Gazetecilikte ‘Yerli’ ve ‘Millî’lik mi, evrensel yaklaşım mı?

KRONOS 04 Mart 2020 GÜNDEM

T24’te Mehmet Yılmaz, İstanbul Valiliği’nin savaş karşıtı eylemlere yasak kararını ele alıyor; ‘Bir demokraside vatandaşların, yürütmenin bu yönde aldığı kararları eleştirmesi, karşı çıkması, bu karşı çıkışın propagandasını yapması doğaldır, vatandaşların hakkıdır. Yürütmenin politikalarına karşı çıkmanın yasaklanmasına faşist rejimlerde, diktatörlüklerde rastlanır. Öyle görünüyor ki savaş tamtamlarını çalmaya başladıklarında, özledikleri rejim için yola çıkmak üzere bir fırsat penceresi de görmüşler.’.

İHA ve SİHA üretimine dikkat çeken Fatih Polat; ‘Bilindiği gibi Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı. Türkiye’de iktidarın savaş tercihi, ekonomide krizin sektörel sonuçlarının tartışıldığı bir dönemde bile silah sanayiinin üretim ve kâr kapasitesini artırıcı bir etki yapıyor. Erdoğan’ın İdlib ısrarı sürdükçe, SİHA’lar vurdukça, iktidar medyası ‘Milli silahlarla gelen milli gurur’ propagandası yapıyor ve damadı Selçuk Bayraktar da para kazanıyor.’ diyor Evrensel’de.

Gazetecilik hatırlatmalarında bulunan Çiğdem Toker, Sözcü’de barış vurgusunda bulunuyor; ‘Valiliğin yasak yazısını dikkatle okudum. Tek cümle içinde çok mesaj, bağlamı belirsiz, neden sonuç ilişkisi kopuk ve tutarsız. İstanbul Valiliği’ne göre “savaşa hayır” demek toplumsal iç barışı tehdit edebilirmiş. Buna ne denir bilemiyorum. Ama barışı savunmanın gazeteci sorumlulukları arasında yer aldığını biliyorum.’.

P24’te mültecilerin dramına dikkat çeken Orhan Kemal Cengiz, Türkiye’nin ve Avrupa’nın tutumunu eleştiriyor; ‘Bu savaşın yarattığı yıkımların faturasını hiç kimse Suriyeli sığınmacılara çıkaramaz. Bugün yaşanan bütün bu insanlık dışı işlerden utanması gereken onlar değildir. Onları birer piyon gibi, sınırlara sürenler, teknelere doldurtturanlar, o tekneleri batıranlar ve onların sırtlarını sıvazlayanlar utanmalıdır.’.

Ekonomik veriler ışığında ülkenin gidişatının iyi olmadığını belirten Hakan Gülseven; ‘Türkiye dünya ülkeleri arasında açıkça küme düştü. Bu ülkeden sadece mülteciler değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da kaçmak istiyor. Özellikle eğitimli nüfus kaçabilmek için fırsat kolluyor. Dünya bizi dehşetle izliyor. Neticede tüm dünyanın gözü önünde bayır aşağı freni patlamış kamyon gibi ilerleyen koskoca bir ülkeden söz ediyoruz. Aklıselim bir an önce duruma hakim olamazsa, bayırın sonunda ne olacağını hep beraber müşahede edeceğiz. Ve ne yazık ki, dünya bizi seyrederken, biz o kamyonun kasasındayız!’ diyor Independent Türkçe’de.

Günün öne çıkan yorumları, Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/040320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com