Yeşil Sol Parti adayı Hasan Cemal: Erdoğan’ın gitmesi başlangıç olacak

Türkiye’deki soruların çözümü için genel bir siyasi affın kaçınılmaz olduğunu belirten duayen gazeteci, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili adayı Hasan Cemal, asıl işlerin Erdoğan’dan sonra başlayacağını söyledi.

KRONOS 03 Mayıs 2023 GÜNDEM

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili adayı Hasan Cemal, Twitter’da Hüseyin Güneş’in Pandora’da Gündem programına konuk olarak hem adaylığıyla ilgili sorulara hem de kendisine yönelik eleştirilere yanıt verdi.

Türkiye’deki soruların çözümü için genel bir siyasi affın kaçınılmaz olduğunu söyleyen Cemal, asıl işlerin Erdoğan’dan sonra başlayacağını vurguladı.

Hasan Cemal, adaylıktan sonra Yeşil Sol Parti adaylarıyla birlikte alanda gördüğü ilgiden memnun olduğunu; özellikle de kadınların ve gençlerin heyecanını gördüğünü söyledi. “Önümde hayatımın yepyeni bir dönemi açıldı. O yüzden de iyi hissediyorum kendimi” diyen Cemal, bu deneyimin kendisini heyecanlandırdığını kaydetti.

Cemal, adaylığa neden karar verdiğini “54 yıl gazetecilik yaptım. Bu 54 yıl Türkiye’nin sorunlarıyla, dertleriyle iç içe geçti. 90’lardan itibaren de Kürt sorunuyla çok iç içe haşır neşir bir meslek hayatı yaşadım. Ve bu süreç içinde de Kürt sorununu, Kürtlerin içinde acılarına dokunarak, hissederek. Anlamaya çalışa çalışa öğrendim. Siyasete girdiysem, bunun da tek bir nedeni var: “Dertleri, acıları sona erdirmek için acaba nasıl bir katkım olabilir.” Yani bu düşünce tarzı beni siyasete itti” sözleriyle açıkladı.

‘ERDOĞAN’IN GİTMESİ BAŞLANGIÇ OLACAK’

Türkiye’nin Erdoğan sonrasında uzlaşma siyasetini benimsemesi gerektiğini söyleyen Hasan Cemal, “Erdoğan’ı oylarımızla iktidardan gönderdikten sonra Meclis çatısı altında ellerimizi birbirimize uzatmamız lazım. Ve eskisi gibi kutuplaşmayı cepheleşme değil, uzlaşarak bir siyaset anlayışını geçerli kılmamız lazım” dedi. Erdoğan sonrasında hukukta, eğitimde, ekonomide yapılacak çok işler olduğunu kaydeden Cemal, “Erdoğan’ın gitmesi başlangıç olacak” ifadesini kullandı.

‘KÜRTLER NEZDİNDE ERDOĞAN’IN İNANDIRICILIĞI KALMADI’

Kürtler nezdinde artık Erdoğan’ın bir hükmünün kalmadığını söyleyen Hasan Cemal, “Erdoğan’ın kendi yüreğinde hissetmediği sorundur Kürt meselesi. Kürt meselesi, nasıl daha çok oy alabilir miyim diye baktığı, çıkarcı olarak baktığı bir sorundur. Ve sonuç olarak hissetmediği bir konuyu ondan sonra iyice yutmuş ve savaş politikasını tekrar seçmiştir. Ve Kürtlerin nezdinde de ne bir inandırıcılığı kalmıştır, ne de güvenirliği kalmıştır” şeklinde konuştu.

‘KHK’LARI TÜMÜYLE TERSİNE ÇEVİRMEK GEREKİYOR, BAŞKA YOLU YOK’

KHK’lar için “korkunç adaletsizlik” ifadesini kullanan Cemal, “Bunun tümüyle düzeltilmesi gerekiyor. Başka çaresi yok. Yani ‘burada şu var, bu var’ falan demeden onu tümüyle, tümüyle tersine çevirmek ve herkese gasp edilen haklarını ondan sonra iade etmek gerekir. Başka bir yolu yok” değerlendirmesinde bulundu.

Hasan Cemal’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

‘CHP’NİN DE DİĞER PARTİLERİN DE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKTİĞİNE DAİR KANAATİ OLUŞTU’

“Ben artık Halk Partisi’nin içinde de, diğer partilerin içinde de Kürt sorununun çözülmesi gerektiğine dair genel bir kanaat oluşmuştur diye düşünüyorum. Birtakım tekliflere açık olabileceklerini, oturup ya bu sorunu bir yerinden bir çözüm rayına oturtmamız lazım düşüncesinin, o partilerde de, farklı siyasi partilerde de ağır basmaya başladığını görüyorum. Ama hissediyorum, görüyorum. Sohbetlerinden de edindiğim izlenim bu. Ama bunun için de, yani bütün yüzde yüz, yüzde yüz hepimizin, herkesin aynı düşünmesi mümkün değil. O yüzden de diyorum ki bir uzlaşma ortamında adım adım gidilir. Kolayından zoruna doğru gidilir ve ama ya bundan bir şey olmaz ya da şu partiden bir şey olmaz, bu liderden bir şey olmaz zihniyetinden kurtulmamız lazım. Farklı düşünebilir. Hele Kürt meselesi gibi yakıcı bir meselede siyasetçilere zaman tanımak lazım. Uzlaşma ruhu, uzlaşma kültürü, diyalogların örülmesi falan. Bunlar bizim siyaset zihnimizde çok az kulak verilen şeylerdi.”

‘YETMEZ AMA EVET’ TARTIŞMASI: SANKİ ERDOĞAN’I BİZ GETİRDİK

“Bu yetmez ama evet meselesini ben önemsemiyorum. Biz sanki Erdoğan’ı getirmişiz. erdoğan konusunda ondan sonra baştan itibaren siyah beyaz bir tavır almadık. Ben kendimden bahsediyorum. Doğru olan adımları, kararları vardı biz de destekledik. Kürt meselesinde vardı. Bu Avrupa Birliği’nden tarihe almak için atılan demokratikleşme adımlarında vardı. Ondan sonra Kıbrıs meselesinin çözümünde vardı. O da tarihi almak için Avrupa Birliği’nden doğru adımlar atılmıştı. Bunları bunları destekledik, ben destekledim. Doğru adımlar. Ama sonra bu değerlere tamamen ters düşen ve benim değerlerime tamamen sırtını dönmeye başladığı vakit ben de eleştirmeye başladım.”

‘SEÇİM DARBEDİR’ SÖYLEMİ: ZAMANE DİKTATÖRLERİ BUNLAR

“Bütün bunlar korkutucu. Bütün bunlar bu takımın demokrasiden ne kadar nasipsiz olduğunu gösteriyor. Bunlar da herhangi bir demokrasi fikri yok. Kendilerini belli ediyorlar zaten. Türkiye’de seçim sandığından çıkıp seçim sandığına tekmeyi atan ve sadece seçim sandığını demokrasiden ibaret sayan zamane diktatörleri bunlar. Bunların örnekleri Avrupa’da da var, dünyada da var. O yüzden şaşırtıcı değil. Ama bir açıdan da korkutucu. Neden? Eğer hakikaten biz bu seçim sandığında Erdoğan’a oylarımızla yenersek, hadi güle güle dersek, o gün acaba 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi bir şeyler olur mu? Yani Soylu buna diyor ya, sivil darbe. Ondan sonra darbe sayar da bu adımlar atılırsa ne olur? Bunu düşünmek dahi istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim sandıkta kaybedecek, ondan sonra bunu vermediğin vakit, evet bu darbe olur, darbenin ta kendisi olur.”

‘SİYASİ AF KAÇINILMAZ’

“Korkunç bir şey bu yaşananlar. Ve hakikaten korkunç haksızlık, korkunç adaletsizlik. Bunun tümüyle düzeltilmesi gerekiyor. Başka çaresi yok. Yani burada şu var, bu var falan demeden onu tümüyle, tümüyle tersine çevirmek ve herkese gasp edilen haklarını ondan sonra iade etmek gerekir. Başka bir yolu yoktur yani bu. Bu KHK düzeni hakikaten rezillik ötesi bir şeydir. Ama aynı zamanda şunu da söyleyeyim: 15 Temmuz konusunda baktığımız vakit bir tek tek damgalandı. Onlara da dönüp bakmamız lazım. Onları da unutmamamız lazım. Bunun için de Türkiye’de eğer bir yeni siyasi dönem açmak istiyorsak mutlaka bir siyasal af lazımdır.

‘SİYASİ AF TOPLUMSAL BARIŞIN KAPISINI ARALAR’

“Siyasal af sayesinde Türkiye’de siyasal ve toplumsal barışın kapısı aralanabilir. Hem hakları alınıp hem haksız yere hapiste yatanlar, haksız yere hapis yatan siyasetçiler, Kürt siyasetçiler, hem Kavala’dan başlayıp Selo başkandan başlayıp ondan sonra hapiste yatan Kışanak, efendim Ayla Akat, Figen Yüksekdağ. Yani isimleri tek tek hatırlamak mümkün değil. Ama bunların hepsini bir siyasal afla özgürlüklerine kavuşturmak lazım. Aynı şekilde yurt dışında sürgünde yaşamak zorunda bırakılan binlerce insan. Şimdi arkadaşınızı, siyasetçiyi, sanatçıyı, ondan sonra yazarı, gazeteciyi Türkiye’ye gel deyip kapıları açmamız lazım. Başka türlü barışı kuramayız. Hem bir tarafta Kürt sorununun çözümü için adım atacağız, hem istekleriniz çıkacak, hem sürgündekiler gelecek. Bu bir topyekün bir barış hareketi olacak. Topyekün bir şey. Bunun içinde anayasa da var, af da var.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com