‘Ortaçağ’da ‘cadı’ idi bugün ‘terörist’; AKP bütün rezervlerini tüketti, geriye ‘şiddet’ kaldı’

Diyarbakır’da 12 vekilliğin tamamını almayı hedefleyen Yeşil Sol Parti’nin Diyarbakır 4. sıra adayı hukukçu Serhat Eren, Kronos’un sorularını yanıtladı.

ÖZLEM ERGUN 11 Mayıs 2023 SÖYLEŞİ

Genel seçimlerin sonuncusunda Diyarbakırlıların Meclis’e gönderdiği 12 milletvekilinden 9’u HDP’dendi. Yeşil Sol Parti’nin bu seçilerde hedefi 12 vekilliğin tamamını almak.

Yeşil Sol Parti’nin Diyarbakır’dan 4. sıra adayı hukukçu Serhat Eren’le Diyarbakır’daki seçim atmosferini, partilerine yoğunlaşmış saldırıların anlamını, YSP’nin yeni Meclis’te kuracağı mücadele hatlarını ve Kürtlerin Meclis’ten beklentilerini konuştuk.

23 yıldır Diyarbakır’da avukatlık yapan Serhat Eren, son 15 yıl boyunca da Diyarbakır Barosu’nun bütün kurullarında görev almış. Şimdilerde HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkanlığı görevini sürdüren Eren, seçime girdiğimiz son düzlükte Diyarbakır’da 7’den 70’e herkeste büyük bir heyecan olduğunu söylüyor.

“Bu düzeni değiştirmek için buradayız. Gücümüz var, irademiz sağlam ve mutlaka başaracağız” diyen Eren, iktidar bloğunun partilerine yoğunlaştırdığı saldırı ve kriminalize etme girişimlerini ortaçağın ‘cadı avına’ benzetiyor:

“Türkiye’de Kürt siyasi hareketine Kürtlerin dostlarına, Türkiye sol hareketine yönelik gözaltı ve tutuklamalar Avrupa’da 16. yüzyılda başlayıp 18. yüzyıla kadar süren ‘cadı avı’ sürecini andırıyor. Ortaçağda ‘cadı’ olarak işaret edilenler günümüzde bu en kolay tanımıyla ‘terörist’ olarak adlandırılıyor.”

FİRAVUNLARI GERİ GELMEMEK ÜZERE GÖNDERMEK İSTİYORUZ

Sebebi ise çaresizlik: “İktidar elindeki tüm ekonomik, siyasi rezervlerini tüketmiştir. Elinde kalan tek şey devletin mutlak zorudur. Bu yüzden devletin tüm baskı araçlarını toplum üzerinde kullanıyor.”

Diyarbakırlıların kayyumlara sandıkta güçlü bir yanıt vermeye hazırlandığını belirten Eren, meselenin bununla sınırlı olmadığını “Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu sadece biz Kürtlerin sırtındaki küfe olarak görülmemeli” diyerek özetliyor.

Sözü, “Bizim derdimiz yeni Musa’lar getirmek değil, firavunları tekrar gelmemek üzerine göndermek” diyen Serhat Eren’e bırakıyoruz.

ORTAÇAĞDA ‘CADI’ İDİ BUGÜN ‘TERÖRİST’

İktidar, seçimler yaklaştıkça Kürtlere ve onların siyasi iradesi Yeşil Sol Parti’ye yönelmiş saldırılarının dozunu arttırdı. Pek çok kentte yapılan polis baskınlarıyla gazeteciler, sanatçılar, avukatlar, siyasetçiler gece yarıları evleri basılarak gözaltına alındı ve bir kısmı tutuklandı. Bu tablo, siyasi iktidarın geldiği yerde mevcut pozisyonuna ilişkin ne söylüyor?

Türkiye’de Kürt siyasi hareketine Kürtlerin dostlarına, Türkiye sol hareketine yönelik gözaltı ve tutuklamalar Avrupa’da 16. yüzyılda başlayıp 18. yüzyıla kadar süren ‘cadı avı’ sürecini andırıyor. Ortaçağda ‘cadı’ olarak adlandırılanlar günümüzde bu en kolay tanımıyla ‘terörist’ olarak adlandırılıyor. Demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük, barış ve birçok kavram gerçek anlamın ötesinde sadece iktidarın çıkarlarını korumak, iktidarın yaptıklarını maskelemek, yalanı gizlemek amacıyla kullanılmakta.

‘Bağımsız yargı’ ifadesi, Saray’la kurulan bağın üzerini kapatan bir örtüden başka bir anlam ifade etmemekte. Türkiye’de yargı mekanizması ne yazık ki bağımlı bir yargı pratiğine dönüşmüştür. Kürt muhaliflerinin, gazetecilerin, aktivistlerin olağan faaliyetleri ‘suç gerekçesi’ diye gösterilerek yılları bulan tutukluluk halleri ile bunlara her gün de yenilerinin eklenmesi yargı eliyle toplumun sindirilmeye çalışılması anlamına gelir.

Talimatlarla iş yapan veya AKP-MHP’nin hukuk komisyon başkanları gibi davranan mahkeme başkanlarıyla karşı karşıyayız. Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılında İstiklal Mahkemeleri’nde binlerce Kürt idam edilmiş, binlercesi sürgüne gönderilmişti. Bu pratik 1990’lı yıllar boyunca askeri hakimlerin yer aldığı Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) ile devam etti.

DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR 

Sonrasında bu mahkemelerin ismi değişse de, bu kez özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri olarak ‘terör örgütü’ denerek devletin resmi görüşünden farklı düşünen insanlar -başta muhalif Kürtler olmak üzere- yargılanmaya devam etti.

Yazılı olarak ‘düşman hukuku’ diye bir şey olmasa da pratikte bize karşı uygulanan budur. Tek adam rejiminin inşası önündeki tek engel halkların, inançların, birleşik örgütlü gücünü ifade eden Kürt siyasi hareketidir. Tüm bu olanların nedeni Türkiye resmi ideolojisi ve devamı olan AKP-MHP faşist iktidarının Kürt alerjisidir. İktidar elindeki tüm ekonomik, siyasi rezervlerini tüketmiştir. Elinde kalan tek şey devletin mutlak zorudur. Bu yüzden devletin tüm baskı araçlarını toplum üzerinde kullanmaktadır.

HALKIN KARARLILIĞI BİZE GÜÇ KATIYOR 

Diyarbakır’da sahada seçim çalışmaları nasıl gidiyor? Tarihi bir kavşak denilen seçimlere günler kalmışken orada nasıl bir atmosfer var? Diyarbakırlıların siyasetten ve Meclis’ten beklentisi ne?

Türkiye’nin tümü ve Diyarbakır özelinde seçim çalışmalarımız rejimin tüm baskı ve engellemelerine rağmen güçlü, kararlı ve yoğun bir şekilde devam ediyor. Biliyorsunuz ki seçim kararının alındığı an itibariyle çalışmalarımızı gerçekleştirmek için geniş bir zaman dilimine sahip değildik. Buna rağmen çalışmalarımızı yoğun tutup, mümkün oldukça halkımızın tamamına dokunmaya çalışıp, sorunlarını ve isteklerini dinleyip çözüm önerilerimizi dile getiriyoruz.

Bu bağlamda tek bir köy, mahalle, sokak ve hatta evi es geçmemeye çalışıyoruz. Gittiğimiz her yerde halkımızın sıcak karşılamasına nail oluyoruz ve onların kararlılıkları da bize güç katıyorlar. Dokunduğumuz her bir Diyarbakırlı mevcut rejimden bıkkınlığını dile getirirken; kendi imkân ve olanaklarıyla AKP-MHP faşist iktidarını tarihe gömmek için büyük bir çaba içerisindeki insanların arkadaşlarını, ailelerini ikna süreci başlattıklarına şahit oluyoruz. Bu durum biz vekil adayları ve tüm parti çalışanlarımıza büyük heyecan katıyor.

İNSANLARIMIZA NEFES OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Diyarbakırlıların siyaseten beklentisi, Kürt halkının Meclist’e güçlü bir temsiliyet sağlaması. Diyarbakırlılar, Kürt sorununu bu temsiliyet üzerinden çözüme kavuşturulup sosyal, siyasal, ekonomik ve toplumsal refahın sağlanması yolunda büyük bir beklenti içindedir. Tek adam rejiminin yarattığı sorunlar tüm halkları nefessiz bırakmış durumda ve biz de insanlarımıza nefes olmak için var gücümüzle seçim çalışmalarımıza devam ediyoruz.

KÜRT MESELESİ SÜRDÜKÇE TÜRKİYE’YE DEMOKRASİ GELEMEZ

Yeni Meclis Kürt sorununun çözümü konusunda irade gösterebilecek mi? Millet İttifakı’nı bu konuda nasıl bir sınav bekliyor? 

Kürt meselesinin çözümünü odağına almayan bir parti ya da ittifakın Türkiye’ye demokrasi getirme şansı ve imkânı yoktur. Kürt meselesi gibi ağır bir mesele olduğu sürece Türkiye’ye demokrasi gelemez. Bu meselenin çözümüne ilişkin bir yol ve şeffaf bir programı olan, iktidar adayı bir yapı Türkiye’yi aydınlığa kavuşturabilir.

Açıkçası bizler, Millet İttifakı’nda bu cesareti gösterebilecek bir yetkinlik görmüyoruz. Biliyorsunuz ki Millet İttifakı’nın seçim bildirgesi ve yol haritasında Kürt meselesinin çözümüyle ilgili somut atıflara yer verilmemesine rağmen, ittifak içinde demokrasi, parlamento içerisinde çözüm, şiddet kullanımının reddi, toplumsal uzlaşı gibi konularda elini taşın altına koyacak çevrelerin varlığı da az da olsa ümit verebiliyor.

Ancak sayın Kılıçdaroğlu, İYİP binası önünde “Ben de ülkücüyüm” diyebiliyorken Kürtlerin haklı ve insani taleplerini esas alan bir açıklama yapmıyor.  Türkiye kritik bir noktaya geldi.

DEMOKRATİKLEŞME, SADECE BİZ KÜRTLERİN SIRTINDAKİ KÜFE DEĞİL

“Tek adam yönetiminden kurtulacağız!” denilerek “Kürtler yine fedakârlık yapsın!” deniliyor. Kürtler 100 yıldır fedakârlık yapıyor. Millet İttifakı tarihe adını yazdırmak istiyorsa Kürt sorunu çözümü konusunda cesaretli davranması gerekir. Ki biz Kürt siyasi hareketi olarak tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmeye hazırız. Ama şunu da net olarak söylüyoruz; Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu sadece biz Kürtlerin sırtındaki küfe olarak görülmemeli.

Millet ittifakı, Kürtlere “Oyunu ver ama talepte bulunma” yaklaşımını terk edip demokratik siyaset zeminini oluşturmalıdır. Bizim derdimiz yeni Musa’lar getirmek değil, firavunları tekrar gelmemek üzerine göndermek.

GÜCÜMÜZ VAR, İRADEMİZ SAĞLAM VE MUTLAKA BAŞARACAĞIZ

Diyarbakır’da ve Türkiye genelinde seçime ilişkin öngörünüz nedir?

Diyarbakır’da büyük bir heyecan var. 7’den 70’e hemen herkeste değişimin/değiştirmenin heyecan ve isteğinin işaretlerini görüyoruz. Atanan kayyumlarla hakları gasp edilmiş, seçmen iradesine darbe indirilmiş şehrimiz ve Kürdistan’ın tüm illerinde halkımız, önümüzdeki seçimi bütün bunlara bir yanıt verme fırsatı olarak görüyor.

Bizler, Emek ve Özgürlük ittifakı olarak Diyarbakır’da mevcut 12 milletvekilin tamamını kazanmak istiyoruz. Bu güç, irade ve kararlığa sahibiz. Bu bağlamda çalışmalarımızı AKP-MHP faşist, tekçi ve talancı iktidarını sonlandırmak üzerine kuruyoruz. Umuyor ve diliyoruz Türkiye ve Kürdistan’da öncelikle vekil sayısında bu iktidar büyük bir yenilgi alır. Aksi takdirde halkları nefessiz bırakan mevcut yapı hepimizin yıkımına neden olacağı gibi demokrasi mücadelesine de darbe olacaktır.

Biz elbette Erdoğan’ın ve bu ittifakın kazanması ihtimalini görmüyoruz; Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğunun bu ittifaka kaybettirecek iradeye sahip olduğuna inanıyoruz. Bunların yaşanmaması ve demokratik bir zeminin oluşması için bu tarihi seçimi büyük bir fırsat olarak değerlendirip bu zihniyetten kurtulmalıyız. Bu düzeni değiştirmek için buradayız. Gücümüz var, irademiz sağlam ve mutlaka başaracağız.

PROGRAMIMIZ BÜTÜN TOPLUMSAL KESİMLERİ KAPSIYOR 

Yeşil Sol Parti’nin 100 milletvekili hedefi var. Yeşil Sol Parti’nin yeni Meclis’te anlamı ve varlığı nasıl bir yere tekabül edecek? YSP, mücadele hattını nerelerden kuracak?

Biz 100’ün üstünde milletvekili çıkarmayı hedef koyduk. Türkiye’nin bu ceberrut iktidarından kurtulmasını istiyoruz. En az 100 vekil ile siyasi ağırlığı olan çoğulcu bir güç oluşturmak istiyoruz. Böyle bir meclis temsiliyetinin toplumsal mücadele alanlarının tümünde çok önemli bir etkisi olacaktır.

Yeşil Sol Parti olarak grubumuzu sadece Meclis koridorlarında, Genel Kurul’da, komisyonlarda çalışanlar olarak görmeyeceksiniz. Toplumsal mücadelenin pek çok başka alanında da çalışma yürütmemize katkı sağlayacaktır. Böyle bir temsiliyet sağlayabilirsek mücadele hattımızı genişletmiş oluruz.

Türkiye toplumuna bir demokratik çözüm programı sunuyor ve bu programımız sayesinde toplumun bütün kesimlerini mücadele hattımızın içine alıp demokratik geniş bir politik alan yaratacağız. Kadın hareketinden gençlik hareketine, işçi-emekçi hareketinden ekoloji hareketine kadar bütün toplumsal mücadele güçleri çok daha büyük bir dinamizm ve moral kazanacaktır.

SİYASİ TUTSAKLAR DERHAL SERBEST BIRAKILMALI

Şeçimlerin ardından yeniden şekillenecek Meclis’te temel hak ve özgürlükleri içeren demokratikleşmenin ilk adımları nereden başlamalı?

Yeni meclisin bu kirli düzene son vermesi için yapacağı ilk iş, demokratik ve katılımcı bir anayasa yapımına başlamasıdır. Bu bağlamda siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak yasaların çıkartılması, temsilde adaleti sağlamak için seçim barajının tümden kaldırılması, siyasi partilerin aldığı oy oranında temsiliyet sağlanması gerekir.

Düşünce ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü önündeki tüm yasal engellerin kaldırılıp kolluk kuvvetlerine, tarikat üyelerine, mafyaya, çetelere ve suç örgütlerine uygulanan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.

Kürt sorunu dahil bütün çözümsüzlükler Meclis çatısı altında görüşülüp çözüme kavuşturulmalıdır. Şu an mevcut iktidarın emrinde olan yargı erkinin bağımsızlığının sağlanması en önemli konulardan biridir.

Oluşturulacak komisyonlarla siyasi tutsaklarla ilgili derhal karar verilip özgürlüklerine kavuşmaları sağlanmalıdır. Özellikle halk iradesi yok sayılarak Kürt illerinde belediye ve sivil topluma faşist iktidar tarafından atanan kayyumların halkın koltuklarından alınıp, halkın seçtiği temsilcilerine devredilmelidir. Toplumsal barışın ve huzurun sağlanması için halkların iradesine saygı gösterilmeli. Aksi takdirde 21 yıllık AKP iktidarının son bulmuş olması bir şey değiştirmeyecektir.

Bizler Yeşil Sol Parti’si olarak toplumu gerip kutuplaştırmaya neden olacak bütün olumsuzlukları ortadan kaldırmaya kararlıyız. Halkımızın bu değerli yürüyüşümüzde bizimle beraber aynı saflarda yürümesini istiyoruz. Çünkü başarmak ve değiştirmek için birlikte olmalıyız.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com