlı çıkabileceğini iddia ediyor. Fakat ne yazık ki, AB’nin amacı bu noktada Türkiye’nin dengesiz dış politikasını stabilize etmek. AB hali hazırdaki hükümet ile, 10 yıl önceki dinamiğin yakalanmayacağını çok iyi biliyor. Türkiye’nin bu günlerdeki en büyük kazancı AB toplantılarından yaptırım çıkmaması. Ama AKP her zamanki gibi bunla yetinmeyip yeni hedefler ve hayaller peşinde. Dış politikanın her alanında olduğu gibi, bu tavır gerçekçi değil.

Mavi Vatan siyasetinin tırmandığı ve geri adım atıldığı bu hafta, 6 ülke Türkiye’yi dışlayarak gaz forumu kurdu. Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün’ün yer aldığı forumun merkezi Mısır, amacı ise Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının çıkarılması ve ihracatının sağlanmasını teşvik etmek. Doğu Akdeniz’deki hegemonya mücadelesi Türkiye’nin hayal ettiği gibi gelişmiyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com